Bilmediği bir yolun ayrımında kalmıştı çocuk. Öylesine yola düşmüştü oysa. Günleri ve saatleri yok saya saya.
Aklına da almamıştı. Unutmuştu dünyanın yörüngesini. Atlattığını sanmıştı hüzünlerini.
Ama Farketmemişti güneşin sıcaklığını ve gecenin soğuk adımlarını. Geride özlemi kalan hatıralar çığlık atıyordu kalbinde.
Dinleyen peki dinleyen yok muydu hiç.
yok olan gülümsemelerin pişmanlıklarında, duyulmuyordu anlaşılan sesi.
yaşama dair bir öykü yarım kalmış olsa da.
Güzel Bir şarkı.
https://open.spotify.com/...si=zdpDEoVITdO1sHYr2eRboA
"Gerçeği gördüm, kendimi buldum
Kimseyi istemem yanımda
Her şeyi çözdüm, sırrını bozdum
Tek başına kaldım sonunda
Kafamın içi çöl
Geceler soğuk, günler zor
Kafamın içi çöp
Her güzеl fikir doğarken ölüyo
Düşünürsem ölürüm
Sürünürüm
Dünyanın ne kahpе olduğunu
Düzenin ne bozuk olduğunu
Herkesin ne sahte olduğunu
Düşünürsem ölürüm
Sürünürüm"
Anlamsız kelimeleri bir bir dizerken mutsuzluğa,
Kabahatli düşüncelerden uzun bir farkındalığa evrilen hisler vardır ya mutsuzlukta..
işte orada, haykırlan sinirli sözcükler..
Gittikçe çarpan rüzgarların altında kaybolmuş gibiydim.
Büyülü gecelerde dolanan bir ahmak gibi saatleri sayan biriydim. Bır dert kadar duru öfke nöbetindeydim.
Sürekli ama sürekli kendimde değildim.
Düşüncelerim karmaşıklaştı, ne düşünüyordum ki ben kafamın içinde ne diye saklıyordum .
Düşüncelerin içinde boğuluyordum, tıpkı suda boğulan balık misali..
Şehrin sessizliğinde, anlaşılmayan ruhların dayanılmaz kalplerinde..
Gökyüzüne bakar ağlarmış, dinlediği onca sözcük ah ki suskunluğunda dolanırmış.
Fırtınada kaybolan bir çocuk misali dona kalırmış.
Bir derin gözlerin seyrinde ise çözülür, eriyip umarmış.
Bazen, kelimelerinin altında yatan çığlıkları hissettiğin biri için, içinden gelen düşünce.
Bır redd şarkısında geçen söz.
"Rengarenk bir bataklığın içinde
Batışını izlerken hayatımın,
Gecenin sessizliğine direniyorum,
içimdeki yalnızlığın gürültüsüyle
Adı geçen geçmeyen insanlar,
ismini unuttuklarım beni affetsinler
Parçalanmış dudaklar kırdığım kalpler,
Beni böyle görseler onlar bile üzülürler
La la lal la la lal la
Her gün kendini yine sevdirir,
Sonra beni yine öldürürdün
Bana kalpsiz diyorlar, seni hiç tanımadılar
Her gün kendini yine sevdirir,
Sonra beni yine öldürürdün
Bana kalpsiz diyorlar, seni hiç tanımadılar
Dudakların jilet gibiydi
Öptükçe kanamak isterdim
Bir kalp müzesi vardı içinde"
https://open.spotify.com/...si=xK6rd3rlTYq9VRDq3DAZkg
Hayallerin rüzgarıyla yaşarken, parçalanan kalbin ortasına batan şey.
içinde parçalanan düşüncelerdir.
Soğuk rüzgarlar gibi, adım adım yalnızlığında.
ilkbahardan sonbahara anlata anlata içindeki sızlayan seni.
Kimsenin anlamadığı zaman dilimine hakim sesler,
Kalpten gelen sesler..
Yaşadığın her an düşüncelerinde var olan mesafe.
Kalbine..
Hayallerin uzak kaldığı gecelerdir.
Kimi zaman eski bir sessizlik çağırır umutları, yaşamın boş kaldığı anları hatırlatır.
Insanı zaman zaman delirten düşüncelerdir.
Ruhu yorar hatta koca koca duvarlar çeker kalbin üstüne.
içinde yaşamak geçen tüm düşlerin parçalarıdır.
Göklerin gürültüsü kadar korkunç lâkin huzurlu bir yağmur sesi kadar da dinlendiricidir.
Sık, soğuk ve sağlam duvarlardır.
insanlar arasında da örülür bazen, acı oyunlara mahal vermemek adına.
Kalbe dalan düşleri bulabileceğin bir mezar.
Kararan zamanın gözlerinde sırları unutmakla vuku bulan mesele.
Oysa ki hece hece doysa kelimelerin ağızdaki tadına, bilmediğini hikayelere yazsa insanca.
Kendi kendine ,kendince..
Hayatın içinde değişmeden kalanlardır.
insanın anlayası olup da anlayamadıkları kadar saf, sinsi bir ressamın kanattığı göz yaşları kadar da kirlidir.
Uyanmayı beklerken savaşmak adına kızıl bir gökte damlayan kıyamet yağmurlarıdır. Yıldızların ötesinde kaybolan karanlıkla yoğrulan, dersi ilk harflere kazınmış masal artıklarıdır.
Anlamı saklı ve yasaklı..
Umutla yaşamayı ve ardından yok olmayı ifade eden durum.
Her gün, günbegün..
içinde kırılan parçaların suskunluğunda hissedilen bir enkaz kalıntısı..
Olasıdan uzak,imkansıza yakın bir eylem...
Düşerken güven gökyüzünden.
ellerimle son vermiştim umutlarıma,
aşka küsüp sessiz bir çocuk misali,
sevmeyi unutup karanlığımda ,
yalnız bir adam olmuştum ,
dahası yorgun bedenimde,
ellerimle son vermiştim umutlarıma,
aşka küsüp sessiz bir çocuk misali,
sevmeyi unutup karanlığımda ,
kalbim olduğunu unutmuştum..
kelimelerin dilinden anlayan gözler,
seslendiremese de duyguları aktaran gözler..
be bu gözler,
tüm hayatını sorgularken sessiz ve kifayetsiz bakıyorsa yalnızlığına..
ve anlamlar yüklüyorsa uykusuzluğuna,
suskun kalmıştır gözlerin..
ruhunda koca bir karmaşa ile..
kim getirdi bizleri bu hale,
içinde yankılanan sesleri kim yerleştirdi zihnimize..
boktan dünyanın boktan rüyaları mı,
yoksa boktan olan insanlar mı..
ardı arkası kesilmeyen,
gamsız olmaktan başka çare bilinmeyen sorunlar..
neden delirttiniz bizleri,
mutlu olmanın zor olduğu zihnimizi..
daha fazla entry yükleniyor...