hay türbanlı kız kadar kafanıza...... demek istiyorum öncelikle.
geçenlerde karşılaştığım xx kromozomlu garip yaratık. hemen gittim yanına ''dedim sen napıyosun?''
''nefes alıyorum ağbi'' dedi. düşündüm ve hemen bunu sözlüğe aktarmaya karar verdim. android miydi neydi o kız hala anlamadım. açıklayabilecek birisi varsa özel mesaj lambamı yakmaktan çekinmesin.
yazarlarımızın ısrarla yaptıklarını belirtme gereği duyduğu eylem. yazılarını sallamıyoruz sözlükçe ama adamın nicki bir haftadır dillerimize pelesenk.
bir yazarı yanlış anlaşılmalar silsilesi sonucunda uçurma durumu. neyse ki geri alınabiliyor. insanlık hali diyoruz ve büyük türk düşünürü semerkandlı tonyukuk un güzel sözü ile entryi kapatıyoruz;
''olur böyle vakalar ulu moderasyon kakalar.''
samimi not: ahahaha ilk defa böyle bir şey gördüm lan. elinize kolunuza sahip çıkın lütfen sayın moderatörler.
aczim hem acz hem fakir,
kim demiş ki ona hakir,
banyoda yere düşmüş hacı şakir.
basma demedim mi sana acz?
kaydı ayağın vurdun kafanı,
kaldı sözlüğün ebesi sensiz bakir.
kıydılar mı aczime?
demedim mi sana acz?
acımaz uçururlar diye.
vay gönül yandı gönül...
her türlü yazım/format hatamı ''çabuk sil gammazım ben hıı yakarım çıranı'' şeklindeki özel mesajları ile yüzüme vuran hatta birebir tehdit eden insan tipi. hayranım ben sana. o hafiye karizması, o kriminal kabiliyet, eridim bittim puf oldum. *
ermenilerden ozur diliyorum kampanyasına karşı başlattığım kampanya. hocalı' da katledilen, karabağ' da yurtlarından sürülen bütün azerilerden bu enteresan kampanyayı başlatan soydaşlarımız adına özür diliyorum.
veletlik yerine uzun uzun bir şeyler kasardım kimsenin şüphesi olmasın bu konuda. ama tüm denemelerimde karakter sınırlamasına çarpıp çarpıp geri döndüm, ben de veletlik dönemi kelimesini uygun gördüm. kimse üstüne alınmaz herhalde. yabancı mıyız yahu? çak bi beşlik hehe.
tanımını yapmaya çalışalım, içinden geçince birey sıfatı alınan kapının daha eşiğinde brezilya dizilerindekinden beter entrikalar çeviren, en esaslı motorların yemediği haltları yiyen kızlar. bana göre bu böyle. biraz geri çekilelim bi de öyle tanım yapmayı deneyelim bakalım: az önce kapı demiştim ya. işte o kapıyı kimileri hafiften ışık sızacak şekilde aralayıp geçer, kimisi ardına kadar açıp geçer. işte bu hanımkızlar o kapıyı yıkıp geçenler. yok arkadaş olmuyor benim kafamda başka bi tanımlaması yok bu gençlerin. kendi objektiviteme sokayım emi(var mı ki öyle bi şey bende ondan da emin değilim). ama haklarında hangi tanımlama uygun olursa olsun bu kızlar için kaçınılmaz tek bir son var o da 18lerine varmadan kız sıfatını yitirecekleri gerçeği.
not: ayrıca başlıkta ''tarzında'' yerine ''havalarında'' kelimesini kullanmayı istemiştim yine karakter sınırlamasına tosladık.
badilerinin nicklerini gün boyu sol frame den düşürmeyen, bu işi adeta bir ibadet sayan, kutsal bilen sevgi yumakları. uzaktan iğrenç görünse de kişiler arasındaki samimiyetin derecesi bilinemediğinden yargılamak bize düşmez bu insanları. ama keşke bir iki gün arayla yapsalar bu işi. her gün her gün olmaz ki canım.
özellikle (gerçekten)saçmalayan yazarlara nick altından ayar verme konusunda uludağ sözlükte had safhada olan hede. yani bunun sebebi nedir anlamadım. büyülendi mi lan bu insanlar? bir ayar telaşıdır gidiyor. yani troll e ayar vermezsen bi yerin mi kopacak arkadaşım? bırak eksik kalsın. yoksa benim bilmediğim bi entry girme zorunluluğu mu var bu adamların nick altına? eğer öyleyse haber verin de uyanalım biz de baba!
binbir cambazlıkla alınan büyüme mantarlarının, suratlı güllerin yardımı ile büyütülen, aslan gibi olan üstüne bir de alev topları saçabilen canım mario' nun, kıçıkırık bir ayaklı mantar veyahutta başka bir ucube tarafından ısırılması sonucunda çük gibi kalmasının akabinde bedende hakim olan hüzün ve telaş. herkes bilemez bu duyguyu. ancak yaz tatilinde sabah 9 da atari başına oturup akşam baba eve gelene kadar mario oynayan neslin tanıdık olduğu bir duygudur. artık mario ne alev topları saçabilir ne de yüksekteki tuğlaları parçalayabilir. aslında bu kadar da ajite edilecek bir şey değildi bu. hatta o günlerde ''aman annem duymasın tedirginliği'' içerisinde sağa sola bakıldıktan sonra atılan okkalı bir ''hasikttir'' nidasından öteye gitmezdi etkisi. nedense fena halde küçük emraha bağladım yazıyı allah allah. yaşlanıyorum galiba...