aynı dört duvarı paylaştığım okb hastası takıntılarını ve kendini aşıp sorar:
-ida,bardağa kupa dedim,günah olur mu?
...yaratıcılığın sonu yoktur,güler misin ağlar mısın belli olmaz..
üretici firmasının yoğun çalışmaları sonucu ülkemde aspirin kadar yoğun kullanılan ancak meraklıların kendisini bir nevi sihirli değenek sanması ve aldığı gün etkisini göreceğini umması sonucu hayal kırıklığına sebep bir ilaç.lakin tüm diğer selektif serotonin gerialım inhibitörleri gibi (bkz: prozac) lustralin de etkisini gösterebilmesi için düzenli olarak kullanılması ve 2. haftadan sonra etki göstermesi beklenir.sonuçta mucize yaratmaz belki ancak gerildiği anda alıp sakinleşmeyi bekleyen saf arkadaşlardan çok daha mantıklı bir eylem olur bu.
-sevgilim mısır alalım mı.. (tüm şirinliğiyle)
-daha yeni yemek yedik,miden ağrır.. (soğuk)
-sevgilim pamuk şeker yiyelim mi? (dudaklar bükülür)
-pistir onlar pis... (ilgisiz)
-sevgilim hadi balon alıp çocuklar gibi koşalım.. (çocuklar gibi şen)
-e yuh artık... (sinirli)
-sevgilim ne ama hiç bi dediğimi yapmıyosun.. (isyankar)
-e sevgilim sen de ne bok görsen istiyosun... (......)
Avrupanın en güzel şehirlerinden biri...Gaudinin her yanını bezediği farklı mimarisiyle,turisti,öğrencisi,göçmeni,her türden insanlarıyla,plajları,gece hayatı,yemekleri,havası ve hatta suyuyla kaygısız,sorunsuz,rahat şehir.Hiçbirşeyin aksamadığı,herşeyin yerinde ve güzel olduğu ama kusursuz ve sıkıcı olmadığı gerçek bir akdeniz sahili....
(bkz: la sagrada familia)
(bkz: parque güell)
(bkz: tibidabo)
(bkz: barri gotic)
(bkz: montserrat)
sinir harbi anında ağızdan çıkan küfür okb hastası kişide patlar...
okb(bağırarak): sözünü geri aaaallllllll!!!!!
ida(bezgin):tamam aldım
okb : hayır olmadı sözümü geri aldım de
ida : tamam sözümü geri aldım
okb : hayır olmadı ...... dedim,sözümü geri aldım de!!!!!!!!
ida : aldım.
beraber yaşamak durumunda kalınan okb hastasına cevap vermek yada onu ikna etmek artık imkansızlaşınca sinir bozukluğundan komik hallere düşüren hastalık...
-bardağa kupa dedim günah olur mu?(yaratıcı) hep beraber gülünür..
-tuvalette şöyle şöyle oldu,elimi oniki kere yıkadım,yeter mi?(tamamen gerçektir)
-aklımdan ..amca geçti,(kendisi ölmüştür)herkes fatiha okusun...(dudaklar kıpırdatılır,fatiha okunur)
liste uzar,ida henüz delirmemiştir...
karşılıklı bir konuşma anı
-nasılsınız ida hanım?
-alo???
(beş saniye kadar önce hatır soran arkadaşın suratına sonra elde işlevsizce duran telefona bakılır,sonra herkes yerlerde,günlerce her nasılsına alo denir,gülünür...
eczacılık fakültesi öğrencilerinin laboratuarlardaki soru(n)larından biri.soru: ...madde kaç santigrat derecede kaç dakika otoklavda sterilize edilir?sorarlar da sorarlar... hayır kullanılası bi bilgi olsa seve seve de...
Şaşırtamayacak bir 'türk' davranışıdır.En kaba tabiriyle yalakalık tabanlıdır ancak unutulan birşey vardır,ermeni toplumununun türk toplumuna olan tepkisi öyle net ve değişmezdir ki türkiyenin kendince yaptığı jest onlarda olsa olsa 'çocuk mu kandırıyonuz kuzum siz' etkisi yaratabilecektir..ama biz herzamanki gibi çürük elmanın kabuğunu soyarak sorunu çözdüğümüzü sanıp,kurdu afiyetle yeriz...
Reina Sofia müzesindeki Guernica'nın karşısında durunca sanat,resim,kübizm,vs. hakkında bugüne kadar duyduğumuz,bildiğimiz,öğrendiğimiz ve atıp tuttuğumuz herşeyin bir anda sıfırlandığı,sersemleşerek bakakalmamızı sağlayan ressam.Türkiye'de bir sergide adının geçmesi bile bir lütuftur..
Daracık bir alana sığdırılmış bir merkezi(ki bu aynı zamanda ispanyanın da merkezi kabul edilir),dar karmaşık sokakları ve sıcak insanları olan başkent.Ünlü meydanları (bkz: puerta del sol) (bkz: plaza mayor),şehrin ortasındaki büyük parkı (bkz: parque del retiro),ihtişamlı kraliyet sarayı (bkz: palacio real),Picasso,Dali,Miro ya da Goya gibi muhteşem ressamların eserlerine sahip olan Reina Sofia ve Prado müzeleri ilk önce görülmesi gereken yerleridir...
dört şeritli bir yolda seksen civarı bir hızla gidilirken yayalar için yanan kırmızı ışığa baka baka karşıya geçen bir yurdum amcası,sevgili eşi ve bir kaç çocuğu...gece,karanlık,ve kalabalık...ani bir frenle duran ve açık camdan amcaya seslenen zavallı ida..
--amcacım napıyosun bak kırmızı yanıyo...
--(kendinden emin,azarlayarak):sus sus...aile geçiyo burda...
Teyzemin verdiği muhteşem bilgiyle anlam ve önemi artmış,tarafımdan son derece eğlenceli bulunmaya başlanmış gündür.Efenim sahip olmak istediğimiz arabaya yaklaşıp şööle bagaj tarafına doğru popomuzu sürtüyormuşuz,o yıl içinde o arabayı alıyormuşuz...resimdi,çaputtu,selpaktan bebekti duymuştum ama bu dileme biçimi hepsini aşıp baş köşeye oturdu..denedik.bakıcaz artık.
23 nisan,cervantes'in öldüğü gündür.ispanya'da,özellikle de katalunya'da(san jordi isimli,koruyucu azizden de dolayı) 'dia del libro-kitap günü' olarak kutlanır.şehrin her yeri kitap ve güllerle kaplıdır ve o gün erkekler bayanlara bir gül,bayanlar erkeklere de bir kitap hediye eder,tüm kitaplar indirimlidir-ki bu indirim % 10 dur ama bunu çok önemserler.Bunları yazma sebebi,cervantes'in nasıl,ne üzerine,niye yazdığından öte,ardında bıraktığı ispanyol toplumunun ona sahip çıkma ve pozitivize etme biçimdir...Bana da okuyan toplumları kıskanmaya devam etmek düşer..
Türkiye'de Amelie ve GoodBye Lenin filmlerinin müzikleriyle adını duyurmuş ancak dünya çapında bilinen önemli bir 'multi-enstrümantalist'.
36 yaşında,paris te yaşıyor.film müzikleri festivali kapsamında türkiyeye gelmeye niyetlenmiş ama konseri iki kez iptal edilmiş,ben ve benim gibi hayranlarını üzmüş müzisyen.
albümleri:
La Valse des Monstres (1995)
Rue des Cascades (1996)
Le Phare (1998)
Tout es Calme (1999)
Amélie Original Soundtrack (2001)
Black Session (1999)
L'Absente (2001)
Good Bye, Lenin! Original Soundtrack (2004)
Les retrouvailles(2005)
kendince iki entel,keçi sakal,saçlar süper falan,
yer:cihangir
-baba acıktm ben ya şöyle bi sushi yesek diyorum?
-olur baba.seviyosun yani sushiyi sen?
-bayılıyorum...
-nerde var buralarda?
-valla bilmiyorum ki,ıııh,mmm,ben..
-gel abi biz birer acılı adana...????
-yiyelim abi...