bizler çirkiniz, bizler pisliğiz. bizler tanrı'ya babalarından çok güvenen ve seven basit mahluklarız. dışımız bir bataklığı andıracak kadar kötü, içimiz babil'in asma bahçeleri kadar temiz ve saftı ama anlamadınız.
kendilerini sürekli aşağılamaları, kendilerini acındırmaları. beyazlar bize ırkçılık yapıyor diye ağlayıp sızlanmaları. kaç yıldır aynı döngü. yapacaklarının farkında olsalar bu döngü değişecek farkında değiller.
ilk başlarda deli miyim ben kendimle neden kavga ediyorum dersin. ama sonra öyle alışırsın ki kendinden başkasını kimseyi istemez, kendinle alakalı değerli şeyleri kendi dünyana saklarsın. aslında oyun gibi. bağımlılık yapıyor.
yalnızlık bir noktadan sonra asla sevilmez. ilk günler ise belki. yalnızlığı sevmiyordur o insan. aslında yalnızlığa itildiği için seviyorum diye kendini kandırıyordur.
tam da bu başlığın altındaki yazıları okurken çaylaklıktan kurtulupta yazar olup şuraya içimi döksem diye geçirdim. iki dakika sonra yazar olduğum hakkında mesaj geldi. bugün beni mutlu eden tek şey. bu nedenle teşekkür ediyorum yöneticilere.
ölmek istemek.. yaklaşık 3 yıldır düşündüğüm şey. ciddiyim. artık yorulduğumu farkediyorum. çünkü istemediğim hayatı yaşamaktan sıkıldım. şükrediyorum lakin hepimiz insanız ve insan dünyaya bir defa geliyorsa neden istediği gibi yaşayamasın?
Bozkurtların Ölümü'nde tek bir karakterle yetinilmemiş; hemen hemen kitaptaki tüm karakterler başı çekmiştir. Bozkurtlar Diriliyor'da ise kitabın başından sonuna kadar Kür Şad'ın oğlu rolünde Urungu'yu görülür. Diğer karakterlerin büyük bir kısmı, ilk kitapta ölen karakterlerin çocuklarıdır. Bozkurtların Ölümü'nde henüz ilk sayfada karşımıza çıkan Onbaşı Pars, Bozkurtlar Diriliyor'da Binbaşı Pars olarak karşımıza çıkar.