küçükken itten köpekten korktuğunuzda gidip paltosuna yapışıp ağlayarak kendinizi güvende hissetmenizi sağlayan, bisikletle şarampole yuvarlanıp bacaklarınızı kırarak yatağa mahkum olduğunuzda bir an olsun yanınızdan ayrılmayıp gerektiğinde altınızdan alan, o badr hari gibi iri kıyımlığına ve elaleme diz çöktüren namına güvenip, lisede size kopya vermeyen sıra arkadaşınızı sonu ne olur diye düşünmeden ikinci kattan aşağı attığınız, lise çıkışı, sevdiğiniz kıza tacizde bulunan ardahanlı, antepli yağız delikanlıları üzerlerine arabayı sürerek korkutup iki el de ateş ederek sırf sizin mutluluğunuz için zindanlarda çürümeyi göze alan, sigarasız kaldığınızda paltosunun iç cebindeki o uzun 2000 paketinden 8 dal sigara çaldığınız ve bunu anlamasına rağmen hani psikoljiniz bozulur, birden böyle sara hastası olursunuz diye size asla kızmayan ve her ne kadar ailenizden üvey evlat muamelesi görüp dışlansanız da, size her daim sahip çıkıp gece ayaklarının dibinde uyumanıza müsaade ederek balkonda yatmanıza engel olan ağabeyinize karşı vefa borcunuzu ödeme yoludur...
sigaranız bitmiştir ve cebinizde de beş kuruş yoktur. babanızın yanına gidip "ya annem bulaşık deterjanı falan istiyo da para versene gidip aliyim iki dakka" diye yalan söylersiniz, sigara alabilmek için. babanız da, "yengen bakkala gitti az avvel, ona niye demediniz o alırdı. neyse git beraber gelirsiniz o zaman" deyip 10 milyonu çıkarır ve ayaklarınızın dibine atar. kendinizi her ne kadar köpek gibi hissetseniz de, bugünlük de sigara parasını çıkarttığınız için mutlusunuzdur ve parayı alıp hızlıca evden çıkıp bakkala gidersiniz. tam siz girerken, yengenizle bakkalın gayet böyle samimi bir şekilde konuştuğunu fark edersiniz.
siz tam içeri, yanlarına gidip böyle ne oluyo lan burda tavırlarıyla bakışlar atarsınız etrafa. sizi gördükten sonra yengeniz hafif irkilerek üstünü başını düzeltip telaşla "a napıyosun, niye geldin, tam eve geliyodum ben de" deyip hızlıca çıkar bakkaldan. siz de hiç arkanızı dönmeden, "yenge evde o kadar insan var, sen niye gidiyon bakkala" deyip üstü kapalı kızarsınız yengenize. sonra sigarayla beraber 25 kuruşluk gold kola ve 5 tane beyaz eti puf alıp evin önüne giderek "ulan acaba yengemiz birkaç gıda ve temizlik ürününe memelerini falan mı elletiyo aq" diye düşünmeye başlarsınız. odasında yanlışlıkla gördüğünüz yüklü miktardaki para ve her seferinde büyük bir hevesle koşarak bakkala gidişi epeydir kafanızı kurcalıyordur zaten.
eti puf ile gold kolayı bitirip üstüne iki dal da sigara içtikten sonra eve gidip, sanki aldığınızı bırakır gibi mutfağa girip çıkarsınız ve babanıza görünmeden odanıza çekilip sabaha kadar düşünürsünüz.
sabah olduğunda direkt banyoya girersiniz, boy abdesti almak için. gece kafanızı biraz rahatlatmak için otuzbir çekmişsinizdir çünkü. abdestinizi alıp banyodan çıktığınızda herkesin uyandığını ve kahvaltı sofrasının hazırlandığını görürsünüz. banyodan çıktığınız için hepsi böyle sanki gece otuzbir çektiğinizi anlamış gibi yüzünüze bakıyordur. bu bakışlar sonrası çok utanırsınız ve babanıza, "para versene ya ekmek alıp geliyim" dersiniz fakat yengenizin çoktan ekmek almaya gittiğini söylerler.
ardından siz hiç çaktırmadan evden çıkarak bakkala gidersiniz ve kapının ağzından içeriyi izlersiniz. o mahallenizin ümit vaadeden muhtar adayı bakkal serdinç, böyle 3 ekmek karşılığında yengenize öpücükler konduruyordur. namahremdir diye yanında atletle bile durmaya çekindiğiniz yengenizin bakkala para vermediğini bu şekilde öğrenmiş olursunuz.
şok olmuş bir halde ordan ayrılırsınız ve olanları anlatmak için eve doğru koşmaya başlarsınız fakat tam köşeyi dönerken aniden fenalaşıp ağzınızda sigarayla yere yığılırsınız. böyle dudaklarda sigara gebermiş gibi uzanmışsınızdır kaldırımın üstüne. yandaki mobilyacının elemanları sizi görürler ve hemen kamyonetin arkasına atıp eve götürürler. eve gidip biraz uyursunuz ve kalktığınızda artık tüm her şeyi ağabeyinize anlatmaya karar verirsiniz.
ağabeyinizin benzinlikteki vardiyası bitip eve gelmesine yakın, sanki hiç o koklaşmalardan haberiniz yokmuş gibi yengenize nazlanarak, "yenge ya bakkaldan bana kinder pingui alsana canım çekti bak az kalsın geberiyodum" deyip bakkala yollarsınız onu. yengeniz çıktıktan sonra ağabeyinizi arayıp gelirken ekmek al dersiniz ve bu şekilde ikisini bakkalda karşılaştırarak ağabeyinizin bu durumdan haberdar olmasını sağlarsınız.
aradan 1 saat geçmesine rağmen ikisi de eve gelmemiştir. siz ise artık bekleyemeyerek dışarı çıkarsınız ve ne oldu diye bakmak için bakkala gidersiniz.
ağabeyiniz, juan sebastian veron gibi iri dalgalı, geniş omuzlu kocasına ihanet edip 3 kuruş para için o küçük esnaf dalgalarının esiri olan karısını, yani yengenizi ve o angel di maria suratlı bakkalı öldürmüş; üst üste koyduğu cesetlerin üzerinde oturarak suç aleti bıçakla hazırladığı ekmek arası salamı yiyordur.
siz böyle bu durumu görünce kendinizi yere atıp ellerinizi yere vurarak feryad ediyorsunuzdur. böyle tam o esnada polis sirenlerini duyup perişan bi halde diz çökersiniz ve panik bir halde etrafa bakınıp öte yandan da yeğeniniz cemil'i düşünüyorsunuzdur. o an böyle arkadan siren sesiyle karışık;
hele bakın şu sefile
hele bakın şu yetime
hele bakın şu garibe
dertli cemo yetim cemo... diye türkü çalmaya başlamıştır.
biricik yeğeniniz cemil babasız kalmasın diye bu genç yaşınızda mahpuslara girmeyi göze alırsınız. ağabeyinizi "cemil babasız büyümesin, piç demesinler ona" diyerek ikna edersiniz, suçu üstlenmek için. ardından polisler bakkalı basar ve "ben öldürdüm memur bey" diyerek teslim olursunuz. tam kelepçe takılacakken yılların seri katili soğukkanlılığıyla polislere durun deyip ağabeyiniz ile sarılırsınız. sonra cebinizden çıkardığınız 20 milyonu ağabeyinizin cebine sıkıştırıp ellerinizi omuzlarına koyarak "anama, babama ve cemil'e iyi bak" diyerek adalete teslim olursunuz.
mahkeme sonrası ağır tahrik göz önünde bulundurularak 5 yıl hapis cezası alırsınız. mahpusa girer girmez içerdeki tecavüz suçlularına sataşıp, sizin gibi namus cinayetinden hüküm giymiş koğuş ağasının gözüne girerek veliahtı olursunuz.
bir şekilde 5 yıllık esaret biter ve özgür olursunuz. çıktıktan hemen sonra ise bi oto yıkamacı açıp, içerde yatmışlığın verdiği o delikanlılıkla karanlık işler yapar ve ailenizi krallar gibi yaşatırsınız.
bir süre sonra, pompacı olarak çalıştığı benzinliği satın alarak kendisine hediye ettiğiniz ve oğlu cemil ile beraber mutlu bir hayat sürmekte olan ağabeyiniz, hasımlarınızın komplosuyla su yerine 95 oktan kurşunsuz benzini içerek feci şekilde vefat eder. daha sonrasında siz ise tüm o otoparkçı mafya kişiliğinizi bir saatliğine kenara bırakıp yetim kalan yeğeniniz cemil'i parka götürdüğünüz bir gün, emekli asker kılığına girerek spor aletlerinde egzersiz yapmakta olan kiralık katil tarafından vurularak, tam böyle tahteravallide oturur halde bacağınızın biri sağda biri solda, belden yukarıyla beraber başınız yere düşmüş bi şekilde ama yüzde tony montana ciddiliğiyle hayatınızı kaybedersiniz...
sürekli olarak sanki bir şeriat devletinin başbakanıymış gibi hareket eden tayyip erdoğan ın; dini tüccarlığı yaptığının, cahil halkın dini hassasiyetlerinden nemalandığının ve ülkeye artık aleni bir şekilde şeriatı getirmek istediğinin apaçık kanıtıdır. az önce bir mitingine rast geldim de, gözlerime inanamadım. hararetli bir halde konuşurken bir anda sustu. hastalığı falan nüksetti galiba diye düşünüp biraz sevindim açıkçası fakat baktım ezan falan okunuyor. bu da ezan nedeniyle kesmiş konuşmasını. bu kadar da olmaz açıkçası. milletin gözünün içine baka baka nasıl da dini kullanıyordu öyle... hiç yüzü falan da kızarmıyordu.
bu halk artık din tüccarlığına geçit vermiyor ey başbakan... ezan okununca konuşmayı keserek bu halkı kandıramazsın. ayrıca sen laik bir devletin başbakanısın, ezana özel bi saygı gösteremezsin. kilise çanları çaldığında da konuşmanı kesiyor musun mesela? tabii ki hayır. o zaman ezanda da susmayacaksın. bu ülke laik bir devlet, bunu öğreneceksiniz; bunu size atatürk gençliği öğretecek! atatürk ün ülkesine şeriatı getiremeyeceksiniz, buna müsaade etmeyeceğiz!
atatürk ü unutturmak isteyenlere karşı
yürekte ata aşkı, dilde onuncu yıl marşı
birlikte haykıralım ve titretelim arşı
inadına laiklik, inadına atatürk!
yolsuzluk, kara para aklama ve rüşvet gibi olaylara karıştığı iddia edilen reza zarrab isimli iranlı iş adamının ilginç şekilde iranlı bir alevi olması durumu. halbuki alevilerin istisnasız hepsi dürüsttür, şereflidir, namusludur dedik ve bunu her yerde savunduk. ama reza zarrab bizi yalancı çıkardı. sırf, alevilerin adını kötüye çıkardığı için bile senelerce hapis yatması lazım.
ayrıca, belki de sırf alevi olduğu için bunlar başına gelmiş olabilir. bir alevinin kara para aklayacağına inanamıyorum çünkü. bu zamana kadar aleviler hep iftiraya uğradılar, günahsız oldukları halde yakıldılar... bu da bir iftira olabilir.
geçmişte ülkemize ne denli güzellikler yaşattığı herkesce malum olan, artık parti tüzüğünde 'dürüst olmayanın bu partide işi yoktur' şeklinde bir madde mi vardır nedir; bünyesinde bir tane bile üçkağıtçı, dalavereci falan barındırmayan, yolsuzluğu, rüşveti, kara para aklamayı akp yle birlikte öğrenen temiz ve çağdaş seçmene sahip, dini kullanmayan; dini sadece içinde yaşayıp dışarıya asla yansıtmayan gerçek müslümanların ve bunun yanında hıristiyanların, ateistlerin paganların da desteğini her seçim almayı başarmış chp nin iktidar olması durumunda asla yolsuzluk gibi pis şeylerin olmayacağına dair; ilerici atatürkçülerin vermiş oldukları sözdür.
evet arkadaşlar; chp iktidarında yolsuzluk falan olmayacak. bu konuda en ufak bir şüpheniz olmasın. zaten geçmişimizi bilen hiç kimsenin bu konuda şüphesi yok. siz yeter ki oy verin, gerisine karışmayın. çok güzel yarınlar bizi bekliyor. chp nin olduğu yerde huzur ve adalet vardır.
karıştırdı dibimizi
ele aldı pipimizi
beğenmedi tipimizi
gözümüzse mora çıktı
ak dediler kara çıktı...
ah be ulan chp ye oy vermeyi özledim, seçimler gelse de gidip oy versek ya...
yaklaşık 850 milyar dolarlık yolsuzluk, ihalelerde şerefsizlik yapma, rüşvet falan gibi söylentilerin gündemi alt üst ettiği şu günlerde bile; tertemiz bir geçmişe sahip, nerde bir dürüst insan varsa hepsini bünyesinde barındıran, garibin gurebanın her daim yanında olmayı ilke edinmiş cumhuriyet halk partisi ne böyle onlar da yolsuzluk yaptı falan diye iftira atacak kadar alçalmaktır.
kanıt göster dediğinde hepsi sus pus olur nedense. yolsuzluk yapmış, beyaz kadın ticareti yapmış tek bir chp li gösteremezsin. bu ülkede ne kadar chp li varsa hepsine kefilim ben. ya akp den önce millet yolsuzluk nedir onu bilmiyordu. şimdi eğer bu tür pislikleri yapan chp li varsa, o da akp lilerden görüp alışmıştır.
chp li birinin yolsuzluk yaptığına dair tek bir tane kanıt gösterilsin, söz veriyorum anıttepe de kendimi ateşe veririm. bu kadar da iddialıyım.
ancak insan vücudundaki birtakım uzuvların kılı olmayı kendine layık gören, kaba saba, medeniyetten ve laiklikten nasibini almamış, yemeğini falan eliyle yediği düşünülen ve halk arasında örümcek beyinli olarak nitelendirilen, artık chp kendisine ne yapmışsa bir türlü gelip de o şanlı altı okumuza mührü basıp yaşasın çağdaşlık falan diye sloganlar atmayan ve yıllardır her öğün yemekte olduğu makarna adlı gıdadan bir türlü bıkmadığından olsa gerek; uslanmadan her seçim birkaç nuh un ankara makarnasına oyunu satan kişilerin yapacağı; akılla mantıkla bağdaşmayan iştir.
türbanla okula ve meclise girmeleri, kızlı erkekli evlere yasak getirmeleri, içkiyi yasaklamaları, her yere cami açmaları ve aydınlara ve sanatçılara uyguladıkları baskı bu millete artık illallah ettirmiştir. herkes, tüm bu faşizan uygulamalara karşı akın akın chp ye koşup laiklikle ve uygarlıkla falan kendinden geçerken hala daha akp diye tutturmak nasıl bir bidon kafalılıktır, anlamak güç doğrusu. tamam anlıyorum allah tan korkmuyorsunuz ama yani atatürk ten de mi korkmuyorsunuz ya... nasıl bir şeydir bu?
şu an mesela biz partiye yeni katılan arkadaşlarımıza hoş geldin partisi düzenliyicez. önce içkili bi kutlama yapıp sonra da kızlı erkekli aynı evde kalıcaz. bunu o yobazlara inat yapıcaz. eğer o karanlık dünyadan kurtulmak isteyen akp liler varsa mesaj atsın adres vereyim, bize katılsın.
yalanın talanın göründü sonu
soruyor kılıçdar kılıçdaroğlu
ulu sözlük sen de bas bağrına onu
geliyor kılıçdar kılıçdaroğlu
hem dürüst hem seksi bir insanoğlu...
bu arada arkadaşlar bişey duydum, eğer seçimi yine akp alırsa şeriat gelicekmiş. ona göre iyi düşünün.
ülkenin ilericilerinin, çağdaşlarının, atatürkçülerinin falan her seçim hiç aksatmadan gidip oy verdiği, bu millete atatürk şahit anormal derecede faydası dokunmuş, her renkten, her fraksiyondan, her cemaatten, her oluşumdan uygar insanların görev aldığı bir parti olduğu içindir ki; yahudinin, hıristiyanın, ateistin, müslümanın (dini kullanmayan, dini sadece kalbinde yaşayan), budistin vs. desteğini sürekli olarak almasına şaşırılmayan cumhuriyet halk partisi nin; önceleri kimsenin adını dahi duymadığı ve akp ile birlikte hayatımıza girmeye başlayan; yolsuzluk, kara para aklama, rüşvet, beyaz kadın ticareti, ihalelere fitne fesat karıştırma falan gibi birtakım ahlaksızlıkları kökten bitirecek olan tek parti olduğu gerçeğidir.
mesela benim kökten chp li olan dedem, bu yolsuzluk, rüşvet gibi kavramların ne anlama geldiğini 11 yıl önce öğrenmiş. ondan önce duymamış hiç. olmuyordu ki hiç böyle şeyler, nasıl bilecekler ki... hani insanlar bu ahlaksızlıklara o kadar uzaklarmış ki, ne anlama geldiğini bile bilmiyor. adamla konuşurken yolsuzluk diyorsun örneğin, normal asfalt yol sanıyor. o kadar yabancılar mevzuya. tabii eskiden oluyor bu, yoksa şimdi istemeseler de öğreniyorlar. bu temiz insanlara yolsuzluğu falan öğreten akp utansın ne diyim.
işte benim dedemle aynı karaktere sahip olan bu temiz insanların görev aldığı chp, tüm yolsuzlukları, pislikleri temizleyecek tek partidir. bu kadar da iddialıyım.
iş düşüyor mimara, mühendise,
tüccara, yurtsever polise iş düşüyor.
iş düşüyor alara'ya, selin'e, bora'ya berke'ye, !
iş düşüyor ölüye diriye,
haydi! herkes işbaşına!
ben yıllardır chp ye oy veririm; hiç de pişman değilim, oldukça memnunum, size de tavsiye ederim...
akp lilerin 500 milyar dolarlık yolsuzluklarına, bakan çocuklarının evlerinde çıkan kasalara, banka müdürünün ayakkabı kutusundaki milyarlarca dolara, ondan sonra o kadar rüşvet olaylarına rağmen; yetimin, bi'çarenin, garip gurebanın hakkının yendiği bunca skandaldan sonra bile hala daha inat edip yok ben chp ye rey mey vermem deyip, gidip saçma sapan partilere oy vermektir.
arkadaşım hiç kusura bakma ama; temiz siyaset denince ilk akla gelen, yolsuzluk, rüşvet falan bunlara asla hiç bulaşmamış, her ne hikmetse nerde bi dürüstlük abidesi siyasetçi varsa hepsini bünyesinde barındıran, sosyal demokrat olmasından mıdır nedir herkese eşit davranmayı ilke edinmiş, ateistin, satanistin, budistin falan haklarını kimseye yedirmemiş cumhuriyet halk partisi ne oy vermedikten sonra akp den kurtulamazsın. huzur, adalet, özgülük, güven vs. istiyorsan oyunu chp ye vereceksin. vermessen de, öyle senin porno cd si sakladığın ayakkabı kutusuna başkası milyar dolar para saklar, bişey yapamazsın.
sırtından halk değil harami doydu
haykır ey sözlük sebebi neydi
karanlığa bir ışık tutalım haydi
geliyor kılıçdar kılıçdaroğlu
hem temiz hem dürüst bir insanoğlu..
akp nin artık illallah ettiren faşizan uygulamalarına karşı, ülkenin ilericileri olarak; ulu önder kemal atatürk ün bizzat kurucusu olduğu, cumhuriyetimizin kuruluşundan beri her renkten her insanı kucaklamayı başarabilmiş, milletin değerlerine her daim saygılı olabilmiş, ulu önder in kadınlara seçme hakkı vermesi sonucu zamanında bütün kadınların oylarını alabilmiş, ülkedeki gerici yobaz sayısı arttıkça aldığı oy oranı da maalesef aynı oranda düşmeye başlayan, türkiye nin bugünlere gelmesine büyük katkılarda bulunmuş, alevinin, ateistin, agnostiğin, budistin, satanistin falan haklarını bugüne kadar hiç kimseye çiğnetmemiş ve diğer partilerin aksine tertemiz bir geçmişe sahip olan cumhuriyet halk partisi nde birleşeceğimizin duyurulduğu kampanya.
aziz nesin in bahsettiği kimseler tarafından büyük bir hararetle desteklenen akp ye karşı chp yi desteklemeyen birinin şu saatten sonra şikayetçi olma hakkı yoktur; çünkü chp gibi bir seçenek mevcut. yani oy olarak akp ye en yakın parti chp. gidip de her seçim barajı dahi zor geçen mhp ye yahut benzeri partilere oy vermenin mantıklı bir açıklaması yok.
akp nin baskıcı, faşizan ve gerici uygulamalarına karşı herkes chp de birleşmelidir; seçimlerde, sürekli yobazların bi taraflarına giren 6 okumuza mührü basmalıdır. ha basmıyor musun, hala daha oy vermem mi diyorsun? o zaman; kürtaj hakkım niye yok, rahat rahat istediğim saatte istediğim yerde neden içkimi içemiyorum, meclise, okula türbanla nasıl girebiliyorlar, kızlı erkekli aynı evde kalamıyoruz, cinsel hayatımıza müdahale ediliyor falan diye de sızlanmaya hakkın yok. hiç kusura bakma!