ilgi cekmek istiyorum
-421 (paranoid android)
sekizinci nesil silik 1 takipçi 25.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kürt bir erkeği reddeden izmirli güzel kız

    2.
  1. şişman bir kadına,

    bir kürt'e,

    bir fakir'e

    aşık olmadığınız müddetçe, aşkın sadece ucuz bir yavşaklık olduğunu kabul etmelisiniz.
    8 ...
  2. kürt bir erkeği reddeden izmirli güzel kız

    1.
  3. iki yüzlüdür, riyakardır, pistir. şimdi seni deliler gibi seven bir kürdü; sırf kaşları bitişik diye niçin reddediyorsun? cadde

    piçlerine vücudunu servis ettiğinde gocunmazken, seni gerçekten seven kara kuru, şiveli şeker gibi bir insanı reddetmeye utanmıyor

    musun? bide aşk kutsal bir şeymiş gibi davranırlar. kutsal bişey ise neden kürt'e aşık olmadın? açıklama bekliyorum?

    bence kürt meselesinin tek sebebi budur. samimiyim.
    5 ...
  4. bekaret bir kadının ayağındaki prangadır

    1.
  5. özgürlüğü kısıtlayan ağır bir kütledir bekaret. her adımda soluğunu kesen, bacaklarını kıran bir metal yığınıdır bekaret.

    işin garip yanı yaşı geçtikçe hala bakire olmakta ısrar eden kadınlarımız, entreresan bir şekilde özgürlükçü bir tavır sergilerler. bu

    ironi mübarek bedenimi güldürmüştür sürekli. sen hem kendi bedenin üzerinde mutlak hakimiyete sahip olmayacaksın hemde utanmadan ben

    özgürüm diyeceksin. kusura bakma ama sen özgür felan değilsin. evrimsel bir artığın, toplum baskılı ucuz bir kölesisin.

    not: mübarek bedenim cinsellikten münezzehtir.
    3 ...
  6. ilgi cekmek istiyorum

    283.
  7. oldukça karizmatik ve mübarek bir yazardır. aşktır o, nurdan bir silüete sahip tüm eksikliklerinizdir o.

    aşktır o.
    4 ...
  8. afedersiniz biraz daha meme rica edebilir miyim

    1.
  9. enteresan diyaloglara yelken açmaya yarayan cümle.

    - afedersiniz biraz daha meme alabilir miyim?

    + üff snne be slk.

    ****

    - afedersiniz biraz daha meme alabilir miyim?

    + beni gözleriyle yedi, hayvan yaaaa...

    ****

    - afedersiniz biraz daha meme alabilir miyim?

    + onu çıkarma lütfen, ay gıdıklanıyorum...

    ****

    - afedersiniz biraz daha meme alabilir miyim?

    + size iyi sözlükler.

    gibi.
    1 ...
  10. babası kamyoncu olan üniversiteli kızın dramı

    1.
  11. bulunduğu hiç bir ortamda, babasının sosyo-ekonomik durumundan bahsedememe, örtülü bir nefret-utanç duyma durumudur.

    düşünün, bir kafede dibinizin düştüğü bir erkeğin içinde bulunduğu bir grupla oturuyorsunuz. herkes babasından bahsediyor ve sıra size

    geliyor. o zengin ve kaslı erkeğin gözlerine bakarak benim babam kamyoncu diyebilir misiniz? elbetteki hayır. babanıza olan gizli

    nefretiniz bir daha açığa çıkar; çünkü siz kamyoncunun kızısınız.
    3 ...
  12. kızların 20 yaşına kadar sevişme gerekliliği

    1.
  13. dinle zavallı ruh.

    14 ünde fizyolojik olarak cinselliğe hazırsındır; lakin psikolojik etmenlerden ötürü 14 yasında ilişki ancak yobazlar için sıradan bir eylemdir.

    18 inde hem fizyolojik hem psikolojik olarak cinselliğe hazırsın, bu çağ post-modern kadının en verimli çağıdır.

    30 undan sonra olası bir döllenmede; hem anne hem bebek sağlığı için ciddi risk altındasındır.

    45 inden itibaren mucize bahçen olan rahmin ve yumurtalıkların çürümeye yüz tutar menapoz başlangıcıdır.

    ülkemiz gibi tam bir ahlaki çöküntü içinde olup modernizme öykünen toplumlarda kadın kendi bedeninden çok uzak bir hayata mahkumdur.

    sadece bilmenizi isterim ki, totali 15-20 yıl olan cinsel aktif hayatınızın 10 yılını bekaret adı verilen yavşaklığa kurban

    ediyorsunuz. yeter ki birey olup kendinizi tanıyın ötesi tercihtir. saygı duyulur.
    17 ...
  14. aşk acısı çeken ikiyüzlü iğrenç yaratıklar

    1.
  15. belkide kainatın en büyük riyakarlığıdır aşk; bu özelde irdeleyince, aşk ecısı çeken insan 5 para etmez iki yüzlü bir mahlukattır.

    insanlar iki türlü insana aşık olur; ya kendine benzeyen, onu çoğaltıp korumak için; yahut kendinden çok farklı olan, onunla üreyip

    çeşitlenmek için. bu iki örnektede ortak olan tek yön, aşık olunan insanın özellikleridir. sağlıklı bir insan asla şişman bir kadına

    veya erkeğe aşık olmaz. doğa olası bir üreme faliyetinde çocuğun sağlıklı olabilmesi için şişman insanları aşk kapsamından çıkarır.

    kainatın en sıradan yaratığı olan insan ise; aşkı kutsileştirip, meşrulaştırmaya çalışır.

    şişman bir kadına aşık olmadığınız müddetçe, çektiğiniz aşk acısı sadece iğrenç bir çiftleşme istencidir. başkada birşey değil.işte

    bu yüzden iğrençsiniz insanlar.
    1 ...
  16. eşinin onu aldatmasına izin vermeyen bencil erkek

    1.
  17. egoist, insan doğasına dair hiçbir şey bilmeyen erkektir. ahlak yasasının kölesi olmuş ucuz bir çok hücrelidir.

    evlilik mefhumuna zerre ehemmiyetim olmamasına rağmen; olurda bir gün evlenirsem eğer, kendi doğama ve müstakbel eşimin doğasına uygun

    davranıp, beni gönlünce aldatmasına izin vereceğim. bunun çağdaşlıkla, modernlikle ilişkisi yoktur. bu gerçek insan olabilmekle

    ilişkilidir.
    1 ...
  18. çocukken ayrı odası olmayan zavallı fakir

    1.
  19. türkiye'nin bugünkü içler acısı halinin sebebi çocuktur.

    3-5 kardeşi ile yatacak kadar fakir olan bu insan evladı, bireysellik isimli mefhumdan nasibini alamaz; ne devletinein, ne milletine,

    nede yaşadığı topluma faydası olmayan, ezik, güçsüz, işe yaramazın teki olur. aksini iddia etmeyin reca ederim.
    1 ...
  20. fakir birinden hoşlanan kız ciddi ruh hastasıdır

    1.
  21. bir ilgi cekmek istiyorum beyanı.

    evrimsel açıdan incelediğimzide: kadın fiziksel ve mental donanım olarak hayatta kalmak için yetersizdir. bu açıklarını gayet komleks dürtüsel bilinçleriyle kaparlar. peki nasıl olur bu durum?

    güç, erk hagi canlıdaysa onu, esareti altında olduğu dürtülerini kullanarak kontrol etme.

    günümüzde güç: zenginlik, zeka v.s işte tam bu yüzden; kadınların zengin erkek istencini anlıyor ve gayet mantıklı buluyorum.

    nasıl ki; bir erkek ince belli, narin yaradılışlı, işveli bir kadını istiyorsa; bir kadında zengin bir erkeği isteyebilir. bu iki istençte aynı düzeyde hayvanidir.

    kendimizi kandırmayalım. bu bağlamda fakir bir adamdan hoşlanan kız patolojik bir vakadır; tıpkı eşcinsellik gibi.
    1 ...
  22. nick altıma yazarsanız memelerimi görebilirsiniz

    1.
  23. çok yakın bir gelecekte sözlükte gizli trend olacak olay-durum.

    şimdi efenim kimse kimseyi kandırmasın; sözlükte yazan bayanların örtülü amaçlarının çoğunun farkındayız malesef. elbette tüm

    yazarları böyle sınıflandırmak vicdansızlıktır; nihayetinde türbanlı yazarlarımızda var. neyse bu esrik beğenilme kaygısı; malesef

    bayanlarda vücut özelinden süregelir. aileden, toplumdan öğrendikleri yoz kadın kavramı; bunları vücutlarının bir sermaye olduğu

    yanılsamasına götürür.* işte tam bu yüzden; yakında nik altı kaşarlarına gün doğacak, twitter hesabını paylaşacak kadar ilgiye

    muhtaç riyakar bayanların, vücut-ilgi endeksli köleleri olacaklar. böylece kainatın en eski mesleği; farklı bir formda yeniden can

    bulacak.
    5 ...
  24. fakir kızların çoğunun kezban olması

    1.
  25. açık konuşmak gerekirse fakir insanlardan pek haz etmiyorum; bunu da sık sık ifade etmişimdir, elbette sebepleriyle birlikte. şimdi ülkemizde ciddi bir kezban realitesi vardır. her aydın gibi ülkemin bu durumuna tepkisiz kalamazdım ve bende bir araştırma yaptım.

    * üniversite kampüslerinde gezerken, tripler içinde, herkesin onu *ikmek istediğini zanneden tüm kadınların fakir olduğunu tespit ettim.

    * bağcılar, avcılar, gop, güngören gibi semtlerdeki kezpan populasyonunun falzalığını, o semtlerin sosyo-ekonomik durumuyla paralelliğini hayretleri içinde tespit ettim.

    * beni cinsellikten soğutan tüm kadınları düşündükçe, onlarında asgari ücret seviyesinde fakir olduklarını hatırladım.

    * sözlükte ahkam kesen, kendini ahlak timsali ilan eden bazı kaşarları hafiften analiz ettiğimde; aman allahım fakirmiş meğer.

    bu şok edici tespit beni fakir insanlara olan sempati eksiliğim konusunda haklıolduğumu düşündürdü; çünkü bir varoluş problemi olan kezbanlar da fakirdi.
    7 ...
  26. en yakın arkadaşın kendi ablasına aşık olması

    1.
  27. tam sekiz yıldır tanıyorum ben onu. mükemmel bir aşık, sadık bir seven, üstün bir insandır o. beraber büyüdük biz, tüm acılarımızı ve umutlarımızı da birlikte büyüttük onunla. iki arkadaştan çok öteydi aramızdakiler. iki farklı insan, iki farklılık kaygısı taşımayan insanın, toplum tarafından ucube olarak görülüp ötelendiğinin ve onlardan birinin inanılmaz acıklı hikayesi.

    iyi dinleyin bu zavallı ruhun, bu tamamen izolenin hikayesini ve ders çıkarın.

    ismi selim'dir bu arkadaşımın. her açıdan mükemmel yaradılışlı bir çocuktu, ilk gençliğimizde metamorfoza uğrayıp insanlıktan çıkan suratlarımıza bakıp, sivilce patlatırken biz; o güzelliğinin ve müthiş uyumlu uzuvlarının güveni içinde aynalarla barışıktı elbette. her şeyimizi anlatırdık birbirimize: saatlerce aşık olduğum kızın aslında hiç olmayan güzelliğinden bahseder, kesinlikle sıradan gözlerini överdim ben ona. sonra ailemin beni fazla anladığını, çok naif bir ailem olmasının ruhum üzerindeki feminem etkisinden, romantik ekseninden bahsederdim. beni hep usulca dinlerdi. o japon animelerinden fırlayıp gelmiş şeffaf gözleriyle anlayışla, yargılamadan derdime ortak olurdu. sıra ona geldiğinde, dertleri düğüm düğüm olurdu boğazında, söyleyemezdi hepsini bana, çekinirdi belkide anlayamazdım onu, o böyle hissederdi.

    ablası vardı selim'in: ondan 2 yaş büyük günseli isminde bir ablası. oğuz atayın romanlarından fırlamıştı sanki, müthiş solgun, dertli, hüzüntülü bir güzel. saatlerce yüzünde bakıp tüm anlamların eridiği bir güzel, ela gözlerinin hatrına cihana meydan okunacak kadar güzel. selim çok bahsederdi ablasından bana. saatlerce günseli'nin, ellerinin güzelliğini dinlerdim, anlamazdım o zamanlar parmakların denizin dibinde gezdiklerini. zerafetinden mahrumdum bazı entelektüel hazların. bazen saçlarının kokusundan bahsederdi, kimi zaman geceleri korktuğunda onunla beraber uyuduğunu, tüm hayatında yaşadığı en müthiş anların; ablasıyla koyun koyuna uyuduğu o güven ve huzur dolu, kokulu anlar olduğunu anlatırdı bana. benim ablam yoktu, çok uzaktım bu sevgiden. anlattıklarının bana sıradan bir abla kardeş ilişkisi yanılsaması olmasının sebebi budur belkide.

    kanunsuz bir sevdanın, lanetli aşığıydım derdi bana. açmıştı yüreğinin kapılarını biricik dostuna. tüm özlemlerini. yüreğinin tüm gümlemelerini, bir kadına olan bu mükemmel çelişkili sevdayı bir bir anlatmıştı . o na sarılmak için uydurduğu bahaneler, biraz daha yakın olmak için yaptığı tehlikeli girişimler, beraber düşünüp bulduğumuz bahaneler, selim'i sona hep biraz daha yaklaştırıyordu. toplumun sınırrlarını çizdiği o iğrenç ve yavşak sona. tüm iki yüzlükleriyle uydurdukları evrensel ahlak yasasının hükümleriyle yargılayıp mahkum edeceklerdi, bu güzel genci ve hiç gecikmediler elbet.

    ilk çağlarda insanlar tüm cinsel aktivitelerini aynı aile içinde yapıp. tatmine birinci dereceden akrabalarla ulaşırlardı. tahmini yaşam süresinin 18 olduğu o dönemler, ensestin sıradan ve mecburi bir durum olduğu dönemlerdi. zamanla çevreye açılan insan, yeni insanları tanıyıp kabileleşme girişimde bulunu. bu da tabiki eş seçiminde ensestin azalmasına sebep oldu. bunun en büyük nedeni: diğer kabilerle birlik olabilmek ve dürtüsel olarak farklı genlere olan ihtiyaçtı tabiki. yüz yıllar ve bin yılların geçmesiyle toplum denen; yavşak ve ikiyüzlü oluşumun tamamen sapıklık olarak gördüğü bir durum haline gelmiştir ensest. buda naif ruhlu arkadaşım selimin sonu oldu tabiki.

    ilkin ailesi öğrendi bu durumu. ablası günseli derin bir bunalıma girdi. aylarca kimselerle konuşmadı. odasına bile giremiyordu artık. bu içler acısı durum ailenin selim'i başka bir şehire sürgünüyle durabilirdi ancak ve selim doğup büyüdüğü şehirden daha 18 inde başka bir şehre sürüldü, onu koruyup kollaması gereken ailesi tarafından. her şeyi atlatabilirdi selim. çok güçlüydü, olaylara karşı müthiş bir sakinliği ve analiz gücü vardı. lakin ablasından ayrılmak bu zavallı ruhu alt üst etmişti. insanların onun bu inanılmaz saf sevgisini anlayamaması, dahada kötüsü acımasızca cezalandırması müthiş bir varoluş mücadelesine dönmüştü artık onun için. sona giden yolda varolmak için çok güçlü bir uyarana ihtiyacı vardı onun. içinden zalimce emilerek çekilen ruhunun tekrardan sahibi olmak için en güçlü uyaranla sınayacaktı kendini. ölümde varolaşacaktı, ancak orada varolabilirdi artık.

    sekiz yıldır tanıyorum onu demiştim. evet doğrudur tam sekiz yıldır tanıyorum onu. bu güzel insanın artık yaşamaması, yılların onun varlığı için takvimden yaprak kopararak yahut duvara çentik atarak anımsamamı engelleyememez. ölene kadar tanıyacağım ben o mahsun ve mahzun çocuğu. annen baban ve o esrik sevdasına düştüğün ablan, belki mutlu ve rahattırlar selim'im; ama ben hiçbir zaman unutamayacağım senin çektiğin acıları. hep söveceğim insanın bu kadar orospu çocuğu olduğuna. hemde ağız dolusu...

    tanım: sevginin adres tanımazlığının çarpıcı bir örneğinin, acıklı hikayesi.
    5 ...
  28. bekaret arayan erkeğin hayvanlarla benzerliği

    1.
  29. mülkiyet kavramı ve aidiyet dürtüsünün kişiyi hayvanlardan ayırması hasebiyle aklıma gelen konu.

    bir bakın isterseniz;

    biri kadının vajinasındaki kan ile işaretler sahibi olduğu şeyi;

    öteki ağaç dibine işeyerek belirtir ait olduğu mekanın haritasını.

    şimdi efendiler; bu bağlamda incelediğimizde bakire kız arayan erkeğin, ağaç dibine işeyen hayvandan ne farkı var?

    samimi soruyorum...
    6 ...
  30. ünlü birinin ölümüne üzülen samimiyetsiz yazarlar

    1.
  31. hayattan soğutan, romantik ve samimiyetsiz yazarlardır.

    hayatı boyunca bir kez bile görmediği, gerçek kişiliğine dair hiçbir şey bilmediği bir insanın ölümüne neden üzülürler anlamıyorum.

    bu ilizyon malesef insanlığın en rahatsız edici durumlarından biridir. dünya üzerinde milyonlarca kişi; inanılmaz acılar ile hayattan

    göçerken, 80 yaşındaki bir ihtiyarın, hastane yatağında ölmesine üzülmek; romantiklik ve samimiyetsizlikten başka bir şey değildir.

    bu yaratıklar; üzülmek için münir özkul'un ölümünüde iple çekiyorlardır.
    4 ...
  32. ilgi cekmek istiyorum

    269.
  33. bir günde en fazla 15 başlık açan bir yazarın son frame'i nasıl *iktiği merak konusudur.
    1 ...
  34. galatasaraylı çocuğunu acımadan çöpe atan baba

    1.
  35. en asil duyguların babasıdır.

    neyse sözlük kaşarı gibi yazmayı bırakıp, asıl meseleye dönelim.

    düşünsenize; küçük bir erkek çocuğu, soruyorsun hangi takımı tutuyon diye, gassayaylıyım ben diyor. evlerden ırak. hemen hooop çöp.

    bu çocuk büyüyecek, yumurta topuk giyecek, nevizade gecelerini söyleyecek allah korusun, utanmadan saldır galatasaray diye tempo

    tutup, şampiyonlar ligi şampiyonu olacaklarını iddia edecek ve bu iğrenç mahlukat, takımının şike yapmadığını iddia edecek.

    evlat olsa sevilmez, avrat olsa öpülmez
    3 ...
  36. sırf çirkin bir kadınım diye sevişmeyecek miyiz

    1.
  37. bir kadının hava boşluğunu yaran keskinlikteki yakarışı. bu bir soru değildir, bu bir kavramdır. doğanın insan üzerine oynadığı iğrenç oyunların, fütursuzlaştırdığı insan evladının yakarış kavramıdır. başkada bir şey değil.

    yirmi yaşındaydım. henüz aseksüel olmamış, cinsellikten gayet hoşlanan, kanındaki testosteron miktarının, hayatı katlanıabilir bulma eşiğinde bir gençtim. onlar romantik ilişki yaşamış, doyasıya sevişmiş, kadına olan esrik tutkum tatlı bir doygunluğa dönmüştü. beynimi kurcalayan şeylerle uğraşmam o döneme denk gelir. erkin verdiği dürtüler, kadınla kompanse olmuş varoluşumu farklı şekillerde araştırmaya ve ifade etmeye adamıştım kendimi. bir kadınla tanışmıştım. fena halde çirkin bir kadınla. gözerli birbirine yakın, keçe gibi saçları olan, kirli gözlğ bir kadınla. üst dudağı incecik, halka burunlu, avurtları çökük bir kadınla. sağlıklı bir erkeğin tahammül edemeyeceği çirkinlikte bir kadınla.

    bu kadnın ismi cerendi. sakın ismindeki ilüzyona aldanmayın. sadece ismi cerendi. cismi ise bir müzeyyenden, bir hanifeden farksızdı. cerenin inanılmaz bir entelektüel birikimi vardı. hayat hakkında, sanat hakkında, insan hakkında okadar çok şey biliyordu ki ona olan bağımlığım gün geçtikçe artıyordu. sürekli buluşuyor, saatlerce konuşuyorduk. bir kadına cinsellikten ırak bir yakınsanma bana muazzam bir özgürlük hissi veriyordu. sanki tüm hayatım ejekülasyon (boşalma) sonrası 10 dakika özgürlüğündeydi. zamandan ve mekandan; doğadan ve onun türlü oyunlarından münezzeh altın zamanlar. bethoven'dan konuşur , tüm sonatlarını zevkle dinler. rilke'nin muazzam dizelerini okur kendimizden geçerdik. kimi zaman dorian gray olurdum ben, oysa benim hüzünlü portrem. günler bu heyacanlı telaşlarla geçip gidiyordu ve ben çok mutluydum.

    yaşamın değişmeyen ve eksilmeyen tek bir kuralı vardır. bilir misiniz? her şeyin mutlaka nihayete erecek olması kuralı. herşeyin mutlaka bitecek olması. bir gün ceren beni aradı yine. ilçekis bana gelsene sana en sevdiğin yemeklerden yaptım hem böğürtlen şarabımda var, dedi. hayattaki iki büyük fenomenden biri olan yemek ve onunla olan tutkulu arkadaşlığım işi gücü bırakıp ona koşmama sebep oldu. evine yaklaştım, apartman girişinde iki liseli kız bana bakıp gülüştüler. henüz toy olan bu canlılar cinselliklerini böyle kıkırdamlar eşlğinde güvenli sınırlar içinde yaşıyorlardı. bende onlara bakıp güldüm ve yukarı çıktım. ceren beni kapıda karşıladı içeri girdik. o gün yine herzamanki gibi çirkindi. özenli bir makyaj yapmıştı; bu durum onu kendini kıyafetle değiştirebileceğini sanann kenar mahalle dilberleri gibi gösteriyordu. bu kadar yüksek zihinsel işlerliği olan bir kadının bunları yapması beni şaşırtmıştı.

    yemekeler yendi, beatles'in, girl şarkısı refakatinde konuşmaya başladık. bi elimde böğürtlen şarabı, bir kulağımda girl , girl ezgileri ve öteki kulağımda ceren'in dili. inanılmaz bir şekilde rahatsız hissettim kendimi. kulağımdan dudaklarıma doğru cürretkar bir hamleyle atağa geçmişti, hemen kucağıma oturup kasıklarını kasıklarıma delice sürtüyor, dudaklarımı ısırıyor beni mükemmel bir şekilde rahatsız ediyordu. üzerimden atmaya çalıştıkça histerik hamlelerle vücuduma abanıp, düğmelerimi açıyordu. içinde bulunduğum durum beni patlayacak noktaya getirmişit. üzerimdeki canlının bu kadar kendinden geçmesi ve tek entelektüel dostumu yitirme arefesi bende tarifi mümkün olmayan bir stress oluşturmuştu. bir hamlede kanepenin üzerine attım ceren'i. hemen kaçıp kurtulmak peşindeydim. kendimden geçmiş bir şekilde kapıya doğru yürüyordum ki, çevik bir hareketle önüme geçti. yalvarırım dur, dedi. gitme, ne olur gitme diye yakardı. kollarından tutup yolumu açtım elim kapı koluna gitti ve bana tüm hayatı sorgulatacak o insanı hiçsizliğe sürükleyen cümleyi söyledi:

    'sırf çirkin bir kadınım diye sevişmeyecek miyiz? '

    ne diyebilirdim ki? kapıyı açıp kaçtım, zaman daralmış artık nefes alamıyor gibiydim. tanrım bu nasıl bir yarqadılıştı? ne yaptın sen bu insanlara?

    iki küçük liseli hala kapı boşlığuna gömülmüş konuşuyorlardı. yüzlerine iyice baktım ikisinin de. ikisinide yıllar sonra sevişmeye hakları vardı; çünkü ikiside güzeldi.
    4 ...
  38. sırf çirkin diye bir kadını aşağılayıp tokat atmak

    1.
  39. her gün binlerce kez örtülü yaptığımız atraksiyonu meşrulaştırma girişimi.

    taksimde bir barda oturuyoruz, etrafımda onlarca güzel kadın ve bu ucube...nasıl rahatsız oldum anlatamam, bide açıktan yavşıyor

    gudubet. neyse ilkin gözlerinin içine baktım, akabinde arkadaşım sen çok çirkinsin, ben seninle asla sevişmem dedim. yüzü düştü bu

    yaratığın, utanmadan çemkirdi birde, yok sana mı kadım ben, istediğin kadar seksi ve çekici ol, napcam seni gibi anlamsız kendini

    savunma cümleleri, dayanamadım yapıştırdım tokatı. git dedim, şişman ve çirkin bir kadına aşık olunacak paralel evrenler ara dedim.

    iyi etmiş miyim?

    elbetteki kadına şiddet asla tasvi edilemez; lakin insanları görünüşünden ötürü, sürekli ötelediğimiz etiketler dnyasında, herkesin

    sürekli yaptığı eylem-durum.
    2 ...
  40. fiziksel özelliklerini paylaşan zavallı yazarlar

    1.
  41. an itibariyle 600 küsür paylaşımın olduğu zavallılık timsali kullanıcılardır.

    *örtülü ifşanın, güvenli flörtün hazzına kapılıp, sözlüğü vitrin mahiyetinde kullanma ucuzluğudur.

    *cinsel açlıklarını, bir şekilde giderme istencinin aciz dışa vurumudur.

    *benim böyle böyle özelliklerim var, sanada uyarsa, sonu sevişme ile bitecek bir birlikteliğe ne dersin, demenin enteresan bir formudur.

    utanıyorum sizden.
    27 ...
  42. türk kızı olmanın en büyük zorluğu bekarettir

    1.
  43. analtik bir irdeleme sonrası açığa çıkan, gün gibi gerçek.

    ataerkil ve toplumsal baskının gırla olduğu muz cumhuriyetlerinde, bu durum yaygındır malesef. kadınlar inanılmaz bir ikilem içinde

    büyüyüp; erkeklerin çelişkili isteklerinin esaretinde kavrulurlar. yılların geyiği olan, herkesle yatayım, bakireyle evleneyim kavramı

    bu ikilikten türemiştir. özgür bir kadın olmak için herkes yapacağı şeyi biliyor aslında.
    2 ...
  44. kızım olsa ben de dudaklarını öperim

    1.
  45. içindeki iğrenç ensest korkusu ve kaygısından, sıyrılamayan insancıklar için sıkıntı yaratacak söylem.

    açık konusuyorum kızım olsa onun, o güzel dudaklarından elbette öperdim, ulan yavşak yobazlar, ulan iğrenç barzolar...25 yıllık iğrenç

    cinsel problemlerinizi küçük bir kızın bedeni üzerinden topraklamayı ahlak mı zannediyorsunuz? yazık sizin her an, sizden tecavüze

    uğrayacak olan kızlarınıza. yazık sizin eşlerinize, yazık size...
    7 ...
  46. belediye otobüsündeki fakir insanlardan tiksinmek

    1.
  47. 100 kişinin balık istifi, birbirinin iğrenç nefeslerine tahammül etmek suretiyle, karşı konulamayan fizksel temas eşliğinde

    seyahatine olan tiksintidir.

    şimdi efendim yolda, sokakta görüyorsunuz bu fakirleri, sürü halinde otobüslere saldırmalar, balık istifi seyahate razı olmalar, o

    iğrenç yağlı ve terli direklerden destek almalar, aman allahım ne kadar iğrenç bir durum. emin olun belediye otobüsüne binecek kadar

    fakir olsaydım, kendimi vururdum. evet vururdum.

    samimiyim.
    4 ...
  48. eğer kız olsaydım bekaretimi kendim bozardım

    1.
  49. bir kadının bedeni üzerindeki tüm tasarrufunu erkek özelinden topluma devreden, hayatının en güzel yıllarını, tensel yakınlaşmadan

    uzak geçmesine sebep olan, psikolojik binlerce soruna sebebiyet veren bu evrim artığını kendi ellerimle yok ederdim. bir kadının

    özgürlüğüne bu denli engel olan, yoz toplumun iğrenç takıntısı bekareti, kendi hürriyetimle sona erdirirdim. eğer buna cesaret

    edemeseydim, bir jinekoloğa gider, kendi rızamla bu prangadan kurtulurdum.

    bir ülkede kadınlar hala bacak arası korku imparatorluğu nun, esareti altında iseler, o kadınların hayatlarında başarılı ve

    sağlıklı bir ilişki içinde olmaları beklenemez. böyle olmayınca sözlüklere akın ediyorsunuz işte...
    10 ...
  50. kışın buz gibi kaldırımda uyuyan evsizi tekmelemek

    1.
  51. içindeki avcıyı, vahşeti, kan isteğini tatmine ulaştırma çabasıdır.

    istanbul'u bilenler, kocamustafapaşa'yıda bilirler. mutlaka birçok istanbullu buradan bir vakit geçmiştir. onlarca camisi, her camisinin avlusunda yüzlerce evsizi olan güzide bir semtimizdir.

    aylardan ocak; nasıl gerginim anlatamam. çıktım dışarı, bıçak gibi bir hava, it bağlasan durmaz, soğuktan osuruğun katılaşıyor, o derece...yürüyorum kaldırımda, hemen yanımda buz gibi yerde yatan bir evsiz gördüm. dişleri sapsarı, saç baş kir içinde, derisi kösele bir evsiz. yanına yaklaştım, hayatta mı acaba diye tekmeyle dürttüm ilkin. ıhhh diye inledi pasaklı yaratık. bu durum benim hoşuma gitti tabi, bir tane daha yapıştırdım karnına bunun, asdasda inanılmaz hoşuma gitti yeminlen, kendimi alamadım kaç tekme attığımı hatırlamıyorum. iyice rahatladıktan sonra, cebimden elli kuruş çıkarıp önüne attım. al sana dedim, yediğin dayak için veriyorum diye ekledim. nasıl sevindi fakir, görmeliydiniz. sonra hemen belediyeyi aradım, gelin toplayın bu şeyleri buradan diye atarlandım.

    ayağımıza takılıyorlar ya...
    4 ...
  52. ilgi cekmek istiyorum

    257.
  53. yaklaşık 7-8 ay önce burada bişeyler yazmaya hak kazanmıştım. bu benim için inanılmaz büyük bir olaydı. hayatımda hiç heyecanlanmadığım kadar heyecanlanmıştım zira; örtülü ifşa, güvenli flört, klavye delikanlılığı, kimliğinden sıyrılabilme ihtimali...
    bütün bunlar mübarek ruhumun havalara uçmasına sebep olmuştu. minik ilçekis o gün şen ve şakraktı..

    bilen bilir; 160 üstü aykum, inanılmaz sosyal kabiliyetlerim, enteresan deham, mükemmel vücudum ile sözlüğe ve buradaki sıradanlara katkıydı niyetim. sosyal kaygılardan, kendini kabullenememekten, ucuz varoluş çabalarından kurtulmaları için; sonsuz birikimimi siz; hayat yetersizleri ile paylaşmak istedim, amme hizmetiydi belkide, ilgi çekmek işin tuzu biberiydi sadece...

    gel görki güç faşisti bir kaç sıradan moderatörün ve sürekli açık arayan yaşam yetersizi gammazların, müthiş baskısına uğradım. gayet nazenin olan iç dünyam bu saldırılarla yerle bir oldu. mübarek gözlerimden bir kaç damla yaş süzüldüğünü de utanarak itiraf edeceğim. bunu sebebi elbetteki sürekli çaylak edilmemdi. bir insan 7-8 ayda 10 dan fazla çaylak olur mu arkadaşım? şaşırmamak elde değil. neymiş aynı konuları irdeliyor muşum? neymiş provakatif başlıklar açıyor musum? hayatımda ilk defa, reelde asadasdasdasd diye güldürmüştü bu sebepler beni. asdasdasd diye gülmüştüm. garip bi durumdu...

    çaylaklık cezası; bu mekanda bulunmak için yetersizsin, git piş ve gel demektir; başka bir açıklaması olamaz...ulen denyolar; siz kimsinizde benim mübarek dehamı sorgulayıp yargılıyorsunuz? lan ben doğunca şehrin sebeke suyu kesilmiş; onun yerine pekmez akmış pekmez. hanginiz doğunca böyle bir şey oldu? benim mucizelerimi daha ne kadar görmezden geleceksiniz? rahmetli ananem anlatır: meğer ben anamdan olurken, gökyüzünden bi ışık süzülmüş yer yüzüne, akabinde bütün mahalle, bütün şehir toplanmış ışığın başına, ışığın içinden daşşakları dışarıda bir maymun ile kamyon karışımı gayet nurlu bir yaratık elinde binlerce kağıtla belirmiş. ardından ' ey ahali, alın bu belgeleri, bunlar sizin geçmiş elektrik borçlarınızın affını gösteren belgelerdir. alın gayri, bütün bu iyiliklerimiz, nur yüzlü ilçekis'in dünyanızı şereflendirmesi adınadır. bunu bilin ve o sonsuz bilgeye saygıda kusur etmeyin sakın.' diye eklemiş. bu enteresan olayın benim çaylaklık cezalarım ile ilintisini siz sıradanlar bile fark etmiş olmalısınız. bunu paylaşmak istedim.

    unutmadan ekleyeyim; dünyanın en sıradan topluluğu, galatasaray taraftarlarıdır.
    7 ...
  54. ne mutlu türküm diyen riyakar kürt

    1.
  55. aslını inkar eden, benliğini kabul etmeyen, milletini onu ancak, onlara öykünmesi koşulunda kabul eden bir millete tercih eden

    riyakar, iğrenç kürttür.

    bunu söylemesini isteyen bazı ahmak türk'lere hiç katlanamıyorum. neymiş, ne mutlu türküm diyen kürt, vatanını seviyormuş. hasittir

    diyorum. kendi yoz mücadelelerindeki, türklük imgesi altında varoluşma girişimlerinin ucuz bir varyasyonudur yaptıkları. eğer bir kürt

    ne mutlu türküm diyorsa, kendisinden utanmalıdır. eğer bir türk, bir kürdün; ne mutlu türk'üm demesini istiyorsa; zavallının tekidir.

    bu kadar nettir hayat aslında.
    2 ...
  56. türk gençlerinin yüzde 90 ı işe yaramazdır

    1.
  57. aksini iddia edenin analtik düşünceden yoksunluğunu gösteren irde.

    * yarısının galtasaray taraftarı olması,

    * genelinın devlete kapak atmaya çalışsan, yeteneksiz ve boş insanlar olması,

    * ülkesinin anası *ikilirken, aziz başkan, ünsal başkan diye ahmakça çığırmaları,

    * hiç bir işe yaramayıp, emeğiyle çalışan kürtleri ötelemeye çalışmaları,

    * büyük bir bölümünün genel evde milli olacak kadar, ucuz bir haz anlayışı olması,

    * güzel bir kadın-yakışıklı bir erkek için,canlarını verecek kadar esrik bir cinsel iptiladan muzdarip olmaları,

    yorumdan, analizden, üretmekten uzak olan gençler, malesef bu güzide ırka yakışmıyor.

    not: ama niçin kötülüyorsunuz?
    18 ...
  58. savaş eşiğindeki bir ülkede galatasaraylı olmak

    1.
  59. var olmanın en aşağılık hafifliğini yaşamaktır.

    tek derdi, takımının ambrabat'ı kadrosuna kattıktan sonra; şampiyonlar ligi şampiyonluğuna 1 cm daha yaklaştığı olan; bu avam tabaka

    malesef söz konusu muz cumhuriyetinin genel ve acı verici profilidir. bunlar 1 yıldan fazla bir sürede, iğrenç varlıklarını

    takımlarının sexi başkanlarının aktivist ruhunda tatmin etmişlerdir.

    ey yüce tanrım, galatasaraylıları yarattığında ne düşünüyordun acaba?

    not: futbol benim için sadece sıradanların afyonu olan bir aptal oyunudur.
    9 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük