oktay mahmudinin koclugunu yaptigi italyan basketbol takimidir. onceki yillarda cok basarili bir ekip olan ancak son yillardaki basarisiz transferleriyle bu hale gelmislerdir. oktay hoca nedeniyle gonlumuz onlarladir.
intel in 2007 yilinin 2. yarisindan itibaren kullanmaya basladigi yeni nesil mobil platformu.sony vaio basta olmak uzere bir cok laptop bu platformla piyasa cikmaktadir.
yurt disinda yasayanlar icin bilinmeyen sebeplerden dolayi yasaklanmis program, hic birsey izleyemiyoruz. nasil ilk ciktiginda ne kadar guzel ve yararli ise simdiler de o kadar kotu ve gereksiz program.
Kisisel msn iletileri ayni olan arkadasla aramizda gecen diyalog; Ingiliz turist : abi nasilsin? ayni kisisel iletiyi yazmisiz.
Arkadas: evet, senden kopya cektim. ama ingilizce yaptim. ingiliz turist : oylemi, ben de zaten nietzsche den kopya cekmistim.
arkadas: ben onu bilmem, seni tanirim.
ingiliz turist : dumur...
soguk alginligina, gribe, soguga, bas agrisina ve sayamayacagimiz bir cok hastaliga iyi gelen ayni anda sakinlestiren, guzellestiren her derde deva yanlizlik dostu jack...
yurt disinda* her turlu film, oyun ve muzigi akil almaz hizlarla* dogrudan transferine yarayan ve harddisklerimde ki tum bos alanlari dolduran eli opulesi bas taci edilesi program.
david blatt ve ulkemiz ve yurdum erkeklerinin ruslarla olan yakin iliskileri nedeniyle rusyayi destekliyecegimiz basketbol maci. ekstra oyunculari olmayan rusya takim oyunuyla ve tum kadrosunu kullanmasi nedeniyle favaori olmadigi bir maci daha kazanmaya yakin taraf.
29 agustos 2007 besiktas fc zurich macinda actiklari pankartla bizi tekrar dusunmeye zorlayan grup.
(bkz: Bırakın Hasan keyfine baksın, Hasankeyf sular altında kalmasın)
Yeri gelmişken* ben bu ömer üründülün, ilker yasinin bide TRT de Kel Piknik tüpü gibi kafası var adı aklıma gelmiyo** orospu çocuğunun ta anasını sikeyim
---spoiler---
kilidi kirilan bir cekmeceyi acmaya ugrasan 3 genc muhendis ellerinde matkaplar, tornavidalar ve cekicle ugrasmaktadir. aramiza katilan mimar abimiz,
- hakkinizda her zaman ve her yerde taniklik edebilirim.
ter icinde kalmis 3 muhendis
- abi nasil yani?
- siz hirsiz olmazsiniz...
romence nin yeterince benzedigi ve romanya da romence nin yaninda latince ogrenmekte zorunlu olan romenceyle ayni derecede onem verilen dildir. mantigi ve kurulan cumlelerin basitligi gercekten cok basittir. ancak dil bilgisi icin ayni sey soylenemez.
taraf seç artık
ortada kaldın
sağını solunu şaşırır oldun
erkekler kulübüne hoşgeldin oğlum
güzel kadınlar
evde karın var
özgürlüğü aşka kaptırır oldun
erkekler kulübüne hoşgeldin oğlum
çiğne hayatı sakız gibi
tadı kaçınca tükür ağzından
erkek gibi öl,erkek doğdun
erkekler kulübüne hoşgeldin oğlum
sarhoş geceler
ayıktı günler
hayatın kanını içip doydun
erkekler kulübüne hoş geldin oğlum
zirveler bekler
muhabbetler
tembeller ezilir, çalış oğlum
erkekler kulübüne hoşgeldin oğlum
çiğne hayatı sakız gibi
tadı kaçınca tükür ağzından
erkek gibi öl,erkek doğdun
erkekler kulübüne hoşgeldin oğlum
Ridvan Akarin Son holigan isimli yazisindan...
izliyordum.
Şafak sayıyorlardı.
"Bolu'dan gelmesine 100 gün diye" başlamışlardı.
Bolu'ya ziyaretine gidiyor, haber uçuruyorlardı.
0 sevgiyi, o vefayı ve o coşkuyu okuyor, ben de heyecanlanıyordum.
Optik Başkan ile tanışmaya artık günler kalmıştı.
Tam 2.5 yıl süren ayrılığın son günü gelmişti.
Bu defaki heyecan bir başkaydı.
Optik Başkan'ı nasıl karşılayacaklar, nasıl ağırlayacaklardı!
Çarşı'nın internet sitesi Forza Beşiktaş'ta "projeler üretiliyor", buluşmalar ayarlanıyordu.
Sonunda beklenen gün geldi! Optik Başkan'ı Abbasağa Parkı'nda karşıladılar.
Meşaleler yandı, "son holigan" için "sensiz geçen günlerin..." diye şarkılyar söylendi.
Fotoğraflara baktım. Karşımda yorgun yüzü ve bedeniyle özgürlüğe ve Beşiktaş'a hasret bir adam vardı. Yine tribündeki gibi atkısı boynundaydı. Yine tribünlere o efsanevi "hindi baba hindi" tezahüratını yaptırıyordu.
izledim ve Beşiktaş'ı ve Beşiktaşlılığı bir kez daha sevdim.
Sonra sabah oldu ve gazetelerde tek sütunda öldüğünü öğrendim.
Esrik düşleri ve zahiri mutluluğuna kalbi yetmemişti.
Buluşma gerçekleşmemiş, o Beşiktaş ile Çarşı onunla buluşamamıştı.
Eksik kalmıştı.
Mehmet Işıklar 38 yaşındaydı.
Timur Soykan Radikal'daki yazısında Beşiktaş'ın ilk maçına gittiği o 8 yaşında bile takımı kaybettiği için ağladığını yazdı.
Kaan Ark kardeşim benden 8 dönem önce Kabataş'tan sınıf arkadaşıydı. Kariyer, meslek ve gelecek sevdası yerine Beşiktaş(k)'ını yaşayan arkadaşının deplasmanlarda nasıl okulu "kırdığını" yazdı.
Onun hayatla derdi vardı. Özgür ve asi bir dünyanın insanıydı. Tribünlerde eşit ve sınıfsızlaşan bir dünyanın stadın dışına yansımasını istemişti.
Murat Dedeoğlu kardeşim onu ve Beşiktaş'ını şöyle anlatmıştı:
"Senin için korktu! Geride duramadı! Çünkü sana vereceklerine sınır bile koymamıştı.
Sen giderken, onun da özgürlüğünü götürdün beraber gittiğiniz yere...
Artık sen onunla bir'din. Başkaları kendiyle bir'ken.
Ama o Birlikten cinnet doğmadı aranızda.
Çünkü senin yoluna esir olmuştu, yanına yoldaştı.
Sen sıcak yuvanda dinlenirken, o , sağanak yağmurun altında yorgun kalakalmıştı.
Senin yıllarının izlerini, renklerinin sadeliğini taşıyan kaşkolü hâlâ boynundaydı.
Akaretlerdeydi o tabela. Kapısında 3 basamak, içerisi buz.
Senin için orada üşümeye devam ediyordu.
Orada cebindeki tüm parayı çıkarıp tanımadığı küçük çocuklara veriyordu da seni daha çok kişiye izlettirme hevesinden.
Sen bunlardan bihaberken, her yeni gün yepyeni hesapların içerisine düşmüştü.
Son hesabı, buluşma gününüzdü. 1 Ağustos 2007'i hayal ederek yaşıyordu.
Sen buluşmanıza gelecektin, ama onun bu kez mazereti var!
Şimdi sen buna inanamayabilirsin, belki de ağlayabilirsin.
Ama ne olur başkalarına duyurma.
Sadece gururuna sarıl ve yaşa.
Çünkü o , sessizce gelip sessizce gitmelerin insanı.
Ama "Ben burdayım, senin için burdayım!" dediğini çok uzaklardan duymuşsundur.
Doğru, belki de bu 5 kelime salladı Beşiktaş'ı bugün. Ki ne depremler salladı da bu derece yıkıcı olmadı."
Ömür Hıncal kardeşim onun uğur olsun diye maçlarda ardı ardına yaktığı sigaraların dumanının nasıl kalbinden çıktığını yazdı.
Hırçın tribün kavgalarının Beşiktaş militanı, evsiz sokak köpeklerinin hamisi oluveriyordu.
Onun sevdası üç hece sekiz harften sadece Beşiktaş'tan ibaretti.
Çarşı'da bir Fenerbahçe maçı öncesi yanımdaki "ünlü GS'li gazeteciye" bir Beşiktaşlı şöyle seslenmişti:
"Beşiktaş bir dindir."
O bu dinin imanlı bir müminiydi.
Tribün sevdalıları bu Beşiktaş sevdalısını "çok sevdi be!"
içlerinden biri "bu sene en iyi transferleri cennet yaptı" diye yazdı.
Önce Alper, Sonra Barış (Akarsu)
Ve Optik Başkan gitmişti...
Oysa Optik Başkan döneminden itibaren Çarşı'nın kendisiyle dalga geçtiği bir şarkısı vardı.
"Kıyamet kopar, çöker karanlık,
Allah bizi affetmez, çok günah aldık,
Sevenler ayrılmaz, bir plan yaptık,
Tüm Çarşı cehennemden kombine aldık."
Sevenleri Optik Başkan'dan ayrıldı ama "plan" hala baki.
Nereden katılırsa katılsın, Optik Başkan inönü'de olacak...
Çünkü cebinde sevda, vefa ve dostluktan örülü Çarşı kombinesi var...
sözlüğe çok fazla zaman ayıramadığım için bişeyler yazmakta çok geç kaldığım yazar *.bu süreçte hayatında güzel gelişmeler olmuş ** benide epey mutlu etmiştir.bu yoğun süreçte sözlüğü ve bizi ihmal etmesin diyoruz.