incirenzee
0 (düz adam)
sekizinci nesil yazar 1 takipçi 1.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sigara içenlerin dostluğu

    7.
  1. üniversitede özellikle hazırlıkta ortam yapmaya yarayan şeydir gözlemlenip söylenmiştir.
    0 ...
  2. ben bu yazıyı sana yazdım

    6378.
  3. yine sıradan bir gündü; dün güldüğüm olaya tekrar gülecektim mesela. yine aynı kahvaltıyı yapıp, aynı aynaya bakıp çıkacaktım evden. gideceğim yerse değişmesini umut ettiğim ama değiştirmenin imkansız olduğu yerdi. lanet olsun! yine aklıma 'hepimizin gideceği yer kara topraktır' lafı geldi. bu laf, çocukluğumda duyduğum o zaman beni etkileyen ve hafızama kazınmış silemediğim saçma bir laf işte. neyse, sıradan geçmeyecek bugün dedim. aslında bunu sık sık söylerim. bu monotonluğu farkettiğim ve biraz da sıkıldığım zamanlarda monotonluktan kaçmak için herzaman yaptığım monotonluğu yapmaya karar verdim. telefonu kapattım, kimseye çaktırmadan durağa gittim ve ilk gelen otobüse bindim. ilk olarak dolmuş geldi, olsun farketmez. ilk gördüğüm rakam benden iki durak sonra dolmuşa binen öğrencinin ders kitabının üzerinde yazan 'ilköğretim 4' yazısıydı. dolmuştan inen dördüncü yolcuyla ben de inecektim. epey bir gittikten sonra zaman geldi indik. güneş artık batmaya başlamıştı, ben de doğuya gittim. gölgemin önüme düşmesini seviyorum sanırım. yürümeye başladım etrafımı dikkatlice izleyerek. bunu çok seviyorum işte, tanımadığım bir dolu insan ve o anki uğraşları hakkında fikir yürütmek, düşünmek. bunlar sanki beni sarhoş yapıyordu. bu sarhoşluğun etkisiyle de kendimi unutuyordum. ne kadar param olduğunu, kız arkadaşım var mı yok mu, ailemin nerede olduğunu, ayakkabımı nereden aldığımı, beğendiğim şarkıları hatta tuttuğum takımı hepsini unutuyordum. ve bu dünyada sanki herşeye sahip olabilirmişim gibi hissediyordum. dünyanın en zenginiydim mesela veya dünyanın en yakışıklı erkeğiydim. sanki istediğim her kıza sahip olabilirdim. istediğim herkesi pataklayabilir, hatta meclise girip bütün vekilleri herhangi bir gecekondu mahallesine götürüp yaşatabilirdim veya boyu bellerine gelmeyen çocukların yaptığı gibi mendil sattırabilirdim mesela. ama siyaset yapacak kadar kafam yerinde değildi.
    yürüyordum ne hızlı ne yavaş. sadece bazen bozuk ve dar kaldırımlardan trafiğe takılıyordum o kadar. mahalle berberinin dükkanının önündeki sandalyede uyuklaması çok garip geldi, karşı kaldırımda durup izledim. 'yerinde olsaydım sanırım ben de aynı şeyi yapardım' yargısına varıp yürümeye devam ettim. fazla geçmeden birden durdum. hayır beklediğiniz gibi 'hayatımdan beni üzen herşeyi söküp atacağım' yanılgısına düşmedim. o yanılgıya çocuklar düşüyor yahu. çünkü hayatta sadece mutlu olunmaz, hayat sadece beyaz değil ki bunun grisi de var siyahı da. mühim olan o renkleri kontrol etmek, hayatından atmak değil. eğer siyahı, griyi hayatından atarsan beyazı beyaz görmezsin, hayat kalmaz, hava kalmaz, su kalmaz, ölürsün. ama benim için geçerli değil bu dediklerim, çünkü ben siyahı da severim hem de kontrol etmeden severim. sanırım karamsarım ama neden hiç bilmiyorum. bazen acı çekmek beni mutlu ediyor daha doğrusu rahatsız etmiyor. uyuşturucu gibi, bağımlıyım acı çekmek istiyorum. yine de ben neden böyleyim diye sormadım hiç, çünkü tek değilim bütün insanlar benim gibi hayatlarının belirli kısımlarında böyle hissederler. sadece bu sıklık bende çok sık o kadar.
    mahallede oynayan çocukları farkettim her çocuk gibi onlar da saklambaç oynuyordu. hatta bir tanesi çok kiloluydu, öyle kiloluydu ki saklandığı bahçe duvarının arkasında ayaklarının o cüsseyi kaldırmasını umut ediyordu. sanırım daha uzun bir duvar bulmalıydı, çünkü bacakları titriyordu. acı çektiği belliydi ama o sadece oyuna konsantre olmuştu ve o an tek istediği şey bulunmamaktı. vakit kaybetmeden ebe olan çocuğun yanına gidip yerini söyledim. zaten kilolu olduğu için onun koşması arkadaşlarının yürümesine denkti. yerini benim söylediğimi biliyordu ama gelip n'apıyorsun bile demedi. arkadaşları demesini bekledi ama o diyemedi korktu, görmezden geldi. kilolu olması onu hayatta geri plana atmıştı sanırım ve çoğu kilolu erkeğin sonu olacaktı onunki de. bir gün gelecek konuşamadığı, korkak yaşadığı hayata saklandığı yerden baktığı için kavga edecek ve bir iki kişiyi dövünce de küçükken bastırdığı cesaretin yansımasıyla terör estirecekti. yapacak ne var diye düşündüm. onun yerini söylemek belki de yapabileceğim tek şeydi. artık onun kendisine tanımadığım biri bana neden bunu yaptı sorusunu sormasını sağlayacak ve normal bir tepki vermediğini, kendisinin normal olmadığını fark etmesini ve düzelmesini ümit edecektim. bazen üzmek daha yararlıdır gelecek için. yürümeye devam.
    o çocuğun üzüldüğünü görünce, beni seven ve benden birşeyler bekleyen kız geldi aklıma. hayatına bir yol çizdiğini sanan, kibirli ama bunun hakkını şuana kadar verememiş birisiydi. ondan ümitliydim, aslında ben de onu severdim yine de benim için çok belirsizdi. açtım telefonu. o'nu zamanında gerçekten sevdiğimi anlatan bir mesaj attım. zamanında sevdiğimi söyledim, çünkü beni hiç sevmemekle suçluyordu ve şuan onu sevmediğimi adı gibi biliyordu. mesaj iletildi yoluma devam ettim, o kadar sarhoştum ki, sanki yanımdan geçen afilli arabayı alacak kadar param vardı, sanki duvarda afişi duran reklam yıldızı güzele sahip olacak kadar yakışıklıydım. sanki demir parmaklıklı penceresinden dışarıyı umutsuzca seyreden kadını o eve ben kapamışım gibi zalim, sanki bu insanları savaştan ben kurtarmışım gibi kahramandım. işte özgürlük bu! telefona baktım arayan soran yok. sanırım o kız da beni iyice unutmuştu. sevindim kapattım tekrar telefonu. hava epeyce kararmıştı, ayaklarım da ağrımaya başlamıştı. gidilecek tek bir yer vardı bugünün sonunda. mecburen gittik. bir paket ot, içinde sevdiğim müziklerin olduğu şarjı tam bir müzikçalar ve üşümemi engelleyecek montla bir uçurum kenarına. çok enteresan, yükseklikten korkarım ama bugün olmaz, çünkü bugün sıradan bir gün değil! yiyecek birşeyler de bulduk mu tamamdır. başka eksik yok gibi görünüyor ama aslında var. kendime itiraf edemediğim tek gerçek bu sanırım. o eksik; tek olmak ama yalnız olmamak. yani öyle birisi olmalı ki onda kendimi görmeliyim, o ve ben olmamalı, biz olmalı ikimiz için de ben olmalı belki de sen.
    imkansız ve karmaşık daha doğrusu saçmalık.
    yarasa lakaplı arkadaş tarafından bana yazılmış bir nottur. yarasa der ki : ben bu yazıyı sana yazdım.
    4 ...
  4. esme

    9.
  5. halil sezai paracıkoğlu şarkısıdır.
    http://fizy.com/#s/1vqv7f
    harikadır.
    1 ...
  6. fırtına

    203.
  7. şebnem ferah, hayko cepkin, halil sezai paracıkoğlu gibi sanatçıların ayrı ayrı şarkılarının adıdır.
    0 ...
  8. beyaz show

    1232.
  9. beyaz'ın dansımsı bir şovla başlattığı ailemizin talk showudur. tarkan bir gelmedi yahu.
    0 ...
  10. ağlamak

    424.
  11. halil sezai'ye cok yakışır. ağlamak rahatlatır genelde birine muhtaç olduğun ya da sıçtığın durumlarda kendini gösterir.
    0 ...
  12. msn

    170.
  13. meşhurluğunu facebook, twitter gibilerine bırakan hotlı matlı bir şey. sıcak ve yaşam dolu.
    1 ...
  14. bir kızın ilk erkek arkadaşı olmak

    16.
  15. en unutulmayan ve arkasından en çok küfredilen kişidir enlerin yaşandığı kişidir kısaca.
    0 ...
  16. zaz

    81.
  17. 22 Ekim'de Akbank Caz Festivali'ne gelecek olan je veux sarkısını yüzlerce kez dinleyerek sonunda ezberlemeyi başardığım muhteşem sesli, yorumlu şarkıcı.
    0 ...
  18. bu ben olamam

    5.
  19. makyajın aktığı anda, ter koktuğunda, bile bile banyo yapmadığında hissettiğin duyguyu anlatmaya yarayan bir cümledir.
    0 ...
  20. interneti açınca girilen ilk üç site

    233.
  21. öncelikle tabi ki facebook
    sonrasında hotmail
    ve sonrasında da fizy not: halil sezai şarkıları için.
    0 ...
  22. dünyanın en kötü duygusu

    219.
  23. sevgilinle ayrılacağınız zaman dilimindeki kararsızlık dünyanın en kötü duygusudur.
    0 ...
  24. yaran okul anıları

    235.
  25. *edebiyat.. izel hocaya karsı cıkar. burcu özdemir buna güler.. (herkes bakar bu neden güldü diye..)
    burcu: cok komik yaa.. (herkes kopar..)
    hoca: bu kız da sacımı kasısam gülecek !
    gökay: onu doğumdan sonra düsürmüsler hocam..
    fatih: hocam poposuna değil kafasına vurmuslar..
    1 ...
  26. yaran okul anıları

    234.
  27. * selin hoca : cok konusuosunuz yeter artık ! simdi bise söylicem zorunuza gidecek..
    sessizlik..
    tavus kusu misali önündekinin arkasına eğilip konusma !
    - deve kusu o hocaam..
    hoca : tamam her neyse..
    1 ...
  28. yaran okul anıları

    233.
  29. * fransızca yazılısı..
    hoca : nie bekliosunuz baslasanızaa..
    fatih : hocam sorular cok itici duruyo yaa..
    hoca : napim yanına kalp mi cizim?
    (seyhan anadolu lisesi- adana)
    2 ...
  30. incir reçeli

    268.
  31. halil sezaiyi keşfettiren hayatımda izlediğim en etkileyici film.
    0 ...
  32. lady gaga

    566.
  33. etten kostüm giyen dünyadaki 1 numaralı ruh hastası. ama bir alejandro olsun bir poker face bir just dance olsun bunlar sevdiğimiz şarkılarıdır.
    1 ...
  34. beyler benim kafam çok iyi haberiniz olsun

    2.
  35. dibine kadar içip dut gibi sarhoş olsam da kendine güvenen yapımdan ötürü asla söylemeyeceğim sözdür.
    0 ...
  36. sırrı süreyya önder

    382.
  37. adam gibi adam. arkadaşımın sevgilisi oyunu ona verdi. beşiktaş olarak severiz kendisini.
    0 ...
  38. söyle

    35.
  39. halil sezai'nin çok sevdiğim bir şarkısıdır.
    sen ve ben
    öylesine(!)
    bir anda geldin
    ne zaman gideceksin?
    söyle
    ne zaman gideceksin?
    zormu aşkı bulmak?
    yorulmak boğulmak
    nasıl gideceksin
    söyle
    ezberlenmiş sözler
    tutkun olmuş gözler
    yarım kalmış düşler
    doğmamış, oluşmamış ,ilkel
    kaybolan o sesler
    savaşlar ve sisler
    giden senden
    kalan yaralı ve kanlı
    hadi söyle
    ne zaman gideceksin?
    nasıl gideceksin
    söyle.
    1 ...
  40. insanın en masum olduğu an

    6.
  41. öğrencilerin annesini arayıp ne yemek yaptığını sorduğundaki an.
    4 ...
  42. sözlük yazarlarının itirafları

    28506.
  43. itiraf ediyorum:
    5 yaş daha büyük olup halil sezai'nin sevgilisi olmak isterdim.
    2 ...
  44. hastası olunan sözler

    7168.
  45. asıl ucuz olan ne biliyor musun? 5 kuruş vermeden savurduğunuz yargılarınız.
    2 ...
  46. sevgiliyle kahvaltı yapmak

    3.
  47. incir reçeli filminde sık sık yapılan eylem. bir de incir reçelsiz kahvaltı olmaz tabii.
    1 ...
  48. yazarların bıkmadan dinlediği şarkılar

    483.
  49. hypnogaja : here comes the rain again . ha bir de halil sezai - sevda tanrıçası
    0 ...
  50. beni kategorize etme

    24.
  51. aferin lan bülent dedirten şarkının adıdır sezenin de hakkını yemeyelim.
    0 ...
  52. kulaklıkla müzik dinlemek

    44.
  53. kendini bazen diskoda bazense şarkıyı söyleyenin yanında hissettiğiniz hayallere daldıran ama şarkının bitmesiyle herşeyin fıs diye söndüğü anlardır bir de kalabalıkta dinlediğimde tedirgin olurum araba çarpacak biri seslenecek duymayıp salak konumuna düşerim diye.
    0 ...
  54. liseyi özlemek

    29.
  55. okulun yakınındaki cafede otururken okuldan bir alt sınıfların arkadaşlarıyla içeri doluşması anında hissedilen durumdur.
    0 ...
  56. şantiyede mini etekle dolaşan hatun

    11.
  57. ya bi gitsin hele ya gerçi sonunu düşünen kahraman olamaz lan ...
    0 ...
  58. çemen yedikten sonraki ter kokusu

    1.
  59. yeiçsıç mantığını uygularım ama nafile çemen gelir hoş gelir ley ley limilimi ley.
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük