yıllar önce ilk işe başladığımda asgari ücretin dörtte üçü kadar bir maaşı layık görmüşlerdi. okuldan edindiğim teorik bilgileri pratiğe döküp beş altı ayda çalıştığım alanda deneyim kazanınca oradan ayrılıp ikinci firmaya asgari ücretin iki katı maaşla başladım. bir yılı doldurmadan üçüncü firmaya yine asgari ücretin iki katı maaşla başladım ama son firma anlaştığımız maaşın daha üzerinde bir rakam takdir etti. satışların hedeflenen rakamın üzerinde olduğu aylarda neredeyse maaş kadar prim ödemesi de yapıyorlardı. malesef alanında deneyim kazanana kadar kimse yeni mezunu adam yerine koymuyor. diyeceğim o ki burayı ağlama duvarına çevireceğine bir yerden işe başla ve işi layıkıyla öğren hatta azimle çalışıp kariyerinde öyle sıçramalar yap ki yeni mezunlara yüksek maaş veren firma sahibi ol ama şu durumda nereye gitsen hiç bir patron sana asgari ücretten fazlasını vermeyecek kusura bakma milenyum çağına girmiş olsak bile bazı konularda bir arpa boyu yol alamadık özellikle emeğin karşılığı ücret konusunda.
nasıl olsa formatı takan yok. o zaman 50k bütçe varsa belarus, iran, gürcistan gibi yaşamanın ve okul ücretlerinin ekonomik olduğu ülkelerde dil okullarını incelemek faydanıza olabilir. zira türkiyede edinilecek diploma dışarıdan alınacak yabancı dil eğitimi kadar işe yaramayabiliyor. hiç lisans diploması yoksa kolay bir aöf bölümünden dereceyle mezun olup örgün yüksek lisans imkanları da araştırılabilir. (bkz: hayırlı forumlar)
gittiği dünya sözlüğü de karıştırıp başka sözlüklere yelken açmış diyorlar. ilgili sözlükte yazar için açılan başlıkta yorumlar fena. gazan mübarek olsun tengir budun.
kendisi hakkında pek bilgi bulunmayan ancak yazdığı vekayiname eseri 952-1136 yılları arasında anadoluda cereyan eden olayları konu edindiğinden bizim için önemi anadolunun kapısının türklere açıldığı zaman dilimine de ışık tutmasıdır. doğrusu bu ismin varlığından ferit edgü'nün bir kitabında* ismini ve hikayesini okuyana kadar haberim yoktu. vekayinamenin mahteosun ölümünden sonra ek olarak papaz grigorun bir zeyilname ile tarih yazma geleneğini devam ettirdiği yine aynı kaynakta yazılıdır.
bildiğiniz üzere tengir budun'un açtığı bu başlıkta formatın üzerinden silindir gibi geçen troll başlıklara ve içeriklere yönetimin görece yetersiz müdahalesine farkındalık sağlamak amaçlandı. bazı yazarlar olayın vehametini idrak edemedikleri için bazıları ise işlerine öylesi geldiği için yazmaya devam etti. kendi takdirleridir saygıyla karşılıyor ve hala çok geç olmadığını hatırlatmak istiyorum. çünkü burada diğer bütün interaktif sözlüklerde bulunanların toplam sayısının daha üzerinde bir troll popülasyonu mevcut.
iki gündür yaşanan süreç maalesef yazdığım öngörüyü haklı çıkardı(#38667424). çünkü an itibariyle sol frame artan oranda troll içerikle dolmakta. dikkatinizi çekmek isterim arkadaşlar sadece ve sadece bir buçuk gün insan taklidi yapabildiler. şimdi o iki günün acısını çıkarır gibi hem bize çemkirirken hem de içlerinde biriken irinin zehirin etkisiyle eskisinden rezil başlıklar açıp duruyorlar.
bu süreçte sözlükte sağduyu çağrısı yapan yazarlara desteklerinden dolayı teşekkürlerimi sunarım. aynı süreçte bu çapsız troller, anlatmak istediklerini saydırıp sövmeden ifade etme becerisinden yoksun oldukları için entrylerde sinkafa varan ağır ithamlar kullandılar. şahsım ve her bir yazar için sarf ettikleri/edecekleri tüm sıfat, itham ve tezviratlarını peşinen ve misliyle iade ediyorum.
sistematik yapısı çözülünce çok zor olmayan meslek. bu mesleği seçecek yazarlara naçizane tavsiyem ofis programlarını üst seviyede öğrenmeleridir. en azından exceli makro tasarlayabilecek seviyede öğrenin zira gidişat bilişim teknolojileriyle arası iyi olmayanların meslekte kalıcı olamayacağını gösteriyor.
bu karar pratiğe döküldüğü an ortalık iki güne varmaz inci ortamına döner. tekrar yükselmek için önce dibe vurmak gerekir. böylece Uludağ'da dip neresi görülür. görelim bakalım.
yatırım danışmanlığı vasfı taşımayan kişilerin çeşitli sayfa ve forumlarda borsa veya piyasalar konusunda yaptıkları yorumların sonuna ekledikleri uyarı cümlesi. kimileri tarafından "ytd." kısaltması yazılır, anlamı aynı kapıya çıkar.
bitcoin borsasında ne olur bilemeyiz ama bu işlemi borsa istanbula kote şirketlerin hisselerinde yapsalar bütün grup üyeleri hakkında sonu 2-3 yıl hapis olan manipülasyon suçuyla takibat başlatılır. başlıktan anlıyoruz ki bu durum bitcoin borsasında suç değil. diğer taraftan hiç etik olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. kısaca bu grupların varlığının bilinmesi bitcoin yatırımı yapmamak için yeterli bir sebeptir. elbette yatırım tavsiyesi değildir.
ailesinin ve arkadaşlarını asla kendisine yakıştıramadığı biriyle evlilik yaptı. bütün aile sabretti sadece uzaktan sessizce izledi. abi dört yıla yaklaşan süre sonunda bir şeylerin yanlış gittiğini anlayıp seçimini aileden yana yaptı. her şeyi karısına bırakıp tek celsede boşandı. şimdi tekrar evleneceği aday arıyor. ailenin onaylamadığı biriyle asla evlenmeyeceğini söylüyor hayırlısı bakalım.
genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak olması gereken normal seviyelerdedir. diğer taraftan kızların kurnazlık ve fettanlık seviyelerini ölçen cihaz olsa ve bizim kızları bağlasan cihazın aşırı yüklemeden çatır çatır yanacağı da ayrı bir konudur.
iş hayatında ihtiyaç duyulan ara eleman açığını gidermek amacıyla iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarına tanınmak istenmektedir. yürürlüğe girerse ne kadar süre uygulanacağı meçhul olmakla birlikte daha önce iki yıllıkların elinden alınan hakkın yeniden tanınması olacaktır.
lisedeyken intermediate seviyesinde öğrendiğim dil. birleşik cümleler ve düzensiz fiiller sinir bozucu olabiliyor onun dışında pek korkulacak bir yanı yok. istanbul'da oturanlar kendi kendine kasmak yerine en azından beginner level'ı ücretsiz eğitim veren ismek kurslarıyla halledebilirler.
bir ara sırf meraktan ne var bu oyunda çocuklar saatlerce başından kalkmıyor diye bakmıştım. daha ne olduğunu anlamadan kendimi evdeki pc ve laptoplara oyun ve koxp yükleyip aynı anda birkaç karakterle altmış levellara yelken açarken buldum. sonra kendime gelip ne yapıyorum ben ya deyip kaldırdım mereti. kısaca çekirdek gibi bir oturunca başından kalkamıyor insan. aman diyim.
karahanlılar devri alimlerinden imam serahsi'nin devletin saldığı haksız vergilere itiraz edip halka vergi ödememe çağrıları yapması üzerine hakan emir hasan tarafından ceza olarak kaledeki kuyulardan birine hapsedilir. imam serahsi 66 yaşındadır ve on beş yıl kuyuda hapis tutulur. bu otuz ciltlik fıkıh eseri o kuyuda geçen hapislik döneminde öğrencilerine hiçbir kaynak esere başvurma imkanı olmaksızın tamamen ezberinde olan bilgilerle yazdırılmıştır. konuyla ilgilenenler şuradan biraz daha ayrıntılı bilgi edinebilir. http://www.dunyabizim.com...i-kuyuda-el-mebsutu-yazdi
yılbaşı arefesi binek araçla Uludağ'a gidişte 65 dönüşte 68 küsur bayıldığımız köprü. süreyi kısalttığı için dönüşte yine kullandık. ayrıca dört kişi gittiğimiz için tutarı aramızda pay ettik pek dokunmadı ancak o para köprüyü tek başına geçenin ciğerine öküz oturtur. git-gel 133 liraya tekabül ediyor ki asgari ücretli on geçişte bitirecek maaşı. bu açıdan bakınca tespit edilen ücret türkiye şartlarında çok çok yüksektir.
çiğköfteden tutun fransız usulü portakallı pekin ördeğine kadar yaşanılan bölgeye göre değişen yemeklerdir.
kimi yerde tarhana çorbası vaziyeti kurtarmaya yeterken kimi yerde atom çekirdeğini ayırsa yeterli bulunmayabilir. kısaca (bkz: kime göre neye göre)
suçu varsa öğrenciyi disipline vermek yerine dayak atarak haklıyken suçlu duruma düşmüş öğretmen. birbirimizi kandırmayalım hepimiz öyle böyle öğrenci olduk. dayak kesinlikle hoşgörülemez ancak öğretmenlerin de durduk yere şiddet uygulayacak hali yok. kısaca millet olarak öğrencinin öğretmeni sevip saydığı, öğretmenin de öğrencilere gözü gibi itina gösterdiği videolar görmek istiyoruz. bence yetkililer buna kafa yormalı.
bir karakış süresince hakkari'nin pirkanis adlı dağ köyünde, anmak, anımsamak, anlamak, sormak, karşılık aramak, ayakta kalabilmek adına sürdürülen yalnızlık konuşmalarını konu edinen aşmış bir ferit edgü kitabı. keyif almak için yazarın hakkari de bir mevsim adlı romanından sonra okunması tavsiye edilir.
--spoiler--
ah yollar kapalı olmasaydı, diye başlıyor birinci ses.
ah okunmamış bir kitap olsaydı, diyor ardından.
ah yazılmamış bir kağıt olsaydı, diyor sonra.
ah içilmemiş bir rakı olsaydı, diyor daha sonra da.
ah, bu ahlar olmasaydı , diye kesiyor ikinci ses.
dağ başındayız, bunu unutma, diyor birinci ses (kırgın).
istesem de unutamam, diyor ikinci ses.
yalnızız, burada, bu odada. bunu da aklından çıkarma benimle konuşurken, bu iki diyor birinci ses.
pek o kadar da yalnız değiliz, özellikle bu akşam, diyor ikici ses.
kitaplardan da medet umma, bu üç, diyor birinci ses.
onu sen düşün, diyor ikinci ses.
kağıtlardan, kalemlerden de. ne de postadan. yollar kar altında, bu da dört, beş ve altı, diyor birinci ses.
onun için istedim konuşmanı, diyor ikinci ses.
rakılar da çoktan içildi, sarhoşluk da geçti, artık ayık yaşamak zorundayız, bu da yedi ve sekiz, diyor birinci ses.
onun için konuşmanı istedim, diyor ikinci ses.
güneşten de umudunu kesme, bu da dokuz, diyor birinci ses.
öyleyse konuş, diyor ikinci ses.
