-metallica - one
-Led Zeppelin - stairway to heaven
-pink Floyd - shine on you crazy diamond (intro)
-Rolling Stones - sympathy for the devil
-eagles - hotel california
Ruh halime göre zirve bu beşi arasında değişim göstermektedir ama şu beş şarkı tamamiyle zirvedir.
Bonus:
ac/dc - back in black
Queen - you dont fool me
Bazı ölümlerde birçok insan hayvan ölümlerine üzülürken insan ölümlerine ise tepkisiz kalıyor; hatta bazı manyaklar oh olsun bile diyor.
Fakat sanırım bunun nedeni hayvanların masum olup hiçbir şeyden haberi olmaması iken insanların bir akla sahip olması sebebiyle kötülükler yapmış olabileceği fikri.
Yani esas üzülünmeye layık olan kafaya takılması gereken insanlar iken ben hala torpille patlatılmış zavallı tavuğun etkisi altındayım.
Biliyorum gülüyor eğleniyorsunuz, kendinizce birşeyler kanıtladığınızı hissediyorsunuz, liseyi bitirdim artık sivilce sıkmaktan başka şeyler de yapmalıyım, marjinal takılmalıyım
(bkz: mukemmeligindayanilmazhafifligi) diyorsunuz ama
Topluluk önünde yada topluluğun görebileceği yerlerde söylediğiniz, yazdığınız şeyler Türk ceza kanununda suç olarak tanımlanmışsa bedelini ödemek durumunda kalırsınız. Ve inanın Türk ceza kanununda gereksiz hiçbir suç yok.
Azıcık kafanızı kullanın, söylediğim şey birey olarak yalnızca beni ve bir kişiyi mi ilgilendiriyor yoksa toplumun tümünü mü diye.
Atatürk hakkında, dinler mezhepler hakkında, vatani değerler hakkında, ırklar hakkında söylediklerimizle aşacağımız her sınır bizi de aşar.
Kişisel temizliğine önem göstermeyen, banyoyu tuvaleti lavaboyu tertemiz kullanmayan, kısacası pis olan bir insandan vatana millete insanlığa bir fayda beklenemez.
Sizi küçük düşürme potansiyeli en fazla olan yazarı/yazarlarıdır. Kimileri sizi gerçeklerle küçük düşürürken kimileri
genel şirrettirler.
Gerçeklerle küçük düşürenlerle kavga etmekten çekinilirken
genel şirret olanlar adı üstünde geneldir, aleladedir. Başlık altlarında sadece kavga görürsünüz.
allah bize mesajı öyle bir şekilde verir, hayatı öyle yaşatır ki;
bizi seçme aşamasını zorunlu kılan bir ikilem bekler.
--
çünkü allah bizim seçmemizi istiyordur.
kendi özgür irademizle.
--
mesela kimimiz öyle bir hayat yaşarız ki hayat sadece taştan topraktan ibaret olsa kısa sürede ölecek hayatta kalamayacak iken, hep bir yerlerden bir şekildee kapılar açılır, bir sebep bir sebebi kovalar ve 70-80 yıl boyunca devamlı olarak hayatta belirli konfor ile kalmayı başarırız.
ve şöyle geriye dönüp hayatımıza baktığımızda önümüzde iki seçenek vardır:
ya;
dünyanın kuruluş ve işleyiş şekli, aynı zamanda içinde bulunduğum şartlar zaten hep benim ayakta durmama sebep olacaktı o yüzden bu kadar süre böyle yaşadım. ama az da olsa bu şartları sağlayamayanlar da var. yani bu zaten olacaktı.
yada
tüm hayat boyunca -istisnalar da olmakla(bu başka uzunca bir konu) birlikte- dünya kurulduğundan beri türlü türlü insanın hayatlarını üç aşağı beş yukarı belirli konfor güzellik ve iyilik içinde geçirmesi, bir yaratıcının varlığının işareti. bu hayat taştan topraktan maddeden ibaret olsaydı ben mutlaka hergün yemeğimi yiyemezdim ihtiyaçlarım bir şekilde tüm hayatım boyunca sürekli karşılanıyor olamazdı ve tüm bunlar allahın varlığının bir göstergesi.
her iki şık da seçilebilir konumda.
ve allah bizden ona kulluğu seçmemizi istiyor.
diğer yandan kuran da aynı şekilde:
içinde yüzlerce bilimle paralel, teknik aletlerle bilinebilecek yada gelecekten bilgiler var.
söz gelimi rumların en zayıf döneminde; perslerin ise en parlak döneminde birbiriyle savaşması ve perslerin rumları yenmesi, ama kısa süre sonra ikinci bir savaşta hiç beklenmeyen şekilde perslerin yenilmesi hakkında daha ikinci savaş olmadan yıllar önce "rumlar yenildi ama yakın bir zamanda galip gelecekler" tarzında gelecekten haber verip gerçekleşen bir ayet,
yada "göğü kudretimizle biz kurduk ve onu genişleticiyiz" gibi kozmik radyasyonun bilinip teleskoplarla gözlemler ve matematik hesaplamalar ile yakın geçmişte ulaşılabilen evrenin genişlediği bilgisiyle paralel bir ifadenin yer alması...
gene iki şekilde düşünülebilir.
birilerinin dediği gibi. tamam rumlar yenildi ama yakın gelecekte galip gelebilirlerdi. zayıf olsa da galip gelebilirdi denilebilir, göğün genişlemesi için de "hayır öyle değil, orada başka birşeyden bahsediliyor, gök demiş uzay dememiş" gibi şeyler söylenebilir.
yada
"bu kitap bilim yada fal kitabı değil. bu tarz ifadeler ilginç şekilde başka şeylerden bahsedilirken cümle arasına serpiştirilmiş dikkat çekici şeyler. çoğu yeni öğrendiğimiz şey ise o zaman müslümanları için hiçbir anlam ifade etmiyordu. yani 1400 yıldır müslümanlar kendi kendine "göğün genişlemesinden kasıtla allah ne anlattı acaba" diye kendi kendilerine sormuş da olabilirler. ta ki einstein, hubble, matematik, fizik el ele verene kadar...
bir tane de değil yüzlerce ve farkeden kişiler din adamı değil tarih bilen, fizik bilen, kimya bilen, astronomi bilen, matematik bilen kişiler.
bu işaretler, o kadar din içinden islamı seçmemizi gerktiğinin işaretleri.
fakat ön işareti değil; yan yada ikincil işaretler.
kuranı in gerçek olduğunun ön işareti ise o kitabın iyiliği emretmesi.
insana iyi birisi ol, tüm insanlığa faydalı ol, kimseyi üzme, hakkını alma, baskı zulüm eziyet yapma, insan öldürme, emanete sahip çık, anne babaya, yolda kalmışlara, fakirlere, özgürlükleri elinden alınmışlara iyilik yap demesi, allahın sana verdiğini paylaşman için verdiğini bil demesi, allahın yardıma ihtiyacı olan kişilere yardımı senin götürmeni emrettiğini ve aslında böylece yardımı bizzat kendisinin ettiğini söylemesi, güçlüye zengine, güçsüzden, fakirden daha fazla yük ve sorumluluk yüklemesi ve tüm bu davranış şekillerini allah istediği için, onun emri olduğu için yapın demesidir.
fakat bunun yanında allahtan geldiğine dair vicdanlı ve istekli gönüllerin gördüğü işaretlerdir bu gelecekle ilgili yada bilimsel işaretler. "
diye de cevap verilebilir.
her iki cevap da kendi içinde tutarlıdır. ve bunun böyle olmasını bizzat allah istemiştir.
tüm durumlarda kendi içinde mantıklı şekillerde iki seçenek bizi karşılar.
çünkü o bizim kendi özgür irademizle onun kulu olduğumuzu kendimizin seçmesini bize emrediyor.
bonus:
--
gelin, olasılıktan söz edelim.
ilk önce, olasılık dediğimizde en sık akla gelen şey olan
çekilişlerden, piyangolardan söz edelim.
amerika’daki en büyük piyango olan
powerball’ı kazanabilme olasılığı 120 milyonda 1’dir. powerball’ın ilk oynanmaya başlandığı 1997’den beri elliden fazla insan bu olasılığı alt
üst ederek büyük ikramiyeyi kazanmıştır.
onlar bu gezegendeki en şanslı, en zengin insanlar arasındadır. onlardan nefret ederim. ama konumuz bu değil.
şimdi de düşük-olasılıklı bir olaydan söz edelim:
dünyaya dev bir gök taşı çarpacak ve
uygarlık yok olacak.
jeofizikçilere göre, her yıl
bunun olma olasılığı milyonda bir.
insanoğlunun atalarını da hesaba katarsak, yedi milyon yılı aşkın bir süredir bu gezegende varlığımızı sürdürdüğümüze göre, bir gök
taşının bugüne kadar bizi yok etmiş olma olasılığı yüzde yedi yüz.
yani anlayacağınız,
bir kere değil, yedi kere ölmüş olmalıydık şimdiye kadar.
ama çoğunuzun bildiği gibi, insanoğlunun yazılı tarihinden bu yana yok olmadık.
ne demeye çalışıyorum sizce?
bir gök taşı bizi yok edecek demeye çalışmıyorum. düşük olasılıklı olaylar hakkında bir yorumda
bulunmaya çalışıyorum,
Üzerinde saatlerce konuşulacak iç içe geçmiş son derece gerçek ve büyük konuları iki cümleyle yalanlayarak geçiştiren; üstelik bunu mantığa dayanarak yaptığını söyleyenlerin mantıksızlığını, mantıkla açıklamaya çalışmaktaki beyhudelik.
Bunu diyen insanlar yola daha en baştan dinler yalandır ön yargısıyla çıktıkları için benzerliklere çok bilmiş ve her devri yaşamış görmüş bir edayla kopya derler ve neye niçin inandığını bilen diğer insanları çileden çıkarırlar.
Örneğin adam Sümer dininde tufan inanışı var diye diğer dinler bundan kopya çekmiş der.
Tamam da abicim zaten benim inandığım din diyor ki, yaratıcı insanlığa ta en başından beri hep aynı mesajı vermeye devam etti. Benim inandığım din zaten bu ilk dindir demiyor ki. Mesaj milyonlarca yıldır aynı şekilde gelmeye devam ediyor ama artık tamamlandı diyor. Tam da teknolojinin uçmasından ve mesajın değişmesinin imkansızlaşmasından hemen önce.
Yani dinler kopya diyorsunuz ama semavi dinlerin hepsi zaten biz aynıyız diyor. O yüzden hepsinde kurban da var, oruç da var, namaza benzer ritüeller de var, günah var, cennet var cehennem var. Neredeyse dünyanın tüm dinlerinde var bunlar.
Neden bu pencereden bakmayı reddedip sanki görmüş, yaşamış vakıf olmuş gibi kendi zannını gerçekmiş gibi anlatıp duruyorsun?
1950lerde Suriye taraflarında bulunan m.Ö. 1400lü yıllara ait 36 tane Sümer çivi yazısından tabletler arasında sadece 6 numaralı tablet okunur durumdadır ve çözüldüğünde bu tablettte o dönemde yaşamış hurri medeniyetinin bir ilahisinin yer aldığı anlaşılmıştır.
Ve tabletlerde ilahinin sözlerinin yanında o dönemin müzik aleti olan antik bir çeşit arpın nasıl akort edileceği ve - sıkı durun- bu ilahinin arp ile nasıl çalınacağını anlatan bir nota sistemi vardır.
Bu arada tabletleri çözümleme işi 15 yıl kadar sürmüş, dilbilimciler, arkeologlar ve müzikolojistler birlikte çalışarak nota sistemini de çözmüşler ve günümüz modern nota sistemine uyarlamışlardır.
Türlü teknolojiler kullanılarak görünümü mücevhere çevrilen telefonları satın alıp üstünü 20 liralık naylon kılıfla kapatıp senelerce öyle kullanan insanlar. işte bunun adı saçmalıktır.
Gel gelelim 4 yılda 2'si markasının en üst versiyonu olan 3 telefonu bir milyon kez yere düşürerek haşat ettim ve son telefonumda dışını bktan bir kılıfla kaplama saçmalığına ben de ayak uydurmaya karar verdim.
Swedish house mafia'nın, Müziği dans ettiren, sözleri ağlamaklı eden müthiş şarkısı:
Bir zamanlardı, babamın gözlerine bakardım
Mutlu bir yuvada, bir kraldım ve altından tahtım vardı
O günler gitti, şimdi anılar duvarlarda
Doğduğum yerden sesler duyuyorum
Mavi gölün karşısında tepenin üzeri
Kalbimin ilk kırıldığı yer
Her şeyin nasıl da değiştiğini hala hatırlıyorum
Babam dedi ki
Endişelenmiyor musun, endişelenmiyor musun evlat
Evet
Bak cennetin senin için bir planı var
Endişelenmiyor musun endişelenmiyor musun şimdi
Evet
Bak cennetin senin için bir planı var
Bir zamanlar, değişik bir kızla tanışmıştım
Dünyayı dize getirdik
Onu gözümün önünden hiç kaçırmayacağımı sandım, çok gençtik
Onu düşünüyorum şimdi ve sonra
Hala şarkıyı duyuyorum, bana bir arkadaşı hatırlatıyor
Mavi gölün karşısında tepenin üzeri
Kalbimin ilk kırıldığı yer
Her şeyin nasıl da değiştiğini hala hatırlıyorum
Ülkemizde var böyleleri. Televizyonda izleyip durduğumuz kokuşmuş rezaletlerin de kaynaklarından başlıca bir tanesi.
islam pırıl pırıl ama insanların bi kısmı bi acaip. işte Atatürk tam olarak bu rezilliğin karşısındaydı. Aynen bir müslüman olarak benim Dr karşı olduğum gibi.
Gerçekçi bilgisi olan varsa bizi aydınlatmasını isterim.
Hep gördüğümüz şu üstteki resim temsili bir resim mi yoksa o dönemden kalma bir belge, eser yada benzeri birşeyden mi kopya.
Yani hz Ali gerçekten resimdeki gibiyse ciddi manada aşırı yakışıklıymış. Ve tarihsel kaynaklarda onun yakışıklılığından bahsedilmeye gerek duyulmamışsa, benim aklıma herkes mi yakışıklıydı da onun yakışıklığı dikkat çekmemiş diye geliyor.
Dipnot:gözler resmen George clooney ile türkan şoray karışımı.
Sen hangi dini biliyorsun bilmiyorum ama benim inandığım eğer insanlık milyonlarca yıl önce başlamışsa bundan farklı birşey demiyor. Selam ben müslüman.