invinoveritas
1805 (johannes kepler)
dördüncü nesil yazar 4 takipçi 46.40 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sevgisinin kepaze edilmesine

    1.
  1. Sevgisinin kepaze edilmesine,
    Kanunların bu kadar çabuk yürümesine,
    Kötülere kul olmasına iyi insanın
    Bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
    Kim ister bütün bunlara katlanmak
    Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek,
    Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
    O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
    Ürkütmese yüreğini?
    Bilmediğimiz belâlara atılmaktansa
    Çektiklerine razı etmese insanı?
    Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
    Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
    Yürekten gelenin doğal rengini.
    Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
    Yollarını değiştirip bu yüzden,
    Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.
    Ama sus, bak güzel Ophelia geliyor.
    Peri kızı dualarında unutma beni,
    Ve bütün günahlarımı

    William Shakespeare
    6 ...
  2. butun mesele hazir olmakta

    1.
  3. Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta. Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun!
    Hamlet' ten
    Wiiliam Shakespeare
    9 ...
  4. her acida baska aciya siginmak

    1.
  5. Psikolojik mi değil mi ben karar veremem. öyle olduğu kesin de ruhsal durum analizi yapmaya ehil değilim baştan belirteyim. hayatında yıpratıcı bir travma ( hehehe travma zaten yıpratıcı olur ama olsun) yaşamış olan( ben de dahil) ilk dönemlerde kendisini hırpalar. iğneli fıçıya döner zihin, kaybetmenin verdiği hıncı törpülemeye çalışmak mı denir buna bilemem. bir boka yaramaz ayrı konu. ikinci aşama başkalarını o iğneli fıçıya sokmaktır bundan sadistçe bir zevk aldıysanız suçlamayın kendinizi. üçüncüsü dördüncüsü de vardır bu aşamaların ama uzatmaya gerek yok. hepsi bitti geçti, flashback ( ingilizce biliyorum yakıstı ama) olmasın. şimdi dımdızlak kaldınız işte. herkes dağıldı, kendi hayatınız bekliyor sabırsızlanmış, küfür ede ede normal günler poşeti geçer kafaya. e o normal günlerde normal insanlar gibi, acı çekersiniz, ama her acıda ben neler yaşadım bu ne ki deyip eski yaranızı kanatırsınız, özellikle de aşk acısıysa bu yeni tanıstığınız zürriyetsiz acı.o büyük dağları aşıp gelen halen de dimdik boktan hayatına devam eden sizi, bir aşk acısı mı yıkacak pehh, uzat tırnaklarını deş eski kaybedişi. ona sığın. dur dur yapma, o kaybediş bir yaraysa kanattıkça derinleşecek, o iğneli fıçıdan çıkamayacaksın bir daha, sen ölüme ağladığına sanarken, aşkına ağlayacaksın, hem kendini hem de yitirdiğini kandıracaksın, bırak rahat uyusun.
    9 ...
  6. sevmeden once nefreti ogrenmek

    1.
  7. kolay değil, tüm ırkların düşman olduğu öğretildi yıllarca bize. ne kadar üstün olduğumuz. insan olmadan türk olmayı öğrendik, en büyük zararı vererek belki de türklüğümüze. çalışmadan övünmeyi, üretmeden tüketmeyi. bize yeter sanıyorduk, atalarımızdan aldığımız miras. hesaba katamadık, sömürüldükçe pohpohlanacağımızı, dibe battıkça gözlerimizin körleşeceğini. içselleştirmeden ötekileştirdik bizden olanları, insanlar insanları kıydı bu topraklarda. ağzından köpükler saçarak anlattı tarih öğretmenlerimiz, gözleri dolarak. liseden çıktık bıçkın delikanlılar , genç kadınlar olarak, ülkeyi kurtarmaya hazır, türklüğüyle övünen tam donanımlı genç neferler.
    Dersimizi almadık henüz, sevgiyi öğrenmeden nefreti öğrenenler katil oldu, adam yaktı, boğaz kesti, onların kanı başka coğrafyaya mı döküldü?
    5 ...
  8. ben anneyim

    1.
  9. Seni, sevinçlerin en büyüğü ile ellerime aldım. Hayata alışman.
    Kendi kendine yaşayabilir bir insanoğlu haline gelebilmen için seni sütümle besledim.
    Geceler boyu başucunda bekledim.Tenimin hararetiyle ısıttım.
    Şefkatimle sardım.
    Sana ilk davranışı, ilk gülüşü, ilk bakışı, ilk heceyi ben öğrettim.
    Sana ilk şarkıyı ben söyledim.
    Seni karşılıksız, çıkarsız tertemiz ilk ben sevdim.
    Sana hayatta lazım olacak ilk dersleri ben verdim.
    Saçını taradım, seni yıkadım, içimin bütün hevesiyle, elimin bütün yeterliliğiyle diktiğim elbiseleri sana bir sevinç gibi giydirdim.
    Senin yüzünden ilk acıları ben duydum.
    ilk ağlayışları göğsümde dindirdim.
    ilk endişelerini bana söyledin.
    ilk sırrını bana açtın.
    ilk dost beni edindin.
    Ben, anneyim
    Bana her zaman güvendin.
    Büyüyüp kocaman bir insan olduktan sonra da bana ihtiyacın oldu.
    Üzüntülerin benim de üzüntülerim oldu. Seni pencereden bekledi..
    Gelişinde kapılara koştum, seni her zaman aynı duygularla bağrıma bastım.
    Seninle övündüm, seninle taçlandım, şereflendim.
    Ben, anneyim
    Bir acı duyarken beni çağırırsın. Ben teselliyim. Ölsem bile gözüm arkadadır.
    Seni merak ederim.
    Sen benim eserimsin.
    Sen benim memğimsin.
    Sen benim güzel günlerim, geçen ömrüm bütün anılarımsın.
    Sen ak saçlarım, buruşuk tenim, kaybolan güzelliğim, neşem...
    Ümitlerimin karşılığı kazandığım varlıksın.
    Bunun için sakınırım seni.
    Ben anneyim.
    Ben saygı bekliyorum. Gönlünde yer etmeyi isterim.Unutulmaktan korkarım.
    Baş üstünde ve baş köşede yerim
    Ben anneyim
    Ve son nefesimde her zaman
    " sütüm ve hakkım helal olsun yavrum " derim.

    Sadun Tanju ( Anneler günü, 1963)
    Tanım: anne olmaya imrendirecek yazı.
    9 ...
  10. çocuk ve genç işçiler anketi

    1.
  11. istanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi " Çocuk işçiler Çalışma Grubu" nun hazırladığı 2008 yılı Çocuk ve Genç işçilerin işgücü Anketi Sonuçlarıdır.
    Anket değil, bilgi içerir.

    Anket sonuçlarının en çarpıcı olanı iş Kanununun normal çalışma süresinin aşılması ile çalışan çocukların % 38' i dokuz saat ve üstünde, genç işçilerin ise % 62' si 14 saat çalışmaktadır.
    işe alınırken % 85' inin sağlık kontrolleri yapılmamıştır.
    % 82' si ayakkabı sektöründe periyodik sağlık kontrolünden geçmemektedir. Burada şunu belirtmeliyiz ki; ayakkabı sektöründe bağımlılık yapan uçucu kimyasal madde ( bali ve silikon) kullanılmakta ve kanunun ilgili yönetmeliğinde , ağır ve tehlikeli işlerden sayılmakta olup çocukların ve gençlerin çalıştırılması yasaktır.
    Çocuk işçilerin 16 yaş grubu altının % 18' i halen gece çalışmaktadır. Gece çalıştırılması yasaya göre yasaktır.
    16 yaş altı grubunun % 85' inin sigortası yoktur.
    16 yaş ve üstü genç işçilerin % 52' sinin sigortası yoktur.
    Ankete katılan 195 denekten % 64' ünün işverenle iş sözleşmesi bulunmamaktadır.
    16 yaş grubu genç işçilerin % 92'si spor tesislerinden yararlanamamaktadır. Çok yorgun ve bitap halde tatil gününde sadece uyuduklarını belirtmişlerdir.
    % 35'inin asgari ücretin altında çalıştığı saptanmıştır.
    12- 16 yaş grubunun % 52' si eğitimene devam etmiyor. 15- 18 yaş grubunun % 42' si eğitimine devam etmiyor.
    Hane ve gelir durumuna göre, 195 çocuk ve genç işçilerin % 79'u yoksulluk sınırında yaşamakta, % 21' i ise yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.
    Ankete katılanların % 51' i kitap okumamaktadır.

    Not: Anket 195 Çocuk ve Genç işçinin katıldığı 35 soruyu içeren 13 alanda 14 işkolunda yapılmıştır. 4857 Sayılı iş Kanununun71. maddesine göre; 14 yaşını doldurmuş ve 15 yaşının içindeki çocuklar çocuk işçi olarak; aynı madde hükmü içinde 15 yaşını doldurup 18 yaşını doldurmamışlar Genç işçi olarak tanımlanmaktadır.
    Çocuk ve genç işçiler ailelerinden yüzlerce kilometre uzakta olup, mevsimlik geçici süre ile ailelerince işverene teslim edilmiş, adeta iş güçleri kiralanmış olarak özellikle ayakkabı sektöründe, günün 24 saatini ayakkabı atolyesinde geçirdikleri ortaya çıkmıştır. Çocuk ve genç işçiler, işverence taşın üzerine serilen 3 kat mukavva üzerinde ince bir yorganla yattıklarını, yemeklerini orada kendilerinin pişirdiklerini, bu nedenle çalışma saatinin günde dokuz saati geçtiğini bildirmişleridir.
    Kaynak: istanbul Barosu Dergisi 2008 Nisan sayısı
    8 ...
  12. basimiza psikolog kesilen sagcilar

    1.
  13. Devrimci paradoksu ve sol görüş psikolojik bir travmadır çözümlemelerinden sonra, hangi bilimsel açıklamayla karşımıza çıkacaklarını beklediğim tespit ustalarıdır.
    12 ...
  14. yobaz katatonik sizofrenisi

    1.
  15. Son yıllarda veba gibi yayılan, önüne geçilemez bir hızla iran sınırından ülkemize iltica eden, obsesif kişileri hızla etkisi altına alan tehlikeli salgın hastalık.
    14 ...
  16. eşe karşı nitelikli cinsel saldırı

    1.
  17. 2005 senesinde türk ceza kanununda yapılan değişikle suç sayılmasına rağmen bu güne kadar - bu güne kadar dedim, ya da düne kadar ben bugün duydum- bu suç nedeniyle hüküm giyenin olmaması karşısında- samsunu saymam haksız tahrik dediler- dehşete düştüğüm, karım o benim laa istediğimi yaparımcılara duvar olacak suçtur.
    Ne mi oldu. Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi sevişmek istemeyen eşine tecavüz eden sanığa, 10 yıl beş ay hapis cezası verdi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise kararı bozdu ancak, zincirleme hükümlerin uygulanmasında yanılgıya düşülmesi gerekçesiyle bozdu. Bu da evlilik içi tecavüze ilk defa yaptırım uygulanması anlamına geliyor.
    Neymiş efendim, nikahı bastın diye her istediğinde üstünde tepinemezmişsin.
    10 ...
  18. kadinlari rahat birakamamak

    1.
  19. Küf koktu artık ortalık, herkesin ağzına sakız olmuş ; karı, kadın, hatun, dişi, kız, seks, taciz, tecavüz, türban, mini etek, makyaj, sarışın, kızıl, esmer, bakire, verici, motor... sayamadığım kaldı mı bilmiyorum, küf kokusu sindi beynime. cümlelerin içinde hep nesne, evde, işyerinde, otobüste. yakın olmak için can atıp, istediğini aldıktan sonra rafa kaldırılan, yok sayılıp işine gelince ortaya çıkarılan, kin kusulan, etiketlenen, her daim tetikte olmak, karanlıkta hızlı adımlarla yürümesi, evine bir an önce varması gereken kadınlar. korunmaya muhtaç görülen ama asıl tehlikenin, koruyan olduğu, tehlikeyi kendi bedeninde büyüten kadınlar. türbana gelince en ön safta erkekler, kadınlara özgürlük diye haykıranlar, iki sokak ötede kadını arkasından yürütenler, eşini seçenler. Günahkar rahibeler. Bu dünya herkese yeter aslında, o kadar çok ki hayat...
    11 ...
  20. taksim seferberlik cagrisidir

    1.
  21. Neden taksim diye soranlara okumaya üşenmezlerse en güzel yanıtı veren yazıdır. hükümetin deve cüce oyununda mızıkçılık yapmaktır belki de. ses duyurmaktır. kamyonlardan atılan yardımlara sırt çevirmektir. maske düşürmektir, yüzünüzdeki gülümsemeyle üstümüze basarak tırmandığınız iktidardan in çağrısıdır. ben üretiyorum, benim ürettiğimle kazandığımı sen üretmeden tüketenlere dağıtıyorsun, zorbalık yapıyorsun, örgütlenmemi ses çıkarmamı copunla gazınla susturmaya çalışıyorsun, ama artık karanlıkla boğmaya çalıştığın, türbanla örttüğün gerçeği görüyorum , açlıkla terbiye ettiğin ben görüyorum...
    10 ...
  22. kiz kardesin sucu ne

    1.
  23. Milletçe tecavüzcülere, tacizcilere verdiğimiz senin ananı, bacını bilmemne yapsınlar tepkisinin aynı eylemden bir kurban daha yaratması sonucunu doğuracağını anlatma ihtiyacında olan kişinin bu tepkilere karşı soracağı sorudur.
    9 ...
  24. savaslar olmadan barislar olmaz

    1.
  25. Herşey zıttıyla var olur bu dünyada, ancak insanoğlunun akıl almaz maddeciliği, hırsı ve kibiri soy tüketmekte ısrarcıdır. her birey kendinden olmayanı dışlar , yayılmacıdır, kendi konforu için yok etmekten çekinmez. birileri başlatır savaşı ve neden savaştığını unutur bir süre sonra odaklandığı tek şey kazanmaktır , savaşmadan elde edilemeyecek şeyler vardır elbette, elde edilince anlamı kalmayan... geride bırakılan canları düşününce, hiçbir çukur yetmez sofrasında karnını doyurmaya çalışırken etleri yanan insan cesetlerini almaya, çocuğunun bağrından koparılıp tecavüze uğrayan kadınların vebalini taşımaya... hiçbir zenginlik , içinde ölüm olan kadar fakirleştirmez. canın için savaşacaksın elbette, vatanın için ya da , sana öğretilen değerlerin için, ancak ilk taşı atan sen olma. insanlar zeki olsalardı savaşmadan anlaşmanın bir yolunu bulurlardı.
    9 ...
  26. alper turgut

    1.
  27. Uzun yıllar siyasi örgütler toplumsal olaylar muhabirliği yapan, siyasi örgütler uzmanı gazeteci yazardır. şu sıralar , sinema yazarlığı yapmakta olup, her toplumsal direnişte uzun boyu nedeniyle gözünüze çarpması olasıdır . ufka ve aydınlığa yönelik sessizliğe karşı eserinde türkiyedeki tecrit ve cezaevi gerçeğini ele almıştır. aynı zamanda hayatı katlanılabilir kılan ender adamlardandır.
    6 ...
  28. belinden sopayi karnindan sipayi eksik etmiceksin

    1.
  29. hımm agzım sulandı başlığı görünce. tadından yenmez oldu buralar koş mualla koş. karpuzu falan boşver gel buradan yiyelim. Biraz jeopolitik, biraz sosyolojik, biraz etnolojik , biraz psikolojik, biraz teorik, biraz pratik olarak yaklaşalım bu yaklaşıma. hepsini birden yapamaz mıyız , yaparız yaparız, koskaca sözlük yazarıyız yahu, biiiirrr ; belinden sopayı eksik etmediğin kadın, bu yaklaşıma göre aynı zamanda karnında sıpa da taşıyacağından , sıpa galyana gelir ve duramaz fazla o karında, ee belinden sopayı eksik etmen gerekir, eee belinden sopayı eksik edersen , yaklaşımınla çelişir , devrimci paradoksu vardı ya hani mualla hatırlarsın, o paradoksa girersin. Sopadan vazgeçemiyorsan , sıpadan vazgeçmen gerekir, sıpadan vazgeçersen o meşhur yaklaşımın yine tepetaklak olacak. o tepetaklak olunca nerde senin erkekliğin mualla. pardon mualla erkek değildin sen değil mi. ben de girdim bir paradoksa. eee ikisinden de vazgeç, biri olunca diğeri eksik kalacak. olmaz ki ters bize, ya sıpa ya sopa, ya sıpa ya sopa...
    Edit: başa kalan başlık.
    Edit2 : ben yapmadım miki yaptı
    11 ...
  30. sozlukte 23 nisan

    1.
  31. Sol frameden de anlaşabileceği üzere yazarların klavyeleri en yakınındaki çocuklara teslim etmesi.
    13 ...
  32. siftiklenmek

    1.
  33. Yapılacak o kadar iş varken , gereksiz işlerle uğraşmak, televizyona boş boş bakmak, bir koltuktan diğerine geçmenin bile zor geldiğinde yapılandır. iş yerindeyseniz yazılacak ve çizilecekleriniz karşı masanızda oturanı görmenize engelse , o siteden bu siteye girip çıkarak , oraya buraya telefon edip sohbet ederek ertelemektir yapılacak olanları.
    5 ...
  34. kocasindan dayak yiyen kadin

    1.
  35. Üzerine kusulan kadındır. hep kokar , erkeğin açgözlülükle saldırdığı dünya fazla gelir , kadına kusar, arınır. gece saat iki parka bakan bir çatı katında oturmuş uykulu gözlerle şehrin gitgide sönükleşen ışıklarına bakmaktayız. bir çığlık, adamın teki duvara vursa bacağı kırılacak denli şiddetli darbelerle , onsuz yaşayamayacağına inandırılmış bir kadının derisini yüzercesine indiriyor darbeleri. ses yok kimseden , dilini yutmuş kadın, şaşkın, hali kalmamış belki de kabullenmiş, bir an önce bitsin diye bekliyor işkencecinin insafına sığınmış. küfrediyor adam, ve polis çağrılıyor, adam kaçıyor biraz önce erkekliğini yitirmiş olacak ki kaçıyor, dayaktan kaçıyor. kapılar duvar oluyor her kadın çığlığında, hapsedildiği, prangalı hayatında hep çığlık atıyor, kulaklarım çınlıyor , etim , içim, ruhum acıyor. boşluğa karışıyor çığlıklar, perçemle saklanıyor morluklar. saklama sen değilsin utanacak olan, sen değilsin dışlanacak olan, sen değilsin gözlerini kaçıracak olan, senin suçun yok kadın...
    9 ...
  36. beni kategorize etmeyin

    ?.
  37. isyan. insanların beyninde tamamlanmaktan hep bir tarafları eksik kalan ruhun - mış gibi algılanmaktan ve davranmaktan sıkılıp kendini bulma çabası içine girmesi. bir kere söylediğiniz belki o anda istediğiniz şeyin üzerinize yapışıp kalması , japon yapıştırıcı kullanırlar genelde. dengesiz olmak bir hak mıdır yoksa bir ayrıcalık mı.
    5 ...
  38. biz erkek degiliz eylemi

    3.
  39. --spoiler--
    Bu ülkede, bu dünyada kadın olmak çok zor. Başımızı çevirdiğimiz her noktada, binlerce yıldır kanıksanageldiği üzere horlanması, yerini bilmesi, haddini aşarsa susturulması, aşık atacaksa erkek gibi olması, cinsel tacize uğraması, itaat etmedi diye dövülmesi, namusu kirlendi diye öldürülmesi neredeyse kural haline gelmiş kadınları görmek çok kolay.
    Bu dünyada kadın olmak çok zor. Yeryüzünde yapılan işlerin üçte ikisi kadın emeğinin eseriyken, kadınlar toplam gelirin yalnızca yüzde onunu elde edebiliyor, mülkiyetinse ancak yüzde birine sahip olabiliyorlar.
    Peki böyle bir ülkede ve böyle bir dünyada erkek olmak kolay mı? Başınızı çevirdiğiniz her yerde, yeterince erkek kabul edilebilmek için zorbalığı, şiddeti, militarizmi, tahakküm etmeyi, yüksek sesle höykürmeyi, küfretmeyi, korkutmayı, sindirmeyi, acımasız olmayı, öldürmeyi, kahramanlığı, götünü kollamayı, penisini yüceltmeyi, uçanı kaçanı becermeyi içine sindirmeye mecbur olan erkekleri görmek çok çok kolay; hatta kaçınılmaz.
    Biz, erkek olmanın bu dayanılmaz hoyratlığına artık tahammül edemiyoruz ve bize dayatıldığı gibi erkekler olmayı reddediyoruz.
    Pippa, kendi doğruları uğruna kendini bu erkek hoyratlığının içine salıvererek hayatına mal olan bir risk almıştı. Bizler bu erkekliğin bir parçası olarak kalırsak, şüphesiz aynı suça ortak olmuş olacağımızı biliyoruz, hissediyoruz. Biz de korunaklı erkeklik zırhımızdan sıyrılıyoruz ve geçmişimizdeki binlerce, onbinlerce eziyet, tahakküm, işkence, tecavüz ve cinayet suç ortaklığı için de özür diliyerek, ele güne karşı ilan ediyoruz ki:
    BiZ ERKEK DEĞiLiZ !
    Bize yüklenmiş ve zaman zaman gereklerini yerine getirdiğimiz toplumsal cinsiyet rollerini oynamak istemiyoruz.
    Tecavüz etmek erkeklikse BiZ ERKEK DEĞiLiZ!
    Namus-töre bekçiliği yapmak erkeklikse BiZ ERKEK DEĞiLiZ'
    Öldürmek erkeklikse BiZ ERKEK DEĞiLiZ!
    Homofobik olmak erkeklikse BiZ ERKEK DEĞiLiZ!
    Hayatı ve sokakları kadınlara dar etmek erkeklikse BiZ ERKEK DEĞiLiZ!
    --spoiler--
    9 ...
  40. yoksullugun kader olmasi

    ?.
  41. 12 Eylülden sonra gündem dışına taşınmaya çalışılan bir sorunun, üstünün başarılı bir şekilde kapandığının göstergesidir. kişilerin düşünme ve insanca yaşama hakkı elinen alındığında veya hiç verilmediğinde doğası gereği öfkeli bir tepkisi olur, büyüdükçe biçimlenen bu tepkinin önüne geçmektir tüm iktidarların amacı. bu tepkiyi köreltme çabası daha ilkokulda ders kitaplarında , sıralarda başlar. hoşgörülü olmak güzeldir elbet fakat maddi durumu iyi olan ailelerin fakir olanlara yardım yapması sonucunda zengin olan çocuğun kendiyle gurur duymasının sağlanması ve iyiliksever olarak gösterilmesi, bu çocukların , onların neden yardıma ihtiyacı var , neden bizim gibi değiller sorusunu kafasından tamamen uzaklaştırır, fakirliği değiştirilebilecek bir gerçek olarak değil doğru ve yerinde olması gereken olarak görmesini sağlar, yardım yapılan çocuk ise kendisine öğretilenler gereği minnet duyması gerektiğini düşünerek , içindeki isyan duygusunu bastırır. " çalışıyorum çalışıyorum olmuyor kaderim bu benim" değil, "ben çalışıyorum olmuyor bu düzende bir sakatlık" vardır verilmesi gereken tepki. depremde hayatını kaybetmek , trafik kazası geçirmek veya yolda yürürken sapasağlamken kalp krizi geçirmek , bunlar kader olabilir, fakat yoksulluk dayatılandır , ilahi değildir.
    6 ...
  42. eidesis

    ?.
  43. Antik yunanlı yazarlar tarafından, eserlerinde şifreler ya da gizli mesajlar aktarmak için icat edilmiş bir edebi tekniktir. Diğerlerinden ayrıldığında , uynaık bir okur için , asıl metinden farklı bir fikir ya da imge oluşturan mecaz ya da kelimelerin tekrarlanmasından oluşur. Korinthos' lu Arginuso , örneğin görünüşte kır çiçeklerinden söz eden uzun bir şiirde sevdiği bir genç kızın tam bir betimlemesini eidesis vasıtasıyla gizlemiştir. Kaynak: idealar mağarası - Jose Carlos Somoza
    5 ...
  44. dink komisyonunda istifa

    ?.
  45. Bir gün gazetesinin 21 mart 2008 tarihli haberine göre chp istanbul milletvekili çetin soysal komisyon üyesi milletvekillerine bilgi verilmediği gerekçesiyle , tbmm insan hakları izleme komisyonu bünyesinde oluşturulan hrant dink cinayeti alt komisyon üyeliğinden istifa etmiştir.
    --spoiler--
    http://www.birgun.net/bolum-56-haber-61169.html
    --spoiler--
    5 ...
  46. 7 numaralı mahkeme

    1.
  47. ikinci dünya savaşı esnasında , toplama kampında doktor olarak görev yapan ve birçok kişiyi gaz odalarından kurtaran bir halk kahramanı olarak görülen Dr. Adam Kelno'nun; toplama kampından kurtulanların yaşadıklarıyla ilgili basılan bir kitapta , nazilerle iş birliği yaparak deneysel ameliyatlar yapan bir doktor olarak adının geçmesiyle yayınevine ve yazara açtığı tazminat davasını konu alır. savaş psikolojisini en acımasız ayrıntılarıyla ele alan sarsıcı ve akıcı bir kitaptır. Yazar , Leon Marcus Uristir.
    8 ...
  48. bu kiz beni kesiyor

    1.
  49. Otobüste , dolmuşta, vapurda, okulda, sokakta gayet refleks bir davranış olan karşıdan gelene bakma davranışının - bir devinim var bir cisim yaklaşıyor sende bakıyorsun o yöne doğru kedi de olsa bakacaksın köpekte olsa bakacaksın - karşıdan gelende uyandırdığı, egonun tavan yapmasının vahim düşünsel boyutudur. Hararetli bir tartışmanın ortasında - sen mi ben mi değil yahu siyaset tartışıyorduk- arkadaşımla bir adım atıp bir adım durup çevremize zihinsel bir rahatsızlık verip bunu farketmezken karşıdan gelen bakımlı zarif bir kadın kafasını kaldırıp baktı, bakmaz olaydı yanımda biraz önce dünyanın en ateşli devrimcisi olan , bir anda krem peynire döndü, ağzından bu kız beni kesiyor cümlesi refleks olarak dövülüverdi. Aklıma hemen vapurda dalıp gittiğim , düşüncelere boğulmuşken , gözümün önündekini görmezken kestiğim adamlar geldi - gelemedi tabii ben nerden bileyim adımı sorsalar söyleyemeyecekken karşıdan gelenin ne olduğunu-
    7 ...
  50. halki kapatmak sizin goreviniz

    ?.
  51. " Çoğunluk olmak, haklı olmak değildir.
    Galileo, Dünya dönüyor! dediğinde azınlık bile değil, yalnızdı. Çoğunluktan fazlasını, herkesi buldu karşısında.
    Ama Galileo nun mumyalanmış işaret parmağı, yanılan çoğunluğa doğru yönü gösterdiği anlaşıldığından bu yana, Floransa Bilim Tarihi Akademisinde, gökbilim aletlerinin yanında aziz kalıtı ; gibi sergilenir hâlâ.
    Ne ilginçtir ki, Galileonun cesedinden sadece yıldızları gösteren işaret parmağı alınmamıştır kutsal emanetolarak. Mumyalanmış omurgası, Podova;daki Bo Üniversitesinin hazinesidir.
    Haydi, işaret parmağını anladık.
    Ama niye istisnai beynini taşıyan kafatasını değil de, omurgasını sakladılar Galileo;nun, dört yüzyıldan beri?
    Çoğunluğa karşı yalnız ve cesur, dik durduğu ve Engizisyon mahkemesi kırana kadar, belini bükmediği için mi?
    Kuşkusuz.
    Almanya;da Hitler yandaşları da muazzam bir çoğunluktu. Zaten Nazi Partiyi seçimle iktidara taşıdılar. ispanyada Frankistler de 40 yıl çoğunluğa mıhlandılar. iran daki seçimlere bakılırsa, Ahmedinecadçılar da çoğunluk. Taliban da çoğunluktu, yeniden çoğunluk olmaya aday Afganistanda. Sonracığıma, yakın zamanda ırkçı Haider çoğunluktu Avusturyada, ta ki AB ;bu çoğunlukla demokrasi olmaz deyip, Avusturyanın üyeliğini dondurana kadar.
    Çoğunluğun seçtiği tüm iktidarlar insanlığa yararlı doğruları mı savunuyor, toplumlarını özgürlüğe mi taşıdılar, taşıyorlar?
    Oysa ülkelerini aydınlığa ve uygarlığa kavuşturan, mutlu çoğunluklar da var.
    Demokrasi, seçimlerden ibaret olsaydı bütün çoğunlukların uygarlığa, özgürlüğe yelken açması gerekmez miydi?
    Niçin ilk örneklerdeki irana, Pakistana vb. seçimle faşizm geliyor da, Batı ülkelerine hep özgürlük, hep demokrasi getiriyor seçimler?
    Çünkü çoğunluk kendi içinde, birikiminde ve zihninde demokratsa, evet, demokrasi getiriyor seçimler.
    Bağnaz, cahil ve güdükse, seçimler de demokrasi diye güdüklüğü, cehaleti, arsızlığı ve devamı, şımarıklığı taşıyor iktidara.
    Batı demokrasilerinde, 24 kez parti kapanmaz. Çünkü 24 partinin 17si teknik hatalı, 7 si rejim yıkmak için kurulmaz...
    Kazara kurulur ve Avusturyada Haider gibileri demokratik yollardan iktidar olursa, AB ambargo koyar, Avusturya çoğunluğu anlar ve bir daha o partiyi iktidar yapmaz!
    Türkiye bir karar vermeli: Nasıl bir demokrasi istiyoruz?
    Demokrasiyi seçimden ibaret sayan bir çoğunluğun, şımarık ben yaparım olur cuntasını mı, yoksa denetime açık, kuvvetler ayrılığına ve yargının üstünlüğüne saygılı bir iktidar anlayışı mı?
    Türkiyede 25. kez bir siyasal partinin kapatılmasını kimse istemez. Ama ister çoğunluk iktidarı olsun, ister azınlık muhalefeti, bir partinin de 25. kez rejimi yıkmak suçlamasıyla kapatılacak hale gelmemesi gerekir!
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Türkiyenin hukuku bu, diyor.
    Parti kapatma yasası ortada. 2002 yılından beri ne yaptı AKP iktidarı, yasayı değiştirmek için? Hiç. Peki yeni Anayasa taslağında öngörülmüş müydü parti kapattıran yasanın iptali? Hayır, 38. Madde olduğu gibi korunmuş, öylece duruyor.
    Sonra bu Anayasa taslağının mimarı Ergun Özbudun çıkıp, kendisinin kaldırmayı bile düşünmediği maddeye dayanarak açılan AKPyi kapatma davasına dair: ;Halkı kapatın, daha sağlam diyebiliyor.
    Ben de kendisine diyorum ki, Halkı kapatmak sizin uzmanlık alanınız, kadınlardan başladınız
    Kimi ekonomik kriz, kimi AKPnin ekmeğine yağ sürer gerekçesiyle, ben de katılıyorum, bu davanın zamanlaması talihsiz...
    Ama Şimdi sırası değildiye diye, demokratik hukuk devletinin üstünlüğünü kalpazanlığa karşı savunmaya ne zaman sıra gelecek?
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, elbette Galileo değil. Ama uzak da değil. Türkiyenin çağdaşlık doğrusunu savunuyor.
    Omurgalarını iktidara dayayıp, sırtlarını ;orta çağdaşlarına okşatmak için bel büken demokrasi kalpazanları ise pek cesur sayılmaz. Çoğunluğun önüne düşüp bir yargıç linç etmek için cesaret gerekmiyor, çünkü.
    Ama tarih de zaten kalpazan omurgasıyla yazılmaz! "

    Kaynak : mail yoluyla gelmiştir.
    6 ...
  52. kadınların korunmaya ihtiyacı yoktur

    ?.
  53. Ülkemiz için pek de geçerli olmayan önerme. Kadınların neden korunmaya ihtiyacı vardır , neyden sakınmaları gerekir ve koruma görevini kim yapar. Sıradan gidelim kadınlar ezildiği, dışlandığı dayak tecavüz taciz tehdidi altında yaşadığı, erkeklerin yönlendirdiği iş yaşamının eğikliğinden kaynaklanan zor çalışma koşullarında yaşadığı için korunmaya ihtiyaçları vardır. Yoksa erkekler kadınları vahşi hayvanlardan , canavarlardan korumuyor değil mi , bu koruma görevini kim üstüne alır erkekler. peki saldırıyı kim gerçekleştirir yine erkekler. korunan kadın koruyan erkek sakınılan yine erkek. bu devirde kadını korumak zor , madem bu kadar zor kadınların korunmaya ihtiyacı olmadığı bir düzeni kurmak yine erkeklerin elinde , kendilerinin yarattığı bir düzenden dolayı sıkıntı çekiyorlar , şikayet ediyorlar , kavga dövüş yazık yazık.
    7 ...
  54. gancho

    1.
  55. Tangoda erkeğin kadının sabit bacağına hamle yapıp dizini kırarak kadından adım istemesi üzerine , kadının adımı erkeğin kırık dizi nedeniyle bloke olduğundan , erkeğin bacaklarının arasından bacağını savurmasıdır. Parçanın sertleştiği yerlerde kullanılabilir. Kadınlar gancho atmayı çok sevse de nedendir bilinmez erkekler bu hareketi dansta kullanmayı fazla tercih etmez. Kadının gancho hazırlığı yaptığını anladığı anda yüzünde pis bir gülümsemeyle başka bir figüre geçiş yapar.
    9 ...
  56. toplumlarin sonu

    1.
  57. " Tanrının ağzından çıkan her söz, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bu sözleri kutsal sayan toplumun gelişmesine ve biyolojik ve ekonomik refahını arttırmaya yaramazsa , o toplum eninde sonunda tanrıyla birlikte yok olur " Gordon Childe
    6 ...
  58. barida

    1.
  59. Tangoda erkeğin kadının serbest ayağını bloke edip omuz enerjisiyle ayağını da kullanarak , kadının ayağının yerini ve dansın yönünü değiştirmesidir. estetik açıdan düzgün görünebilmesi için kadının ağırlığını taşıdığı bacağın üstüne tüm ağırlığını vermesi, serbest kalan ayağa hiç ağırlık yüklememesi gerekir. genelde parçada ritmin düştüğü yerlerde ve elektronik parçalarında kullanılır.
    7 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük