Polemik var dediler geldik. Bu sözlüğün en çok bu halini seviyorum, sike sürülmeyecek yanlış bakış açılarını...
Bi süredir bi locktur gidiyor. Bir yazarın başlattığı, sistem eleştirisi yapmalıyken bireysel eleştiri yapıyor oluşundan bu günlere dayanan, imla hataları bıdı bıdısı. Burada okların çevrilmesi gereken esas temel nokta, kurumu eleştirmek yanlış stratejisini bireyler üzerinden değil genel üzerinden çözmeye odaklanmaktır. Olması gereken budur. Lakin mantık hatası olan nokta, lock denen yazarı hedef göstermenin iler tutar yanı yok. Çünkü neden; imla ve gramer hataları yapan birisi benim yetkilim olamaz derseniz, zall gibi bir Türkçe katilinden de benim yöneticim olamaz demeniz mantıklı olandır.
E dersiniz de elinize ne geçer, yarrak affedersin...
Lock nikli yazarın bu konuda hedef alınmasının yegâne sebebi, altıncı ve yedinci nesillerin tanım yapmaz aymazlarına formatı aşılama çabasındandır. Bu da onu itici kılan özellik olup, eleştiri oklarını ve saldırıya açık hale getirmiştir.
işin tuhaf yanı ne biliyor musunuz? Eleştiren tiplerin yazılarına dönüp baktığımda, zerre mizah, zerre bilgi, zerre kültür göremediğim tek cümlelik tanımlarını okumaktansa kaliteli lakin imla hatalarına takılmaksızın düzgün yazılar okumayı yeğlerim. Ve bu noktadan da, birilerini alt etmeye kasmam.
biz akıllı insanlar ne yapıyoruz, janjanından çok içeriğiyle ilgileniyoruz. Ve biz samimiysek, diğer tüm yetkilileri ve moderatörleri incelediğimizde aynı tür hataları onlarında yaptığını/yapabileceğini görüyoruz, biliyoruz.
Ve kişisel itici bulduğumuzu bireysel eleştirmeyip, kurumsal değerlendiriyoruz..
Kips kips.
Not1: hepiniz başımıza hakkı devrim kesildiniz lan. Keh keh..
not2: o değil de fatal çok komik lan, herkese laf yetiştirmek, sidik yarıştırmak falan çocuk gibisiniz amk.
not3: yumusak g de bi o kadar komik. bu sorunun yılmaz savaşçısı, son neferi gibi davranıp sürekli laf yetiştirmek ve bu tavrı eleştirenlere de yalayıcı demek saçmalığın dik alası, biline!
bu kadındaki özgüven mi götgüven mi azizim bi karar veremedim. hayır bir insan, böyle göte sahip olup nasıl afrodit edasında dolaşır hayretlerim şaşıyor. bizim türk kızları olsa, koca götlü diye örselenir. elin yabancı hatununda olunca el üstünde tutuluyor tabi.
-el üstünde derken, ... üstünde olmasın o?
+ doğru lan, hassiktir!
kadınlar; basit yöntemlerle tepkimelerini ortaya koyuyor ve başarısız oluyorlar. bir tesir söz konusu olmadığı için, hafife alınıyorlar. ve yineleniyor karşıtın tutumu.
erkekler ise; tek hamlede amaçlarına ulaşıyor. iz bırakan oluyor.
varılacak sonuç ise, öz olmalı öz. gerisi faso fiso. yaptırımın dışsal boyutu değil, derinliği tesir ediyor karşıta...
- anlaşıldı mı?
genelleme yok. her kadın aynı değildir. ama öyle babalara kurban olunur. öperin.
(bkz: ananınki çok doyurucu)
--spoiler--
efendim iş bu başlık inci sözlükte olsa, ikinci entry bu olacaktı. herkes gelecek iki mikti diyecekti incici ruhuyla düşündüm bunu buldum. yalnız mı düşündüm pek sayılmaz, olsun olan oldu. o kişiyle de arkadaşlığımı bitirmeyi düşünüyorum zaten. ayıp yani!
--spoiler--
madagaskar rutbeyledi, yaktı koyu mahfeyledi,
sorarlarsa kim söyledi, soranında avradını...
kıraç'ın seslendirdiği bu anonim'de; gelmişe, geçmişe, geleceğe, düşene, kalkana, düşeyazana kısacası ölüsüne, dirisine gider yapılmıştır. aslında elit bir dille Allah belanı versin vurgusu yapıldığı aşikar. Kıraç söyleyince, anonim olunca sorun yok çığıra çığıra söyleyerek eşlik ediyoruz da, Peki ismail yeka'cığımın Allah belanı versin şarkısının netliği neden eleştiriliyor azizim ? He neden?
Adam net ve düz direkt niyetini belli ettiği için mi itilendir, hor görülendir..
bu çifte standartı kınıyorum gerçekten!
He bir de sorgulayanın da avradını.
edit: ben kıraçtan dinledim, kıraçtan sevdim, onun yazmadığı aşikardır ki anonim dedim. bilgi dağarcığımı genişlettiniz var olun.
Öyle bir jenerasyondayız ki bizler; riyanın ve sahtekârlığın elzem sayıldığı, dürüstlüğün her daim kazandırmayacağını belleklere dayatan bir toplum peydah ettik ellerimizle.
işin tuhaf yanı, kendi kazdığımız kuyuya kendimiz düştük. bu hususda ektiğimizi biçmek payımıza düşen oldu!
Günümüzde bakireyim demenin dahi yeterli bir beyanat kabul görmediği bir çıkmazdayız. Bedensel el değmemişliği temin eden bu beyanata dahi karşı atak gelişti. Çünkü kızların sunduğu erkeklere buydu. sözde bakireliği temsil eden zar korunarak, imza atıldı o bedenlere sevgili bellenilenin bedeniyle...
Çok yazık ki kız milleti; bir kesimin hakaret addettiği ''bakire fakat bedeninde cumhuriyet kurdurmadığı ne malum?'' çirkin ithafının tek sorumlusu yine kız milletidir. Çünkü içlerinizden birileri, umarsızca ikiyüzlülük oyununu çıkar yol gördü. Zarı her şey addedip, zarlı fakat sevişmiş kalktı o yataklardan...
Ve siz erkek milleti; beklentileriniz ve yön verişleriniz, ikiyüzlü ve bekâret konusunda sahtekâr kızlar peydah ettirdi topluma. O yataklardan zehirlenmiş bedenler ürettiniz. Yani bakire bir eş de talep etseniz, bu tutumunuz daim oldukça bir hemcinsinizin artık ettiğini eş belleyeceksiniz!
ikiyüzlülüğü çıkış yolu gören iki tarafta, ektiğini biçecek bir gün. Beklentileriniz, sizin yaşam döngünüzdeki adaletiniz doğrultusunda şekillenecek.. Adımlarınızı buna göre atın! görmek istediğiniz samimiyet ise, temel karakter özelliğiniz olsun ki bir samimiyetsizliğe kurban gitmeyin...
edit: iki taraflı bakış açısıyla eleştirel bi yaklaşımdır bu... vurguladığım ana tema ise, olduğun gibi olmak diyorum dostum, ortası yok!
Meali: efendime söyleyeyim; bugüne dek tarafımızdan hiçbir eleştiri yapıcı yönde değerlendirilmeye tabi tutulmadı, bugünden sonrada tutulmayacaktır. Bu bakımdan; hiç boşuna yakınmayın, kalite diye götünüzü yırtmayın, eleştirmeyin, hunharca yerden yere vurmaya kasmayın. Bu sözlükte radikal değişimler olmayacaktır. olduğu kadarıyla idare edin. Eğlenmenize bakın, hiçbirşeyeboşunaiçlenmeyin. adamı hasta etmeyin!
Amma velakin; gayet samimi, sözlüğün içinde bulunduğu durum tüm dürüstlüğüyle dillendirilmiş tarafından.. Buraya kadar hoş. lakin bir parantez açmak gerekirse ki gerekir; madem ki yürütülen yönetim anlayışı sizi tatmin etmiyor, yanlış bulunuyor, olması gerekenin bu olduğuna inanmıyorsunuz, kalitesizliğin farkındasınız, hit kaygısı sizi rahatsız ediyor iyi hoş. o vakit Zall'ın paralı askerliğini yapmaya niçin devam ediyorsunuz demezler mi adama. derler. dedim. Bu resmen patronu şikâyet etmek gibi olmuş. Gönder beni zall diye haykırmışsınız satırlarınızda.
Silah zoruyla mı bu çarpık yönetimin içinde duruyorsunuz?
merak ettim. Garipsedim.
Genel olarak takip ettiğim istatistik. Bugün, diğer günlere nazaran bir nefeste okudum hamdolsun. Vakit nakittir neticede. fazla vaktimi almadığınız için sizlere müteşekkirim.
Üşenmedim saydım, cümle aralarında geçenler haricinde tam 12 tane bakınız var. 30 da 12 fena değil. Yeni hedefimiz 30 da 20. Haydi bakalım kısmet.
birkaç gündür hafızamda dönüp duran o zaman nasılsın kod adlı efsane video, bir dönem birçoklarının makara malzemesi olmuş, kitleleri güldürmüştü. gereksiz tartışmaları en olmadık anında bu sözle sonlandırdık, hepimize feyiz verdiği aşikar.
işyerinde cumartesi gününün verdiği rahatlıkla, ilgili videoyu çevremdeki keşfedemeyen birkaç kişiye izlettirdim. Ama ölesiye gülerek, kahkaha halinde mutlaka izlenilesi diye servis etmişim.
Neyse ahali toplandı, açtık petek dinçöz'ün arım balım peteğim'de yaşanan o tarihi anı. Popstar mehtap ve yine neydüğü belirsüz bir ismin, yayında yaşadığı trajikomik sahneyi izlemeye koyulduk. Bilen bilir gayet hararetli ve ciddi bir sinir harbiyle tartışırken bu iki isim, erkek kahramanımız alaturka mehtapa gırtlaktan gelen bir güçle o zaman nasılsan! Çıkışıyla üzerine yürür. Bu spontene gelişim, izleyici de filmi koparır. Ben bu olaya ağız, göt ve türevlerini de içine katarak ruhumla gülerken, izlettiğim tayfa ''bu mudur?'' dercesine bön bön bakakaldılar. işte o an içim acıdı, ruhum onulmaz yaralara gark oldu. Resmen gücendim. ''Hiç mi?'' dedim. ''Hiç!'' dediler.
Gözümden bir damla yaş süzüldü. gülmekten değildi. Beni kimse anlamıyor hissinden.
(akabinde ruh halime sesleniş.)
-o zaman nasılsan?
-göt gibiyim. yen mi!
bluevelvem nolacak senin bu halın!
rakip troller de gitti malzeme kalmadı elinde.
nesil muhabbetinde sıktı hep aynı terane
bluevelvem nolacak senin bu halın!
yo sizi en iyi anlayan ben değilim. Empati mi? boş laf. Ortak acılarda buluşmayınca, anlayamıyor insanoğlu bir diğerini. Mümkün olmuyor, kendini onun yerine koymak. Anlamlandıramıyorsun acılarını. Bilirim.
insanı beklentilerinden utandırıyor, bir diğer insanın gerçekleri! Bu yüzden, dert belliyorum ruhlardaki sancıyı. Mal mıyım belki biraz. Bir nebze hümanist, bir nebze katıksızım. Netice ise ölmüyor içimdeki insan tüm adaletsizliğine rağmen hayatın.
Bu yüzden üzdünüz beni...
çaresiz olmanın ne demek olduğunu öğreten hastalıktır. zira tedavisi meçhul.
şimdi bi dakka ulan çok helecanlandım. bunu belirtmesem olmayan çocuğumu yakardım yani o denli...
kısa ve öz geçmek huyum olmasa da özet geçecem. ben bu hususda mütemadiyen hazırolda bekleyen my left foot is colda takıldım. sirkecinin açığını arayan tavrında, tutumunda samimiyet göremedim maalesef. evet okunan bir yazardır kendisi (ki beğenirim) bu adam ne yazmış diye mutlak takip edilen, oylanan sayılı celebrylerdendir kabul. lakin bu ne hazımsızlık arkadaş! (Ki sirkeciyi eleştirdiği yazısını mantıklı bulup tebrik etmişliğim söz konusu, sakın ola beni samimiyetsiz görüp de bik bik edilmesin içten diye belirteyim bunu ahaliye.)
lakin uludağ sözlük gibi bir mecrada; kült ve küfürlü bakınızlar günlük beğenilenlerde yer alıyorken, adamın yazdığı türkan şoraylı entryi hiçe saymak, ''adam sıçsa beğenilir aga'' vurgusuna başvurmak hazımsızlıktan öte birşey değildir nazarımda! ki bahsi geçen entry gayet mizah içeriyordu. sıradan bir olayın son cümlesindeki psikoloji son derece güldürüyordu. yani sizlerin nik altlarında birbirinize yaptığınız mevzudan ziyade, adam başlık açıyor, yazıyor arkadaş! hangisi daha elzem. kaliteli yazarlığı en çok savunanlar sizlersiniz. idrakınızı hazımsızlık mı engelliyor yoksa? üzücü.
vurun abalıya moduna girecekseniz sağlam girin. söz konusu sirkeciyi okurum ve sizleri de okurum.
sezarın hakkı sezaradır lakin. hayat felsefemdir. yanlışın altını çizmek istedim hepsi bu.
He bu adam kadar iyi yazan keşfedilmemişler var mıdır, mutlaka vardır. Lakin adam keşfedilmiş, okunuyor bırakın soğumasın. Bu ne hazımsızlık azizim!
not: ayrıca my left foot is cold anladık sen tüm celebrylerle yakınsın. sürekli ben kaliteli yazarlarla takılıyorum vurgusunda olman nedendir? Kaliteli isimler tarafından kabul görmek, okunabilirliği mi artıyor? Bilelim abi. ona göre yalaşayım ben de birilerine. eheh! Bu durumun gerçekten irreti edici. Hep belirtmek istemiştim. kısmet bu güneymiş.
"seher vakti bir telaş var arka bahçemde, misafire hazırlık var sırça köşkümde. ben sana gel demedikçe, dur bekle. büyüsün iyice. ofşş'' arka bahçem adlı şarkısı.
bu sözlerden müstehcen anlamlar çıkarmak isteyen zihniyet silkelenip kendine gelmeli efendim! bir kere tük milleti anal sekse sıcak bakmaz, dolayısıyla bizim erkeklerimizin aklına bu şarkı fantazik bir sekis çağrısı nakşetmez. belirtmeye luzüm bile yok. zihniyetler fesatsa gökselciğim napsın! gerçekten irkiltici.
ayh unutmadan gidip erotik şarkı sözlerine iliştireyim şunu. eheh.
--spoiler--
Özetlemek gerekirse Leyla kardeşi evlendiğinde 3 aylık hamileydi. Kardeşi birinci evlilik yıldönümünü kutladığında hala hamileliği devam ettiğine göre, yaklaşık 12 aylık hamile olmalı!
--spoiler--
arkadaşım!
bu dizide mantık arayanlarda mantık ne arar la! şu ayrıntıda ayrı bir mantık hatası mevcut. ironi mi yapmışlar anlayan beri gelsin. şimdi leyla, necla evlendiğinde 3 aylık hamile ise, necla evleneli bir yıl olmuşsa, leyla hala bebeği içinde saklamışsa, bu ifadeye göre leylanın bebeği 15 aylık etmez mi?
ulan havuz problemleri bile bu denli karışık gelmemişti afedersin.
ccc yaprak dökümü ccc
not: curvasud nikli vatandaşa algıda seçiciliği için teşekkürler.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan Yaprak Dökümü dizisinin yeni bölümünde Necla eşi ile birlikte birinci evlilik yıldönümünü kutladı.
Superpoligon'un haberine göre, buraya kadar her şey iyi, hoş ancak Necla'nın ablası Leyla, kardeşi evlenmeden önce hamile kalmıştı ve hala hamile! Özetlemek gerekirse Leyla kardeşi evlendiğinde 3 aylık hamileydi. Kardeşi birinci evlilik yıldönümünü kutladığında hala hamileliği devam ettiğine göre, yaklaşık 12 aylık hamile olmalı!
Durumu değerlendirirken iki açıdan bakmak mümkün. Yapımcılar ve senaristler bu durumun farkındalar ve umursamıyorlar ki bu izleyicilerini oldukça hafife alıyorlar anlamına geliyor. Ya da ikinci seçenek yapımcılar ve senaristler durumun farkında değiller. Bu da dizilerin gereğinden fazla uzatılmamasının daha iyi olacağı anlamına geliyor.
25.10.2010 (alıntı)
--
öncelikle inanılır çünkü, uzattıkça uzayan mevzularda mutlak mantık hatası baş gösterir. bunu bi diyim.
bir yıldır doğmayan leyla'nın bebeği, o kadar sorunun içinde ertelendi tabi! Önceliği kayboldu. Yaşama sevinci gitti yavrucağın, korktu, tırstı, doğmadan feleğin sillesini yedi.
A.q Ben olsam ben de doğmazdım böyle aileye. Akıllı bebekmiş, iyi etmiş.
Yatmadan önce yüz fırça darbesini okuyanlar, melissa p. ablamızı tanıyanlar (ki ulusözlükte tanımayanı, dışlarım. Gözünün yaşına bakmaz yüz karası derim falan. Hak etti çünkü) bilirler. Bu kızımız çok küçük yaştan itibaren bir nemfoman olmuştur. Melissa p. yatmadan evvel saçlarını yüz kere tarardı. Kitapda adını bu ayrıntıdan alır. neyse Konumuz bu değil.
Konumuz; avonun yeni rimel reklamını ''1000 fırça kılının gücü!'' sloganıyla yürütmesi. Katalogu görünce melissa ablamıza gönderilen bu alt mesaja acayip içerledim. Dahası kadınlara vaad edilen, bu rimelle seks sembolü olacaksınız, alt mesajını ise anlamadık sanmasınlar. Çılgın şeyler!
Ayrıca belirtmeliyim ki ''max factor ve new york maybellıne'' en iyisidir rimelde. bu da böyle biline.
Gözlerinin hastasıyım, markaların ustasıyım.
şahsımaedit: magazin gülü gibi entry girmenin dayanılmaz hafifliği...
kernel amadeus mahlaslı diğer trolle, aynı zaman zarfında sözlükten ayrılık kararı alınca; bir aşk doğdu da birlikte hollanda'ya kaçacaklar sandıydım. bu izdivaca mani olan boleynler utansın.
sözlüğe gelir gelmez kalitesini belli etmiş yazar. insan yazılarında kendini buluyor. daha okumadım yazdıklarını, ama olsun. yine de buldum kendimi. hoş gelmiş.
hep dişiler mi hörmetle karşılanacak, biraz da erkekler karşılansın değil mi efendim.
ay aklımla bin yaşıyım.
winap listesine karışmış, neco söylüyor dinliyorum.
eskiden sevdiğim bu yasak aşk tınısını, bugün dinlerken haysiyetsizlik olarak nitelendirdim. bu sadece masum bir yasak aşk şarkısı değil de, bildiğin ihanet kokuyor çünkü! insan denen canlının duygularına hükmedemediği noktada, nasıl da hain olabileceğini dile getiriyor.
--spoiler--
Ümit verme insanım ben
Çek bakışlarını benden
Şüphe de etme sevgimden
--spoiler--
samimiyeti eksik, bir günah çıkarmadır bu. eğreti dostluklarda.
--spoiler--
eğer sözlük bu yazarlara sahip çıkmazsa burası 1 yıl içinde sokakta hergün gördüğümüz tek amacı karıya kıza laf atmak ve kavga etmek olan zalım yuvası olacak.
--spoiler--
bir çok ismin farklı şekilde dillendirdiği bir mevzudur bu. son derece yerinde bir tespit olduğu gibi, alıntıladığım cümle ile ne kadar da iyimser bir bakış açısı olduğunu görmem geç olmadı. zira zaten, o bahsedilen gruhların yuvasıdır burası.
çünkü bizler, karı kız muhabbetlerinin yapıldığı başlıklarda 'resmen orospu çocukluğudur' bakınızı vererek günün en beğenilenlerinde zirveye oturan sözde yazarlara oy dağıtıyoruz. oysa ki orospu çocuklu da olabilir mevzu, hepimiz biliriz bunu. lakin sen dışardaki varoşlardan farklısın diye burda olduğunu sanıyorduk biz. böyle küfürlerle yazarlık kasasın diye değil.
yanlıştır. cem yılmaz mizahı, ilk görüşme için gerginlik yaratabilir. idrakı güçtür, her bünyenin direkt anlamasını beklemek yersizdir. buna istinaden sahan gökbakar mizahı ilk buluşma için biçilmiş kaftandır. level atlatır. türk milletine hastır. gerginlik içerek ilk buluşmanın o kasvetli havasını dağıtır.
bu nedenle şahandan; ''memen goluma değdi de heyecanlandım'' esprisini yapmanız elzemdir.
bakın nasılda ortam yumuşadı, samimi bir hava hakim oldu değil mi?
