efenim gerçekten güzel bir durumdur, maç günleri evde yaşanan kumanda krizlerine birebir ilaçtır.
anne-kız pür dikkat dizilerini izlerken odaya girilir ve:
e.ç:anne ya şu kanalı açsana maç başlayacak.
a:tmm oğlum.
k.ç:dur anne ya diziyi izliyoruz.
a:tekrarını izlersin.
k.ç:bunun tekrarı olmuyor ki ama.
a:sus bakayım az. oğlum şu adam geçen sene bizde değilmiydi?
e.ç:evet anne,annem benim.
lise çağındaki duygular maddi ve manevi çıkarlardan arınmış tamamen saftır. bu yüzden gerçek bağlılık ve sevgi bu zamanlarda olur duygusunun sloganımsı ifadesidir.
gerçekleşmesi sonucu, locke ile iyi bir ikili oluşturup adadan kaçmayı başarabilitesi yüksek olmasının yanı sıra kate'i tavlama olasılığı da yüksektir.
almanların çoşarak ve çoşturarak söyledikleri, franz beckenbauer'in lakabının tamamı. kaiser kelimesi birçok kişiyi ifade eder yalnız der kaiser denildiğinde sadece beckenbauer akla gelir.
"der kaiser, beckenbauer"
ilk maçı 3-1 kaybeden trabzonsporun turu geçmesi neredeyse imkansız gibi gözükse de, "trabzonsporlu futbolcular bir gaza gelse, şöyle bir kendilerine söz verseler maça çılgınlar gibi tutunsalar da toulouse'u 3-0 yenseler" dediğim maçtır.
trabzonspor'un bu sezonki üçüncü hazırlık maçı olmakla beraber 2-2 bitmiştir.
ayrıca, trabzonspor'un son golünde selçuğun yaptığı ortaya egemenin ıska geçip girayın gölü atmasını tuhaf karşıladım. çünkü o poziyonda rakip cezaalanında sadece bu iki defans oyuncusu vardır.
hüseyin avni aker stadı'nda, deniz tarafında kalan kalenin arkasındaki tribünde takımını sonuna kadar destekleyen trabzonspor'un en büyük taraftar gruplarından olan çılgınların resmi web sitesi.
yıllarım boşa gitti diye mi üzüleceğini yoksa güzel bir 5 yıl geçirdim diye sevineceğini bilemez insan.
herşey iyi hoş da;dinlediğin her şarkı batmaya başlar ya, her şarkıyı kendine uyarlarsın; onu hatırlatan her cisim, mekan, söz, anı tek tek geçer aklından.. yalnız kalıp bi sigara yakarsın, zaman sanki durmuştur, geçmek bilmez, yapacak birşey bulamaz insan, konuşmalarını getirirsin aklına, iyi yada kötü farketmez hepsini büyük bir zevkle, keyifle dinlersin hayalinde, ondan öncesi boşa harcanmış dersin.. hiç bir şey görmez olur gözlerin, kural tanımaz olursun, o an yanında olması için dünyaları vermeyi kabul edersin gözünü bile kırpmadan... her saniye telefona bakarsın iyi yada kötü bi mesaj gelmişmi diye.. tek bi kelime beklersin, tek bi söz ,bazen tek bir dokunuş bile yeter kırılmış kalbini düzeltmeye.. kin dolu, öfke dolu kabuğunu kıramaz kendinle savaşır durursun; ama bir türlü gitmez elin telefona, yapamazsın...
hayatının tamamen değişebileceğini, bir kredi kartı sahibi olabilmekle, bir ehliyet alabilmekle ya da ülkenin seçimlerinde oy kullanabilmekle hayatının büyük ölçüde değişime uğrayacağını düşünen bireyin hayal kırıklığıdır.
"On sekiz yaşında yürek bir sapan taşı gibi fırlatılır
Ve kafamız omuzlarımız üstünde değil,
nerelerde? nerdedir?
On sekiz yaşında hatırasız yatılır,
On sekiz yaşında pırıltılar ilerdedir,
Bir yanı deniz derya
bir yanı yemyeşil ormanlık
Bir yanı gayya kuysu
bir yanı bizimle başlayan dünya
Bir yanı günlük güneşlik
bir yanı rüya
Bir yanında sırt üstü yat yıldızlara bak
bir yanı dümdüz
göz alabildiğine koş.
Bir yanı tozluk dumanlık
bir yanı bomboş
Habbeler kubbedir, pireler deve
bire bin katılır
On sekiz yaşında hatıralar düşünülmez
anlatılır." Nazım Hikmet