evvela şunu ayırmak gerek. kader; halk dilinde alın yazısıyken kur'an dilinde ölçü, miktar, taktir anlamına geliyor. bunu ayırdıktan sonra; evet kader vardır.
"Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık." Kamer-49
önce allah'a, sonra peygambere, sonra müslümanlara atılmış büyük bir iftiradır. peygamberin akıbeti kur'an ile sabittir. insanların akıbeti amelleri ile sabittir. bunlar kitapta yazılıdır.
"Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır." (Kalem: 3)
henüz ilk soruya cevap veremeyen ateist kişisine sorulmaması gereken sözlerdir, zira cevabı "bizimde ahlak kurallarımız var yea, kurana dayanmıyo yo yo" vb şekilde olacaktır. cevap nerde? yok.
-fethettiği şehre tevazu içinde giren ecdadın torunları olarak kimseyi aşağılamayın.
-kazanılacak zaferin halkın istemesiyle değil yalnız allahın dilemesiyle olacağını unutmayın.
-hayatta her seçimin bir imtihan olduğu gibi devlet yöneticilerini seçmeninde bir imtihan olduğu gerçeğini unutmayın.
-muhaliflerin sizden beklediği kötü söz söylemeniz ve tahrik edici olmanızdır, aldırmayın.
-bu seçimlerle yalnızca türkiye'nin kazanacağını sanmayın, ümmetin kazanacağı aşikardır.
-bir topluma olan kininiz, sizi adaletle hükmetmekten alıkoymasın ayetine binaen yapıcı olun, yıkıcı olmayın.
insanların ve en önemlisi kendi güvenliğinin korunması amacıyla yapılan bu eylem devletin görevidir. diğer milletlerin bilmemesi gereken bilgiler hangi platformda paylaşılıyorsa devletin bunu engellemesi gereklidir. halk, devletinden bunu ister. buna karşı çıkan zihniyetin herşeylerini paylaşma isteği anlayışla karşılanmalıdır. ama ne olursa olsun onlarında anne, eş, kız kardeş vb. yakınlarının meşru olmayan görüntülerinin bu tarz platformlara servis edilmesinden hoşlanacağı beklenmez.
özetle; kendi başına geldiğinde karşı çıkacağın şeyleri başkasının başına geldiğinde kabul edip desteklemek orospu çocukluğudur.
yaratılan maddenin 2 hali arasındaki farkın evrensel olarak aynı dilde hesaplanıp ortaya koyulması için "saniye" subjesi objeleştirilmiştir. caeseium atomunun elektronları, iki enerji arasında 9.192.631.770 kez titremektedir ve 1 saniye buna sabitlenmiştir. yani 1 saniye 9.192.631.770 kez elektron titremesi için geçen zaman aralığıdır.
yani geçmiş ve gelecek yoktur, yalnızca şu an vardır. yaratılmakta olan yalnızca şu andır. yaratılmış ve yok olmuş olan geçmiştir. zaman içerisinde asla ve kat'a geçiş mümkün değildir. çünkü zaman içinde herşeyin hali hazırda yaratılmış bulunduğu bir çekmece değildir.
10 yaşında çocuk henüz iradesi oturmamış çocuk olduğundan dolayı buna terörist demenin doğru olmadığını düşünmekle beraber yaptığının yanlış olduğunu bildirmenin ve gerekli cezanın uygulanmasının usulünde olduğu kanaatindeyim.
Türkiye halkının seçtiği hükümetin genel başkanının elindeki mahkeme kararını tanımayan twitter şirketinin tib aracılığıyla erişim yasağıdır. Tam zamanında engellenmiştir. Helal olsun.
Nefse zulmetmektir. Pişmanlık, allah'ın rahmetidir. insan için muazzam bir uyarı sistemidir. Bu uyarı sayesinde niceleri yol bulur ve kötü davranışlarından uzaklaşır. Niceleride vardır ki hatada ısrar ederek allah'ın verdiği bu rahmetten bile bile uzaklaşmayı ister. Allah'ta böylelerine istedikleri şeyi verir, yapmakta olduklarını kendilerine hoş gösterir -ki azgınlıkları daha da artsın ve pişmanlıkta duymasınlar.
Ne zaman yaptığınızdan bir pişmanlık duyarsanız şunu bilin ki Allah sizi seviyor ve uyarıyor. Aynı bacak uyuşmasının kalp krizinin tetikleyicisi olduğu gibi.
Aklınızı başınıza alın, ve kendi nefsine zulmedenlerden olmayın.
Tutarsız iddiadır. Allah geleceği bilmez demek, allah kendisinden daha güçlü bir varlık yaratamaz demeye benzer. Yaratamayınca Allah'a eksiklik mi isnat edeceğiz peki? Hayır. Çünkü doğru cevap vermek için evvela sorunun doğru olması gerekir. Allah'ın bilgisine, kudretine sunulan şeyin tutarlı olmadığında bunun doğru cevabı olmaz.
Allahtan güçlü bir varlık olmadığından dolayı bunun yaratılıp yaratılamayacağını Allah'a sunamayız. Ortaokuldan hatırlarsınız şu soruyu: " seni benden başkası dürttü mü?" Ortada dürtülen yok ki bir seçim yapılsın.
işte allah geleceği bilmez demek benzer şekilde henüz olmayan birşeyi allahın bilgisine sunmaktır. Eğer ezelden herşey yaratıldı diyorsan evet bunun bilgisi allah nezdindedir. Fakat böyle olsaydı imtihan değil, sırası geldiğinde rolünü oynayan biri olurduk ve özgür iradeden söz edemezdik.
Gerçek şudur: Allah insanın geleceğini kendi seçimlerine bağlamıştır. Bu insanın kudreti değil, yaratıcının lütfudur. Ve ma teşaune illa ey yeşaallah, allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz ayetinde belirtildiği gibi. Allah insanın özgür iradesi ile dilekte bulunmasını dilediği için biz geleceğimize dair kararlar alabiliyoruz. Eğer o bunu dilemeseydi köpekten farksız bir hayat yaşardık. Fizyolojik güdülere bağlı bir yasa çerçevesinde bilinçsiz iradesiz bir yaşam sürerdik.
Ateyizlerin bir türlü anlayamadığı enfal 65-66, mücadele 12-13, kehf 64-70 ayetleri de bu bakışla çözülmelidir. Niçin bir sürü peygamber geldi, hükümler niçin insana göre değişti, musayı firavuna gönderen allah niçin belki çekinir dedi vs vs soruların tamamını çözen bakış budur. Yaratılışı ve insanın diğer yaratılandan bu kadar özel olmasının sebebi, verilen ruhun özgür seçim yapma yetkisidir. Ve bu yalnız iradeli varlık için hesaplanamaz niteliğindedir.
(Mülk:2) O, amel bakımından hanginizin daha iyi olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.
islama maledilen, oysa islamda yer almayan hüküm. islamda "ellerini kesin" lafzı mecaz olup "gücünü kesin" manasındadır. "eydi" eller manasına gelip kur'anda 2-3 kullanım dışında tamamen mecaz anlamda kullanılr. bunca yıldır yanlış mı anlaşıldı demeyin. daha ne yanlışlar var bir bilseniz...
kanıtsız iddialar gerçekten yana birşey ifade etmez. bekin ekmek almaya giderken öldü iddiası da kanıtlanmadığı için bu iddiada iddiadan öteye gidemez. gerçeği allah ve olay anına şahit olanlar bilir.
Duygu iradenin seçimi değildir. iradeyle seçilmeyen duygularından dolayı kimse sorumlu tutulamaz. berkin elvan küçük yaşta tabiri yerindeyse kaza kurşunu sonucu ölmüştür. açıkçası ben üzüldüm bu gence. ama asıl beni üzen hergün suriyede onlarca çocuk, bebek can verirken kimsenin sesini çıkarmayarak berkinden siyasi rant elde etmek. kaldı ki bunun sorumlusu hükümet ya da polis değil bir grup anarşisttir.
--spoiler--
Dünyanın her yerinde otobüs yakmak, camekanları indirmek, yolları kapatmak, günlerce trafiği işgal edip Direnme Retoriği ile meşruluk kazanmaya kalkmak KANUNDIŞI sayılır. Her yerde polis buna müdahale eder, etmezse SUÇLU olur. KANUN'umuzda biber gazı sıkmak polisin yetkisidir, SUÇ değildir. Kalabalığın, kargaşanın olduğu her yerde yaralanmalar olmuştur/olacaktır, bunun sorumlusu kargaşayı çıkarandır. Durduk yere kimse biber gazı sıkmaz. Bu risk alınmış ki, HUKUKEN uzmanlarca biber gazı sıkmak KANUNi addedilmiştir. Söyler misin şimdi alternatifi olmayan Polis neden suçlu, orada niye camları indirdiğinden/veya indirenlerin arasına katıldığından haberi olmayan 15 yaşındaki velet neden kahraman? Biraz BASiRET, biraz OBJEKTiF olmak yeterli.
--spoiler--