Kesinlikle orası öyle. Ama adamların nasıl yalan söylediğini görünce baya sasirdim. Tam üçkağıtçılarmış bildiğin. Bunlardan uzak durmak gerek kesinlikle
Annemin plakları; dünya gibi, mevsimler gibi, gece gündüz gibi, insan hayatında yaşanan her şey gibi dönüyor...Nostalji tadında bir radyo programı.
annemin plakları, her pazar 12.00 ve tekrarı perşembe 21.00'de retrotürk'te. pazar 22.00'de de joyturk'te yayinlanan program..
şu saatlerde eski kayitlari bile iyi geliyor, sizi dinlendiren ,kaybedenler klubunun kufursuz tarzı spontane şairane radyo programı.
dinleyin dinledikçe ruhunuzu okşuyor.
1- hiçkimseyi kendinizden çok sevmeyi denemeyin.Siz varsanız insanlar var, kendinizi çok sevmeyi başarmaya çalışın , siz bile kendinizi sevmiyorken kimse ne yazık ki sizi gelip sevmez , sevse bile bu uzun sürmez.
2-hayatiniz boyunca daima hayalleriniz ve hedefleriniz olsun.bu hayat mücadelenizde en büyük motivasyonunuz olacak.
3-biri ya da birilerini memnun etmek veyahut kirmamak için sevmediğiniz şeyleri yapmayın , kurmak istemeyeceğiniz cümleleri kurmayın.
4-hayata dair rutinleriniz olsun.mesela , her gün aynı saatte uyanın , aynı yerde kahve için, aynı yolu tercih edin.bu sizi yasadiginiz dünyaya daha çok ait hissettirecektir.
5-hiç kimseye sevmediginizi düşündüğünüz halde seni seviyorum demeyin bu cümle hayattaki en güçlü cümledir çünkü gereksizce tüketmeyin.
6- hayata dair amaç edinin, her daim bu amacı gerçekleştirmek için bir şeyler yapmaya çalışın .
7-dunyada bulunduğunuz sürece boyunca güzel izler bırakmayı hedefleyin. bir gün bedeniniz çekip gittiginde dünyadan , ruhunuzun ve karakterinizin hatırlanmasını sağlayın.
8- sosyal medyada her gordugunuze her okuduğunuza inanmayın.
9-çok para kazanınca mutlu olacağınızı düşünmeyin her şeyin bir bedeli olduğunu , mutluluğun ise bankadaki hesabinizda bulunan sifirlardan çok kolay önemli ve kolay olduğunu animsayin.
9- eğitiminizi önemseyin ve sevmediğiniz bir bölüm okuyup da yıllarınızı harcamayın.
10- arkadaşlarınızi çok sevin ama her daim aranıza gizli de olsa bir sınır koyun size yapmaya cesaret edemesinler bazı şeyleri.
11- para,mal,mülk için asla ve asla insanları harcamayin en büyük servetin etrafinizdaki sağlam karakterli insanlar olduğunu zamanla anlayacaksınız .
12- deliler gibi çalışıp birikim yapmaya odaklanmak yerine deli gibi çalışın ama çalışırken ertelemeden yaşamayı da bilin, hayat kısa..
13- bir gün son yemeği yiyeceginizi, son konuşmanizi yapacağınizi, son filmi izleyeceğinizi hep animsayin ve anın tadını çıkarın .
14- çocuklarınıza miras olarak önce sağlam bir karakter, sonra vicdan ve sonra da eğitim bırakmaya özen gosterin. bu onlar için 1 daire ve 1 arabadan daha kazançlı bir yatırım olacak.
15- ailenizi asla uzmeyin onlar bu hayatta sizi koşulsuz sevecek olanlar ve belki de tahmin ettiğinizden çok daha önce aranızdan ayrılacaklar.anne ve babanızın kıymetini onlar sağ iken bilin.onlari gururlandiracak işlere imza atın.
16-size guvenenlerin guvenini asla boşa çıkarmayın , onu kaybetmemeyi amaç edinin.
17-gecen zamanın asla ve asla geri gelmeyeceğini unutmayın , buna göre yaşayın, her saniyenin kıymetini bilin.,
18-yorgun olduğunuz zamanlarda söylenip mizmizlanmak yerine kendinizi odullendirip motive etmeye çalışın .
19-kendinizi bir noktadan sonra sizi sevenlere adayın , başkasının ömrüne kendini adayabilmenin verdiği his gerçekten yaşamaya değer.
20- yaşınız , konumunuz , durumunuz ne olursa olsun her zama aşka inanın ve her zaman aşka dair kendinize verecek bir şansınız olsun.
21-toplum ne der kafasıyla asla ve asla yasaminjzi sekillendirmeyin toplum her türlü her koşulda diyecek bir şey bulacak çünkü.
22- kendinizi iyiliğe adayın , iyi hatırlayın , bir başkasının mutluluguna katkı saglayin.
23-insanların hayata dair umutlu olmasını, hayal kurmasını sağlayacak işlere imza atın.
24- en az bir kişinin şu hayattaki iyi ki var dediği kişi olun. insanların sukurlerinde kendinize yer yaratın.
25- ve en önemlisi iyiliği iyilik yapmak için değil insani görev olduğu için karşılık beklemeden birine göstermeden gerçekten kalpten yapın...
Mal ve mülk arttıkça insanda kontrolden çıkan sonsuz şeye sahip olma iç güdüsü ve doyumsuzluk inanılan doğruları yanlış, yanlışları da doğru gibi gösterir. Hal böyle olunca hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan ve en fazlasına sahip olmak için uğraşan ademoğlu hiç yaşamadan hatta bir iz dahi bırakamadan tüm malı mülkü buralarda bırakıp ebediyete doğru yol alır.
Öğretmen olabilme yetisine sahip olmayıp sadece işin teorik kısmını halledip diplomayı almış birinin öğrencisinde olabilecek bir durumdur.Pek tabi eğitim sistemimiz de ortada... Dikkat çekmek gerekir ki öğretmenler ışıktır gelecegi aydınlatır,bir öğretmen robotlaşır ve sistem ne derse ona bağlı kalır ise öğrenciler mekanikleşir hatta düşünmelerine gerek kalmaz cunku zaten onlara öğretilen komutların! çoktan esiri olmuş haldedir.
merhaba sozlük ahalisi böyle bir başlığı acıp acmama konusunda basta cok dusundum desem yalan olur aklima gelir gelmez yazdim ve direkt aciklamaya gectim.
malumunuz universiteden yeni mezun insanların taştaşlı çevresi amcası dayısı eniştesi komşusu vs. yoksa iş bulmak için çıktıkları yolda yanlara kisisel kazanımları ve birazda şans dışında bir sey almadıkları aşikar.
min. 2 max. 7 yıllık universite hayatinda derslerin yanı sıra aklınıza arada mezun olunca ne olucam ? sorusu gelebilir.bu bazılarımızda haklı kaygıya dönüşür.(piyasa şartları düşündügümüzde kaygıların gerekcesi gayet sağlam olacaktır)
neyse iyisiyle kötüsüyle bir egitim serüveni atlatılır ve başlanır iş aramaya öncelikle şu meşhur iş bulma siteleri karıştırılır ve hemen her ilanda iş verenlerin öyle üst düzey beklentilerine şahit olursunuz ki bu durum beklentileri sağlıyorsanız sizi seçilmiş kişi gibi hissettirirken beklentilerin bir ya da bir kaçını saglamiyorsaniz sizi aşırı derece de mutsuz edebilir. -eminim o gerekliliklerin pek çoğu işverininizde de yoktur ama siz malum aday adayı olduğunuz icin bunu bilmek dahi kendinizi iyi hissettirmez-
derken iyisiyle kötüsüyle bir kaç ilana basvurulur ve bekleme sürecine gecilir.derken telefon calar gorusmeye davet edilirsiniz. az biraz icinizde umut yeşerir o an iş verenin gozunde o nitelikleri saglayabilen sayili insanlardan oldugunuzu pek tabi dolayisiyla size sunulacak sosyal haklarinizin ve maasinizin da hatrı sayilir oldugunu dusunursunuz.an gelir ve malum yere gider görüsmeye başlarsınız oraya girdiginiz an o sitelerdeki ilanlarda aranilan niteliklerin pek çogunun aslında o yere gereksiz oldugunun farkına varırsınız ama tabi bu dusuncenizi paylasamazsiniz. gorusmede laf doner dolasir ve deneyime gelir siz anlatirsiniz karsi tarafi ikna etmek icin okuyordum imkanim olmadi vs vs. (hoş! sizin bircok kapıdan olmayan deneyiminiz yuzunden cevrildiginizi dusunursek bu ortamda deneyim kazanmak size o an imkansiz gelecektir) sonra yabancı dilinizi sorarlar tam donanımlı biri oldugunuzu dusunursek guzel bir universitenin guzel bir fakultesinden mezun yabanci dili olan dort dortluk bir elemansınızdır kendinizce yani tek eksiginiz deneyimsiz olmanızdır böylesine güzel işi kapmanızı ve iyi maaş almanızın tek engelini o an deneyimsizliginiz zannedersiniz.derken el sıkışır ayrılırsınız bu arada kurumsal bir yer ise sizden maas beklentiniz ogrenilir ancak maas teklifi yapilmaz teklif 2 ya da 3.gorusmeye saklanir..
sizi bir süre bekletirler ve size dönerler bir gorusme arkadasindan bir gorusme daha hemen her mulakatı gectiginiz icin kendi kendinize kabulü bu kadar zor olduguna göre maaşı da bir o kadar iyi olcaktır dersiniz. ve o gün gelir size teklifleri başlangıç icin 1 yada 1,5 asgari ucrettir.(1,5 asgari ucret de genele bakildiginda 2017 yılındaki en iyimser baslangic ucretidir).
şimdi size şunu sormak istiyorum.
is verenlerin böylesine donanım tecrube egitim hatta en kusursuzu aradığı bir pozisyon için bu ücreti hak görmelerinin sebebi nedir?
işçi adayının sessiz kalması mı?
günümüz şartları mı? yok eğer günümüz sartları ise o şartlar nasıl sartlardır ki 5000tl lik niteliğe 1400-2000 tl yi hak görüyor?
Edit: Spontane bir yazı olduğundan yazım ve imla hataları olmuş.Kusuruma bakmayın
Bugün gördüklerim sonrasında kesinlikle açılması gerektiğini düşündüğüm başlık.
Gelelim sebeplerimize:
Temelde Türk erkeklerinin çoğu kendi kendini zorla küçük düşürüyor .
Sen de
*sokakta yürüyen bir kıza aynı anda 10 kişi bakarsan
*Kızların beğenisini kazanmak uğruna içine sinmeyen kılığa bürünürsen
* Modernleşme uğruna zil sesini anlamını dahi bilmediğin bir müzik yaparsan
*Sokakta son ses dikkat çekme amaçlı müzik dinleyip kızlara 'nasılım sence' diye soran gözlerle bakarsan
* kendine güvenin, kızlara olan ilginden az ise
*Henüz tanımadığın bir kız için bile platonik olduğunda kardeşini dahi hiçe sayabiliyorsan
* zenginlikten nefret ettiğini her yerde belirtip paranın önemsiz olduğunu belirttiğin halde giydiğin ayakkabı , taktığın gözlük , üzerindeki tshirt , elindeki telefon , kolundaki saat dahi pahallı markaların çakmalarıysa
* Eline aldığın kitapları zoraki olduğu için ya da birilerine yaranma düşüncesiyle alıyorsan
* Senin için varsa yoksa cinsellik ise başarının, kariyerin, kendini geliştirmenin yanında hiç ama hiç değeri yoksa ....
üzgünüm.
Bir türk erkeği olarak ben de genelleme yapar ve kızların bizleri küçümsemesini haklı ve doğru bulurum . Sonra da bizleri bu duruma düşürenlerden kendi adıma utanırım .
Ülkemiz muhafazakar demokrat bir kimliğe sahip.Ancak ne var ki günümüzde söz konusu siyaset olunca kendi fikrinizi beyan etmek isteseniz çevrenizin tepkisi direk ''senin beynin yıkanmış'' cümlesi ve ya bunu ifade eden tavırlar oluyor.Şimdi geriye dönüp baktığımızda kendimizce bir doğrumuz var ve bunu temellendirip savunmada özgürüz. o halde ben istediğim bakış açısıyla siyaseti inceleyip, eleştirip kendimce, fikrimi destekleyen tez ve anti-tez oluştururum bu benim hakkım.Haliyle benimsediğim A ya da B partisini oturduğum ortamda neden seçtiğimi açıklarım buraya kadar görünürde bir şey yok ancak iş açıkladıktan sonra oluyor genel tepki (bkz: senin beynin yıkanmış yazık sana !)
yahu zaten senin benimsediğin bir şeyi benimsediğim için her halükarda beynimi yıkanmış olarak göreceksin bu konuda dar bakış açılısın bari fikirlere saygı göster de demokrasiyi iyi temsil ediyor dediğin partinin beyan ettiği gibi özgür düşünce ortamı önce çevrende sonra dünyada oluşabilsin.
insanoğlu süre gelen zaman içerisinde elindekinin kıymetini bilmemiştir. Bu tarihte de böyledir, gündelik yaşamda da kim çıkıp diyebilir ben elimdekinin her zaman değerini bildim gereken değeri,önemi hatta daha da fazlasını verdim. Hiç kimse. Diyende ya egosuna yenilen insandır ya da anlık düşünen genellemeden kaçan. Yediden yetmişe '' Nerede o eski bayramlar '' deriz bu kalıp klişeleşmiştir artık hemen herkes bilir ve severek kullanır. Dünün değerini bilmediğimizin en büyük göstergesidir bu. Bugün dünü kaybettiğimizin farkındalığı ağır basar bize oysa geleneğe, göreneğe , adetlere gereken önem ve değer verilse bugün belki de içtenlikle ''Bu bayram geçen bayramdan da güzel geçti '' diyebiliriz. işte o zaman elimizdekini vaktinde zamanında değerlendirmiş oluruz. Artık bayramın eski adetlerini, geleneklerini öğrenmekten çok, eski bayramların ihtişamının arkasına saklanıyoruz. Eminim eskiden de beğenmezdik bayramları ''keşke'' ler eminim önceleri de peşimizdeydi.
Dikkat ediyorum '' nerede o eski bayramcılar '' bugün ne eski bayramların geleneğine ne de göreneğine sahip çıkan insanlar.Onlar sadece savunma mekanizmalarının gereğini yerine getiren eskiciler. Eskinin kıymetini bilmek yeniden kazanmak yerine zamanın tam tersine gidiyor gelenekler,görenekler...
Eskiden eskiden diyorlar bir söyleyin ; eskiden bayram ziyaretlerinde bugün ki robotlaşmış ilişkiler mi vardı yoksa samimi sıcak ilişkiler mi ? bugünün eski savunucuları bayramlarda el öper sonra kimisi tabletiyle, kimisi telefonuyla , kimiside bilgisayarıyla bayramlaşır.Aynı odada yabancılaşır insanlar. Sosyal çevreye gelincede nerede o eski bayramcılar olarak rastlarsınız bunlara.Demem o ki her şey zamanında güzel,insan eskiye özlem duyuyorsa bu özlemi güçlendirmek yerine kavuşmaya çalışmalı bayrama, bayramın o eski sıcak ziyaretlerine, güzel bayram sohbetlerine, samimi ilişkilerine yaklaşmalı ve elinden geldiğince insanlarla bayramlaşmalı elektronik aletlerle değil ! Bu şekilde ne bugünü kaybederiz ne de düne hasret çekeriz . Herkese şimdiden iyi bayramlar dilerim .
Hani sehid torenlerinde hoca sorar cemaate "hakkinizi helal ediyor musunuz " diye... Mehmetcik,biz sen daglarda yurdumuzu savunurken sicak evimizde televizyon izledik,senin ac yattigin operasyonda oldugun gunler sicacik yemegimizi yedik,sen allahin yazinda ordan oraya dusman pesinde kosup kanla terle savasirken biz sicaktan bunalip klimamizin karsisinda aldik soluğu ve sen ve sen sehidlik mertebesine ermek ugruna dusmanla savasirken biz facebook twitter kullanarak sana destek oldugumuzu sandik, sen yeri geldi annenle babanla konusamadin biz tanimadigimiz insanlarla dahi chat yaptik , sen bir sigara icemezken rahat bir kafayla biz yemegimizide tatlimiza yedik yetmedi kahvemizi de tarifli ictik kimimiz sade kimimiz sekerli kimimiz orta hicbirimiz olamadik yaninda vee bugun biri helallik isteyecekse sen hakkini helal et mehmetcik.... Ruhun şad olsun.
her yıl haziran ayında güçlenen öğrenci öğretmen ilişkileri herkesçe bilinir.öğrenciler dönemi kurtarmak adına bir sevgi patlaması yaşarlar adeta güçlü bir bağ oluşur öğretmenleriyle aralarında. öğretmen odasının kapısı öğrencilerden geçilmez,normal şartlarda selam dahi verilmeyen hocalara hal hatır sormayı bırakın her saat başı selam verilir.amaç notları iyileştirmektir pek çok öğrenci bu yöntemle anı kurtarır.bu davranış doğru mudur yanlış midir bilinmez ama her yıl haziran ayında ilişkiler böyle yürür.
Çevremde bu aralar sıklıkla karşılaşmak zorunda kaldığım eylem. Genellikle insanların içine düştükleri durumdan kurtulmak, konuyu saptırmak amacıyla yaşamadığını abartılarla yaşamışcasına anlatmasıdır. Farklılaşma çabası ve kendini kanıtlama çabası da bu kısır döngüyü tetikleyen bir diğer unsurdur.
her rus kızı güzel değildir
yurtdışındaki tüm ülkelerin yaşam standartları türkiyeden yüksek değildir
para hiçbir yerde kolay kazanılmaz!
insanların çoğu zaman kaybetmesinin temel sebebi;içlerinden atamadıkları kemirgen EGO'dur.
Bugünlerde sık karşılaştığım durumdur. birçok yazar yanlızca bi dolgunluk bi kalabalık yaratmayı amaçlayıp konu açmaktadır. Bu durum uzaktan her ne kadar şık ! görünüyor olsa da aslında ayrıntılı bir şekilde değerlendirildiğinde çirkin görünmektedir. Laf olsun diye konuşmak gibi birşey amaç güdmeden başlık açmak.
Gerçekleştirmek üzere olduğu eylemi gayet helal gören insanın, hak ka bir adım daha yaklaşacağını bilmesi üzerine müminlerden istediği helalliktir .
ALLAH'ın verdiği canı yine ALLAH alır . Bu helallik istemi ne derece sevaptır bilinmez ama en mantıklısı intiharı bırakıp mutlu mesut yaşamaktır .
Hemen her gün bu olayı duymaktayız.Gazetelerimizin birçoğu dikkat çeken gerçek haber ararken,bir kısmı da oturduğu yerden kurmaca yeteneğini konuşturup asparagas haber üreten bu işi benimsemiş yayın araçlarıdır.Bu durum öyle bir yere gelmiş ki artık birçok insan sırf bunlar yüzünden kime ve neye inanacağını bilmiyor!
Tamamen tatmin amacıyla ilkokul mezununun bile üniversite olarak kayıt ettiği platformdur. Türkiye'de yaşadığı halde avrupa da okuyor görünmek bu duruma güzel bir örnek olabilir
Tasavvufi bakımdan güçlü bir inançla satırlar, metinler, kitaplar yazacak ilhama sahip olan insan tipi. Fitneden fesattan tüm kötülüklerden arınıp ilahi adalete teslim oluş.
