"Ama üzüntü demek; gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun, vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. Çekilir şey değil bu."
"Hem çevrede dolaşıp duran ve bir fırsatını bulduklarında konuya karışmayı bekleyen öyle çok insan var ki! Yine de bu fırsatı şimdiye dek ele geçiremediler, sadece sezdiklerine dayanarak hareket ediyorlar. Bu sezgiler kendilerini sezenleri epeyce oyalar ama başka işe yaradıkları da görülmüş değildir. Bugüne dek işler hep böyle yürüdü, sözünü ettiğim kişiler köşede bekleyip durdular, çevrelerine işsiz güçsüz kimseler gibi baktılar, yakınlarda bekleşmeleri haklı çıkaracak kurnazca yollar, örneğin akrabalık ilişkilerini kullandılar, burunları alacakları kokuda beklemeyi sürdürdüler ama sonuç ne oldu: Bekleyip durmayı sürdürüyorlar."
"Ve sen gelmiyorsun, çünkü gelmeye kendin ihtiyaç duyana kadar bekliyorsun."
müslümanların aslında cevap vermesi gerekmeyen sorulardır.
ben sen inanmıyorsun diye inancımı kanıtlamaya çalışmaktan o kadar sıkıldım ki. inanmayın abi, yıldım yemin ederim bende peygamber sabrı olmadığı için işte. inanmıyorsan inanma ama şeytana da hizmet etme. burda ailesinden doğru dürüst eğitim almamış körpe gençlerin aklına girme. çünkü araştırmaya üşenecekleri için sana inanmayı tercih edebilirler. yapmayın artık. benim kalbimde, sizin de kalp gözünüz kapalı. ne desen ben sana inanmam, ne desem sen bana inanmazsın. susun da inancımızı da inançsızlığımızı da sükunet içinde yaşayalım.
ilim irfan sahibi insanlar özellikle bilim dünyasına hizmet edecekse başka ilim irfan sahibi insanları takdir eder, yardım ederler. edep, adap çizgisini bozmazlar. kıskansalar da içlerinde yaşar onlar.
ama günümüzde hikaye bundan çok farklı. torpilin varsa hoop içerdesin. bilime katkıların kime oy verdiğin kadar sorgulanmıyor kıdem alırken. eee içerik bu kadar bozulmuşken hocaların mahalle karıları gibi davranması çok sürpriz değil.
sen, sen, sen, hepiniz.
anlayacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama...
allahım hababam sınıfı ahmet triplerine nasıl girdim ki ben? iki dakika önce alakam yoktu.
sevgililik birlikte sosyalleşebilince güzel.
sevgili yalnızken asosyal sizleyken sosyalse sorun yok.
toptan asosyalse o hayatsal tercihini baştan yapmış demektir, bilgisayar başında bırakınız.
"yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı."
valla tam olarak paradan bahsedicem ben de üstteki arkadaşa selam ederim.
ülke illet olmuş illet. fakülteye gittik sözlük bugün dedemle, dedem benim ne ararsan var hastası maşallah. neyse iyi bir göğüs hocası bulmuş ayran anam, özel muayene ücreti ödedik ve odasına gittik. bak hepi topu bizim gibi özel gelen 4 kişi var bak. buraya dikkat et; saat:14:00. o 4 kişiyi saat: 16:30 civarlarına kadar bitiremedi. sonra aşağıda beklemekten sıkılmış bir aile geldi yukarı malum mesai saatlerinde aslında aşağıda olması lazım. belli hallerinden elde yok. 2-3 yaşlarında bir çocuk var yanlarında öksüre öksüre içi çıktı. anladım hasta olan çocuk. adam döndü dedi ki "ya abla biz saatlerdir aşağıda bekliyoruz. burda paralı odası var diye gelmedi aşağı. devlet maaş vermiyor mu bunlara? biz napalım? ölsün mü çocuk?" dedi. sadece yutkunup başımı sallayabildim, adam haklı çünkü. ne dese yeri, ne yapsa haklı mk. paran varsa yaşa paran yoksa öl.
hea aynı hoca aşağı indiğinde 10 hastayı 15 dakikada halletti geldi sağolsun. devletten olunca çok hızlı çalışıyorlar maşallah.
düzenin de bu düzeni bu hale getirenin de falan filan.
biz ne kaybettiysek bu zihniyetten kaybettik. cumhuriyette yaşasak ne yazar? bak, şeriat kanımıza işlemiş bizim. olmadı mı? kökünden keselim diyor.
hiç düşünmüyorlar onlar babaları tarafından 10 yaşında arabalara konurken kadınların nasıl yalıtıldığını. hiç düşünmüyorlar eşinin sen sürme ben sürerim diye karşı çıkmalarına karşı o araca bindiklerini. hiç düşünmüyorlar her gören erkek sürücünün "bak bak kadın sürücü hihihi" bakışlarıyla araba sürdüklerini.
sürün kızlar. patlasalar da çatlasalar da sürün. bu dünya kimsenin tekelinde değil. sizin de bir hayatınız var onların da. laflara sözlere inat, bakışlara inat, sürün!
absürd benzetmeler barındıran, gündelik dillerde yazılmış şiirlere bayılıyorum. şimdi tanımın hasına geliyorum; küçük iskender tadında şiirdir. okudukça okumaya, allahım bana da yazdırsan ya yakarışına tutunmaya sebep olur.
içimi çıkartan başlık.
arkadaş neler var şu hayatta ya. yazıyı okuyorsun allah korusun diyorsun, alttakine bakıyorsun daha çok korusuna dönüyorsun. dibin sonu yok ki işte. biz de zannediyoruz bizimki dert.
ne deyim? valla hepinizi tek tek bağrıma basasım geldi.
görüp göreceğiniz bu olsun.
depresyon insanın gerçeklerden kaçmasını sağlar.
yaptığı hatalarla yüzleşmek istemeyen insanlar genel çareyi depresyona girip sürekli uyumakta ya da evden dışarı çıkmamakta bulur. aslında bu kişinin özünde kendini cezalandırma sistemidir. yaptığı hataların düzeltilme imkanı olmadığını düşünen bünye geri kalan zamanı hayatı kendine zindan ederek geçirir ve buna layık olduğunu düşünür.
söylediklerimin bilimsel bir dayanağı yok tabisi. tamamen kendi götüm.
english reading diye bir app var onu indirmek lazım. gazete haberleri, kitaplar vs. var içinde güzel reading çalışmaları yapabilmek adına.
more to read 1-2 hem kelime hem algılama adına tercih edilebilecek kitaplar.
okumaları yaparken kelimeleri de çıkartıp ezberlemek lazım işte. zaman her şeyi çözer o ezberlemek olmasa.
dün gece, ağzından ağzıma fışkıran sözcükler
-bir ihanet nüvesi-
ve o gize bürünmüş yaşlı masal kahramanları
ve 'sen sus çocuk' gag'leriyle süslü tiratlar
ve perde kapandı! artık tiyatrolar hela olacak!
artık ayrıldık, aşkımız bir rüzgâr gibi geçti!
aşkımız bir günahtı, ve bir yaz günü bitti!
unut sana yazdıklarımı ve unut sevişmelerimizi
memelerini geri al ve geri ver penisimi
ulan istanbul! bu bana reva mıdır?
ulan o denli sevmişim, müstahak mıdır?
siktirip gidiyorum başınızın çaresine bakın
arabesk dinleyeceğim işte!
rakı içeceğim
intihar edeceğim
kıçınıza kına yakın!
uzun uzun entry yazabilecek kelime dağarcığına sahip olmayan, edebiyatı geçtim edep kısmını dahi yakalayamayan (başlıktan yapılan çıkarım) insanların abidik beyanıdır.
okuma geç. zeka tartışması sana mı kaldı arkadaş?
özgürlüğün şehridir izmir. ne dışarda içiyorsunuz diye yadırgayan bakışlarla karşılaşırsınız ne de camiye gidiyorsunuz diye. haftasonu kiliseler de dolar cumaları camiler de. o sebeple en sevdiğim şehirlerin başında gelir kendisi.
söylenildiği gibi gavur falan da değildir ayrıca. ramazanda iftar saatinde dışarda yer ayırtmadıysanız hayatta yiyecek yer bulamazsınız mesela. şu var oruç tutmayan insanların da dışarda içmesine engel olamazsınız.
biraz havası sıkıntı. zaten havasına kızına demişler. yağmur başlarsa donunuza kadar ıslatmadan durmaz. bir de bulutların nerden geldiğini anlayamazsınız bir anda gelir öylece.
altyapısı ömrünüzü çürütür. yarım saatlik yağmur tüm hayat damarlarını kopartır gider şehrin.
istanbul'daki çoğu aktiviteye sahip olabileceğiniz, ondan daha düzenli ulaşım ağına, daha önyargısız insanlara sahip şehirdir.