O gun dogum gunum olacakmis. babami sabahin kor karanliginda jandarmalar alip goturmeseymis. anam hamile oldugunu unutmus. evde iki hafta boyunca bir kelime konusulmamis. ilk cumleyi o zaman 3 yasinda olan ablam kurmus. "anne.. babam oldu mu?..". ilk distan gozyasi o gun dokulmus evde.
o gunu kisa cumlelerle anlatir insanlar. uzun cumleler bir mantik icerir. o gunun icinde boyle bir sey kim gordu ki?..
apolitik buyuduk, nefretle buyuduk o gunden sonra. "olmesin o adam(!), allahim n'olur olmesin" diye omrum boyunca dualar ettim. o yasadikca bir gun karsilasma sansimizin oldugunu bildim. o gun geldiginde sadece 1 yumruk hakkim olacagini bildigim icin kutuphanedeki uzakdogu savas sanatlari kitaplarini okurdum ergenlik doneminde. en etkili yumrugu okudum aylarca ve hala umudum var. nefretimi daga tasa degil o'nun agzinin ortasina kusmaya yeminim var. umudum var. anami aglatanin anasini aglatmaya.
olmasin bir daha boyle bir gun, nefretle buyumesin cocuklarimiz. biz hic bir zaman dengeli, mantikli dusunen insanlar olamayacagiz. birakin bari cocuklarimiz sevgiyle buyusun.
Dell'in 23,2 santim boyundaki en yeni notebook'u. laptop olamayacak kadar kucuk. "Dell'den babam ciksin yerim" diyenler icin birebir ama fiyati biraz tuzluca. Fiyat ucuz olsun diye acer alinmayacagini bilmekte de fayda var.
sinifina gore en buyuk artilari; tartismasiz en iyi ekran goruntusu ve kontrasti, normal kullanimda 3.5 saat pil omru. windows almak zorunda olmayisimiz, ubuntuyla da satiliyor olmasi. tam yataga atmalik 1kg agirligi. (bkz: yataga atmak)(islemci vs zaten olabildigince iyi)
tabii ki eksileri: 16gb harddisk boyutu. buna hala el atan bir firma olmadi, sd kartlara mahkum kaldi millet.
bu kulturle yetismeyenlerin aklinin erme ihtimalinin bile olmadigi humanist felsefedir.
insanin ustunde bir posttur. haci bektas dogmadan once de bu post vardi. buraya kadar anlayanlar gerisini biliyor, anlamayanlarin zaten anlama ihtimali yok. soyle ki;
ben simdi "her sey insana baglanir, allah bile insana baglanir. insan olmasa allah 5 para etmez. allah'i yemisim, gel burda insan var" dersem (ki demem, yoksa kufurlu mesaj manyagi olurum) bunun 2 tane anlami vardir. bir anlamini sadece bektasiler anlar, diger anlamini her insan anlar.
musluman nufusun agirlikta oldugu ve kominist ulkelerde karsimiza cikacak bir uygulamadir.
bu ulkelerde vatandaslar hukumetten korkar. diger ulkelerde hukumetler vatandaslarindan korktugu icin boyle yazilarla karsilasilmaz.
pesin not: ben koministin nasil yazildigini biliyorum. tdk bilmiyor.
8 senemi verdikten sonra en sonunda (4 sene surdu) suyunun ciktigina karar verdigim ve browserimin adres cubugunda gormemeye ant ictigim troll yuvasi. son 5 senede girilen entryleri toptan silersek, kutsal bilgi kaynagi.
kucuk dunyasinda anarsist nutuklar atip otobuse binerken yanindakine omuz atan insandir.
sozde kalmistir anarsistligi, kendi icindeki pisligi henuz temizleyememistir.
ironik olan sey; bu adam icindeki pislikten kurtulsa da anarsist olmasi mumkun degildir. bir insan ya anarsist dogar ya anarsist dogmaz. utopyanin icinde anarsistlikle, anarsist yasama arasinda fark vardir. bu insan sadece anarsist yasayabilir. seyirci olur, oyuncu olamaz.
bu soylediklerimden bir sey anlamadiysaniz orayi burayi kurcalamayin. 10 sene boyunca hayat tarzinizi degistirip kafaniz yerine ..tunuze sokmayi tercih edeceginiz kitaplar okumaniz gerekebilir. ben bu yolu sececek arkadaslara bir onermede buliniyim; hic kasmayin sonucta bu dunyada yasamaya devam edeceksiniz. fanteziyi kafada degil yatakta yapin da bari birilerinin isine yarasin.
yilin en uzun gununde kucagima bilgisayari almisim, cote d azurda porsche 911in sinirlarini zorluyorum. arkadaslar bir film acmislar yorumlari patlatiyorlar. yok kovboylarin cizmeleri cok guzelmis, yok kemerleri super oturuyormus. ben de filme ucundan dahil olmak adina "ise giderken yolumun ustunde amerikan giyisileri satan bir dukkan var" diyorum ve nfs oynamaya geri donuyorum.
--spoiler--
aradan kisa bir sure geciyor ve kulagim televizyondan gelen inlemelerle cinliyor. amcanin teki gecmis spider man`in arkasina, dosuyor da dosuyor. ikinci yorumu da patlatiyorum:
-is he fockin his mate? (ingilizce film izliyoruz diye artislik yapmiyorum, arkadaslar turkce bilmiyor)
arkadaslar guluserekten sorumu yanitlamis oluyorlar, ben de kafami hafif saga dogru dondurerek "tovbe tovbe" hareketi yapiyorum ve normandiya`da gazlamaya devam ediyorum.
sonucta filmi parca parca da olsa izlemis oldum. turk insani bir film izleyince kendini o filmdeki bir karakterin yerine koyar nedense. o filmdeki "ben", 2 cocugu olan kovboyun karisi oldu her nasilsa. kocasini bir erkekle yiyisirken goren yarali ceylandim artik. daha once gaylere karsi hic bir hissiyatim olmamasina ragmen bu raddeden sonra artik gay degil hepsi ibneydi benim icin. uzun lafin kisasi:
bakis acisina gore mide bulandiran filmdir.
--spoiler--
bu adam klas fm'de iddaa yorumu yapardi vakti zamaninda. ilk dinledigim gun 25 kadar mac vermisti. "kemiksiz 3 milyar" bile demisti bir kupona. 25 mactan 5 mac cikardim kafama gore, ertesi gun iyi bir mebla kazandim. hemen mesaj attim, "hayri abi agzina saglik, bu aksam rakilar senden" diye. adam hemen yorumu yapistirdi; "eee hayri abinize guvenin, voleyi vurun" diye. ertesi gun bir daha mesaj attim. "hayri abi 10 mac soyledin 8'i yatti" diye. dunku seker adam gitmis yerini canavar almis sanki. adam dellendi, bi kufretmedigi kaldi.
ulan piskopat adam! ben o mesajlarin gelirleri ozurlulere gitmese seni muhattap alip mesaj atar miyim?
sonra programi takip ettim mi, ettim. altin yumurtlayan tavuktur kendisi. bu kadar iyi tutturana rastlamadim daha.
insanoglunun "guvenlik, yemek, uremek" gibi temel ihtiyaclarini giderdikten sonra aradigidir. zaten burdan sonra gorecelik kavrami da son buluyor. kimi der; "bi araba aliyim guzel olsun", kimi der; "bi tecavuz ediyim guzel guzel", bazisi der; "adamin bogazini kesiyim, guzel guzel kan fiskirsin yuzume".
guzel olan sey kisiye mahsustur, paylasmak yersizdir.
-berkeceeaan! cok guzel bi konser vaar! gidelim berkeceaan, gidelim!
diye bogrunmeyin cocuga. urkutmeyin hayvani. biribirinize guzelligi empoze etmeyin, birakin herkes kendi guzelini bulsun. kavram kargasi oluyor, ondan sonra papaz oluyoruz.
5 aydir kazi calismasi yapilan meydan. gecen hafta tam "oh be bitti" derken hemencecik 10 metre ileriyi kazmaya basladilar. 4 ay once de meydana (evet meydanin tam ortasina) koca koca kaldirim taslarini yigmislardi, kaldiran olmadi. bu kadar dellenmek yeter, tanimlara devam edelim;
ustunde kirmizi ustune beyazla "h" yazan otobus duragina giderseniz chelsea ve fulham tarafina kings road uzerinden giden 22 no'lu otobuse binebilirsiniz. 319 clapham junctiona gider. ordan zaten her yere akarsiniz. 19'a bindim mi battersea bridge'i gecince atarlar otobusten, "this bus terminates here" diye bagiran bir hatun esliginde. cok dert etmeyin, hemen oracikta battersea park (soracak olursaniz; "batısii paak" diye okunur, "bettirsii park" diyip madara olmayin elaleme) var. gezer dolasir, temiz hava alirsiniz en kotu.
anlasilacagi uzere burdan direk daha guneye metroyla gitmek gibi bir opsiyon yoktur. illa "gidecem ulan, metroyla gidecem" diyorsaniz sizi victoria underground station'a davet ediyoruz efenim.
ingilizcede "ben sarhoj deilim" demektir.
bu cumle bir gun gercekten sarhos olmayan birisi tarafindan soylenirse isbu entry kendi kendini "ingilizcede "ben sarhos degilim" demektir." yapacaktir.
kendinizi devamli olarak bir gemi guvertesinde hissetmenize yol acan sehir. bir ruzgar vurur, bir yagmur vurur. pesinden bir gunes acar ve ters duran bir gokkusagi gorursunuz. tam "oha"lara gark edecekken bir yagmur daha.
her seyine ragmen istanbuldan sonra cennet gibi gelir. "soguk insan" lafini ortaya kim atmis bilmiyorum ama insanlari bu kadar guleryuzlu bir diger sehir heralde yine britanya sinirlarindadir.
Nokia 8210'un kapaklari cikartilip yerine yenisi takilirdi efendim. eskiyen televizyon ustu dantelini degistirmek gibi bir zevktir. bu eylemi yaparken bir deniz tasitindaysaniz eger, bahsi gecen tus takimi illa bir yol bulup o denize atlar. tarif etmeye calistigim eylemi bu yolla gerceklestirirsiniz. insanin icini bir huzursuluk kaplar. zira tussuz telefon bir halta yaramaz azizim. tus takimi da oyle her kose basinda satilmaz. esekliktir afedersin. akilli olmak gerekir.
20 sene evvelinde vardi boyle sakizlar. Sakizi afedersin kol diye adlandirilan bir meblaya satin alirsin. sonra icinden 2x2cm boyutunda yesil cercevesi olan bir cam cikar. bu cami saga sola oynattikca ekrandaki goruntu degisir. degisir dedigim, 2 tane goruntu var zaten. ordek ya kafasini egiyordur ya kafasini kaldiriyordur.
(bkz: kafa kaldirmak)