O son sahnede şule'nin müthiş bir oyunculukla ağlaması, behzat'ın her bölümde olduğu gibi oynamaması, olayı resmen yaşaması. Ercüment çözer'in incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden intikam alan şerefsiz bir manyak olması (ve bu manyağı çok güzel canlandırması) Harun, hayalet, akbaba. (ayrıca hayalet'in söylediği türkü) Hepsi, hepsi mükemmeldi. ilk kez dizi izlerken ağladım ya, daha ne diyeyim ben sözlük ? Ayrıca twitter'de dönüp dolaşan, diziyi baştan sona özetleyen bir cümleyi paylaşmak istiyorum.
Ali kaptan karakterine her türlü hakaret ve küfür edilsin izleyici tarafından, fazla fazla hakediyor ama "orospu çocuğu" denmesin lan. Öyle adaletli öyle yürekli ana görmedik biz...
Ali'nin vurulduğunu anladığım an silahı küçük osman'ın bulup babasını vurduğunu düşündüm. imkansız bir şey değil. Tüm olayları en çok izleyip en çok etkilenen o sonuçta. Ama Hasefe ananın yapması bomba oldu. Helal be! Öyle evlat olmaz olsun zaten. Gelini ölseydi daha çok üzülürdü kadın.
pink floyd şarkısını yorumlamasını bir zaytung haberi olarak kabul ettiğim (akıl sağlığımı ancak böyle koruyabiliyorum), ne bok yediği belli olmayan ortam insanı.
Onu göğüsüme yatırıp saçlarını kokladığım günlerdi...
Tek kişilik yatağın yaz sıcağında bizi yakıp kavurmasından mı, yoksa birbirimizden sıkıldığımızdan mı bilmem, sürekli derin nefesler alan, hırlayan, bazen de ölü taklidi yapan bir öfkemiz vardı.
internetten, seksten, şapşallıktan ve parasızlıktan fazla, fazla nasibimizi almış, ortalama 7 - 8 ay boyunca haftada 2 - 3 gün aynı yastığa baş koymuştuk.
Bütün bunlar daha fazlasını yaşamış olanlar için hiçbir şeydi belki. Ama bizi heyecanlandıracak, kızdıracak, hatta yerden yere vuracak, belki mutlu ve mutsuz edecek kadar iyiydi.
Ağlamadığım ya da bir şeylerden şikâyet edip onu sinirlendirmediğim sürece başını o dijital ekrandan kaldırmasa da iyiydi. Sarılması, sıcaklığı, esprileri, kokusu, her şeyi fazla, fazla iyiydi.
Fakat çok iyi ve çok kötü şeylerin uzun sürmediği gibi bu da uzun sürmedi.
Hiç olmamış gibi,
Hiç uğraşılmamış gibi,
Tüm yalanları kabul edip "evet yalan söyledim" demeye bile değmeyecek gibi,
Kafaya bir tane sıkmak gibi,
Bitti.
"Bari vicdanımız "izm" olmasın" diyerek bi taraflarımı yırtsam da popüler olmasına engel olamayacağımız sözde ideoloji. Artık lafları süslemekten çok içini doldurmaya baksak diyorum ? Diyorum da kime diyorum...
Fikri çok beğendim ben fakat ancak uzun vadede olabilecek bir şey. Hem teknoloji olarak hem de maddiyat olarak hiçbir ülke buna hazır değil. Üstelik ay'ın yüzeyinin güneş panelleriyle kaplanması herhangi bir sorun doğurup doğurmayacağı da bilinmiyor. Göte gelmeyelim sonra ? Ve acaba bu enerjiden yalnızca projeye destek olan ülkeler mi yararlanacak, yoksa "ay hepimizin" mantığıyla her ülkeye mi dağıtılacak ? Hiç sanmıyorum. "Kendin pişir, kendin ye" yapacaklardır büyük ihtimal. 3. dünya ülkeleri de dev disko topunun altında hayal kurarlar artık.
izlemeye başladığımda, konuk olan ekonomist, (ismini bilmiyorum) yanında oturan sosyoloğun(onun da ismini bilmiyorum) bir cümlesi üzerine "yalan söyleme!" dediğini işittim. Ve neden bilmiyorum masadaki hiç kimse bundan rahatsız olmadı ? "Birilerinin fikirleri, diğerlerinin yalanları" belki ama bir tv programında bu şekilde söylenmesi çok çirkin.
Bu son bölümle birlikte iyice emin olduğum tek şey ercüment çözer'in hatundan anlamayan bir herif olduğudur. Nerde çirkin karı var onunla sevişiyor adam. Hiç yakışıyor mu nejat işler gibi yakışıklı adamı öyle leş karılarla öpüştürmek lan ? Lütfen dikkat edilsin buna artık. Ayrıca güzel bölümdü. Harun ve hayalet yine güldürdü beni bol bol. Bozmamalarını ümit ediyoruz.
Ancak ve ancak öküz bir erkeğin söyleyebileceği, hem duygudan hem de mantıktan yoksun cümle.
Spermler yumurtayı döllemedikleri sürece asla bir canlı yerine konulamaz. Ama bazı erkekler kürtaj da kadına destek olayım derken "ya bebek değil ki o alt tarafı hücre yığını, hem ben boşaldığım da spermlerimin arkasından ağlıyo muyum" gibi kaş yapayım derken göz çıkarırlar. Erkek doğası gereği anneliği anlamaları mümkün olmasa da bir kadının hamile olduğunu öğrendiği an anne olduğunu, tüm vücudun ilk haftadan itibaren doğuma hazırlandığını ve kürtajın bu doğal süreci birden kestiği için derin psikolojik sorunlara yol açabileceğini bilmeleri, ona göre kadına yaklaşmaları gerek.
Dipnot: Ama ne yazık ki gayet "mantıklı" geçinen adamdan bile görmedim ben bunu, o ayrı.
Yalnız olan kadının da erkeğin de söyleyebileceği sitem ve üzüntü dolu cümle. Pencereyi açıp bağırarak söylenirse yalnızlığa bir nebze çağre olabilir. (bkz: pencereyi açıp yok mu beni siken diye bağırmak)
Çok gereksiz ve düşüncesiz bir eylem. Bunu yapan mal insanlar, mal sevgililerine doğum günlerinde veya sevgililer gününde hediye ettikleri sevimli eniklerin (kedi ve köpekler) yarısından çoğunun sonradan istenmeyerek bir eşya gibi sokağa atıldıklarını da unutmamak lazım. Önceden sorulmalı bir hayvana bakıp bakamayacağı, onun sorumluluğunu alıp alamayacağı. Parfüm alır gibi kedi, köpek alındığından o kadar hayvan dışarda aç zaten.
8 mayıs pazar günü "internetime dokunma" başlığı altında internet sansürlerinin tartışılacağı program. Tepki göstermek için yararlı olacağı kanaatindeyim.