Kuzenimle beraber yaptığımız yuvalar en sevdiğimdi. bazen evin kedisi gelir onu misafir ederdik. o evlerin o kadar güzel olmasıyla alakalı olan şey o küçücük çocuğun gerçekten kendini güvende hissetmesi bence. kendine ait, sadece kendi bildiği o evin içinde nihayet istediği her şey olabilirdi ve bununla beraber güvendeydi de. bana sebebi bunlarmış gibi geldi ama belki kendim için bir sınırlamadır bilemiyorum. yine de küçüklüğün en tatlı duygularını veren eylemdi kendisi.
gerçekten bu dünyadan kopmak istenildiğinde, o an canını yakan dertler olsa bile seni gerçekten içine çeken bir kitap olduğunda bunların hepsini unutabilirsin. Kitap okumanın benim için en büyük faydalarından biri bu oldu. Sadece dertlerden uzaklaşmak adına değil, insanı sakinleştiren, kendine getiren bir eylem olması da göz ardı edilemeyecek kadar güzel.
bu hayatta belki gerçekten içimdeki sıkıntının akmasını sağlayan nadide sanatlardandır. Kendimi bildim bileli bir şeyler çizen biri olarak iyi ki böyle bir hobim var diyorum. Resim yapmak cidden insanı başka bir dünyaya götürmede başarılı ama aslında bütün sanat dalları kendi içinde bunu yapabilir sadece yapanın ilgisiyle alakalı. Benim için resim aklımdakini bu dünyaya döktüğüm bir yer. Kendimi anlatmanın başka bir yolu.
yalnızlık şu aralar kafamın içinde tek bir tanımla durmuyor, duramıyor. içimde hissettiğim şey arkadaş yalnızlığından daha çok düştüğüm durumda sanki bir tek ben varmışım yalnızlığı. Öyle değil biliyorum ama bu hissin gitmesi için içimde bulunduğum durumdan da kurtulmam gerekiyor. illa ki bitecek çünkü zaman sürekli işliyor.
mavi. aklıma ilk gelen renk o oldu. çocukluğumda en çok merak ettiğim şey gökyüzü mavisinin tonlarıydı. özlem diyince ilk olarak çocukluktan geçiyor yolum.
insanı çoğunlukla delirtendir. en azından beni bu aralar sadece delirtiyor, geçmiyor sadece üstüme biniyor. kendimi zamanın dışına atıp olaylardan da kurtulmak isterdim ama bunun için hayatta olmamam gerekiyor büyük ihtimalle.