klavyelerin millileştirilmesi çalışmalarının sonucunda akp iktidarının yandaşlarına para kazandırmak için düzenleyeceği ihaledir, q klavyeler çöpe atılacak yerlerine f klavyeler alınacaktır, bu sayede yüksek bir rant sağlanacak akp yandaşları zengin olacaktır.
bunlar kolay olmuyor değil mi? para lazım bunlar için!
şaka lan şaka, bu kadar mal olmayın, her yerde f klavye haberlerinin altına böyle saçma sapan yorum yazmış geri zekalılar. q klavyelerin atılacağı filan yok, tuşların yerleri değiştirilecek hepsi bu.
vicdanına yenik düşen, yaptığının sorumluluğunu bir ömür boyu taşayacak kadar da yürekli olan kamyoncudur, işte bu yüzden de en asil duyguların adamıdır.
kendilerine yöneltilen her türlü eleştiriye saldırganlıkla cevap verirler.
buna gerçek hayattan söyle bir örnek verebiliriz;
bizim bahçemizde çeşit çeşit meyve ağaçları varken onların bahçesinde ya ağaç yoktur yada çam ve kavak gibi işe yaramaz ağaç dikmişlerdir ve her ilk baharda gelip bizim ağaçlarımızdan meyve çalarlar.
bu yağmacı zihniyetten birini ne zaman yakalasak hemen ailesi gelir ve çocuk bu yapar, ne olmuş elma kopardıysa gibi laflar edip yavuz hırsızlığa soyunurlar.
işte böyle ahlaksızdırlar.
aynı şekilde kendi yörelerine yatırım yapmayıp, yatırıp yapılan yerlerdeki hazır yatırımlara konmaya çalışırlar. burada okul yok biz gidelim derler. akıllarına okul yapmak gelmez.
bu vahşi içi güdülerle, ülkemin tüm güzelliklerini yağmalamakta, yağmaya engel olmaya çalışanlara da aynı vahşilikte saldırmaktadırlar.
orada terör var yapamıyoruz diyenlere de sormak gerekir, lan it, orada terör var da istanbul'un ortasında dersanesine giden kıza molotof atan şerefsizler kim, istanbul'a terörü getiren kim?!
devlet köye okul yapsın, fabrika açsın, gap genişlesin, herkese para dağıtılsın isterler.
istanbul da çok var bunlardan, ekmeğinden fazlasını kazanan, ihtiyacından çok parası olan.
köyüme bir ev yaptırayım da yazın gideyim demezler, bir okul yaptırayım, bir çeşme bir cami yaptırayım demezler.
varsa yoksa devlet yapsın yahut devlet yapmıyor derler.
kendilerine sorulsa, buralarda böyle çığırtkanlık yapacağına köyüne neden bir ağaç dikmiyorsun diye, cevap da veremezler.
bir çok arkadaşım var her fırsatta, her bayram da her tatilde köyüne giden, parası olup geldiği toprağa ekmek götüren. herkes de var bu özellik ama bir tek kürtlerde yok.
sözlükte gerçek adı altında, taraflı olarak bir çok yanlış bilgi verilmektedir hatta ve hatta bu çokluk içerisinde kendi yalanlarını da kendileri ortaya çıkarmaktadır.
dersim neresidir? dersim, bugün Tunceli olan ilimizin eski ismidir.
dersim nüfusu, dersime harekat düzenlendiğinde kaç kişiydi? o zamanlara ait kesin bilgilere ulaşmak çok mümkün değil fakat 1950 sayımının sonuçlarında (#4702219) görüldüğü üzere, harekatın düzenlendiği yıllarda 15bin gibi bir insanın orada öldürülmesi mümkün değil.
dersim haricinde başka bir yere harekat düzenlenmiş midir? hayır düzenlenmemiştir, eğer devlet iddia edildiği gibi halka yahut kürt vatandaşlarına garezi olan bir devlet olsaydı, giresun, kars, aydın, antalya, çorum harekatları da olurdu fakat bir tek dersim var.
sözlüğümüzde yazan ve kaynaksız, yalan yanlış bir tarih uyduran yazarlar, yazdıklarına haliyle kaynak gösterememektedirler. bu sebepledir ki her birinin verdiği rakamlar farklıdır ve her yıl artış göstermektedir.
kendilerini övmek için yazdıkları "dersim isyanı bastırılamaz", "dersim itaat etmez", "osmanlı gibi cumhuriyet'te buradan vergi alamaz" gibi cümlelerle aslında gerçeği ortaya koymaktadırlar.
dersim'de eskiden beri vuku bulan olay, düzensiz bir topluluğun sürekli olarak isyan halinde bulunması, devlete vergi vermemesi, asker göndermemesi ve hepsinden ziyade yöre köylerine zorbalık yaparak onların ekinlerini ve hayvanlarını çalmalarıdır.
her nedense bugün zulümden bahseden insanlar, aslında zalimin ta kendisi olanların suçsuz olduğunu söylemektedir.
bu başı bozuk düzen ve halkın kanayan yarasını dindirmek isteyen devlet nedeniyle bu zorbalar daima devlete isyan halinde olmuşlardır.
padişahlara, meşrutiyet'e, jön türkler'e ve son olarak da cumhuriyet'e isyan etmişlerdir. kısacası yüzyıllardır süren kanayan bir yaradır.
yöre halkını bu zulümden kurtarmaya çalışan devlet çokça çaba gösterdiyse de imkansızlıklar ve bu zulümün baş sorumlusu olanları yaşadığı eşkiya hayatı, devletin muvaffak olmasını engellemiştir.
--spoiler--
komintern belgelerinde ( 1937 ), son dersim ayaklanmasına neden olan ortam şöyle anlatılıyor.
"feodal unsurlar, kemalist parti tarafından gerçekleştirilen reformlara rağmen, bugüne kadar ülkenin bu sapa bölgesinde barınmayı başarmışlardır... dersim, türkiye'nin ulusal ekonomisinin dışında kalmaktaydı. öyleki başka bir vilyetten hiçbir tüccar, dersim'de iş yapmayı göze alamazdı. devletin dersim'de askerlik yükümlülüğünü gerçekleştirmesi ve yasal vergileri toplaması, bugüne kadar mümkün olmamıştır."
ve ekleniyor:
"isyanın arefesinde tapu kadastro idaresi, feodal aşiret reislerinin elinde bulunan halka ait malların incelenmesi ve saptanmasına ilişkin hükümet önlemlerini uygulamaya başlamıştı. bu durumda feodalizm, kendi yasadışı egemenliğinin iktisadi temellerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hissetti. işte, özellikle bu önlem, isyana yol açan neden olmuştur.
"komitern belgelerinde türkiye - kürt sorunu", kaynak yay., istanbul, 1994
--spoiler--
olayları bastırmak isteyen hükumet, isyanın ileri gelenlerini erzurum'a çağırarak,
1- isyandan vazgeçmelerini
2- vergi vermelerini
3- yöre halkını rahat bırakmalarını
istemiştir ve asiler bu istekleri kabul etmişlerdir fakat eşkiyalık yaşam tarzını benimsemiş olduklarından dolayı dersim'e geri döndüklerinde sözlerinde durmamışlardır.
geri dönmelerinin ardıdan devletin gelmesini önlemek amacıyla köprüleri yıkmışlardır ve aynı zamanda karakollara saldırmışlardır.
yine bir karakola saldırmalarının ardından karakol komutanı da şiddetli biçimde cevap vermişse de sahip olduğu imkanların azlığı nedeniyle başarılı olamamıştır.
işin bu hal alması, sorunun çözülememesi ve bugüne kadar geçirdiği süreç aynı zaman da yeni kurulan cumhuriyet'e karşı oluşan bu tehlikenin son çare olarak askeri bir harekatla çözümlenmesine karar verilmiştir.
dersime düzenlenen harekatla birlikte, halktan zorla erzak toplayan, devlete isyan eden tüm asiler başarılı bir şekilde cezalandırılmıştır.
kuru odunun yanında yaş odunun yandığı da bir gerçektir fakat bu hiç bir zaman katliam şeklinde adlandırılacak, kasıtlı olmuş bir olay değildir.
mağdur dersim halkının çoğunluğu da bu harekatı desteklemiş, isyanın bastırılmasının ardından rahatlamıştır.
yazılı kaynaktan yoksun, kimden ne zaman rivayet edildiği bilinmeyen, mesnetsiz bilgilerle, halk, devlete düşman edilmek istenmektedir. bunun içinse halka zulüm eden bu eşkıya hareketinin bastırılmasını kullanmakta son derece ironiktir.
derelerden kan aktığını, binlerce masum insanın katledildiğini iddia edenler bu söylediklerine sağlam deliller gösterememişlerdir, sadece kendilerine öğretilenleri papağan gibi tekrarlamaktadırlar.
müslümanların cehennem inancı, sınıfta tek ayak üzerinde durmak yahut içerde üç beş sene yatmak değildir.
ebleklere laf anlatmak değil diyetim zaten amaçları bellidir lakin söylemekte fayda var, cehennem ile ilgili ayetlerin okunması, cehenneme giren birinin cehennemden çıkacağına dair bir ayet olmaması dikkate değerdir.
iki gram islam bilgisi ile ortalıkta dolaşan eblekler, cehennemden çıkış olduğuna dair ayet'i buraya yazamazlar.
2007 yılından sonra, şimdi de 2012 yılında fırlatılacağı rte tarafından beyan edilen istihbarat uydumuz. inşallah seri yaparız 1-2-3 diye devamı gelir.
çok yakında olmasını beklediğim hamlesidir, zira az önce münazara kralı diye bir programla yayın gününü 4'e çıkarmış durumda. bir hafta 7 gün, yani 3 gün boşluk kaldı, onları da sabah programı yaparak değerlendirir böylece hem ekip boş kalmaz hemde aldıkları paranın hakkını vermiş olurlar.
28.000.000 tl ile yapılabilecek olan tüm işlerdir.
28,000,000/100 denirse, 280,000 emekliye bir ay 100 tl ikramiye verilebilir mesala, yada ne bileyim üniversite öğrencilerine yeni öğretim yılı başlamadan otobüs parası neyim verilir.
yada tek başına bana versinler, 12 ye bölmeye ne gerek var ki?
bir vatan gazetesi haberi,
--spoiler--
Milli takımdan arkadaşı Ricardo Quaresma'nın, eski takım arkadaşı Guti'nin ve takımı Real Madrid'in eski çalıştırıcısı Bernd Schuster'in şu an bir arada olduklarını hatırlatan muhabirin, kendisinin de bir gün bu kadroda yer almak isteyip istemeyeceğini sorması üzerine Ronaldo, "Şu an olmasa da, ileride neden olmasın. Zaten devam etmekte olan bir kontratım var, futbol hayatında her türlü teklifler değerlendirilebilir. Önemli olan mutlu olmak ve futbol hayatını mutlu sürdürebilmektir. Ayrıca başta Guti olmak üzere bu isimler şu an oynadıkları takımda çok başarılılar. Umarım bu başarıları artarak devam eder" cevabını verdi.
--spoiler-- http://haber.gazetevatan.com/besiktasa-gelebilirim/327962/5/Spor
hayırlısı olsun ne diyelim, q7 ve guti'den sonra artan soda satışları daha da ilerleyecek gibi gözüküyor.
az önce beşiktaş başlığında verilmiş bir bakınız ama cuk diye yerine oturmuş. kendi takımlarını bırakıp sağa sola salça olan fenev taraftarına söylenebilecek en güzel sözdür.
insanların tek tip olmadığı bir ülkede, herkesi tek tip koyun olarak gören komutanların yeni icadıdır. onlara göre sivil halk, kendilerine ömürleri boyunca bir kez 9 ay hizmet etmek zorunda olan kişilerdir.
ne güzel değil mi?
2 sene uğraş anadolu lisesini kazan
2 sene uğraş mühendislik fakültesini kazan
4 sene okulu bitirmek için uğraş
2 sene yüksek lisans için uğraş
3 sene de başlarsan en az doktoran sürer,
ee bundan sonra?
herkes hocam hocam diye peşinde koşup akademik konumundan dolayı sana saygı duyuyorken, hoop gel bakim sen askere!
gelelim iyi de, sen beni de er yaparsan, hayatını serseriliklerle sokaklarda harcamış adamla aynı rütbede aynı koğuşa atarsan,
başına da sivil hayattan bir haber sadece zaman-rütbe grafiğinde bir adam koyarsan,
bu askerlik ona buna eziyet, eziyetten ziyade felaket olmaz mı?
bu nasıl bir adaletsizlik, bu nasıl bir düşüncesizliktir anlamak mümkün değil! tebrikler genel kurmay başkanı, daha gelir gelmez bu saçmalığın arkasında olduğunu açıkladın...
her geçen gün daha çok inandığım olaydır, bu devlet terörü bitirmek istememektedir, bu nedenle bitirmek için harekete geçmemektedir.
bir ülke dünyanın sayılı askeri gücü olacak,
hatrı sayılır bir mühimmatı ve envanteri olacak,
yüzlerce savaş uçağı ve helikopteri olacak,
hergün kendi sınırları içerisinde askerelere saldırılacak,
buna rağmet sınır ötesi harekat düzenleyip bu it soylarının inlerini hallaç pamuğu gibi atmayacak, nasıl bir tezatlıktır bu?
tatbikat görüntüleri ne kadar güzel oysa, temsili düşmana saldırılıyor, gazetelerde büyük harflerle gerçel bombalar kullanılıyor, askerlerimiz zafer elde ediyor, peki ya gerçek? o bombalardan birkaç tanesini inlere atamıyorlar mı?
bu devlet terör bitsin istemiyor, isteseydi çoktan gider inlerini başlarına yıkardı.