kardeşçe yaşamayı öğrendikten sonra hiç bir saçmalığın sebebi olamaz, aksine kardeşlik ilişkilerini güçlendirir. küçükken en az iki kardeş olanlar hiç mi aynı yatakta yatmadı? genel entrylere baktım da yuh dedim. yok falanca bilim bu konuda şöyle der, filancası böyle düşünür..ee kardeşim senin kanın bozuksa kardeşin ne yapsın..küçükken kardeşlerle birlikte yatmak büyüdüğünde özleyeceğin şeylerin yeganelerindendir..medeniyetin doğduğu topraklarda bu ve bunun gibi sebeplerle aile bağları çok güçlüdür. en azından biz dede'den böyle gördük.
bir ve aynı önermenin aynı anda hem tasdiki ve hem de inkarına, hem evetlenmesi ve hem de değillenmesine; bir önerme ile bu önermenin değillemesinden oluşan kümeye verilen ad.
ilk felsefe olarak da bilinen ve teolojiyle benzerlikleri olan, zaman zaman metafizik anlamına gelecek şekilde anlaşılıp, bazen de metafiziğin bir dalı olarak görülen felsefe disiplin. metafiziğin, tek tek nesne ve olaylarla değil de, genel olarak varlık problemiyle ilgili olan dalı; varlığı varlık olarak, varlık olmak bakımından ele alan bilim; varolan tikel şeyleri değil de, varlığın kendisini, varlığın temel özelliklerini konu alan, somut varlığı araştırmak yerine, varlığı soyut bir biçimde araştıran ve varlığın varlık olmak bakımından doğasının ne olduğu, varlığın kendi başına ne olduğu sorularını soran felsefe dalı
anayasal sınırlamaları olmayan monarşik yönetim tarzı, stalinist otokrasi örneğinde olduğu gibi, iktidarın sadece tek bir bireyde toplandığı rejim biçimi.
her hareketin, her eylemin önceden tanrı tarafından yaratıldığını, takdir edildiğini ileri süren cebriye anlayışına karşı çıkan ve insanın yaptığı işlerin yaratıcısı olduğu, özgür bir iradeye sahip olduğu görüşünü benimseyen islam mezhebi.
bu mezhebe göre, tanrı insana akıl ile birlikte bir yapabilme gücü (kader) vermiş ve onu özgür bırakmıştır; bundan dolayı, kul her eyleminden sorumludur. kaderiye mezhebine göre, tanrı yalnızca iyi yaratmış olup, kötü insan ya da şeytanın eseridir. insan bu ikisinden birini seçmede bütünüyle özgürdür. bununla birlikte, bu durum tanrının insanın her davranışını önceden bilmediği anlamına gelmez.
birtakım kanıtlara başvurarak, temel dini hükümleri açıklayan, sistemleştiren ve savunan; islam inancının ilkelerini akıl temeline oturtmayı, açıklamayı amaçlayan disiplin
genel olarak duyguların aklın rehberliği altında tutulmasının sonucu olan bir yetkinliğe ve uyum, düzen, orantı ve ölçülülük için duyulan yoğun bir arzuya dayanan bir mizacı yansıtan tavır.
belirsiz sayıda bireye ortak olanı bir sınıfın, öbek ya da kümenin üyelerini tek bir birim olarak görme tavrının sonucu olan ve sonlu sayıda bireye ortak olan olup, grubun bir özelliği olan şeyi göstermek üzere kullanılan sıfat. genelin eş anlamlısı olmayıp bireysel olana karşıt olanı tanımlayan terim.
ilke olarak ya da uygulamada, çevresinde kabul görmüş veya egemen durumda olan davranış modellerine, düşünce tarzlarına uyan kimsenin hareket tarzı. toplumun değer yargılarına, geleneklerine saygı duyma, onlara karşı çıkmama, onlarla barışık olarak yaşama tavrı ya da eğilimidir.
canlı, iyi ve düzenli bir bütün olarak evren. düzen, tamlık ve güzellik fikirlerini birleştiren ve aynı zamanda evren anlamına gelen yunanca terim. evrenin düzeni.
tek, birlikli bir bütün ya da sistem olarak evrenin kendisi.
genel olarak tanrının var oluşunu, ruhun ölümsüzlüğünü, iradenin özerkliğini, aklın otoritesini, değerlerin nesnelliğini, bilginin imkanını, tarihin mutlu sonunu yadsıma türünden bir reddiye dışında, bir de umutsuzluk, düş kırıklığı duygusu ihtiva eden görüş.
genel olarak, geleneğe dayanan inanç sistemine, gelenekler yoluyla aktarılan adet ve düşünce tarzlarına bağlılıkla belirlenen tavır; geleneksel ve yerleşik veya kurumsallaşmış olanı yeni ve modern olana tercih etme tutumu; geleneksel değerlerin korunup yaşatılması gerektiğini savunan yaklaşım.
genel olarak, kişinin gerçekliğin duyu algısına veya akıl ya da kavramsal düşünceye açık olmayan bilgisine erişebileceğini; gerçekliğin bilgisinin normal duyumsal ya da bilişsel süreçlerin dışında kalan yollarla kazanıldığını; gerçekliğin doğasının normal deneysel ya da rasyonel yollar tecrübe edilemez olduğunu; gerçeklikle ilgili kesin bilgi ve nihai hakikate, deneyim ya da akıl yoluyla değil de, mistik bir tecrübe veya akıldışı gizemli bir sezgi yoluyla erişilebileceğini savunan öğreti veya disiplin.
kişiden kişiye değişmeyen nesnel bir hakikat, herkes için geçerli olan mutlak doğrular bulunmadığını, hakikatin ya da doğruların bireylere, çağlara ve toplumlara göreli olduğunu savunan anlayış; kişiden kişiye, çağdan çağa, toplumdan topluma değişmeyen birtakım doğrular, evrensel hakikatler bulunduğunu reddeden tavır. mutlak veya değişmez ya da evrensel standart ya da ölçütlerin bulunmadığını öne süren yaklaşım; bir teorinin, kendisinin dışında ve kendisinden bağımsız olan doğruluk ölçütleri sağlayamaması durumu.
sosyalist revizyonizm marksist hareketin içinde, revizyonizm sözcüğü, önemli marksist öncüllerin çeşitli fikirlerinin, ilkelerinin ve teorilerinin revizyonizmden geçmesi gerektiğine inanan bir düşünce tarzıdır. terim sık sık, böyle revizyonların, herhangi bir temele dayanmadığına inanan marksistler tarafından, marksizmi yumuşatmaya veya ayrılmaya çalışanları temsil etmesi için kullanılır. revizyonizm kelimesi daha çok yerme anlamı taşır. marksist literaüre göre, sapma ve döneklik olarak tabir edildiği de görülmüştür.birkaç markist kendilerini revizyonist olarak nitelerler. bu terimin ve kavramın karşısında olanlar ise marksist dogmatistlerdir.
dini inançlarla uygulamaları, yalnız kişisel değil, fakat toplumsal karar alma ve eylemde yol göstericiler olarak değerlendirmeme tavrı ya da süreci; dini düşünce, uygulama, inanç ve kuralların toplumsal anlam ve önemini yitirmesi süreci; kentli toplum yapısıyla endüstri toplumunun gerçekleşme sürecinde ortaya çıkan toplumsal değişmelerin sonucu olan genel durum.