vardır, var olduğunu hissettirir.ama bi bakarsınız ki yokmuş meğer.sonra işte bilindik hayalkırıklıkları, üzüntüler..bu yüzden sevgili bişeye yaramaz denebilir. olmasa da olur.ya da olsun mu ya.bilemedim.
saçma sapan belirtilerle kendini gösterir:
- durup dururken ağlamak
- aptalca bişeye gözünden yaş gelene kadar gülmek
- sürekli damien rice dinleyerek kendine acı çektirmek
- nedenlerini çözmek için beyin patlatmak
- anıları anımsamak acıya acı katmak...
yüzü size dönük yan yatarken, gözünden akan bi damlanın üstüne 'gideceksin..' demesi gecenin bu saatinde aklınıza gelince onu bu kadar özleyebilceğinizi farketmenize neden olan anıdır.andır.geçmişte kalmıştır.
olası bir evlilik durumunda çocuklarınızı doğuracak olan kadından -esra ceyhan'ın kızından- sık sık ağlamaklı bi suratla 'ben de bir anneyim' lafını duyabilirsiniz.uzak durmak için yalnızca bu bile yeter.
eminim şehir efsanesidir fekat anlatmadan geçemeyeceğim:
antalya'da devlet hastanesine salatalığı içinde kırıldığı için gelen bir hasta olmuş.bu nedenle illa kullanılacaksa dikkat edilmesi gereken hededir denilebilir.
özellikle akustiğine tapılası bir damien rice şarkısıdır.ilk dinlendiğinden itibaren garip şekilde sarar sizi.sözleri şöyledir;
woke up and for the first time the animals were gone
it's left this house empty now, not sure if i belong
yesterday you asked me to write you a pleasant song
i'll do my best now, but you've been gone for so long
the window's open now and the winter settles in
we'll call it christmas when the adverts begin
i love your depression and i love your double chin
i love 'most everything that you bring to this offering
oh i know that i left you in places of despair
oh i know that i love you, so please throw down your hair
at night i trip without you, and hope i don't wake up
'cause waking up without you is like drinking from an empty cup
woke up and for the first time the animals were gone
our clocks are ticking now so before our time is gone
we could get a house and some boxes on the lawn
we could make babies and accidental songs
i know i've been a liar and i know i've been a fool
i hope we didn't break yet, but i'm glad we broke the rules
my cave is deep now, yet your light is shining through
i cover my eyes, still all i see is you
oh i know that i left you in places of despair
oh i know that i love you, so please throw down your hair
at night i trip without you, and hope i don't wake up
'cause waking up without you is like drinking from an empty cup
neden bu kadar çok izlendiğine, nasıl o kadar hediye (bkz: ev), (bkz: araba) verildiğine şaştığım programdır.ve dahası hep merak ederim ne zaman ölecektir bu lüzumsuz kişi.
küçük prensimi hala geri getirmeyen bi arkadaşla karşılaşmak, sabahın bi köründe life and society in britain dersinde sinir harplerine girmek, dün eksik bir şey olması bahanesiyle benden ayrılan sevgilimden nasılsın diye mesaj almak, egoda yaklaşık bir saatlik bir yolculuk yapmak, hava koşulları nedeniyle el ve ayaklardaki ısınamama durumu ve son olarak regl sancılarıyla hayat bana bugün de kombo yaptı.
ayağında beyaz converse ayakkabıları, kahverengi ceketi, inanılmaz iskoç aksanı, muhteşem ağız ve dişleriyle insanı baştan çıkaran, her doctor who izleyişimden sonra deliler gibi 'doooktor civanııım' diye dolanmama neden olan müthiş yaratıktır.
güzide beytepemizin biricik 'bam'ında sıklıkla rastlayabileceğiniz manzaradır.
örneğin;
ışılsu,bengü,ecem ve büşra ellerinde bavul ebatlarındaki çantaları,ayaklarında uggları,ten çorap giymişler,onun üstüne de süper minilerini çekmiş kampüste en sevdikleri mekan olan bamlarında takılmaktadırlar.önce bu dörtlüden ışılsu 'ayyyy,büşbüüüüş hava bozdu sankiiiiee' der.ardından bengü kardeşimiz 'ay aşkitom ben de üşüdüm galiba yaaa' diye cevaplar. ecemle büşbüş ise gucci ve rayban gözlüklerinin ardından nasıl yaptıklarını anlayamadığım o yapmacık ifadeyle suratlarını sallandırırlar.
evet saygıdeğer sözlüksakinleri.isimler hayal ürünüdür fekat diyaloglar her gün bam da rastlayabileceğiniz olağan konuşmalardır.
arkadaşım ankara havasının ne menem bişey olduğunu bilmiyor musun ki giydin o eteği de geziyosun anlayamıyorum ki? anlayan varsa bi adım öne çıksın lütfen.zira ben çıkamadım işin içinden.
geçen dönem halen çok sevdiğim saydığım Prof. Dr. Burçin Erol isimli hocamdan 'mythology' dersini alırken,özellikle vize ve final döneminde sıçtın mavisini gördüğüm an bol bol söylediğim tümcedir.zira sadece zeus'un yasak aşklarının sayısı Ganymedes kardeşimizle 19'dur.varın siz düşünün tüm bu ilişkilerden çıkma veletleri ve gerisini.
'everybody's gotta learn sometimes' eternal sunshine of the spotless mind filminin sonunda gözünüzda yaşlarla mırıldanmaya başlayacağınız inanılmaz etkileyici bir film müziğidir.
closer'daki 'blowers daughter' da aynı tadı bırakan enfes bir şarkıdır ki en sevdiğim damien rice şarkılarından biridir.