illegand
448 (süper mario)
birinci nesil yazar 4 takipçi 41.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çok efendisin az piç ol

    1.
  1. iyi bir ayrılma sebebidir.
    'piç''in hangi anlamda kullanıldığı onemlidir.
    1 ...
  2. colonizing egypt

    1.
  3. Mısırın somurgeleşme surecini anlatan en baba romanlardan. Modern kontrol mekanizmalarını sadece o ulkenin ekonomisi ya da toprağının kontrol edilmesinin otesinde zamanın kontrolu ve yeni kimlikler yaratmayla ilgili oldugunu güzel bir dille anlatmaktadır.
    --Bir kurumun içselleştirilmesi ona, onu yaratanlar dışında bir dış etki kazandırıcak, bu o kuruma kontrol etme gücü sağlayacaktır. Mesala ordunun varlığının içselleştirilmesi onun halk üzerindeki kontrolunu arttırır. Ancak orduyu yaratan zaten halktır ama o artık halktan ayrı, bağımsız bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Onun varlığına yüklenen anlam,ona bir nevi üstünlük kazandırmaktadır.
    Mısır'da koloniel güçler tarafından yaratılan kurumlar, kendi legitimasyonlarını artırmak için çökmüş olan yerel kurumların da varlıklarını sürdürmelerine izin vermiştir.
    Ve tabiki Foucault'a deyinmeden geçemeyiz. insan kimliği, varlığı üzerindeki kontrol -somurgenin devamlılığı için vazgeçilmezdir.
    0 ...
  4. medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

    1.
  5. istiklal marşımızın 4.kıtasının 4.dizesi...gunumuzde bu sozun ne kadar dogru oldugu tartısılmaz sanırım..çagdaşlasalım kalkınalım derken ınsanlık degerlerimizin cogu yıtıp gidiyor..
    9 ...
  6. başucumda müzik

    1.
  7. bir kursat basar romanı..Başucumda Müzik (iş Bankası Yayınları), evli bir dışişleri bakanı ile yine evli bir dışişleri bürokrat karısının aşkını anlatıyor. Romanda 1950-1960 dönemine ait politik bütün gelişmeleri birebir okuyorsunuz.
    "Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.
    Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."
    askın buyusunu içinizde hissedip onun acısını da tadacaksınız..
    14 ...
  8. sophisticated

    1.
  9. anlamı kültürlü-gormus gecirmiş olan kelime...bazı ing-turkce sozluklerde kasarlanmıs olarak da gecmektedir...
    0 ...
  10. onlar da okusun kampanyası

    1.
  11. ısparta kesme yatılı ilkogretim bolge okuluna kitap yollamak için organize edilen kampanya...ayrıntılar için http://onlardaokusun.blogspot.com/ adresine basvurulabilir.
    1 ...
  12. 20 ekim yat partisi

    1.
  13. 20 ekim bebekte gerceklesmesi umulan yat partisi. simdilik ayrıntılar giriş 50 ytl.huseyin karadayı ve danscı kızlar...içki yemek...belli semtlere servis olabilir...yat 400 kişilik...bir universite-genclik partisi...
    1 ...
  14. the rabbit proof fence

    1.
  15. Doris Pilkington Garimara'nın yazdıgı follow the rabbit proof fence kitabından uyarlanmıs gercek bir hikaye dayanan avustralyan yapımı film...1500 mil yuruyerek eve donusun hikayesi...aborjinlerin kayıp jenerasyonun-kanunla yapılan katliamın da oykusu bir bakıma...
    3 ...
  16. yahudi efendi

    1.
  17. yahudi efendi,toksöz b. karasu tarafindan yazilan ve turkceye handan balkara tarafından kazandirilan, 'cokmekte olan imparatorlugu,cumhuriyet in filizlendigi ilk yillari,dunyanin savaslarla bicimlenen cehresini ve dogumundan itibaren huzurun pesinde kosan bir ruhun arayislarini basarıyla anlatan,sarsici bir roman'.
    0 ...
  18. bir aradayiz hepsi bu

    1.
  19. 'kucuk mucizelerin,gecmişteki acıların,mutlu tesaduflerin,canlı,yogun ve kısa dıyaloglarla ortulu olaganustu hıkayesi..onu seviyordum adlı romanıyla turkıyede geniş okuyucu kitlesine sahıp olan anna gavalda'nın satırlarında bu kez dort insan ve askın dort halı var.'
    0 ...
  20. duvarin otesinde

    1.
  21. bir nicolas shakespeare romanı..'bazen sevdiginiz kişiyi bulmanızı saglayacak tek ipucu ona taktıgınız lakaptır.en iyi 10 ingiliz yazardan biri kabul edilen nicolas shakespeare ,ask ve politikanın insan kaderi uzerindeki etkisini keşfe cagırıyor..
    0 ...
  22. ayi geldi aska ayi ile ask bambaska

    1.
  23. dogan katırcıoglu hayvan gibi insanları degil,isteyen bir pay cıkarsın diye,hayvanlarla insanlar arasındaki ilişkileri,kendine ozgu bakış acısıyla,kendine ozgu arı,duru,akıcı,esprili anlatımıyla aktarıyor kitabında...
    0 ...
  24. lilith fair

    1.
  25. sadece kadın müzisyenlerden oluşan gezici müzik festivalinin adı..
    1 ...
  26. ohaa çüşşş

    1.
  27. vatan gazatesinin 25.08.06 manseti..bu baslıga mansetteki haberi okudugunuz zaman siz de hak vereceksiniz:
    milli egitim bakanı doç.dr.huseyin celik tarafından 15.7.2006 tarihinde acıklanan ilkogretim okulları için 100 temel eser listesinde yer almıştır:
    -gel bizim eve koyum k.cına(kitapta sansursuz)
    cevap:yastık
    -don içinde dik durur
    cevap:mum
    -karanlık yerde kadı oturur
    t.saklarını suya batırır.(kitapta sansursuz)
    cevap:tursu
    -karsıda oturur s.kini yere batırır.
    cevap:koruk
    -agzı acık alamet/ki kızıl kıyamet/yas koydum kuru cıktı/salli ala muhammed
    cevap:fırın
    -dagdan gelir,tastan gelir/g.tü acık eniştem gelir(kitapta sansursuz)
    cevap:keçi
    0 ...
  28. kırk katır mı kırk satır mı

    1.
  29. bir masal:
    sultan buyuk bir suc islemis olarak karsısına getirilen kısıye sormus:'kırk katır mı istersin kırk satır mı'
    kırk satır ile idam edilecegini dusunen ve secenek olarak kendisine kırk katır sunuldugunu sanan adam:'kırk katır!'demiş.
    bedeninin her bir parcası katıra baglanan adam,ayrı yonlere giden katırların kırbaclanmasıyla buyuk acılar icinde parca parca olarak olmus...
    gunumuzde cıkmazı olmayan durumlar icin kullanılır...
    2 ...
  30. cascavlak

    1.
  31. sahipsiz,cıplak anlamında kullanılır..
    1 ...
  32. striptiz pokeri

    1.
  33. ilki bu sene londra da duzenlenen bu yarışmaya 200 kişi katıldı.oyunda amaç giyinik kalabilmek..kaybettiğiniz an uzerinizden bir parca cıkarıyorsunuz.. zevkli ve de riskli bir yarışma ...
    2 ...
  34. einstein in beyni

    1.
  35. 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden Albert Einstein 17 Nisan 1955 akşamı göğüs ağrısı şikayeti ile Princeton Hastanesine yatırıldı. 76 yaşındaydı. Ertesi sabah, karın boşluğundaki en büyük atardamarının yırtılmasından (abdominal aort anevrizması) kaybedildi. Cesedine dokunulmaması ve yakılarak küllerinin denize serpilmesini vasiyet etmişti. Bu isteği kısmen yerine getirildi. Gerçi cenazesi yakıldı ve külleri savruldu ama, daha önce hastanenin patoloğu Thomas Harvey, dehasının sırrını çözmek istedi ve otopsisini yaptı. Bu işlemin izinsiz olması bir yana, beyni çıkartıp sakladığını da kimseler bilmiyordu. Otopsinin yapıldığı hemen ortaya çıktı elbette. Ama oğlu Arthur, "Einsteinın beyni bizim evde" diyerek, durumu sınıf öğretmenine söylemeseydi, beynin çalındığı ortaya çıkmayabilirdi. Harvey sadece beyni almakla yetinmedi. Gözlerini de çıkarttı ve Einsteinın göz doktoru Henry Abramsa teslim etti. Halen New Yorkta bir kasada durmaktalar.

    Dr. Harvey, bütün ısrarlara rağmen beyni teslim etmeyince hastaneden kovuldu. Philadelphiaya taşındı. Bir laboratuvarda gerekli ön işlemlerden sonra beyni 240 kadar parçaya ayırdı, iki kavanoza dağıttı, üzerlerine formalin doldurdu. Önce bir tahta kutuya, kutuyu da bira soğutucusunun alt rafına yerleştirdi. Zaman zaman gazeteciler araştırma sonuçlarını sordular. O da bir yıl içinde yayınlayacağını söyleyip durdu. Böylece otuz yıl geçti.
    Nihayet, 1985te Berkeley Üniversitesinden nörobilimci Marian Diamond, Harveyi aradı ve Einsteinın beyni ile deneyler yapmak istediğini belirtti. Diamond, 1970lerde bazı araştırmalar gerçekleştirmiş ve sıçanların beyinlerindeki hücreleri saymıştı. Hayvanların bir bölümünü beyin etkinliğini uyaran bir çevreye, diğerlerini tamamen karanlık bir ortamda tuttuğunda, ilk gruptakilerin beyin hücre sayısında artış gözlemişti. Şimdi hedefi Einsteinın beynindeki hücre sayısıyla, sıradan zekası olanların beynini karşılaştırmaktı. Bulgularını, pek fazla rağbet edilmeyen Experimental Neurology adlı bir dergide yayınladı. "Bir bilim adamının beyni hakkında: Albert Einstein" başlığını taşıyan makale, nöronların gliyal hücrelere oranı ile ilgiliydi ve yaş ortalaması 64 olan 11 ölmüş kişinin beynindeki oranlarla karşılaştırılmıştı. Einsteinın beyninin sol yarısındaki bir bölgede, nöron başına düşen gliyal hücre sayısı normalden yüzde 73 daha yüksekti.

    Einstein ile ilgili her şeyde olduğu gibi, Diamondun makalesi de büyük yankı uyandırdı. Daha önceleri pek tanınmayan nörolog, birdenbire ün kazandı. Kimi araştırıcılar bu bulguları, Einsteinın beyin hücrelerinin daha fazla beslenmeye gereksinim duyduğu biçiminde yorumladı, kimileri ise deneylerde ciddi hatalar bulup, saçmaladığını düşündüler.

    Beyinle ilgili ikinci araştırma Alabama Üniversitesinden Britt Andersona ait. 1996da Neuroscience Lettersde, sıradan bir erkeğin ortalama beyin ağırlığı 1400 gram olduğu halde, Einsteinın beyninin 1230 gram geldiği, ayrıca dış tabakasının da normalden ince olduğu öne sürüldü. Bu bulgular, dáhi fizikçinin beynindeki sinir hücrelerinin daha sıkışık ve yoğun biçimde birarada olduğu, bu sayede aralarındaki iletişimin normal insanlarınkinden daha hızlı biçimde gerçekleştiği ve küçük beyinli olanların hiç de sanıldığı gibi aptal değil, bilakis üstün zekalı olabilecekleri şeklinde yorumlandı.

    Kanadalı Dr. Sandra Witelson, ünlü Lancet dergisinde 1999da yayınlanan "Albert Einsteinın istisnai beyni" adlı makalesinde matematik ve üç boyutlu düşünmeyi denetleyen bölgede normalden fazla girintinin bulunduğunu bildiriyordu. Yazarları arasında Thomas Harveyin de yer aldığı bu araştırma pek çok eleştiriyle karşılaştı.

    40 yıl boyunca kapı kapı dolaşıp, Einsteinın beynini doğru dürüst inceleyebilecek birini bulamadığına sinirlenen patolog Thomas Harvey, sonunda elindeki her iki kavanozu, içinde kalan beyin parçalarıyla birlikte Princeton Tıp Merkezine hediye etti. Doktor 90ını geçti. Halen New Jerseyde, Titusville adlı küçük bir kasabada yaşıyor. Kulağı pek işitmiyor, zor yürüyor. Ama yaptıklarından hiç pişman değil.

    hurriyet 30/07/2006
    2 ...
  36. kodu mu oturtmak

    1.
  37. fiziksel kuvveti yucelten bir söz..
    0 ...
  38. pinokyo müslüman oldu

    1.
  39. Pinokyo'yu dini bütün yaptılar

    '100 Temel Eser'i basan yayınevlerinden bazıları kitaplarda islami söylemleri kullanıyor


    Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) öğrencilere tavsiye ettiği "100 Temel Eser"i basan yayınevlerinden bazılarının, kitapları islami söylemlerle doldurduğu ortaya çıktı. Klasik kitaplarda kahramanlara Türkçe isimler verilirken, Pinokyo'nun marangoz babası sarıklı "Galip Dede" adını aldı.

    Radikal gazetesinde dün yayımlanan habere göre, MEB'in 2005'te ilköğretim öğrencilerine okumaları için tavsiye ettiği 100 temel eserin listeleri ilan edildikten sonra bazı yayınevleri de bu kitaplardan oluşan setler hazırladı. Ancak çevirmeni belirtilmeden basılan kitaplarda söylem tamamen değişti. Damla Yayınevi'nin bastığı Anton Çehov'un eserlerinin bulunduğu kitaptaki "Kaval" isimli hikâyenin kahramanlarından, çiftlik kâhyası Meliton, çoban köylülerde yaşanan değişimi şöyle anlattı:

    'Günahlarımız çoğaldı'

    "Çünkü çok günah işlemeye başladık. Allah'ı büsbütün unuttuk, onun için. Böyle giderse elbette kötü son gelir."
    Oscar Wilde'ın "Mutlu Prens" adlı kitabında da karakterlerin birbirleriyle sabah selamlaşmaları "Hayırlı sabahlar" ifadesiyle yazıldı. Pinokyo'da da sürekli "Allah rızası için", "Allah sizden razı olsun" ifadeleri kullanıldı. Nehir Yayınları'nın 45 kitaptan oluşan setinde de Pinokyo'nun marangoz babası Gephetto'nun ismi Galip Dede, Heidi'nin dedesi Alm'in ismi de Alp olarak değiştirildi. Skandalın ortaya çıkmasının ardından öğrencilerin okuduğu eserleri karnelere kanaat notu olarak yansıtma planı yapan MEB yetkilileri, velilere "klasik kitap" uyarısı yaptı.

    'Klasik özelliğini yitirir'

    Çevirilerden bilgilerinin olmadığını, yalnızca kitap ismi tavsiye ettiklerini belirten ilköğretim Genel Müdürü Yüksel Özden, velilerin kitapları satın alırken klasik eser olmalarına özen göstermeleri gerektiğini vurguladı. Özden, "Kitaplar, klasik eser olduğu için okutuluyor. ifadeleri değiştirilince klasik eser olmaktan çıkarlar. Kitaplara ideoloji karışması klasikliğini bozar. En küçük bir değişiklik bile kitabın özelliğini yitirmesine neden olur" dedi.

    milliyet
    2 ...
  40. the last castle

    1.
  41. son kale
    Yönetmen: Rod Lurie
    Senaryo: David Scarpa, Graham Yost
    Görüntü Yönetmeni: Shelly Johnson
    Müzik: Jerry Goldsmith
    Oyuncular: Robert Redford, James Gandolfini, Mark Ruffalo, Steve Burton, George Scott, Addison Pate
    Türü: Dram / Aksiyon
    Kariyeri başarılarla dolu olan General Eugune Irwin (Robert Redford), haksız bir şekilde suçlanarak, maksimum güvenlik önlemlerinin uygulandığı çok sert ve disiplinli askeri bir hapishaneye kapatılır. Başlangıçta biran evvel cezasını doldurup ailesinin yanına gitme hayelleri içerisinde olan Irwin, zamanla hapishane müdürü Albay Colone Winter (James Gandolfini) ile her konuda ters düşmeye başlar.

    Hapishane müdürü Albay Winter, hapishane disiplinini çok sert yöntemlerle sağlamakta, mahkumlara fiziksel ve ruhsal baskı ve şiddet uygulamaktadır. Bu durumdan rahatsız olan General Irvin, kısa zamanda tüm mahkumları organize ederek bir ordu kurarak, hapishaneyi kontrolü altına almaya karar verir. Böylece Albay Winter ve General Irwin arasında bu büyük kalenin komutanlığı için büyük bir savaş başlayacaktır…
    1 ...
  42. asi gençlik

    1.
  43. brick(asi genclik) yonetmeni:rian johnson aynı zamnda senaryo kendisine ait
    film sundance film festivalinde 'orjinal vizyon 'odulunu aldı iyi kotarılmış,kara mızaha sıkı sıkı tutunan deli dolu bir macera..
    1 ...
  44. yeni masonik duzen

    1.
  45. bir harun yahya romanı..Bu kitapta dikkat çekilen gerçek, bazı tarihsel olayların arkasında, yüzeysel bir bakışla fark edilemeyecek önemli ve gizli bağlantılar olduğudur. Yeni Masonik Düzen, işte bu bağlantıları birleştirerek dev bir bütüne ulaşmakta ve Ortaçağ'ın sonundan günümüze uzanan dünya tarihinin içindeki gizli bir dinamiği ortaya çıkarmaktadır.
    1 ...
  46. federico garcia lorca

    1.
  47. '1898 yılında, ispanya'nın Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros kentinde doğan ispanyol şair Lorca, yüzyılının en büyük iki ispanyol şairinden biri olarak kabul edilir. 1928'de yazdığı Romancero gitano (Çingene Balada) ile ün kazanan Lorca, Salvador Dali ile birlikte ispanya'nın çağdaşlaşması için çalışan sanat adamlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca, eşcinsel tercihi nedeniyle Katolik Kilisesi ile arasının açılmasına neden olur. 1918'de, burjuva sınıfını, yeryüzünü şiirle doldurmuş olan isa'yı katletmekle suçlayan Lorca, geçtiğimiz günlerde gelmiş geçmiş en başarılı edebiyat eseri seçilen Cervantes'in Don Quixote (Don Kişot)'u bir isa figürü olarak ele alanlara katılır. Şair kavramını acılar çekmesi gereken bir kimse ile özdeşleştiren Lorca, Hz. isa'nın hem katledilişini kınar, hem de kanının akması gerektiğini ifade eder.

    "New York'ta Bir Şair" adlı eserinde Manhattan'ı, cesede doymayan bir mezbahaya benzeten Lorca, "hayvanların can çekişenler için öldürülüşünü" kaleme alarak kafasındaki batı anlayışına yönelik eleştirel yaklaşımlarını göz önüne serer. Deli lakaplı Salvador Dali ile birlikte vücuduna saplanan oklar ile tasvir edilen Katolik Ermişi Aziz Sebastian'ı Aziz Yansızlık olarak yapıtlarında tasvir ederler. Aslında apolitik bir sanatçı olarak dostlarınca nitelenen ve herhangi bir görüşe organik bağlarla bağlanmayan Lorca, yazdığı "Yerma" ve "Bernarda Alba'nın Evi" isimli oyunlarda ise Katolik Kilisesi ve yükselen Nazizm ve milliyetçilik akımlarına karşı olan tutumunu yansıttı. Giyim kuşamında ve evinin dekorasyonunda ölüm ile özdeşleştirdiği beyaz rengi tercih eden şair, burjuva tarzı zevkler ve milliyetçilik ile çatışan çalışmalar yapmakta ve Franco'cuları masumiyeti katletmekle suçluyordu.

    Şiirlerinin yanısıra yazdığı ve sahnelediği oyunlarla da ünlenen Lorca, eserlerinde hastalık hastalığını ve ölümü üzerine senaryolarını Kanlı Düğün (Blood Wedding, 1935), Yerma (1937) ve şiirlerinde başarı ile yansıtmış, ölüm-yaşam, verimlilik-kısırlık gibi tezatlar arasında inişli çıkışlı bir çizgiyi başarı ile yakalamıştır.

    19 Ağustos 1936'da doğduğu yörede Franco'nun adamları tarafından öldürülen Lorca, uluslararası camiada ve özellikle bir dönem yaşadığı Arjantin'de oldukça yoğunlaşan bir yas ve tepki ile alanında idolleşmiş olan saygın ve marjinal bir edebiyat adamı olarak hatırlanmaktadır.'

    tutuklanmasının sebebini amansız dusmanı ruis alansu 'kalemiyle verdiği zararı,silahlar vermedi' diye acıklamıştı..

    http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2398
    6 ...
  48. lizozu

    1.
  49. yatak kıyafeti demek..eskiden lohusalar gecelik uzerine gıyerlermiş...
    0 ...
  50. psikokriminolog

    1.
  51. Olay yerini (suç mahallini) ya da olay yerinin fotoğraflarını inceleyip, olay yerindeki fiziksel ve psikolojik ipuçlarını ve eldeki diğer verileri (örneğin, cinayet söz konusuysa kurbanın fotoğrafları, otopsi raporları ve ayrıntılı özgeçmişi vb.) değerlendirerek, suçlunun kişilik profilini çıkaran, suçun oluş şeklini ve olası psikolojik nedenlerini tahmin eden kişiye psikokriminolog (psychocriminolog / ya da daha çok tercih edilen kullanımıyla suçlu profili uzmanı-criminal profiler veya profiler) denir.
    daha fazlasi icin whttp://www.psikokriminolog.com (bkz: kusursuz cinayet yoktur!)
    0 ...
  52. sarsilalim ama yikilmayalim

    1.
  53. Sarsılalım Ama Yıkılmayalım! 17 Ağustos'u Unutmayalım!; sloganıyla ortaya atilan bu projenin amacı kaybettiklerimizi ve acılarımızı tekrar anmak, zarar görenlere destek olmak, katkı sağlamak ve ileride olası depremlere karşı hazırlıkta olmak.
    ayrıntılı bilgi için http://www.17agustos.net
    (bkz: erdogan koparal)
    0 ...
  54. kurt seyt ve murka

    1.
  55. nermin bezmenden bir devam romanı..1924'un istabulunda biten bu seruveni takiben yazar bizleri aynı yerden alıp 1945'lere tasıyor..
    1 ...
  56. dunyanın en güzel koyları birliği

    1.
  57. unesco destekli bir birlik..ulkemizden sadece bodrum bu birligin dogal uyesi..bu birligin 3.dunya kongresi 15-21 ekim 2005tarıhınde bodrumda gerceklesti..bodrum'un ve tabi ki bir nebze turkiyenin tanıtımı da yapılmıs oluyor birlik sayesinde..
    0 ...
  58. arkadas cebindeki paradir

    1.
  59. para merkezli,cıkar ilişkisi içindeki arkadaslıklar *için soylenmiştir..bu cins arkadaslar? sizi kara gununuzde zevkle yalnız bırakırlar..bu cinsler paranın kokusunu ii alırlar ..baslıktaki genelleme için kusura bakmayın...
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük