bu yorumu yapan lavuk "fotoğrafı ben çektim" demek istiyordur.
lan tuşa bastın altı üstü ara güler mi oldun eşşoğlu eşşek.
2-)
"kilo mu aldın sen?" teyzesi.
mutlaka fotoğraflar da açık arar, hiç bir şey bulamazsa bok atar.
evet kilo aldım 3000 kilo oldum teyze desen nafile.
3-)
"toplanıyosunuz haber vermiyosunuz" tribi.
bu tribi atan arkadaş grubunun duygusal elemanı.
ulan sensiz 2 duble içtik, 2 lokma yedik diye niye kendini aldatılmış sayıyorsun at kafası.
yarın bir gün bi de senle gideriz nedir yani.
4-)
"yine yakıyosun" "off çok güzelsin" "aman allahım"
klasik bir yalaka.
yoruma söze çok gerek yok.
ha ekleyim bu gözler bunu da gördü çünkü...
"moda çekimi mi?"
evet moda çekimi amk.
manken ya hatun.
lan yürünür tamam da sen koşmuşun depar atmışın at ağızlı.
5-)
"kimin oğlu/kızı" ebeveyni.
yani diyor ki burada anne-baba siz o kadar beğeniyorsunuz ama genler hep benden.
ben yaptım onu.
ona göre ha.
bir de unutmadan ekleyeyim.
olm bak bi kızın alakalı alakasız bütün fotoğraflarını beğenirsen kız ilahi bi şekilde senden hoşlanır diye alakasız inanış var galiba.
yalan o yalan.
jigolo abiniz söylesin de sonra ben duymadım bana söylemediler demeyin.
1-)
mutlaka her ramazan da bir elinde pide bir elinde cola şişesi koşarak/bisikletle iftara yetişen sevimli çocuk.
2-)
inatçı lekelerin aslında o kadar inatçı olmadığını iddia eden deterjan markaları.
3-)
her bayram yalnızlıktan, hatırlanmamaktan üzülerek uzaklara bakarak eski bayramları düşünen yaşlı insanlı çikolata şeker markaları.
4-)
beyaz pantolon giyme ve hareket kabiliyeti vaad eden kadın pedi markaları.
5-)
pişiksiz geceler garantisi veren çocuk bezleri.
6-)
içerde olan kameraya rağmen kapı çalıp açtığında karşısında ünlü görünce şaşıran ev hanımı.
7-)
makinenin rezistansını sökecek kadar teknik servis bilgisine sahip olup suyun kireçli olmasına şaşıran kadın.
8-)
yumurtanın fırçalanmamış tarafıyla özellikleri anlatılan diş macunları.
9-)
29.000 * liradan başlayan fiyatlarla...diye başlayan araba reklamları. arkadaş bi reklamda * işaretini görürseniz tırsın. bilin ki araba reklamda görülene benzemesi için bi 30.000 lira daha ister.
10-)
ısırıldığı zaman "çatıııırttt" diye ses çıkartan dondurma reklamları.
ulan hangi açıyla ısırırsan ısır o sesi çıkartana denk gelemedim ben ahir ömrümde.
"müşteri her zaman haklıdır" zırhını bürünerek ticarethaneye gelerek kurulan cümlelerdir.
insanı ticaret yaptığına yapacağına pişman eden her durumda sinirlendirir.
hatta öyle bi boyut kazanır ki güldürürken sinirlenir, düşünürken sinirlenir, sinirlenirken kendinizi amaan.
durun ben en çok sinir olduklarımı yazayım da.
siz kullanmayın.
n'olur kullanmayın.
biri elimde kalacak o olacak.
siz kalmayın.
1-) bize de mi bu fiyat?
bak bu sinirlendirken sinirlendirir.
öyle bir şey.
birader sen kimsin? ne zaman yakın olduk sana akraba indirimi yapayım? fiyat politikası dediğin müşterinin tipine göre yapılan bir şey değil ki.
2-) aynısı şurada daha ucuzdu.
git oradan al kardeşim.
senin kolundan tutup nolur benden al, sen bunu benden almazsan evimi satmak zorunda kalacam mı dedim?
git oradan al böyle pazarlık olmaz.
3-) yerliyiz biz.
özellikle turistik mekanlarda ticaret yapanları en çok çileden çıkartan cümledir.
ulan sanki arkalı önlü farklı etiket basıyoruz. türk değilse şuna bi geçirelim diyoruz.
bi de o kadar gerizekalıyız ki yerli turist olduğunu bütün muhabbete rağmen sen bu cümleyi kurana kadar anlamıyoruz.
4-) fiş almasak ne olur?
valla ayıp olur. o fişi zaten mecbur vereceğim arkadaş.
5-) bunun sana gelişi kaç lira?
sanane birader. toptancı mısın? oradan mı alacaksın? gelişinden versem taş mi yiyeceğim lan ben?
6-) pazarlık sünnettir.
etme demiyorum hobi olarak et. az et. vur derken öldürme.
evi bedava vereyim arada gelip kira vereyim istersen.
valla daha yazardım da yazarken bile sinirlendim.
hepimiz her hangi bir yerin müşterisiyiz.
"yahu bende diyorum bu kulak çınlaması nereden geliyordu" diyorsanız.
bu cümleleri kullanmaktan vazgeçin güzel kardeşlerim.
hadi eyvallah.
o kadar uzun nick alınır mı anasını satayım karakter yetmedi.
neyse...
her zaman sahalarda görmek istediğimiz kız kavgasını sözlüğe taşımış olan yazarlardır.
nerede o sözlük abazalarını peşinden sürükleyen kızlar, nerede burada ucuz ucuz ayar verenler.
yapmayın çocuklar.
ha illa kavga edecekseniz kuralları belirleyin.
öyle saç çekmeli tırnak saplamalı olmasın.
ilişkinin keyfini kaçıran şeylerdir. neylerdir durun anlatayım. ama öncellikle kesinlikle bir ilişkide olmaması gerekenleri söyleyim ben.
düzgün bir ilişki yaşamak için olmaması gerekenlerdir.
o kadar çok şey var ki ben aklıma gelenleri yazayım bu da tarihin karanlık...tamam tamam durun.
taktik savaşları: bir ilişkide kesinlikle olmaması gerekendir.
"yok o arayana kadar aramayım"
"yok önce o kutlasın bakayım unutacak mı?"
"biraz trip atayım kıymetimi bilsin."
arkadaş ilişki ilişki olmaktan çıkıyor resmen taktik savaşına dönüyor.
napayım takımı sahaya klasik 4-4-2 yle mi salayım?
kanatları mı kullandırayım?
pres mi yaptırayım!
soğudum:
bunu duyduğum anda allah benim canımı alıyor kendimden geçiyorum resmen.
"yok şunu dedin senden soğudum"
"yok bunu yaptın acaip soğudum"
ilişki ilişki olmaktan çıkıyor alakart menüye dönüyor anasını satayım.
anlamsız anlamsız bi soğudum bi ısındım vallahi pastörize oluyorum.
pastörize olmak böyle bir şeydi değil mi lan?
kıyaslanmak:
durun lan hemen öyle değil.
"ama biliyo musun merve'nin sevgilisi ona günde 100 tane mesaj atıyormuş."
"handan'ın sevgilisi onun arkadaşlarıyla çıkmasına bir şey demiyormuş."
arkadaş zaten seni beni yıldıran anne faciaları var.
ruşen amcanın oğlu sedat var.
bu işsiz pezevenkler nereden çıktı? 100 mesaj ne lan parmakların su toplar kötü örnek dingil.
güvensizlik:
halı sahaya giderken bile "yok fotoğraf at yok ara"
isterseniz yoklama defterini getireyim.
maç raporlarını getireyim.
"sekreter kız duruyor mu?"
yok çıkarttık işten süleyman abi bakıyor telefonlara.
arkadaş güvenmiyorsan yaşama zaten o ilişkiyi zulme ne gerek var?
bu arada ihanet, aldatma gibi şeyleri yazmadım.
onlar ilişkinin keyfini kaçırmaz, anasını...
bunları yapmayın yapanlardan uzak durun.
hadi eyvallah.
bir iç anadolu efsanesidir.
konya ereğli' de uzun yıllardır hep aynı yöntemle üretilen; hatta sırf bu yüzden çok kolay bulunamayan inanılmaz lezzetli gofrettir.
sahibi olan amca "tadı bozulur" gerekçesiyle eski üretim yöntemini değiştirmiyor, sırf bu yüzden yıllar sonra bu gofreti tadan "hala aynı" diyebiliyor. bunun yerine vardiyalı olarak 24 saat üretim yapıyor.
Seattle Seahawks ABD'nin Seattle, Washington şehrinde bulunan Amerikan futbolu takımıdır. Takım National Football League (NFL)'nin Ulusal Futbol Konferansı'nda Batı grubundadır. 1976 yılında kurulmuştur. *
8 yıl aradan sonra Super Bowl'da oynayacak olan takımdır.
bu sene o sene diyor, kupaya giden yolda başarılar diliyoruz.
kalabalıkların arasında bile kendini belli etme yeteneğine sahip olan erkektir.
özelliklerini şöyle bi anlatayım ben.
uzun saç- lise yılları boyunca öğretmenlerinin "pazartesi o saçları kestirmeden gelme" cümlesi içine dert etmiş olan taze üniversiteli hemen saçını uzatır. bunların akıllısı uzatma döneminin en pisi olarak tanımlanan ara uzunluğu yaz tatiline getirir. konser olsa da bi koşu gidip headbang yapsam diye yanıp tutuşur.
şakalı t-shirt- üzerinde "bira bu göbeğin altındadır." "i'm not nomal" "geçici olarak servis dışı" gibi kötü şakalar barındıran tshirtler tercih ederler. gece çıkarken bu tshirtlerin üzerine kareli gömlek giyerek tarzlarına tarz katarlar.
çimlerde gitar çalma- dershaneler tarafından dergilerin üzerinde gördüğü çime oturmuş kızlı erkekli gruplara sınava hazırlanırken gıptayla bakmanın vermiş olduğu gazla gelir gelmez çimlere yayılırlar. bunların bir de elinde gitar olan bir üst modeli vardır.
üniversite de kızlar teklif ediyor- bu olguya inanıp kızlara puslu puslu bakarken zamanla gerçek olmadığını anlayarak hayal kırıklığı başlar, gitarını alıp koşarak çimlere gider. gelsin duygusal şarkılar...
itiraf sayfası- sadece hazırlık ve 1. sınıf öğrencilerinin kullandığı üniversite itiraf sayfalarında çalıların arasına saklanmış aslan gibi bekleyerek avını kollar.
cüzdanda ki kondom izi- lise biter bitmez alınıp cüzdana zula yapılmış ama hiç kullanılmayan kondom'un cüzdan da bıraktığı izi takip ederek hemen bulabilirsiniz bu arkadaşı.
amerikan futbolu- okulda gördüğü "montlu bebeler" ve ortamlarına ilk etapta gıptayla bakıp "gidip şu monttan bi tane alayım" diye hemen antrenmana gelip daha sonra koşarak kaçar ve "montlu abazalar yaa her yere montla gidiyolar kızılay mı dağıtmış bunu" diye bok atarlar. kıyamam.
kalabalık arkadaş grubu- kız erkek fark etmez mutlaka kalabalık bir arkadaş grubuna dahil olur. daha sonra zaten sıkılır bu grup kendini dağıtır.
aklıma gelenler şimdilik bunlar.
hadi öptüm bay.
daha da yazardım ama cumartesi gecesi lan bu gün bi çıkalım değil mi?
ayrıca sizde çıkın olm napacaksınız evde?
bir dönem neredeyse her yerde görülen ve "akım" sayılabilecek hale gelen bitmesiyle insanı mutlu edenlerdir.
1- kolbastı-
karadenize özgü olan bu oyun türü bir ara türkiye'nin her yerinde aktif olarak oynanıyordu.
bitti de kurtulduk.
2- gangnam style- güney korelinin bütün dünyanın başına bela ettiği şarkı/dans.
bitti de kurtulduk valla.
3- klişe dövmeler- bir dönem akrep, hançer gibi yapılan dövmeler sonra uzak doğu dillerinde yapılmaya başlandı.
dövmeci dingil olsa istediğini yazardı sizde "abi çok felsefik" diye dolanır dururdunuz.
bitti. bitti değil mi lan?
bak carpe diem ve only god can judge me olayını söylemiyorum bile.
4- michael jackson taklitleri- özellikle öldükten sonra ortaya çıkan bir ara metre kareye 15 tane düşen michael jackson taklitleri vardı.
lan iyi ki bitti. yoksa "eni vici vokke".
5- youtube fenomenleri- "ne zaman didim hacı" "nereye sıçacaklar?" "kalk soğan doğra gerizekalı" gibi bir ara bütün pis geyiklerin baş aktörleri olan videolardır.
onlar da unutuldu.
unutulmadıysa "sen 3 milyar 750 milyon ne yaptın sen?"
tamam tamam sustum.
6- sevgiliyle açılan facebook hesapları- bir çok insanın çevresinde görüp facebook kapatmasına neden olan, iğrenç vıcık vıcık ilişki hareketiydi.
aldığım duyumlara göre artık pek yapan kalmamış.
oh lan.
7- akasya durağı- bir ara artık kader olarak görmeye başladığımız, izleyici kitlesi belli olmayan ama yayından da kalkmayan diziydi.
ben zaten şu hayatta bi akp seçmenine denk gelemedim %50 aldıklarında bile bir de akasya durağı izleyicisine.
8- 118 reklamları- sürekli göbek atılan ve insanı bunaltan reklamlardı.
zaten hepimiz belgesel ve yabancı dizi izliyoruz.
nerede denk geldiysek buna.
bitti ama oh.
ya da azaldı bilmiyorum.
daha fazla aklıma gelmedi.
geldi de ben mi üşendim yazmaya bilmiyorum.
öptüm bay.
gazeteci soruyor "başkan galatasaray ile aranızın bozuk olduğu söyleniyor?" ve tüpçü cevap veriyor "bozuk olsa bizden kupa alabilirler mi?"
ve sonra bir kurgu başladı.
film gibi bir senaryo, aktörleri belli; amacı belli.
galasaray'ın 4. yıldızı takmasını engellemek.
ve bunu sadece futbolla yapabilecek olan yok, yoktu sezon başında.
süper kupa maçında mert günok'un inanılmaz performansı olmasa sonuç çok daha farklı olurdu.
yabancı kuralının değişmesini isteyen 17 kulüp var itiraz eden tek.
ve o tek kulübün isteği oluyor, çünkü dedim ya kurgu var beyler!
biliyorlar ki galatasaray planlamasını "değişecek" denilmesi üzerine yaptı, biliyorlar ki bu yabancı kuralı değişirse galatasaray'ın önünü kesemezler.
baktılar bununla da olmayacak boşta olan onlarca hocaya rağmen nedense fatih terim'e yanaşılıyor milli takım hocalığı için.
zaten ünal aysal'a sorunları olan fatih terim bunu koz olarak kullanayım derken çarşı karışıyor...
baktılar takım bir şekilde yine toparlıyor.
ha bu arada iteklenen fenerbahçe var.
öyle hakem hataları oluyor ki lig başlayınca buna hata demek imkansız hale geliyor.
bir hafta önce rize'de caner erkin'i atmayan atamayan hakem, o kötü performansına rağmen bir hafta sonra galatasaray maçına veriliyor... yine rezil bi yönetim... yunus yıldırım görevini tamamlıyor. ve onun gibi kurulmuş, koşullanmış hakemler.
bunlarla bitti mi sandınız?
90+ fenerbahçe atana kadar kuralı getiriliyor lige.
enteresan bir şekilde galatasaray maçlarında tölare ediliyor sertlik.
ve daha niceleri.
görünen o ki tüpçü sözünü tutacak "bozuk olsa bizden kupa alabilirler mi?" demiştim ben size diyecek.
bizde hep birlikte oturup izleyeceğiz. izliyoruz.
iyi seyirler!
ayrıca 4 te 4 yapan beşiktaş, kendine güvenen beşiktaş bir şekilde saf dışı bırakılıyor en azından denemesi yapılıyor. hiç mi kaybetmedi beşiktaş galatasaray'a? saha içinin daha karışık olduğu zamanlarda sahaya girmeyen beşiktaş taraftarı orada mı girdi? ama birden türeyen ve daha sonra ortalıkta görünmeyen 1453 kartalları çıktı piyasaya. sonra kasımpaşa maçıyla "hem nalına hem mıhına" denemesi.
bir erkeği her türlü tavırdan, tripten; tartışmadan kurtaracak olan tavırdır.
canınız tartışmak mı istemiyor?
konuyu tartışmaya değer bulmuyor musunuz?
"tamam" deyin...
ve huzuru içinizde hissedin.
- çoraplarını bi da salona bırakırsan karışmam!
+ tamam. (naparsın! ya of dersen trip olur o kavga uzar allah uzar hiç gereği yok)
- kim bu kız? niye arıyor bu saatte? söyle aramasın bida!
+ tamam. ( gereksiz açıklama yok, uzayan tartışma yok)
ha diyelim ki sizin "tamam" demenize rağmen hatun kişi tartışma tırmandırma peşinde. o zaman sakin kalın, gülerek konuşun ve sinir edin. bırakın şimdi onlar düşünsün!
sinirlendirmek için ve hatun kişiyi pişman etmek için söylenecek bi kaç örnek cümle söyleyim aklınızda bulunsun.
- niye bu kadar çabuk sinirleniyorsun? ":):)"
- çocuk çocuk tavırlar cık cık cık ";)"
- çok tatlısın.
- kavga etmeye ne gerek var ya ":)"
bu gibi itici tavırlarla tartışmalar bi şekilde bitirildikten sonra sinirleri alınmış kulak memesi kıvamında güzel bi sevdiceğiniz olur.
ha bunları yaparken unutmayın çelik gibi sinirlerinizin olması lazım aynı taktik size karşı da kullanılabilir çünkü.
kış mevsimidir.
sonbahar diyenler olabilir, o da olur sorun yok.
öyle benim gibi "battaniye altında film izlemek, sarılarak uyumak, elele yürümek" gibi sığ bir romantizm anlayışı olan benim gibi kütükler için kesinlikle olması gerekendir.
romantizm hiç olmasa ya da daha doğrusu öğretilmiş romantizm olmasa dünya çok daha güzel bir yer olurdu. ama var...
o yüzden romantizm için en ideal mevsim "kış"tır.
35 derece sıcakta sarılarak uyumanın neresi romantizm? allah aşkına bırakın döne döne uyuyalım.
35 derece sıcakta el ele yürümek? terleyen avuç içi mi romantik?
mumlu şaraplı ağır yemekleri söylemiyorum bile.
o yüzden illa "romantik ol biraz öküz" baskıları altında kalıyorsanız bari kış mevsimine denk getirin.
ayrıca:
aynı renk "she's my juliet" ya da "he is my hero" gibi t-shirtler giymek, elinize kocaman bir peluş almak sizi romantik değil ılık yapar.
durun dinlenin kaçın güzel kardeşim.
öptüm bay.
1- erkek kankası: bu kız tipimiz 3lü 5 li erkek gruplarının yegane çiçeğidir. çiçek dediysem lafın gelişi...sürekli erkeklerle takılmanın verdiği rahatlık bu ablayı senin benim kadar delikanlı yapar neredeyse. bu ablanın açıklaması "ben aslında erkeklerle daha iyi anlaşıyorum ya. kızlar kıskanıyor, çekemiyor erkekler öyle değil." dir.
2- o kadar makyajı ben yapsam: bu tipimiz erkeklerin çok beğendiği kadınlara bok atmak için tasarlanmış olandır. siz kimi beğenirseniz beğenin "bu kadar makyajı ben yapsam var yaa off" ya da " o kız makyajsız götüm gibi" dir.
3- ben senin bildiğin kızlardan değilim: "kim la bu benim bildiğim kızlar?" diye düşündüren ablamızdır. ne derseniz ne yaparsanız yapın yapmak istemediği bir şeyi söylerseniz bu cümleyi koruma kalkanı olarak kullanır ve her sıkıştığında devreye sokar. nasıl oluyor lan hakikaten bizim bilmediğimiz kızlar?
4- evlenince yaparız: ilerleyen yaşını kaçırdığı fırsatları en yakın arkadaşının evlenmesiyle yarışta geri kalmış hissini "koca bulayım aman açığı kapatayım" diye ...bir kaç diyalogla açıklayayım:
-aa ne tatlı köpek.
+ evleninceb izde alalım hayatım.
-aafsafgasg
-kabak sevmiyorum ya.
+ evlenince yapmam hayatım.
-asfasfasg.
-bu gün dışarı çıkmayalım ya.
+ evlenince çok çıkarız değil mi hayatım?
-afasgasgasdg
-arkadaşlarımla pes oynucam, gelemem.
+evlenince benimle pes oynarsın değil mi hayatım?
- yok annenle oynayacam artık.
5- kıl yumakları: epilasyonun varlığından haberi olmayan ablalardır. kol kılını, kaş ve bıyığı kader olarak görürler. epilasyon var ama...ayrıca 80'li yılların modası olan favori kullanırlar. bu kızlara tek tavsiyem bari kirli sakal bırakın modayı takip edin.
6- bütün erkekler aynı: dünya üzerinde yer alan bütün erkekleri tanımış gibi kesin ve katı yargıları olan ablamızdır.
sözlük yazarlarının teknolojiden beklentileridir.
öyle tükenmeyen enerji, uçan araba, ışınlanma gibi jetgiller beklentileri değildir. basit ama işlevsel beklentilerdir.
1- kaybolmayan çakmak: evin içerisinde kara delik varmışcasına sürekli kaybolan çakmaklara çözüm bulunsun. o zalım çakmak kaybolmasın.
2- sağlıklı ama lezzetli besinler: ben yıldım arkadaş lezzetli=sağlıksız sağlıklı=saman düzeninden. genetiği değiştirilmiş organizmalar diye kısır domates tohumu yapmakla olmuyor bu işler.
3- trip atmayan kadın: bulsunlar o geni hepsini alamasalar bile köreltsin bilim insanları; hobi olarak trip atsın kadınlar.
4- nevresim değiştirme robotu: öyle bi robot yapsınlar ki sadece nevresim değiştirsin yeter. tek başına nevresim değiştirmek ölümden zor geliyor.
5- yatağa yatınca uzakta olmayan kumanda: bilim insanları bakın insan diyorum bilim adamı diyerek feminist olanları kızdırmak yok. yatağa uzanıp "ulan 2 zap yapıp zıbarayım" derken en ulaşılamayacak yerde görülen kumanda var ya...hah artık o olmasın. yataktan kalkmadan o kumanda gelsin. bir de hazır yatmışken lamba kapansın. *
ne romeo-juliet ne leyla ile mecnun ne kerem ile aslı ne homer simpson- marge simpson ne de lily aldrin - marshall eriksen bu çiftin ulaştığı uyum seviyesine ulaşamamıştır.
şu hayatta daha fazla imrendiğim tek çift yok, valla yok.
yılbaşı gecesini iyi geçirmek adına yapılabilecek olanlardır.
elimden geldiğince anlatayım, bu kıyağımı da unutmayın.
1- yılbaşı gecesi dışarı çıkmak:
yılbaşı gecesi aslına bakarsanız dışarı çıkılmaması gereken bir gecedir.
sadece siz değil it, kopuk, çakal uzun lafın kısası hacısı da ibnesi de dışarıda olur.
bu yüzden mümkün mertebe dışarı çıkmamaya çalışın, ev partisi iyidir samimidir güvenlidir.
"abi hatun zorlu illa çıkalım diyor" diyorsanız o zaman daha önce gittiğiniz mekanlar arasından bir tercih yapın.
2- alkol alacaksanız koşulsuz ve şartsız taksi kullanın.
hem çevirme çok olur, hem kaza riski.
parası batsın olm canınızdan kıymetli mi?
3- yanında manitasıyla dışarı çıkacak olan erkek kardeşlerin kontrolü kaybedecek miktarda alkol almaması en önemli uyarıdır. taksim, kızılay gibi tacizcisi bol yerlerden uzak durun ki katil olmayın
unutmayın herkes dışarda ve o hatun kişinin güvenliği en fazla sizin sorumluluğunuzda.
4- "o kadar para verdim sınırsız içecem hüloğğğğğğ" demeyin, derseniz bile karıştırmayın ki hızınızı alamayıp 2015'e girmeyin.
5- dünya üzerinde en fazla 1 ocak tarihinde satılan alka seltzer' den mutlaka edinin. ertesi gününüz kurtulsun.
yılbaşı, sevgililer- anneler- babalar- doğum günlerinde alınan ve uzak durulması tavsiye edilen hediyelerdir.
ben size bunları madde madde açıklamaya çalışayım, belki bir yanlıştan dönersiniz.
yılbaşı arifesi bu kıyağımı unutmayın.
not: erkek bünyeleri, bu günleri unutmak en doğal hakkımız; bunu unutmayalım ama.
hepimiz biliyoruz ki peluş almak "anneniii bu gün oydu lan" dedikten sonra aldığımız bir imdat çekici ama uzak duralım.
hem koca koca adamların kendi kadar peluşu arabaya sığdırmaya çalışırken görüntüsü hiç hoş olmuyor.
kızlar hala bunu sempatik buluyorsanız zaten adam akıllı bir hediye almamışınız bu zamana kadar.
ne kadar iyi niyetle "benimle sonsuza kadar" demek için alınmış olsa bile o kadar çok kişi bunu demiş ki artık resmen şoku çıkmıştır bu kolyenin de uzak duralım.
insana alınacak en kötü hediyedir kanımca.
köpeklerin ağaca işemesiyle aynı mantık güdülür, "başının bağlı olduğu belli olsun" mesajı içerir; tasma gibi durur.
bunu yapan kalmamıştır diye umuyor başka bir şey eklemiyorum buna da.
6- kol düğmesi:
alınacak en şık hediyelerden biri gibi dursa bile bu da klişe hediyeler yarışında sol kulvardan birinciliği eline almak üzere.
7- kravat:
garanti olsun benim olsun niyetiyle alınmış hediyelerden birisidir.
aman.
yeter valla.
8- üzerinde fotoğraf baskısı olan her şey
kupa, yastık gibi ürünlerin üzerine avm içerisindeki standtan fotoğraf bastırıp hediye diye itelemeye çalışmak kimseye yakışmıyor.
9- oscar heykeli:
üzerinde yılın en iyi annesi-abisi-manitası-angutu-öküzü gibi yazılar yazılan oscar heykelleri.
and the oscar goes to...
Gördüğünüz en zor kullanım klavuzunu hatırlayın ve şimdi daha zoruna hazırlanın.
Diğer ırkların kızlarını klavuz yazacak kadar tanımadığımız için tasvir edemiyor olsak bile Türk kızı için bunu hazırlayabiliriz çünkü nerden baksanız ergenlikten itibaren bir 10 yıllık süreç Türk kızının elinde heba olmuştur. Not:her şeye rağmen Türk kızı kiymetledir, Türk annesinin çocuğuna.
1) tanışma evresi: Türk kızı bu evrede zorludur.her hangi bir oyun olsa eminre olun bu kısım hardest leveldir.numara alma dönemi bu kızlarımızla oldukça zorludur.
2)
flört evresi: Türk kızı bu evre içinde dünyanın en uyumlu kızıdır.siz nasıl birini hayal ediyorsanız o olur. Kuralları belirlemenize bile izin verir. Aman güzel kardeşim bu evreye kendini çok kaptırma...bu kısım geçici adeta bi tutorial. Oyunu sana öğretip yine zor bölümlere geçecek. Türk kızının bu kısımda sana aşık olduğu özelliklerine güvenme zaman geçtikçe sıkılacak çünkü.
3 )
ilişki evresi: beyin yanmak üzere değil mi? ilgi istiyor ilgilenince beni Boğma diyor. Kıskanırsan yobaz kıskanmazsan godoş. Sürpriz yaparsan emri vaki olur yapmazsan heyecan kaybolur. Hediye alırsan ne gerek vardı denir almazsan öküz bunu bile unuttu. Ararsan olmaz aramazsan hiç olmaz. Bu ve bunun gibi onlarca ikilem arasında fındık kadar farklı düşünebilme yeteneği ortadan kalkar.çok düşünmeyin kurcalamadan yaşayın.
4 )
Ayrılık evresi: en zor evrelerden biridir. Terk ederseniz kapağı kaldırılmamış küfürler duyabilir, alacağınız beddualarla gelecekteki 5 yılınızı riske edebilirsiniz. Terk edilip umursamazsanız yine aynı şeyler geçerlidir. O yüzden terk etmeyin, terk etmeye zorlayın. Terk edilince biraz bozulmuş gibi yapın. Egosu tatmin olsun yavrunun.
Yine bi final dönemi Buhranına şahitlik ettiniz hadi eyvallah.
uludağ üniversitesi korumalı futbol takımı ve atılım üniversitesi korumalı futbol takımı arasında gerçekleşecek olan maçtır.
saat 14.00 da oynanacaktır maç.
sahanın yeri uludağ'lı arkadaşlar tarafından biliniyordur, öğrendiğim de yazarım.
bütün amerikan futbolu sevenleri bekleriz.
not: atılım ı desteklemek koşuluyla.
Ray Lewis için hak ettiği emeklilik fırsatını alma imkanıdır. 2 takımında harika lb ve rb leri var. Bunun yanında playofflarda interception atmayan bir flacco Ravens için. Sonuç olarak go Ravens. Go ray lewis. Son dansı superbowl la yap.
DIE ANTWOORD un muazzam eğlenceli şarkısıdır.
aynı şeyi klip içinde söylemek isterdim ama olmadı, olduramadık ilişki yürümedi.
açın dinleyin dinletin yerse de izleyin.
türk atı kitabının yazarı.
harika yazarlığının yanında müthiş bir hayvansever ve iyi bir insandır.
atçılık fuar'ı için geldiği türkiye'de daveti kırmamış, ankara'ya uzanmış ve konferans için atılım üniversitesini ziyaret etmiştir.
ingilizcenizin hatalarını bir kaç cümlelik türkçesinin sempatisiyle kendisinin kapatması hem çok güldürmüş hem de kıskandırmıştır sempatisi.
