madagaskar rutbeyledi, yaktı koyu mahfeyledi,
sorarlarsa kim söyledi, soranında avradını...
kıraç'ın seslendirdiği bu anonim'de; gelmişe, geçmişe, geleceğe, düşene, kalkana, düşeyazana kısacası ölüsüne, dirisine gider yapılmıştır. aslında elit bir dille Allah belanı versin vurgusu yapıldığı aşikar. Kıraç söyleyince, anonim olunca sorun yok çığıra çığıra söyleyerek eşlik ediyoruz da, Peki ismail yeka'cığımın Allah belanı versin şarkısının netliği neden eleştiriliyor azizim ? He neden?
Adam net ve düz direkt niyetini belli ettiği için mi itilendir, hor görülendir..
bu çifte standartı kınıyorum gerçekten!
He bir de sorgulayanın da avradını.
edit: ben kıraçtan dinledim, kıraçtan sevdim, onun yazmadığı aşikardır ki anonim dedim. bilgi dağarcığımı genişlettiniz var olun.
Öyle bir jenerasyondayız ki bizler; riyanın ve sahtekârlığın elzem sayıldığı, dürüstlüğün her daim kazandırmayacağını belleklere dayatan bir toplum peydah ettik ellerimizle.
işin tuhaf yanı, kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düştük. bu hususda ektiğimizi biçmek payımıza düşen oldu!
Günümüzde bakireyim demenin dahi yeterli bir beyanat kabul görmediği bir çıkmazdayız. Bedensel el değmemişliği temin eden bu beyanata dahi karşı atak gelişti. Çünkü kızların sunduğu erkeklere buydu. sözde bakireliği temsil eden zar korunarak, imza atıldı o bedenlere sevgili bellenilenin bedeniyle...
Çok yazık ki kız milleti; bir kesimin hakaret addettiği ''bakire fakat bedeninde cumhuriyet kurdurmadığı ne malum?'' çirkin ithafının tek sorumlusu yine kız milletidir. Çünkü içlerinizden birileri, umarsızca ikiyüzlülük oyununu çıkar yol gördü. Zarı her şey addedip, zarlı fakat sevişmiş kalktı o yataklardan...
Ve siz erkek milleti; beklentileriniz ve yön verişleriniz, ikiyüzlü ve bekâret konusunda sahtekâr kızlar peydah ettirdi topluma. O yataklardan zehirlenmiş bedenler ürettiniz. Yani bakire bir eş de talep etseniz, bu tutumunuz daim oldukça bir hemcinsinizin artık ettiğini eş belleyeceksiniz!
ikiyüzlülüğü çıkış yolu gören iki tarafta, ektiğini biçecek bir gün. Beklentileriniz, sizin yaşam döngünüzdeki adaletiniz doğrultusunda şekillenecek.. Adımlarınızı buna göre atın! görmek istediğiniz samimiyet ise, temel karakter özelliğiniz olsun ki bir samimiyetsizliğe kurban gitmeyin...
edit: iki taraflı bakış açısıyla eleştirel bi yaklaşımdır bu... vurguladığım ana tema ise, olduğun gibi olmak diyorum dostum, ortası yok!
birkaç gündür hafızamda dönüp duran o zaman nasılsın kod adlı efsane video, bir dönem birçoklarının makara malzemesi olmuş, kitleleri güldürmüştü. gereksiz tartışmaları en olmadık anında bu sözle sonlandırdık, hepimize feyiz verdiği aşikar.
işyerinde cumartesi gününün verdiği rahatlıkla, ilgili videoyu çevremdeki keşfedemeyen birkaç kişiye izlettirdim. Ama ölesiye gülerek, kahkaha halinde mutlaka izlenilesi diye servis etmişim.
Neyse ahali toplandı, açtık petek dinçöz'ün arım balım peteğim'de yaşanan o tarihi anı. Popstar mehtap ve yine neydüğü belirsüz bir ismin, yayında yaşadığı trajikomik sahneyi izlemeye koyulduk. Bilen bilir gayet hararetli ve ciddi bir sinir harbiyle tartışırken bu iki isim, erkek kahramanımız alaturka mehtapa gırtlaktan gelen bir güçle o zaman nasılsan! Çıkışıyla üzerine yürür. Bu spontene gelişim, izleyici de filmi koparır. Ben bu olaya ağız, göt ve türevlerini de içine katarak ruhumla gülerken, izlettiğim tayfa ''bu mudur?'' dercesine bön bön bakakaldılar. işte o an içim acıdı, ruhum onulmaz yaralara gark oldu. Resmen gücendim. ''Hiç mi?'' dedim. ''Hiç!'' dediler.
Gözümden bir damla yaş süzüldü. gülmekten değildi. Beni kimse anlamıyor hissinden.
(akabinde ruh halime sesleniş.)
-o zaman nasılsan?
-göt gibiyim. yen mi!
Geçtiğimiz hafta yayınlanan Yaprak Dökümü dizisinin yeni bölümünde Necla eşi ile birlikte birinci evlilik yıldönümünü kutladı.
Superpoligon'un haberine göre, buraya kadar her şey iyi, hoş ancak Necla'nın ablası Leyla, kardeşi evlenmeden önce hamile kalmıştı ve hala hamile! Özetlemek gerekirse Leyla kardeşi evlendiğinde 3 aylık hamileydi. Kardeşi birinci evlilik yıldönümünü kutladığında hala hamileliği devam ettiğine göre, yaklaşık 12 aylık hamile olmalı!
Durumu değerlendirirken iki açıdan bakmak mümkün. Yapımcılar ve senaristler bu durumun farkındalar ve umursamıyorlar ki bu izleyicilerini oldukça hafife alıyorlar anlamına geliyor. Ya da ikinci seçenek yapımcılar ve senaristler durumun farkında değiller. Bu da dizilerin gereğinden fazla uzatılmamasının daha iyi olacağı anlamına geliyor.
25.10.2010 (alıntı)
--
öncelikle inanılır çünkü, uzattıkça uzayan mevzularda mutlak mantık hatası baş gösterir. bunu bi diyim.
bir yıldır doğmayan leyla'nın bebeği, o kadar sorunun içinde ertelendi tabi! Önceliği kayboldu. Yaşama sevinci gitti yavrucağın, korktu, tırstı, doğmadan feleğin sillesini yedi.
A.q Ben olsam ben de doğmazdım böyle aileye. Akıllı bebekmiş, iyi etmiş.
Yatmadan önce yüz fırça darbesini okuyanlar, melissa p. ablamızı tanıyanlar (ki ulusözlükte tanımayanı, dışlarım. Gözünün yaşına bakmaz yüz karası derim falan. Hak etti çünkü) bilirler. Bu kızımız çok küçük yaştan itibaren bir nemfoman olmuştur. Melissa p. yatmadan evvel saçlarını yüz kere tarardı. Kitapda adını bu ayrıntıdan alır. neyse Konumuz bu değil.
Konumuz; avonun yeni rimel reklamını ''1000 fırça kılının gücü!'' sloganıyla yürütmesi. Katalogu görünce melissa ablamıza gönderilen bu alt mesaja acayip içerledim. Dahası kadınlara vaad edilen, bu rimelle seks sembolü olacaksınız, alt mesajını ise anlamadık sanmasınlar. Çılgın şeyler!
Ayrıca belirtmeliyim ki ''max factor ve new york maybellıne'' en iyisidir rimelde. bu da böyle biline.
Gözlerinin hastasıyım, markaların ustasıyım.
şahsımaedit: magazin gülü gibi entry girmenin dayanılmaz hafifliği...
sözlüğe gelir gelmez kalitesini belli etmiş yazar. insan yazılarında kendini buluyor. daha okumadım yazdıklarını, ama olsun. yine de buldum kendimi. hoş gelmiş.
hep dişiler mi hörmetle karşılanacak, biraz da erkekler karşılansın değil mi efendim.
ay aklımla bin yaşıyım.
Efendim sokakta, parkta, toplu taşıma araçlarında yani kısaca tüm sosyal yaşamda karşılaşılan bebek ve küçük çocukları severken kız bünyesinde oluşan tedirginliktir bahsi geçen.
Ne alaka mayk, manyak mısın? Demeden önce, açıklamama izin verin. lütfen anlatabilirim.
Tanımadığı bir çocuğu sevmek hadisesi isteği kızlarda görülür genelde. Zira ben sanmıyorum ki bir delüğanlı herhangi bir ortamda karşılaştığı son derece sevimli, yanakları mıncırılası, sevmek arzusuyla parça pinçik edilesi bebek ve çocuklara karşı sevgilerini bir temasla gösterme yoluna gitsinler. Belki de Cinsiyet ayrımcılığının başladığı nokta olarak görebiliriz bunu, kim bilir. işte laf lafı açıyor diye boşuna dememişler. Birçok değinilesi nokta varmış bu mevzuda. Vay mıneke!
Lakin Bu durumun kızlarımızda had safhada olduğu herkesçe bilinir. Zannediyorum ki yaradılış itibariyle genlerde bulunan annelik içgüdüsünün tetiklediği bir faktör bu. Kızlar karşılaştıkları bu Allahın lütuflarının; o minicik ellerini tutmak isterler, yanaklarını mıncırmak, saçlarını karıştırmak. Ama öpmek olmaz. Yani olmamalı. Yani ben ebeveyn olsaydım bir yabancının çocuğumu öpmesine müsaade etmezdim. O bakımdan öpme olmamalı.
Kızma hafız mantıklı düşünsene bi. in bebekliğine in in in heh indin mi! ağzı salyalı bir adam geliyor şapur şupur öpüyor yanaklarını. Yutacak resmen şebek. Ulan küçücük bebesin ama o an konuşmayı söküp ''siktir lan, salyalarını al da git!'' diyesi gelir o bebenin. Yani empati yapınca vardım bu kanıya. O bakımdan, öpme olmaz. Olmamalı. ikna oldun bak. He şöyle.
Neyse efendim, bu kızcağızlar anne-babası yanlarında olan küçük bir çocuğu severken bir tedirginlik hissederler. Sanki evlenememiş de, evlenmeye umudu kalmamış da anne olma arzusunun dışa vurumu şeklinde, kaka düşüncelere gark mı oluyorlar acaba buhranlarına sürüklenirler. Gücenir, kırılır. Sırf Bu nedenle çekingen, tutuk, saygılı severler o bebekleri.
Dahası bu sevgi gösterisinde bulunan kızcağız az biraz güzelse vay haline! Hamilelik evresinden yeni çıkmış, haliyle şaftı kaymış bebeğin annesi kızgın bakışlarıyla kanırtır. Babası ise; ''istersen sana da koyum bi çocuk, seninde olsun bu güzellikten. Bak bu benim eserim der gibi bakar.'' Ya da bizim hanım kız, bildiğin paranoyaktır. O kısmını tam kestiremedim.
Aynı durum kalabalık bi erkek topluluğunun içinde başına gelirse durum yine aynıdır. Sanki etrafındaki tüm erkekler; ''istersen koyum bi çocuk'' ''anne mi olmak istiyorsun gel yapalım. ister misin ha ister misin?'' ''annelik de sana yakışır ha!'' söylemleri ve (kevrek bir erol taş gülüşü) beyninde yankılanır.
Dedim ya bu kız ya paranoyaktır, ya idrak anlayışı fazlasıyla gelişmiş. Yahut da Türk toplumu onu bu hale getirmiştir.
Neyse neticede Her türlü yazıktır, günahtır. Bırakınız sevsin. Kanı kaynamış Size ne efendim!