ikinokta altalta
262 (çağından bir adım önde)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 4.63 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ibne profesörler

    1.
  1. başlık zorunluymuş açıklamak gerekmiş. o zaman nedir ibne profesör ; öğrencilik yılları hiç olmamış gibi davranan.Hak hukuk diye bahsedip, daha hangi öğrencinin haklı hangisinin haksız olduğunu ayırt edemeyen ve insanlık dersi vermeye çalışan adamdır! adam...utanılası söz bu adam.

    Öğrenci : (tık tık tık) hocam müsait misiniz?
    prof : hııı!
    ö : hocam,ben derslere gelemiyorum çalışmak zorundayım.Hem çalışıp hem okumak durumundayım.Devamsızlıktan bırakcakmışsınız hiç bir şey yapamaz mıyız?
    p : hayır!
    ö : Ama hocam,buna gerçekten mecburum.Lütfen hocam beni devamsızlıktan bırakmayın.Alnımın akıyla okudum bunca yıl.
    p : Benim yapabileceğim bir şey yok! ya oku ya çalış...bu benim sorunum değil.!
    ö : peki hocam...

    Bu profesörün sorunu değil.kimin sorunu? Bu hocalarla mı bir yere gelmeye çalışıyoruz.Gelmeyelim daha iyi...
    21 ...
  2. çocukluktaki hayal kırıklıgı

    1.
  3. Asıl rengi kiremit rengiymiş üstelik rugan da değilmiş..Yıllar sonra öğrendim tek güzel ayakkabımın kırmızı olmadığını.. Yıllar sonra öğrendim ki meğerse kırmızı ruganı geç,kırmızı bile değilmiş o canımı yakan ayakkabılar.Ruganlığından zaten banane! Kırmızı olamadıktan sonra…
    O ayakkabıyı giyince canım acırdı,giyemeyince içim.Gerçek rengini öğrenince anladım iç ve can acısını..Yaş önemsizmiş hayal kırıklığı için kırmızı rengi kadar net öğrendim bunu.
    Ne de hevesliydim ilk gördüğümde siyah poşetten çıkar soluk kırmızı gibi olan rugan denen ayakkabıyı için.’bu senin’ dedi babaannem.Hemen giydim.Ama beyaz dantelli çorap olmazsa olmaz.Özenle katlanır bilekten ayakkabının üstüne dökülecek şekilde.Yaş anca 5,ayakkabı numarası en fazla 27…O zamanlar ‘çocuğu götürelim kıyafet alsın,ayakkabı seçsin’ yok nerdeeee.Ne getirilirse o.Getirildiğine şükür küçülmüş giymekten iyidir.

    Misafirliğe gittik o gün.Bende sözüm ona kırmızı rugan ayakkabı (kokusuna kurban.) yürüttüler 27 numara ayaklı,5 yaş civarlı çocuğu. Ayakkabı taş gibi,kaliteymiş ne de olsa…Ayağımı vurdu.Bir çıkarttım varılan yerde beyaz dantelli çorap kan revan.
    Ama eve dönüşte de giyildi aynı ayakkabı can acıtsa bile.Eve geldik ayakkabıyı ayağımdan çıkartamadı halam.27 numara olmuş muhtemelen 29. Sıcak su döktü biraz ayakkabıya yapışmış ayağıma.Sonra çıktı ayakkabı içimdeki tüm yaşam sevinciyle birlikte..Kaynak denilebilecek sıcaklıkta suyla yıkadı babaannem ayaklarımı söylene söylene. Bir kez daha lanet ettim annemin beni büyütmeyişine.Bir kez daha haykırmak istedim benim suçum mu bu ayakkabı vurdu küçük almışsınız diye ayaklarımın üstüne basamazken…Bir daha hiç giyemedim benim için kırmızı rugan,başkaları için kiremit rengi süet olan ayakkabılarımı.Baş ucumda durdu uzunca bir zaman. Sonra onlarda uzaklaştırıldı benden mutluluğum ve duygularım kadar…
    Ne zaman kırmızı rugan ayakkabılı 5 yaşlı bir çocuk görsem hala içim cayır cayır yanar.Ve bugün bolluk içinde alabildiğim ayakkabılardan biri.5yaş,27numara ayaklı iken kırmızı ruganımın vurduğu yeri vurup yara yapınca anladım ki ; içinde kalmışlık ömür boyu kalırmış ve acıların aslında en deriniymiş.
    5 ...
  4. 27 mart 2012

    1.
  5. herkes için neredeyse dünün aynısı olan gündür. bugün 'yürü ya kulum' söylemine nihayet mazhar olmuş bulunuyorum. işsizler ordusundan beyaz önlüklüler kademesine terfi etmiş bulunup vira bismillah diyorum. Herkese benden çay! nidaları yükseltmek istiyorum. kimseyle paylaşamadığım sevincimi uludağ ailemle paylaşmak istiyorum
    saygılar...*
    11 ...
  6. taraftar bilekliği

    1.
  7. herhangi bir takımın renklerini taşıyan plastik maddeyi koluna takıp, ne kadar tutkunu olduğunu ispatlamaya çalışmaktır kendileri. Tamam hadi bir erkeğin bu tür duygularla yetişmiş olduğunu,daha yürüyemezken bile taraftar eşyalarıyla ona oda yapıldığını, takım seçme hakkı verilmeden babadan oğula nesil gibi taraftarlığın fanatik olarak devam ettiğini biliyoruz.
    Ve biz biliyoruz ki her çocuğun tuttuğu takımlı bir futbol topu,çakmada alsa adidas edalı çorabı bilmem nesi olmuştur. adam böyle yetişti şartlar bunu gerektirdi... ama bayanlar çıkartın o 'ucubeleri' diyesi geliyor insanın. 20 yıl bebek oyuncak alındı sana,maç izlemekten sıkıldın,yanında tezahürat yapanlara çıkıştın o zaman çıkart ya. Yoksa paran gel ben adam gibi bir şey alayım sana ama takımının kadrosunu bile sayamadığın tam inanmadığın sırf hava için taktığın o bilekliği koy bir yere ve kaçarak uzaklaş.
    1 ...
  8. ne istiyorum biliyor musun

    1.
  9. Ne istiyorum biliyor musun?
    Binme o trene,biner gibi yap!
    Ama binme...Tam hareket ederken atla mesela aşağı
    Sarılalım sımsıkı bunca ayrılık niye!
    Gitmiyorum buradayım... de
    Dokun gözyaşlarıma ellerinle ve hatta yüreğinle
    Bu deli heyecanı yaşat mesela bana.Heyecandan bayılma kıvamına geleyim
    Lakin bayılamayacak kadar mutlu olayım.
    Gözümü kapatmaktan bile korkayım,ya hayalse diye...
    Bir daha göz kırpmamayı bile göze alayım!

    Ne istiyorum biliyor musun?!?
    Bir gün ellerinde 12tane uçan balonla gel.
    Her biri farklı renkte olsun.
    Her biri çocukluğumdan bir edayla gelsin mazlum,mahsun,masum...
    Bir vadide özgürlükleri benim elimden olsun ölümleri yerine.
    Kendim özgür olamadım bari balonlarım özgür olsun.
    Mutluluktan ağlayayım
    Hiç ağlamamak yerine göze alayım...
    21 ...
  10. güzel olduğu halde yalnız olan kız

    1.
  11. sadece dış güzelliğe bakan ahlak engelli erkeklerin hiçbir zaman keşif edemeyeceği, onurlu kızdır kendileri.
    3 ...
  12. çizmeye sıkıştırılmaya çalışılmış kot

    1.
  13. bol paça kotu çizmesinin içine tıkıştırmaya çalışan kız modelidir. Giyme yani onu tıkıştıracağına çizmen görünmesin. Neye benziyorsun ah bir telaffuz edebilsem. Kelimelerimi yetirebilsem anlatıcam ama. Tek lafı hak ediyorsun "götüme kaş göz çizsem daha güzel olur"
    6 ...
  14. hala böyle insanlar var

    1.
  15. Hala bir gününün 8 saati yani ömrünün 1/3 ünü uyuyan insanlar var
    Zamanı bu kadar değersiz kılabilen insanlar...
    Hala yazdığı iki iletiyle vatan kurtardığını sanan insanlar var
    Şehitlerini iki gün sonra unutup sefa içinde yaşayabilen insanlar...
    Hala dizi izleyeceğim diye her gün 5 saatini televizyona feda eden insanlar var
    Sonra da vaktim yok,zamanım ölü diye dövünen insanlar...
    Hala üniversitelerde devam zorunluluğu koyan insanlar var
    22sine gelmiş insanları bir kağıt parçasıyla tehdit edebilen insanlar...
    Hala bir insanı kıyafetine göre eleştiri yağmuruna tutabilen insanlar var.
    içine girmeyi düşünmeden yaftalayabilen insanlar...
    Hala birbirine dış görünüşüne bakarak aşık olan insanlar var.
    Ruhunun yada kalbinin kirliliğini yüzünün güzelliğiyle kapatabilen insanlar...
    Hala evde pişen yemeğe burun kıvırıp ben bunu yemem diyen insanlar var
    Açlık nedir hiç bilmemiş zenginlik budalası insanlar...
    Hala çocuğuna ders çalış diyebilen insanlar var.
    Ne yapması gerektiğini öğretememişliğin verdiği vicdan azaplı insanlar...
    Hala çocuğuna sokakta vurabilen 'anne' olarak nitelendirilen insanlar var
    Terbiyenin dayak değil sevgiyle verileceğini idrak edememiş insanlar...
    Hala çocuğunu komşununkiyle kıyaslayan 'baba' vasıflı insanlar var
    Kendi kıyaslanması sonucu bu hale gelip özgüven yoksunu nesil yetiştirdiğini unutan insanlar...
    Hala ilk görüşte birini sevmeyip ilişkisini kesen insanlar var
    Önyargının verdiği tahribatı hiç birzaman farkedememiş insanlar...
    Hala yıl olmuş 2012 diye başlayan saçma sapan espriler yapan insanlar var
    Bu kadar dert tasa varken aylaklıklarına yanmayan insanlar...
    22 ...
  16. beslenmek istenen garip hayvanlar

    1.
  17. yaklaşık ilkokul bitene kadar her çocukta gerçekleşen garip arzu istek silsilesinden yalnızca biridir.
    ilk olarak evimizde karafatma gördüğümde bu istek uyanmıştı bende.Hep ilgimi çekmiştir.Bazıları hızlı koşarken bazıları neden yavaş koşar diye. ya da masumane ya erkekse diye düşünürdüm isimden kaybetti...Bir kavanozda beslemek istedim ama tabiki olmadı.

    Sonra 6 yaşında bitlendim..Bana ait tek canlıyı beslemek istedim küçük bi kavanozda.Biraz saç teli kafa derisi ve hergün kan vericektim bir damla çocuk aklımda bunları bile düşünmüştüm.Kanımı vermeyi göze aldığım hayvanıda tabiki besleyemedim.

    En son umudum 8 yaşında yıkıldı...Bu defa kelebek beslemek istedim. onun amacı çok daha farklıydı.sadece 1 gün yaşadığına inanmayıp gözümle görmek istemiştim tüm inkarımla.. Tabi onada izin çıkmadı.

    Annemde haklıydı elbet. Eminim hamamböceği için mikrop kapacağımı düşündü.Bit için feda edeceğim kana kıyamadı.Kelebek içinde ölüm görmemi istemedi. En azından ben öyle düşünmek istedim ve düşündüm.Anne yüreği naparsın

    dipnot: kelebeğin 1gün ömrü olduğuna gözümle görmeden inanmayacağım.
    3 ...
  18. yetimhane günlüğü

    1.
  19. Her yetimhane çocuğunun kağıtlar yerine hafızasına çiviyle kazıdığı anılardır.
    Yıl bilmem kaç,yaş yaklaşık 6.
    Bugün anneler günüymüş anne televizyonda gördük.Hemen kapattı sevimanne televizyonu ve sarıldı ağlayanlara.Ben yine ağlamadım merak etme ama.
    Hava gökgürültülü yağmurlu yine.Korkuyorum ama ağlamıyorum merak etme anne.
    Bugün baş ucuma bir çizik daha attım bak hergün ki gibi.Rakam yazmayıda okumayıda bilmiyorum ama benim yerime okuyacak insanlar da var anne.Ama çizik atmakta zekici değil mi anne? Onlar 1000 olunca sen beni gelip alacakmışsın öyle söyledi sevimanne.Yan yatağımdaki mehmet abi varya o saydı 297 olmuş bugünle birlikte.1000'e yaklaşmışız anne,öyle söyledi sevimanne.
    Hem bugün 'ANNE' yazmayı öğrendim,mehmet abim öğretti baksana,ne kadar güzel bir yazı anne! yazısı bile güzel anne...
    Yatağımın demir ayağına yazdım seni hep benimle ol diye.Biraz dayak biraz azar ama ağlamadım merak etme anne.
    Sen o yazıyı görüp geldiysen artık birlikte uyuyacaksak sorun yok.Sildiler ama ben yine yazar yine dayağımı yerim anne!
    Sahi 1000 olunca gelecek misin? 1000'e az kalmış öyle söyledi gözleri yaşlı sevimanne...
    8 ...
  20. reklamlardaki yanlışlar

    1.
  21. inanılması en güç yanlışların başında gelen olgudur.
    70 milyonun izlediği ve günde en az 10 kere görünen şeylerin bu derece yanlış lanse edilmesi can sıkıcı.Ben hata fark ediyorsam bir zahmet ki yönetmeni de fark etmeli.
    En bariz hata; arçelik'in son reklamı.Çelik'in evlenme sahnesi. Çeliknaz'ın merdivenlerden inerken yere kadar olan duvağı neden dans ederken boynuna kadar.Nerede kısaldı o kadar?
    2 ...
  22. karın tokluğu için bu çaba

    1.
  23. Hayatta önemli olan karın tokluğuna nelerden vazgeçeceğini değil de nelerden vazgeçmemen gerektiğini öğrenmendir.
    Buda kısa çıkarımımdır.

    Martıyı martı yapan denizdir,gökyüzüdür,kısacası özgürlüktür...Deniz olmayan yerde martı yaşar mı? sorusuna muhattap etmek istiyorum sizleri.Cevabınız hayırsa lütfen devamına buyrun yazımın.
    Deniz olmadığı halde içinde martı yaşayan tek şehir Ankaradır.Ankara balık halinde yaşayan yüzlerce martı. Merak cezbeden konudur kısa araştırmadan sonra sonuç verir. Aslında ankarada yaşayan tüm martıların asıl yeri samsun sahilidir. Balıkçıların yakalayıp kasalara yükleyip tırlara yerleştirdiği balığın peşine düşerler. Ne nereye gittiğini bilirler o tırın ne de akıbetini...Yolda aşırılan 3 5 balık karın doymasına yettiği için Ankaraya kadar takip edilir o balık yüklü samsun doğuşlu ankara batışlı balık tırı. Takip sonunda menzile varılmış ve karın doymuştur. Martı kafasını kaldırdığında artık ne anne,ne baba,ne bir eş ne bir dost vardır orda ama karnı toktur. Ne denizi ne gökyüzü yani ne özgürlüğü vardır.Martı mıdır hala bir karın tokluğuna özgürce salındığı gökyüzü olmasa bile?

    Bu hikayede ki martı ben! gerisinin de kim yada neresi olduğunun anlamsızlığını yitirdiği nokta..
    Her sabah tekrar denizimi bulmak için yola koyulurum bir umut. O zaman haydi bugünde virabismillah.!
    5 ...
  24. konuşamayan profesörler

    1.
  25. iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlanan, ingilizce süper derecede bilmesine rağmen Türkçe konuşamayan yegane varlıktır.

    Adı: Lazım değil i.D.
    Statüsü: Profesör
    Vazgeçilmezi: 2saniyede bir bakmadan, tahtaya nokta dahi koyamadığı kitabı
    En büyük gafı: " Neydi o ya tamsayı fonksiyonu mu neydi öyle birşey vardı çocuklar, sanki ona benziyor bu."
    Anlatmak istediği: Tamdeğer fonksiyon. Zaten tamsayı fonksiyonu daha icat edilmedi
    En büyük özelliği: Tahtada yazdığı tarafı imha edip, öğrencinin yazmasını engellemek.
    Kendini ne sanıyor: Oxford üniversitesinden gelen teklifi reddeden ve diksiyonu tavan yapmış insan evladı.
    Öğrenci onu ne sanıyor: bir kelimeyi iki kere tekrarlamadan geçemeyen at hırsızı.
    Akla kazıdığı tek şey: Function yazıp fonksiyon okuyabilmektir.
    7 ...
  26. vefat eden babaya mektup

    3.
  27. baba dedim baba,babam.!
    Son bir kez vur o kapıya, koşarak açmazsam tükür suratıma. Terlikleri ayağına getirir hatta giydiririm babam. Söz bir daha asla o sofradan erken kalkmam. Televizyon kumandası için surat asmam. Her akşam kahve bile yaparım sana.
    Sen sadece otur ben çalışır kazanır eve bakarım. Gerekirse dilenirim. Bilirsin dediğim de yaparım. Bir poşet bile değmez eline. Alışverişi de ben yaparım. Sen tasalanma her şeyin en ucuzunu bulurum ayaklarım şişecek olsa bile.
    baba dedim baba,babam!
    söz bir daha bir dediğini iki etmem, akşam yemeklerine de geç kalmak yok. Arkadaşlarımla da gezmem seni iki dakika fazla görebileceksem. Sen yeterki son bir kez gel. Öyle bir gel ki isyanım tövbeme karışsın.
    Sadece son bir kez gel. Kokun içime sinsin. Küçüklüğümden korkunca yaninda yatardım ya. Son bir gece daha yaslansın sırtım sana. Söz bu sefer kıpırdanmam.
    baba dedim baba, babam!
    Beyaz bu defa yakışmamış babam. Anladım ki esmerlere beyaz o kadar da yakışmazmış. Sen yapamazsın duramazsın o karanlık mezarda babam. Ne olur son bir kez gel; ifratla tefrit arasında bırakma. Öyle bir gelki küfrüm tövbeme karışsın.Ne olur kalk babam daha çok erken kalk.
    Üniversite diplomamı sen vereceksin kalk allah aşkına. Daha eşim diyeceğim insanla tanışacaksın ne olur kalk. Dayanmıyor yüreğim yatma orda boylu boyunca beyaz kıyafetinle. Küstürme beni o renge. Kalk baba kalk.! kalk küfrüm tövbeme karışsın..yeterki kalk.!
    Baba dedim baba,babam!
    55 ...
  28. © 2025 uludağ sözlük