yağmurlu bir cuma akşamı 45 km'lik bir yolu 3 saatte alıp sol bacağınızı balkondaki çamaşır ipine asma ihtiyacı duyduğunuzda 'sokarım devrine de, torkuna da' diyor insan.
düz vites kullanmak, araba kullanmanın zevkli olduğu yerlerde zevkli oluyor sadece.
göbekli bir arkadaşın gömleğindeki bu düğmeyi ağlarken gördüm. 'azad edin beni abi' der gibi gözlerimin içine bakıyordu sanki. koptu kopacak, kırıldı kırılacak.
önümüzdeki sezon payımıza düşecek olan ızdırap hafifledi bu kararla.
ağır siklet ringine sürülmüş ev babası gibi hissediyordum kendimi avrupa maçlarında.