Zoraki nefes alıp zoraki nefes verenlerin, hayata dair küçük hayalleri olmasına rağmen büyük hayalkırıklıkları yaşayanların, komplike sanılan insanların sığ çıktığına şahit olanların, gece sabaha kavuşurken yarına da 'merhaba' demek için bir bahane bulamayanların adları gibi bildiği gerçek.
Mükemmel sözlere sahip, yeşermemiş bir aşkı anlatan, genç osman şarkısı.
Küçük oyunlar mutsuzken başlar
Sonra bakarsın alışkanlık olmuşlar
içinden çıkılmaz bir hal almışlar
Küçük yalanlar ihtiyaçtan doğar
Sonra bakarsın içinde kaybolmuşsun
Onlar olmadan yaşayamaz olmuşsun
Bana sorarsan, savaşmaktan yorulmuşsun
Bir bozgundan bir başkasına koşmuşsun
Küçüksün, daha çok küçüksün
Gün olur bildiğin her şey tersine dönerse
Gün olur aklına düşer de, geri dönerse
Belki yalanlarını getirir de birlikte
Bir düşer, bir kalkar, yine de birlikte
Kim ölür, kim kalır, görürüz elbette
Bir sabah, bir başkası sanki
Uyandığı gibi çekip gitti
Ne bir ses, ne mektup, gelmedi hiç haberi
Yalanlar da onunla gitti
Gün olur bunlardan sen de yorulursun
Onlar olmadan elbet bir yol bulursun
Bana sorarsan, sen daha bir çocuksun
Yara almaktan, vurulmaktan çok korktun
Küçüksün, daha çok küçüksün
bu şekilde bir şeyler değişmez. bu iş dövüşerek, direnerek olmaz. olay başbakan veya hükümet değil zaten. bu konuda hemfikir olmamız gerekiyor öncelikle. ne denirse onu yapıyor bu emir kulları da, başka çareleri yok. alın işte yürütme geri çekilmiş. bir geri adım atarlar sular durulana kadar. yeterli zaman geçince de alttan alttan düzmeye devam ederler. lordları ne diyorsa o. bu iş böyledir.
çözüm tüketmemek. global şirketlerin önümüze koyduğu bokları yememek. şu amını ırzını siktiğimin televizyonunu kapamak, izlememek. ancak böyle kazanabiliriz medya patronları, sermayedarlar karşısında. hayatımız koca bir illüzyondan ibaret.
hayatın insana kazık attığı durumlardan biridir. hiç kimse sandığın kadar yakın değildir, hiç kimse sandığın kadar özgün, hiç kimse sandığın kadar saf değildir. belki de en karanlık sensindir ama orada yapayalnız kalmaktan kaçamıyorsundur.
çok uzak diyarlardan
bulmuştuk birbirimizi
vardı ellerinde başka eller
dudakların ise
artık hangi dudakları öptüğünden habersiz
kalbin halka açılmıştı
satmıştın bütün duygularını
bana da öğretecektin nasıl yaptığını
yıllar sonra
bir deniz kıyısında sen'siz
sen'li günlere itafen
yediğim balık ekmeğin
yanında bulacaktım
senin hayallerini satan şehrin meşrubatında kokunu
sen
şalgam suyuna kokusu sinmiş kadın
geçmişten kalan izlerin üstüne kocaman bir dövme yaptırdım. yüreğimdekileri kapatmadı belki. hatta tamamını da kaplamadı. ama olsun yarın yeni bir hayat olacak ve geçmişte yaşananların hiçbiri kalmayacak. dualarım bu yönde.
bir erkeğin hayatını karartacak olaydır. çünkü burası türkiye'dir. burada erkekler kadınları kullanır, ağlatır, bir kenara atar. kadın aynısını yaptığında ondan kötüsü olmaz. olmamalıdır. gerçekten seven bir erkek kenara atılıyorsa, atan kadın da en az diğer erkekler kadar kötüdür.
eğer ortalarında uyunuyorsa dünya üzerindeki en ego pohpohlayıcısı eylemdir, yok eğer biri sizin sevgiliniz diğeri başka bir kadın ise ve sevgiliniz ortanızda yatıyorsa hormanlara engel olunamayası durumdur.