alkolü bizzat yaratan sanki tanrıymış gibi gösteren cümle. hayır imajiner olarak oluşturmuş olabilir, reelde ortaya çıkaran varlık insanın kendisinden başkası değildir.
bulunduğu ortamda geğirerek desibel sınırlarını zorlamaya çalışmak, ardından da etrafa gururlu bakışlar atmak, tebrik beklemek, tebrik alamadığı zaman üzülmek.
daha önce içkiyi denememiş kişi için, bayık kafayla yapacağı şeylerken korkmak. ayık kafayla bile garip bir eda ile dolaşan bünyenin insanıdır bu korkuya sahip insan. ne yapsın? kendini uyuşturmadığı dönemlerinde bile yarı bayık yarı ayık haleti ruhiyesi içerisinde gezen bünyesinin son ayık demlerini de içkiye mi versin? akabinde gelişecek mevzulardaki sorumluluk yükünü kime atsın? hadi diyelim ki deneyecek, ya iyice sararsa?
sağlık y.o 2. sınıf olmanın ne demek olduğunu layıkıyla anlamış topluluk. ayrıca oluşumlarını keşke yahoo groups'la destekleselerdi diyoruz, mümkünse ölsün facebok.
hemen herkesle problemli olmak, kinci olmak, başkaları harekete geçmeden orta yol için harekete geçmemek, hayatı ezmek yada ezilmekten başka birşey olarak görmemek, inançlı insanların hepsini salak sanmak, insanları bir çırpıda harcamak, herkesle küs olmak barışmayı da istememek, kendini herkesten üstün görmek, adam gibi muhabbet edememek vs vs.
uzar gider bu liste aslında. bazı dişi arkadaşların, erkeği sadece seks düşkünü hayvan ibaresi olarak gördükleri için sanırım, olgun olmak gibi bir dertleri hiç olmuyor. kadın değil miyim ağlarım da cırlarım da sapıtırım da istediğimi de yaparım da mal gibi olduğum yerde kalırım süs bitkisi gibi yaşarım da da da da, sadece kadınlara has birşey değil tabi bu, insanın olgun olmayanının aşırı bir iticiliği mevcut, doğrudur.
en önemli mevzu kadının arkadaşlık ilişkilerindeki duruşudur bana göre. tabi pis olması vs de onu ayrı itici kılan maddelerden bir tanesidir fakat insan ilişkilerinde iyi olması eminim ki onu diğer mevzularda da toparlayacaktır. yani bunu toplumların gelişimine baktığınızda da görebilirsiniz, bir toplumda eğer insan ilişkileri doğru düzgünse, toplumdaki bireyler en ufak anlaşmazlıklarda birbirlerini yemiyorsa (akp vs chp, din vs laiklik gibi), diğer ülkelerle olan ilişkileri de sağlıklı bir şekilde devam ediyorsa o toplum neden gelişmesin? neden ileri gitmesin?
aynı mantık kadının kendisi için de geçerlidir. kadının çevresiyle iletişiminin tam orta yolda olması lazımdır ve bunu sağlayamıyorsa iticidir hem de önde gidenidir ne yazık ki. ne milleti kendine asıltıcak kadar cıvık ilişkiler içerisine girecek, bunu kolaylaştırıcı durumlar peydah edecek, ne de içine kapanık kendi dünyasında yaşayan masum kız rolünü üstlenecek bir şekilde insanlarla muhattap olacak durumda olması lazımdır. çevresindekilerle mümkün olduğunca iyi geçinmesi, onlardan kendine birşeyler katabilmesi ama bunu yaparken kendi sınırlarını da belirleyebilmesidir işin güzeli.
sevgili hanımefendiler, erkeklerin genelinin sizden istedikleri budur diye düşünüyorum ve soruyorum bunu başarabilmek sizin için bu kadar mı zor?
çok doğru bir önerme, yerinde bir tespit. nedenine gelince, gayet basit, insanın içinden başka biryer yoktur. dış dediğiniz kavramı zihin kendisi üretmektedir. kimisi bir olayla karşılaştığı zaman gülüp geçerken aynı olayla başka biri karşılaştığında intahar edebilecek durumlara gelebiliyorsa, savaşlarımız için objel bir olgu yoktur denilebilir.
(bkz: carl gustav jung)
bu deney yanlış anlaşılmıştır. deneyin aslı şöyledir;
yüzün dörtte birine dove, dörtte birine sabun sürülür. kalan kısmın üçte birine kusulur, diğer üçte birlik kısma tükürülür, son kısma da dışkılanır.
denek zaten mest olmuştur, zaten deney meney de yapılmaz artık, hayat devam eder.
çok kaka bir davranış biçimi. ayrıca bu ülkede siyaset ne zaman 0-3 yaş grubu seviyesinden farklı bir yerlerde tartışılacak merak ediyorum. chpli kesimin akplileri yobazlıkla itham etmesiyle, akplilerin de chplileri dejenere olmuşlukla suçlamasıyla, mhpnin kendisini milliyetçilikten başka bir şeyle uğraşmayarak tanıtmasıyla, tkp ve bilimum sosyalist kesimin "işçi işçi işçi işçi işçi ve yine işçi" söylemlerinden başka birşey ifade etmemesiyle bu ülke bugüne kadar ne kazandı sorulur? ideolojiler üzerinden oy toplamak yerine eldeki projeler üzerinden oy toplamaya gayret gösteren çok partili rejimi ne zaman yaşayacak bu ülke ayrı bir merak konusudur, o hiç sorulmaz? neden? **
bu muhabbete paralel seviyeden dahil olmak gerekirse;
(bkz: 4 erkek almaya izin verir diyerek chp ye oy vermek)
kendilerini hiç tanımadıkları insanlara kanıtlamak gibi bir dertleri olmayan, sözlüğe giri yazmaktan ziyade okumak için giren yazarlardır. ego tatmininin anlık bir ilizyon olduğunu, asıl gerçekliğin ise insanın kendisine birşeyler katarak gelişim göstermesi olduğunu kabullenmiş ve muhtemelen kendi hayatlarını bir vizyon içerisinde yaşamakta olan şahıslardır bunlar. güç mevzusunu sallarsak, tüm gününü sözlükte harcamamaları sonucu nadir bulunmalarının yanında, çok fazla yazmadıkları için belki de hiç farkedilmezler yahut, fark edilmeleri gereken haliyle fark edilmezler. entellektüel birikimi amaç haline getirmeden sahip olabildikleri için de "iyice havalandı" tarzı yaklaşımların muhattabı olmazlar. muhtemelen de yaşanmışlıklarını iç dünyalarında doğru, faydalı bir şekilde yontarak hazzı ve mutluluğu yakalamış kişilerdir.