Galatasaray taraftarınca uğruna beste yapılmıştır. Halil ibrahim türküsü melodisiyle:
Kıvırcık saçlarına
ak düşmüş uçlarına
Cim Bom Bom taraftarına
el salla Rijkaard el salla
ilk defa dünkü antremanda söylenmiş olan tezahüratın, Önümüzdeki ilk maç olan 18 ekim 2009 galatasaray trabzonspor maçında stadça söylenmesi beklenmektedir. tiz ezberlene!
doyumsuz taraftarın tezahüratı. 90'lı yıllarda bestelenmiştir ve her takım illa ki kullanmıştır bunu, kendine uydurarak. takımın o dönemki golcülerinin isimleri kullanılarak "x* y* z* koysun, abc* şampiyon olsun" şeklinde devam eder.
Saat 14.00'de başlayacak maçın en önemli özelliği, stadı uzun süredir bakımda olan Giresunspor'un uzun süre sonra ilk defa tekrar kendi seyircisi önüne çıkacak olması.
Giresun'un şehir stadı. Açılış tarihi 1941, 1981 yılında çimlendirilmiş. Seyirci kapasitesi 12.000. 30.000 m2 alanda, tam Karadeniz sahil yolu üzerinde bulunmakta. Saha ölçüleri 68x105. Işıklandırma henüz yok. Deniz tarafındaki kale arkası hariç 3 tarafı tribünle çevrili olup bunlardan biri kapalı tribündür.
ABD Futbol Federasyonu Başkanı Mark Abbott'ın galatasaray ve fenerbahçe'ye yaptığı teklif. Coniler Amerikan futbolundan bıktılar ve buna en yakın sportif faaliyet olarak da bu derbiyi gördüler heralde* http://www.webaslan.com/h...4593/derbi-abdde-oynansin
Bilgi vermek veya fikir ifade etmek gibi bir amaç gütmeyip sadece geyik olsun* diye açılmış zaman kaybı başlıklardır. Genelde komik olduğu düşünülerek açılan veya kelime oyunlu başlıklardan oluşur bunlar. Aslında bu başlığın kendisi de hiçbir şey anlatmayan gereksiz baslıklardandır belki de.
nasa'nın aya bomba atmasının gerekçesi. amerika nın ayak bastığı her yeri bombalaması geleneği düşünüldüğünde insanoğlu için artık çok da şaşırtıcı olmayan bombalama olayının amacı daha önceki örneklerde olduğu gibi bu olmalı heralde.
öncelikle, karakter sınırına takılmasaydı başlık şöyle olmalıydı: "insan beyninin tanrıya inanmak için programlanmış olması"
new scientist dergisindeki bir bilimsel araştırmayla öne sürülen tezdir.
dünyanın en saygın üniversitelerinden yale üniversitesi tarafından yapılan ve dünyanın en saygın bilim dergisi new scientist'ta yayınlanan bir araştırmaya göre insan beyni "tanrı'ya inanmak için programlanmış".
bebekler ve çocuklar arasında yapılan araştırmaya göre, insan beyninin doğasında tanrıya ya da bir yaratıcıya inanmak var. beyin "neden ve sonuçla" çalışıyor. beyin, "beyin ile ruhun" birbirinden ayrı olduğunu düşünmek için programlı. bu da "hayali arkadaşlar" edinmeye veya "tanrıya ve dinlere inanmamıza" neden oluyor.
araştırmaya göre, hiçbir din eğitimi almamış 6-7 yaşında çocuklar bile dünyadaki herşeyin bir nedeni olduğuna inanıyor. taşların, nehirlerin veya kuşların yaratılmasının bir nedeni olduğunu düşünüyor.
Bir Tavsiye Mektubu, 2.Dünya Savaşı sonrası Dünyanın herhangi bir coğrafyasında geçen alegorilerle süslü eleştirel bir komedi. Dünyaca ünlü mizahçı yazar Ephraim Kishon'un oyunu oldukça başarılı bir bürokrasi eleştirisi olmakla birlikte; torpil, piston gibi kavramlar arasında sıkışan insanların hikayesini trajikomik şekilde gözler önüne seriyor.
Her şeyini kaybetmiş olarak savaştan dönen kibar gencimiz Zvi prager'in amcası Yaakov'dan başka güvenebileceği hiç kimse, onunkinden başka sığınabileceği hiçbir ev yoktur. Yaakov ve Hanna, Zvi'ye iş bulabilmek için, çulsuz kiracıları Schaffler'den onun için bir tavsiye mektubu yazmalarını isterler. Bu mektup sayesinde Schaffler ismi kulaklara sıkça çalınacak ve Zvi de Tarım Bakanlığı Su işleri Dairesinin yeni müdürü olacaktır. Ancak planlamadık şekilde iyi giden işler, ofisin eski sakinleri Dr.Monroe, Steiner ve Shulamit'in de etkisiyle rayından çıkacak ve kaderi Zvi'ye yeni oyunlar hazırlayacaktır. Bilge çaycı Waczlaw'ın yardımlarının, bu oyunların galibinin kim olacağına etki edip etmeyeceğini ise hep birlikte göreceğiz.
Bir Tavsiye Mektubu, izleyicilere keyifli vakitler sunmakla birlikte; iyi bir kara güldürü örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bizleri aşikâr olduğumuz bürokratik manzaralarla baş başa bırakan Oyuncu Tayfası'nın bu yeni oyunu şarkıları ve danslarıyla da güncel göndermelerde bulunup bizlere farklı bir bakış açısıyla yaşadıklarımızı göstermeye çalışıyor.
Yazan: Ephraim Kishon
Çeviren: Cahit Okurer
Yöneten: Kerem Yılmaz
Yön.Yrd: Ufuk Tuncer
Reji Asistanı: Y.Ferhat Kanat
Dekor Tasarım: Burhan Yılmaz
Işık Tasarım: Enver Başar
Kareograf: Caner Peçenek
Söz-Müzik: Arif Kuru
Müzik Uygulama: Alp Köksal
Dünyada sadece Tofaş'ın Bursa fabrikalarında ve üç farklı markayla ama tek model olarak üretildiği için "Bursalı Üçüzler" olarak adlandırılan araçlardır. Tüm fikri mülkiyet hakları Tofaş'a ait olup bu model minicargo adıyla yeni bir sınıf yaratmıştır.
Araçlar 2009 "yılın ticari aracı" (van of the year) seçilmiş olup binek tipleri de 2009 "yılın otomobili" (car of the year) için adaydır.
Taraflı, tarafsız büyük bir kesim tarafından ülkemizin en önemli islam alimi olarak kabul edilen ve fetvaları tüm Müslümanlarca kabul gören Hayrettin Karaman'ın bugünkü yazısıyla verdiği fetvadır. Evet hoca "caiz değil" demiyor; direk farz ve haram diyor, o derece yani.
Şunları söylüyor Hayrettin Hoca:
"...
Ben bu tartışmaya girmeden bir Müslüman olarak en azından "Müslümanım, davranışlarımda islam'ı rehber ediniyorum" diyenlere, ahlak, insaf, vicdan sınırlarını aşan, ideolojik veya ekonomik menfaati için her şeyi mübah sayan, sahip olduğu imkanları (gazete, dergi, televizyon, reklam, sanat...) kötüye kullanan medyayı boykot etmenin farz, onları desteklemenin haram olduğunu ifade etmek isterim.
...
Kadın vücudu üzerinden para kazanan, kalitesiz ve faydasız diziler yayınlayan, din deyince tüyleri ürperen, her gün dini hareketler, uygulamalar, örgütler ve hizmetler aleyhinde yayın yapan, işi gücü Kur'an Kursları, imam Hatip Okulları, başörtüsü, tarikatlar, din hizmeti için kurulmuş dernekler ve vakıflarla uğraşmak olan, dedektif gibi bunları takip eden, yalan yanlış haberler yapan... gazeteleri ve kanalları evlerinize sokmayın, satın alarak ve reklam vererek desteklemeyin; aksi halde manevi sorumluluğunuzun ağır olacağını unutmayın."