Ruhunu şeytana satmadan, albüm çıkarmak için pek çok yatak ve kucak gezmeden, hatta gerekirse eşcinsel rolü kesmeden ünlü olunması biraz zordur. O yüzden ortada sorunsal yoktur gerçek vardır.
Barış Mançonun 1980' lerde kullandığı bir sözdür. 10 madde saymıştır. "Bunlara sanatçı diyin bana değil" diyerek. Ben aklımda kalan ilkini sayacağım. Diğerleri kendi eklememdir.
1. Evli barklı futbolcularla gezip tozanlar (bkz: hülya avşar)
2. Araklama bestelerle kendini birşey oldum sananlar.
3. Halkın acılarından servet yapanlar.
4. Albüm satsın diye sansasyon veya göstermelik aşka girenler.
5. Dönme taklidi yapanlar ve derken kestirip harbiden dönme olanlar.
Başka takım taraftarları, islam Çupi ve Fenerbahçe sevgisi nedir bilmedikleri için Fenerbahçenin "bırakılabilir" olduğunu düşünmesi normal olsa da Fenerbahçelilere "bunlar Fenerbahçe sevgisinden ne anlar" lafını hatırlatan durumdur.
Çeşitli örnekler verilebilirse de en çok bilinenleri iki şarkı söyleyince veya iki tv programında şöyle bir görününce veya iki güzel pas verince kendini şöhret ve hatta adam olsun sanan insan grubudur.
Örnek çoktur.
Amrabat
Burak
Bilumum pop sanatçılarının ve adı manken olanların %99'u bu sınıfa girer.
Üstün zekalılar ki ingilizce de "talented person" tabir edilmektedirler, ülkelerin aslında ençok üzerinde durmaları gereken kişilerdir. Ancak ne var ki batılı ülkeler bunları devlet olarak sahiplenirken bizde ancak özel okullarla iş götürülmeye çalışılmaktadır.
Bu nedenle bir çok çocuk ülkemiz için çalışacağına okulu dışarda okuyup batı medeniyeti için yardırmayı tercih etmektedir. Nasa da, Google da Microsoft ta çalışan bu gençler aslında yitirilmiş değerleri olsa gerektir.