türkiyenin hemen heryerinde askerlik kavramının değiştiğini göz önünde bulundurursak,
temel vazifelerin aynı olabileceği, lakin hal hareket ve davranışların değişebileceği
gerçeğine kavuşmak gerekir.
uludag roman kampta entryinde yazan bazı yazarların durumudur.
ekranda beliren bir önceki olay kafada kurgulanmak suretiyle kafa klavyeye gömülür.
düzgün cümle kurma sorunları belirir. acaba ne yazsam sorunsalı baş gösterir.
sanki çok önemlidir. maksat geyiktir muhabbettir. daha sonra yazmaya karar verir.
lakin aradan 3-4 dk geçmiştir. arada diğer yazarlar entry girmiştir. roman p.ç olmuştur.
çıkarılması gereken ders: roman yazmak için kasmaya gerek yoktur.
4 yaşındaki tatlı yeğencik ilk defa msnde online olur.
ben; nihancım merhaba, nasılsın? gibisinden yazmışımdır.
cevap olarak da, f2 tuşuna basmak suretiyle kaydedilen ses kaydı gelmiştir.
ihtiyar dumur vaziyette ses dosyasını açıp açmamakla tereddüt etmektedir.
nihayet tıklanan ses dosyasında yarı ağlamaklı yarı acınası sesle şunlar sarfedilir:
ihtiyar aaaaabbiiii been okumaa billlmiyoruuummmmm.
tam 4 yaşındaydı.
meğer msnde bütün akrabalar ile f2 tuşuna basıp sesli iletişim kurarak chat yapıyormuş.
askerde bölük idari işler yazıcısı olarak bağlı bulunduğum ilk amirdir. kad.bçvş.dir.
kendi tabirleriyle bölüğün annesidir. gazino, hela, koğuşlar, vestiyer, depolar, bahçe
gibi bölümlerden sorumludurlar. sefer teçhizatları, stokta kayıtlı envanterler göz bebekleridir. hele de kendine bağlı yazıcısı çalışkan biriyse çok mutludurlar.
aşk elbette vardır. hem de aşkın 10larca çeşidi vardır.
kimisi vatanına aşıktır, ülkesi için ölür.
kimisi davasına aşıktır, eylemleri için ölmeyi göze almıştır.
kimi insanlar da takımına aşıktır. başkası tarihsel kişilere aşıktır.
anne aşkı da mevcuttur. masum aşktır.
aşk çeşitleri genişletilebilir.
aslında aşkların hepsi bağlılıktır. uğruna can verilebilecek duygudur.
siz sevgiliniz için canınızı vermeyi göze almıyorsanız aşık değilsinizdir.
altına da imzamı atıyorum.
annenin elektrik-elektronik mühendisi olduğu durumudur.
şöyle ki gökgürültüsü varsa yıldırım düşme ihtimali vardır.
söz konusu memlekette elektrik dağıtım şebekeleri trafoları varsa
buraya yıldırım düşmesi yüksek ihtimallidir.
düştüğü takdirde anlık voltajın düşmesine ya da yükselmesine sebep olabilir.
voltaj değişiminin ne kadar zararlı olduğunu anlatmama gerek yok sanırım.
makinenizi, televizyonunuzu sorgusuz sualsiz yakmaktadır.
ya da bu olay annenin daha önce başına gelmiştir. anne içgüdüsüyle bunları demiştir.
bu ihtimalin daha kuvvetli olduğu düşünülmektedir.
her yemekte ben ödücem, sen ödücen kavgasını yaşamak istemeyip,
kız arkadaşıyla bu konuda anlaşmış olabilen erkektir.
ileri versiyonu: faturaları eşine ödetmek.
bir erkek evin faturalarını asla ve asla eşine ödetmemelidir.
mutfak alışverişidir, arabanın taksitleridir, elektronik eşyadır,
ortak kasayla ödenebilir şeylerdir.
en çılgın kısmı da burası:
"eğer türkiye çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmak istiyorsa, bir abd, bir almanya olmak istiyorsa önce ankara'nın adı atatürk olarak değiştirilmelidir."
1. abd çağdaş mıdır? tek dişi kalmış canavar mıdır? (bkz: mehmet akif ersoy)
2. türkiye gerçekten abd olmak istiyor mudur?
türkiye, bir abd olmak istiyorsa başkentini atatürk yapacağına gidip kübaya demokrasi götürebilir. belki o zaman çağdaş bir medeniyet oluruz.
ankaranın adının atatürk olarak değiştirince çağdaş olacağını düşünen
bir insanın ülkeye ne gibi katkısı olduğu acayip merak konusudur.
kahkahalarla güldüğüm, an itibariyle annemin "noldu olm neye gülüyorsun" dediği
mizah dergileriyle paylaşabiliecek komik bir fikirdir.