anlatılamaz, yaşanılabilen olandır. hayır arkadaş niyeyse bugün ekonomi yapayım toplu taşıma ile gideyim dedim halt ettim. bu yağışta ben nasıl çiğdem dolmuşu kuyruğunda bekleyeceğim yaw. tövbe tövbe.
ülkenin başkentinin merkezinde, başbakanlık, bakanlıklar, genel kurmay başkanlığı gibi kamusal binaların 1km yakınında bomba patlamasına rağmen, s&p'nin kredi notunu yükseltmesi nedeniyle yükselen borsadır.
Sonuç: terör artık hayatımızın içine girmiştir.
çok değişik bir tribün görüntüsü olacağı aşikar olan ve federasyonun göreve geldiğinden beri yaptığı en olumlu uygulamanın vuku bulacağı karşılaşma. dağıtılan bilet sayısının oldukça yüksek miktarlarda olması da çok olumlu.
ancak gerçekten merak ettiğim durum acaba maç biletleri paralı olsa katılım nasıl olurdu.
biri ülkesine tarihinde ilk defa (ve şu ana kadar son defa) dünya kupasında yarı final oynatmış, bir takımı ilk defa (şu ana kadar son defa) uefa ve süper kupa şampiyonu yapmış olmakla birlikte, bunların yanında üst üste alınan şampiyonluklar ve türkiye kupaları hesaplanmamaktadır (diğerlerine göre anlamsız kalmaktadır).
diğeri ise birkaç şampiyonluk ve şampiyonlar liginde çeyrek final görmüştür (diğeri de gördü de söylemeye gerek yok). yani kıyaslamaya bile gerek yok.
türk futbolunun gelişmesini isteyen bir futbolsever olarak çok sevindiğim karşılaşma. birçok takımımızın avrupa'da erkenden havlu attığı bir zamanda inter deplasmanından 3 puanla dönmek çok önemli bir iştir. umarım devamı gelir. bundan sonra trabzonspor evinde oynayacağı bir maçtan daha galip ayrılırsa en kötü uefa'ya gider ki bu da yapılacak daha çok maç, kazanılacak daha çok puan demektir. umarım trabzon daha çok süprizler yapar ve bir üst tura çıkabilir.
(bkz: trabzonspor'a helal olsun diyen yazarlar)
çok kötü oynamasını beklediğim fakat ilk yarı çok kötü oynamayan futbolcudur *. böyle bir maçta, 3-4 gün önce milli takıma çağırılıp, ilk kez ilk 11'de sahaya çıkmak hiç kolay değil. o yüzden bariz hatalar yapmaması ve kötü oyunu ile sırıtmaması sevindirici. umarım olumsuz bir sonuçta günah keçisi ilan edilmez çünkü ilerleyen yıllarda çok iyi olabilecek bir potansiyeli var.
uzun zamandır maçını izlemediğim ama 6 eylül 2011 avusturya türkiye maçında futbolunu çok geliştirdiğini ve neden valencia'da oynatıldığını anldığım oyuncudur. örümcekliğinden birşey kaybetmemiş ve pasları da daha düzgün. yürüyedursun.
26.08.2011 tarihli yılmaz özdil yazısı. türkiye'nin siyasi liginden bahsediyor ve yine doğruları akıcı ve eğlenceli bir şekilde anlatmış. buyrun efendim yazu şöyle:
fenerbahçe...
ikinci cumhuriyet ilan edildi, kanarya cumhuriyeti ayvayı yedi. başkanı içeri tıkıldı. avrupadan kovuldu, bank asyaya düşürülmesi bekleniyor. başbakan fenerbahçeli, federasyon başkanı fenerbahçeli, savcı fenerbahçeli, hâlâ galatasarayın yüzünden diyorlar... aziz milletimizi susma sustukça sıra sana gelecek diye uyarıyorduk, anlamıyorlardı, bir gün herkes fenerbahçeli olacak diyelim, belki şimdi anlarlar azizim.
*
badem united...
kazma rakipleri duran toplara bile vuramadığı için liderliğini koruyor. şahsi oynarlar, kendi ortalarına kendileri vururlar. köşe oldukları için, köşe vuruşlarını severler. verkaç bilmezler, vurkaça bayılırlar, vole vuramazlar ama, voliyi iyi vururlar. tekmeye kafa uzatmazlar, karambolde kıstırırlarsa, kafaya tekme atarlar. dokuz kusurlu hareketin dokuzunu da yaparlar, taban girerler, ofsaytta yakalanırlar, hep avantaja bırakılır. bi dokun... anında yere atlarlar, penaltı diye bağırırlar. sıkışınca topu taca atarlar, senden çıktı diye ağlarlar. buz gibi doksana tak, saymazlar, teğet geçti derler. altı pastan auta vururlar, goooolll diye tribüne koşarlar, kendilerini anons ettirip, kendilerine tezahürat yaparlar. hezimete uğrasalar bile, sanki kazanmış gibi, kendi kendilerini omuzlara alırlar. şike yaparlar, hakemlere makarna-kömür dağıtırlar. itiraz edeni, saha komiserlerine coplatırlar, biber gazı sıktırırlar. fikstürü kendileri çeker, sadece kendi statlarına sahaya çıkar, maç başladıktan sonra kuralları değiştirirler. herkes 90 dakika oynarken, bunlar 90 artı van münüst oynarlar. yargıspora bacak arası, postalsporun boş kalesine rövaşata yapıp, somalispor deplasmanından üç puanla döndüler, medyaspor da maçı sattığı için şampiyonluğu gene garantilediler.
*
atletico hizip...
ver topu bunlara, değil 90 dakika, 24 saat pas yapsalar, orta sahayı geçmeyi başaramazlar. bitirici vuruştan vazgeçtik, rakibi bırakıp, birbirlerine çalım atarlar. muz orta gelsin, ıskalarlar. kafaya çıkıp tokuşurlar, kendi kendilerini sakatlarlar. frikiki ben atıcam sen atmıcan diye, ceza sahası içinde kavga ederler, küserler, kimi sahayı terk eder, kimi topu alır gider. yanlışlıkla gol atsalar, bu sefer hakeme itiraz ederler, ofsayttı, görmedin deyip, iptal ettirirler. kendi forvetini marke eden takoz önderi kadrodan atıp, dinamo kemali liberoya koydular, daha bismillah ilk maçta lisans çıkarmayı unuttular. 50 sezondur madara olmalarına rağmen yenildik ama ezilmedik diye tura çıkarlar. bu taktik anlayışla 50 sezon daha sıra takımı olmaları ve şampiyonluk bekleye bekleye kahırdan kanser olan taraftarın kulübü yakması bekleniyor.
*
sporting hareket...
3-5-2 veya 4-4-2 yerine, 1-1-1 oynuyor. tek kaleci, tek orta saha, tek santrfor, hepsi aynı kişi... takımın geri kalanı soyunma odasında birdir bir oynarken ofsayta yakalanıp, ısınma hareketlerindeki yatarak müdahaleler internete düşünce, sahada mecburen tek başına kaldı. e tek kişiyle hem oyun kur, hem gol ara, mümkün değil, ha bire kendi kalesinin önünde, stoper mevkiinde duruyor. beraberliğe razı bi görüntüsü var. kulüpten devamlı yazılı açıklama yapılıyor, sporting hareketin nasıl oynayacağı anlatılacağına, badem uniteda şöyle oyna böyle oyna diye taktik veriliyor. ateşli taraftarına rağmen, iddaa kuponlarının banko sıfırı... alırsa, olimpic lorke derbisinden üç puan alır, anca kümede kalır.
*
olimpic lorke...
holigansporun altyapısından yetiştiler. maçları bijitürkten yayınlanır. takımlar devre arasında abanta gider, bunlar kandilde kamp yapar. krampon yerine, mekap giyerler. dan dun oynarlar. gol yerler, hakemi vururlar. yenersin, stadı yakarlar. ofsayf de, molotof atarlar. faul çal, tribüne mayın döşerler. kırmızı kart göster, mağduruz diye uefaya şikâyet ederler. 150 kere saha kapatma cezası aldılar, buna rağmen fair play ödülüne layık görüldüler. sevinçten, saha komiserine tokat atıp, postalspor kafilesini taradılar. hem süperligde oynamak istiyor, hem federasyonu tanımıyor, hem de kendilerine özerk federasyon kurmak istiyorlar. lisansı iptal edilen teknik direktörleri, taktiği avukatları aracılığıyla veriyor. bu sezon, en geç öbür sezon affedilmesi ve takımın başına geçmesi bekleniyor.
*
club liboj...
forma ve renk aşkları yoktur. kiralık oynarlar. vaziyete göre, bazen postal giyerler, bazen takunya... siz bakmayın bu sezon badem kadrosunda olduklarına, sülünün kulüp başkanlığı döneminde sparta kırat için ter döktüler. rahmetli şampiyonken real papatyadaydılar. kıvraktırlar. ağır çekimde izlerseniz, sadece ayakları oynamaz, başları popoları da oynar. yedek kaldıklarında, amigoluk yaparlar. bonservis bedellerini avrupa kulüpleri öder ama, bizim ligde top koştururlar. yabancı pasaport taşımalarına rağmen, yabancı kontenjanından sayılmazlar, ancak, maç satmaktan zevk aldıkları için milli takıma alınmazlar. hatırlarsınız abye attıkları golü... ters köşe dediler, 90a taktık dediler, havayi fişek fırlattılar, neticede top bizim ağlarımızda! maçın başında kale mi, top mu diye yazı tura atılırken, yere düşen paranın bile üstüne plonjon yaparlar. bunların oynadığı futboldan medet umanlar çöpten marul toplarken... stat ihalesine, kombine satışına filan aracılık yapıp, komisyon kollarlar. zeki, çevik, ahlaksızdırlar. asla jübile yapmazlar. küme düşseler bile, bi bakarsın, şampiyon takımın otobüsüne binivermişler.
*
ahali idmanyurdu...
gelen takıyor, giden takıyor, folluk oldu, stadı satıldı, antrenman sahasına el kondu, formaya krampona haciz geldi, yalınayak, donla oynuyor. avrupa kupasına katılıcam sanıyordu, arap kupasından sonra afrika kupasına gidiyor, küme üstüne küme düştü, dünya şampiyonu oldun diyorlar, hâlâ inanıyor. amatör ruhla tekmeye kafa uzattığı için, beyin sarsıntısı geçirdi, idrak yolları enfeksiyonu yaşıyor, durumu kavrayamıyor. kendi derdine yanacağına, hâlâ noolacak bu ligin hali? diye merak ediy
1. galatsaray dönemini o zamanlar 11-15 yaşlarında olduğum için net bir şekilde hatırlayamıyorum fakat avrupa'dan döndükten sonra gerek 2. galatasaray dönemi, gerekse milli takım döneminde çok agresif, rahatsız edici bir egosu olan bir adam profilindeydi.
bu dönem ise bir farklılık var, bir dinginlik gelmiş. basınla ilişkileri iyi, güleryüzlü, kendine güveniyor fakat bir miktar mütevazi, yani birşeyler var ve bu değişiklik bana ümit veriyor. umarım 1-2 mağlubiyet veya sıkıntı ile bu duruşunu kaybetmez ve beklediğimiz özlediğimiz galatasarayı bize kazandırır.
nefret ettiğim fenerbahçeli futbolcu, milli takım kaptanı. emre'den ne kadar nefret ediyorsam, emre'yi yuhalayan zihniyetten de en az o kadar nefret ediyorum.
biz ne kadar mal bir millet olduk, nasıl bu hallere geldik anlayamıyorum. milli formayı ıslıklıyorlar yaw adamlar. bu nasıl bir gerizekalılıktır, nasıl bir omurgasızlıktır. hiç kimse boşa galatasaray taraftarı bıt bıt bıt demesin. bu yaşananları belli bir gruba indirgemek saçmalıktır. Bu bizim millet olarak geldiğimiz noktadır. yazık çok yazık.
yanlış bir kariyer planı yaparak avrupa'da dikiş tutturamayan futbolcu. bence middlesbrough'a giderek çok büyük hata yaptı. gideceği takım en az fenerbahçe ayarında bir takım olmalıydı (bkz: arda turan ın atletico madrid e transferi)
önümüzdeki yıl bizim şişirdiğimiz bir balon mu, yoksa gerçekten ülkemizin yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri mi olacağı belli olacak futbolcu.
bir galatasaraylı olarak arda'nın çok başarılı olmasını istiyorum.
hatta daha da fantezi yapıp önümüzdeki yıl şampiyonlar liginde bir galatasaray - atletico madrid eşleşmesinde tt arena'ya rakip takım oyuncusu olarak çıkmasını istiyorum.
arda bize bu yıl değil gelecek yıl lazımdı . önümüzdeki yıl da sözleşmesi bitiyormuş. bu nedenle satmak doğru karar.
arda tarafından bakılırsa, sakatlanma riski yüksek, oynamaktan çok oynatmamak üzerine kurulu annemizin liginden, tüm dünyanın takip ettiği, yeni yapılanma içerisinde olan yeni kurulmakta olan bir takıma gitmek son derece doğru bir karar.
sonuç ve tanım: galatasaray'ın kazandığı, arda'nın kazandığı ama taraftarın kaybettiği transferdir.