ibnedison
938 (akıl fikir sahibi)
yedinci nesil yazar 7 takipçi 123.33 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    6tag

    1.
  1. windows phone platformları için yapılmış en iyi instagram uygulaması.
    1 ...
  2. nokia lumia 1520

    0.
  3. 2,2 ghz 4 çekirdek işlemci, 2 gb ram, 6 inç full hd ekran, 32 gb yerleşik ve arttırılabilir hafıza, 20 mp pureview kamera. daha ne olsun. 749 dolara satışa sunulacakmış. çok deli bir şey.
    1 ...
  4. sessizce salmak

    1.
  5. i. yakalanan balığı sessizce suya bırakmak.
    ii. osurmak.
    0 ...
  6. mustafa keser in askerleriyiz

    1.
  7. gezi parkı eylemlerinde duvarda yerini bulmuş yeni bir slogan.*
    13 ...
  8. hi de ho

    1.
  9. the mask'tan hatırladığımız şarkı.
    0 ...
  10. trt belieber ve directionerlardan özür dilesin

    4.
  11. trt çocuk reytinglerini tehdit eden bir serzeniş.
    0 ...
  12. nokia lumia 620

    1.
  13. nokia lumia 920 ve onun çift yumurta ikizi kardeşi lumia 820'den sonra piyasaya çıkacak olan yeni küçük kardeştir. her iki lumiada olduğu gibi bu telefon da windows phone'dur.

    http://www.phonearena.com...es/Nokia-Lumia-620_id7593

    yeni 5800 vakası olabilir çünkü 250 dolar gibi makul fiyat konuşuluyor kulislerde.
    0 ...
  14. trt nin 2013 eurovision a katılmama kararı

    1.
  15. 06 12 2012 kocaeli üniversitesi nde yapılan eylem

    3.
  16. ülkücü arkadaşların değil agd uyelerinin yapmış olduğu yuruyus imiş. Hatta yemekhaneye gidip üniversiteyi camiye çevireceğiz diye slogan atmışlar.
    0 ...
  17. 25 ekim 2012 ael limassol fenerbahçe maçı

    6.
  18. Türkiye saati ile 22.05te oynanacak olan maç.
    0 ...
  19. sevduğum

    1.
  20. güzel bir marsis şarkısı.

    &feature=share
    2 ...
  21. fenerbahçe takım otobüsüne yapılan silahlı saldırı

    1.
  22. trabzon taraftar(!) müsveddeleri tarafından yapıldığı öğrenilen haber. inşallah doğru değildir.

    düzeltme: yanlış olma ihtimali yüksek olan haberdir. çünkü fenerbahçeli furbolcular havalimanındayken fb tv yayın yapıyordu. istanbula geldiklerinde olmuş ise bilemem. kaynak aradım ama bulamadım henüz.

    https://twitter.com/# !/bilio_muydunuz/status/199251636659560448
    2 ...
  23. trende vapurda otobüste uludağ sözlük seninle

    ?.
  24. uludağ sözlük mobil'in sloganıdır.

    buyrun: http://m.uludagsozluk.com
    0 ...
  25. derbiye ben de geleceğim diye tutturan kız

    1.
  26. tanım: herhangi bir cafe'de izlenilecek olan derbiye ben de geleceğim diye tutturan kızdır.

    tarih: 17 mart 2012
    mevzu bahis derbi: fenerbahçe-galatasaray
    maç saati: 20.00,

    yazın yaklaşmasıyla beraber tenis kursu tekrar açılmış, geçen seneden olan arkadaşlarla yine devam etme kararı almıştık. bu geçen seneden olan arkadaşlar içinden zehra** kod adlı kız da bu sene aramıza katıldı. zehra'nın geçen seneden de samimi olduğu tek kişi bendim kursta. ama samimilik dediğim de öyle her allahın günü yazışıp görüştüğümüz falan diye sanılmasın. ayda yılda bir konuşurduk o da facebook'tan ya da yolda rastlaştığımızda falan.

    neyse kursta ikinci haftamız, fakat o daha o gün ilk defa gelmişti. kursun başlangıç saati 5, bitişi ise 6-6,30 gibiydi. kurstan çıkıp bana belsada kendi arkadaşlarıyla maçı izleyecek olan arkadaşım yer ayarlayacaktı. aksilik kurstan çıktığımda telefonun şarjı bittiğinden kapanmış, herhangi bir iletişim aracım kalmamıştı mustafayla*.

    kurs bitip soyunma odalarına doğru yürürken;

    zehra: eee emre ne yapıyorsun eve mi geçeceksin?
    ben: yok ya derbi var bu akşam arkadaşlarla onu izlicem.
    zehra: aaa derbi mi? daha önce hiç bir derbi ortamına katılmamıştım.*
    ben: hadi ya nasıl katılmazsın.* sen ne yapmayı planlıyorsun, eve gidersin sanırım. ***
    zehra: yok ya evde canım sıkılıyor. biraz dışarda takılırım sanırım. herhangi bir planım yok şimdilik.

    o sırada soyunma odalarına girdik, üstümüzü değiştirdik çıktık. otobüs durağına doğru yürüdük. tenis hocası her çıktığında çarşıya gidiyordu onu biliyordum, zehra da bizimle beraber çarşı arabasına bindi. otobüste tek kelime konuşmadık fakat inceden kesiyorum zehrayı yüzünde hafif bir sırıtış vardı. sırıtış da değil gülüyordu resmen. otobüsün tek kişilik koltuğuna oturmuş kendi kendine gülüyordu. iyice işkillendim zaten bunun önceki hal ve tavırlarından bir bokluk olduğunu seziyordum.

    neyse çarşıya geldik, 3ümüz de aynı durakta indik otobüsten.

    ben: ee hocam napıyorsunuz siz, eve mi?
    tenis hocası: aynen, sonra arkadaşlarla derbiyi izleriz herhalde.
    ben: peki hocam görüşürüz pazartesi.
    zehra: görüşürüz hocam.
    t.hocası: görüşürüz gençler, iyi akşamlar. iyi olan kazansın.**
    sonra sıra geldi zehrayla vedalaşmaya.

    ben: derbiye de yarım saat kalmış. benim telefonu şarj ettirmem lazım ondan sonra da arkadaşa ulaşıp derbiyi izleriz, sen napıcaksın?
    zehra: ya aslında daha önce hiç bir derbi izleme fırsatı bulamamıştım seninle takılabilirim. o havayı hissetmek istiyorum. çok duymuştum önceden. *
    ben: ya sıkılmayasın sonra.
    zehra: yok yok sıkılmam, merak ediyordum zaten. hadi senin telefonu şarj ettirelim.

    bir türkcell bayisine girdik beraber, telefonun bataryasını bıraktık. 15 dk sürer dedi sayın yetkili.

    ben: gerçekten, gelmek istediğine emin misin? çünkü ful erkek olur muhtemelen, ayrıca küfürler havada uçuşur. belki kavga bile çıkar, sonuçta fenerbahçeyle galatasaray arasında.
    zehra: *hadi yaa, bir şey olmaz en kötü beğenmezsem çıkarım maçtan sen devam ederim. *
    ben: bir de ben mustafanın diğer arkadaşlarını tanımıyorum, onların yanında sana karşı mahcup olmak istemem. o yüzden çekiniyorum.
    zehra: yok yok rahat ol sen, dediğim gibi bir şey olursa ayrılırım en kötü ki böyle bir şey olacağını düşünmüyorum.*
    ben: * peki bakalım...

    o 15 dklık sürede zehra hanımın canı sıkılmış, çarşıda dolanmamızı istedi. neyse çıktık geziyoruz, bu bir şeylerden bahsediyor ama benim kafam orda değil. iyice işkillendim, defol git desem gitmeyecek sanki. nedir bu birdenbire çıkan derbi aşkı. kafamdan yalan kurdum, telefonu arayınca uygulayacaktım...

    zehra: şurda çok güzel ekler yapıyorlar sever misin ekleri?
    ben: nasıl?
    Zehra: ekler diyorum, yiyelim mi?
    ben: yok ya şuan hiç havamda değilim, ama istersen sen yiyebilirsin.
    zehra: hadi gel. *
    bir anda kendimi pastanede buldum. haberim olmadan bir randevuya katılmıştım sanki. ekler geldi, afiyetle yemeye başladı zehra. bense kafamda yapacağım telefon konuşmalarını kuruyordum.

    eklerle olan muhabbetimiz bittikten sonra pastaneden çıktık. saate baktım, zaman geçmiyordu anasını şey edeyim... gittik turkcell bayisine, aldım bataryayı şarja taktım. acaba mustafa benden umudu kesti mi sorularıyla beraber açtım telefonu.

    5 yeni mesaj!

    1- kanka belsada barkod cafedeyiz, yerini ayırttım.
    2- kanka nerdesin barkod cafedeyiz, bir haber ulaştır daa. *
    3- la oğlumm nerdesin, gelmeyeceksn söyle, başına bi iş mi geldi. telefonun kapalı!!
    4-ev arkadaşım: kanka maçı nerede izleyeceksiniz, belsada her yer dolu. bize de yer ayarlayabilir misin? *
    5-ramazan*: nerdesin la biz halitle beraberiz, çarşıda her yer dolmuş maçı izleyemicez sanırım. dön bana.

    hiçbirine cevap atmadan hemen mustafayı aradım. zehra da yanımda, benimle birlikte beklemekte.

    mustafa: alo kanka nerdesin?
    ben: parktayım, ne yaptın maç işini bulabildin mi yer?
    mustafa: ayarladım kanka belsadayız, hakanlar da burda.
    ben: ne? yurda mı geçtiniz? sizin yurtta var mı olm digiturk?
    mustafa: ne diyosun olum, duyamıyorum burası çok kalabalık nerdesin sen?
    ben: hee anladım kanka, ee ben girebilecek miyim? sakın hayır deme!!
    mustafa: dur koduğum yerinde duyamayirum seni, bekle balkona çıkıyorum.
    ben: heh tamam kanka eyvallah saolasın. hadı görüşürüz.

    suratına kapattım.

    ben: yaa duydun mu yer yokmuş hiç bir yerde, yurda digiturk ayarlamışlar bi evden orada izleyecekmişiz.*
    zehra: napalım başka zamana artık...
    ben: kusura bakma ya, erkek yurdu olmasa sana da gel derim ama katı kanunlar, toplumumuzun önyargıları. *
    zehra: ehehe yok ya önemli değil. ben de artık biraz dolanır eve geçerim. nerde ki yurtları?
    ben: ıııımm üçyolda.
    zehra: yetişebilecek misin peki? maça 10 dk kaldı sanırım.
    ben: şurdan otobüse ya da dolmuşa binerim heme yea.*
    zehra: durağa kadar eşlik edeyim o zaman sana.
    ben: *tamam hadi bakalım.

    durağa doğru giderken ramazanlar geldi aklıma. dur bi şunları arayayım dedim.

    ramazan: alo, olum her yer dolmuş belsada tıklım tıklım, nerde izliceksin maçı mustafayla mı?
    ben: nerdesiniz siz mustafa ayarlamış yer, nerdeyseniz buluşalım.
    ramazan: yürüyüş yolundayız, ziraat bankamatiğinin orda, bugün para çektiğimiz.
    ben: tamam geliyoruz. *
    zehra: hadi ben de eşlik edeyim nasılsa yolumun üstü. *
    ben:*pekiii.

    gittik yürüyüş yolunda bulduk bunları. tanıştırma faslından sonra ramazan hararetli bir şekilde maçı izleyemeyeceğimizden yakınmaya başladı. sonra sordu mustafa nereyi ayarladı diye. o sırada zehra yanımızda.

    ben: yurtta izlicez kanka, mustafa ayarlamış her şeyi.
    halit-ramazan: nasıl?**
    ben: kanka ayarlamış işte.**
    sonra biraz elim ayağım birbirine dolaştı ama ardından toparladık. zehrayla vedalaştıktan sonra ordan koşarak uzaklaştık. belsaya giderken de ramazanlarla ayrıldım. mustafa tek kişilik yer ayırmış çünkü. harbiden de belsa tıklım tıklımdı.

    normalde böyle başlıklar açmak adetim değildir ama çok paylaşmak isteği vardı içimde. gelelim neden kızı başımdan savmak uğruna yalanlara başvurduğuma. kızın bir kere amacı farklıydı, ikide bir tek başına yaşadığından, evinde her akşam yalnız olduğundan bahsediyordu. daha fazla uzamasın diye yazmadım o konuşmaları. burda sıkıntı yok. ama neden tek başına yaşıyorsun? zor olmuyor mu diye sorduğumda, beni hiçbir arkadaşım anlamıyor diye cevap vermişti. bir du şu otobüste gülümsemeleri falan, bunun önceleri de var tabi. o yüzden bunca tantanayla uğraşmak zorunda kaldım.

    sonuç: derbide berabere kaldık amk.

    edit: maç saatini yanlış girmişim.
    8 ...
  27. yunus güner

    1.
  28. bir oyuncu. mavi pansiyonda ahmet rolünü oynamıştır.
    0 ...
  29. anışah

    1.
  30. bir isim*. anlamı ise: eski bir mısır prensesinin ismiymiş*. ekşi sözlüğe baktığımızda "iyi, makbul, candan dost anlamında anlamlarına gelen kız ismi. arapça kökenli." içeriğine erişmemiz mümkün.
    0 ...
  31. 25 şubat 2012 şekip mosturoğlu nun tahliyesi

    1.
  32. an itibarı ile alınan kararlar arasındadır.
    0 ...
  33. karnaval com

    1.
  34. --spoiler--
    bir radyo hayal edin. kontorlün sizde olduğu bir radyo. istediğiniz an durdurabileceğiniz, o çok sevdiğiniz şarkıyı geri sara sara, tekrar tekrar dinleyebileceğiniz, sevdiğiniz müziği kaçırmadığınız bir radyo.
    --spoiler--

    süper fm, joytürk, joy fm, metro fm ve radio mydanoseun içinde bulunduğu sanırım şimdilik 5 radyo kanalını canlı olarak dinlemeyi sağlayan web sitesi.

    tabi çok şukela artıları var;

    + bu radyolardan herhangi birinde önceden çalan şarkıları görebilirsiz.
    + radyoyu dinlemeye başladıktan sonra belirli bir zaman diliminde dinlediğiniz şarkıları tekrar dinleyebilme şansına sahipsiniz.
    + canlı olarak radyo istasyonunda bulunan bir kameradan stüdyoyu izleyebilirsiniz.
    + radyo kanalını hd kalitede dinleyebilirsiniz.
    + sıradaki şarkıyı öğrenebilirsiniz.
    + son durum butonuyla haberleri, hava durumunu ve ajandaya ulaşabilirsiniz.
    + biyografi butonuyla çalmakta olan ve ondan önceki çalan şarkıcıların biyografilerine ulaşabilirsiniz.

    sitenin tek eksisi üyelik gerektirmesi. tabi bu üyelik de ücretsiz. haydi sömürelim.

    http://karnaval.com/
    3 ...
  35. bir adet paramedik

    ?.
  36. bir adet 9. nesil yazar arkadaş.
    0 ...
  37. hadi ben yattım

    1.
  38. bir kaçış türü. hadi koçlar...
    0 ...
  39. 14 şubat 2012 midye sözlük saldırısı

    ?.
  40. sol frame de hissedilen saldırı. sikeyim böyle saldırıyı gidin başka yerde oynayın la.
    0 ...
  41. insanoğlunun kıl dönmesi ile imtihanı

    1.
  42. bir hastalık olan kıl dönmesi ile ademoğlunun imtihanıdır.

    --yazar notu--
    halamın oğlunun ameliyat işleyişini gördükten sonra* diş ağrısını çekerim fakat allah bu hastalığı kimseye vermesin diyebilirim.
    --yazar notu--

    ara tatilin 3 gününü hastanede geçirdim. ha yazık oldu falan demiyorum sanki bu 3 günde atom parçacıklarını inceleyecek değildim sanki. daha iyi bi iş yapmış olabilirim hatta. halamın oğlu benden yaşça 12 yaş büyük fakat hala evli değil*. şimdi bu abimin bi ablası ve hayatta olan bi annesi var. benim de tam halamın oğlu olmuyor aslında ama akrabalık ilişkilerimizi yakın tuttuğumuz için* baya bi yakınız yani.

    şimdi 33 yaşında adam, ameliyat olacak yer belli, 8 yaşında çocuk bile utanıyor götünü açmaya diyerekten valideciğimin önerisiyle refakatçisi olma adaylığına gösterildim. abim de* hemen kabul etti tabi. neyse ameliyat günü*nden bi gün önce* akşam 8 sularında hastaneye giriş yaptık. abim akşam yemeğinden sonra pek bir şey yemedi belki ilaç falan alırım diye. keşke ilaç alsaydı. nöbetçi hemşire saat 11 sularında geldi adını tam hatırlayamadığım bir şey yapılmasının gerektiğini söyledi.

    hafiften bi gerilme oldu ortamda. abim sordu nedir o şey? hemşire cevapladı bunu götünüze sokmamız gerek ve içindekileri götünüzden içeri boşaltmamız gerek. bağırsaklarınız bununla dolacak ve bi saat sonra falan sıçacaksınız ne var ne yok. tabi tüm bu anlattıklarımı tıp dilinde olabildiğince kibar olarak anlatmaya çalışıyor. kendim yaparım derseniz verebilirim* ama yapamam diyorsanız açın ben sokayım götünüze*. abim hayatının en önemli kararlarından birini vermek zorundaydı ve o an yanında ben olmam onun bu kararı vermesini daha da zorlaştırıyordu. kendisinin yapamayacağı endişesiyle götünü türk hemşirelerinin ellerine bıraktı.

    olaylar o kadar hızlı gelişiyordu ki odadan çıkamadım. o an hemşire geldiğinde ben hasta yatağı ile pencere arasındaki refakatçi koltuğunda oturuyordum. abim o kararı verdikten sonra hemşire hemen açtırdı götünü. abim yüzünü bana döndü. yemin edebilirim hayatımın en zor en saçma en siktiriboktan yüzyüze kalma durumu içerisindeydim. adamın götüne biberon gibi fakat emzik kısmı daha sert olan ve içi sıvı dolu bir cisim sokulurken benimle yüzyüzeydi. çok saçma sapan bi andı. ikimizin yüzünde saçma bi sırıtış. hemşire işini halletti ve odadan çıktı. abim eşofmanını çekti ve televizyona döndü.

    yaklaşık 1 saat televizyon sesinden başka hiçbir ses yoktu odada. ikimiz de tek kelime etmedik. edemedik. sonra tuvalete gitti abim. bi yarım saat rahat tuvalette kaldıktan sonra aramızda şöyle bi dialog geçti.

    + nasıl abi rahatladın mı?
    - hee rahatladım amınakoyayım kestaneyi de çizdirdik ananı avradını siktiğimin kılı yüzünden.
    + %&/=?

    sonra bu bütün mesaneyi boşalttığı için baya bi acıktı. fakat hemşire gece yarısından sonra bir şey yemeyeceksin dediğinden tek lokma yiyemedi. o gece odadaki diğer hasta yatağının boş olmasından mütevellit yatakta yattım, ama en fazla 3 saat uyumuşumdur. sabahın 6sında kahvaltı verdiler, abime bir şey yok.

    sonra önce doktorun gelmesini bekledik, sonrasında da ameliyat saatini. doktorun kıl dönmesinden o gün sanırım 5 tane ameliyatı vardı ve abimi en sona atmıştı ameliyat sırasında. gel zaman git zaman ameliyat vakti geldi. abimde sadece don ve üstündee ameliyat gömleği ile ameliyathaneye girdi. yaklaşık 1.5 saat sürdü ameliyat.

    ameliyat sırasında bi kavanoz istediler. koskoca hastanenin gerekli techizatı yok mu amk demeden koştum adını unuttuğum bi bölümünden rica ettim, kırmadılar verdiler.

    ve mutlu son. ameliyattan yüzüstü, sedyeyle, belden aşağısı narkozlu halde çıktı.

    sonunda kıl dönmesinden kurtuldu fakat doktorun bi et parçası mıdır yağ bezesi midir nedir, bi yumruk büyüklüğünde ve turşu kabının içinde* getirdiğini görür görmez halime şükrettim. o et parçası ameliyatta abimden alınan adeta bir ölü çocuk büyüklüğünde parçaydı.

    ameliyat sonrası açılan yara büyük olduğu için 3 gün daha hastanede kalması gerektiğini söyledi doktor. enfeksiyon riskinden dolayı.
    bi hasta daha gelince 2 gün dayanabildim uykusuzluğa ve sonunda bana acıyıp eve gönderdiler. ameliyattan sonra da sorunlar olmadı değil, bi idrar meselesi vardı başlı başına bela.

    neyse çok uzattım, bu entry bir arkadaşımın başından geçen olay entrysi değildir. kişi ve kuruluşlar gerçektir.

    not:şimdi diyeceksiniz ki adamın özel hayatını burada anlatıyosun ayıp, yazık, günah. fakat kendisinden gerekli izinleri almış bulunmaktayım. ve sonuçta burda benim gerçek kimliğimi bilen toplasanız 4-5 kişi vardır onlar da tanımıyolar abimi.

    edit: göte sokma muhabbetinin adı lavman imiş. bu saatte duyarlı yazarlar görmek güzel bir şey orası da ayrı tabi.
    6 ...
  43. 1860 ve 1920 yılları arasında doğan efsanevi nesil

    1.
  44. aralarında atatürk'ün de bulunduğu efsanevi nesildir. içlerinde 15 yaşında cepheye giden kınalı kuzuları da barındırır, sabah üzüm hoşafı akşam ise yağlı buğday çorbası yiyerek cephelerde şehit olanı da barındırır.

    içlerinde seyit onbaşıyı ve cepheye mermi taşıyan anaları barındırır.

    ne 1960 da doğan efsanevi nesil
    ne 1970 de doğan efsanevi nesil
    ne 1980 de doğan efsanevi nesil
    ne 1990 de doğan efsanevi nesil ne de başka herhangi bir nesil 1860 ve 1920 yılları arasında doğan efsanevi nesilin yanından bile geçemez. sadece bu efsanevi neslin torunları olma onurunu yaşarlar, o kadar.
    3 ...
  45. eksi 6 derecede karton toplayan çocuk

    1.
  46. inci sözlükte dün açılmış olan bir başlık. başlığı açan yazarın olaya yaklaşımı ise gerçekten takdire değer.

    http://inci.sozlukspot.co...rton-toplayan-%c3%a7ocuk/

    inci sözlükte de güzel şeyler olabiliyormuş demekki.
    2 ...
  47. wallace collection

    1.
  48. 60lı ve 70li yıllarda pop rock müzikle uğraşan ve daydream gibi bir parçaya imza atan belçika menşeili grup.

    http://www.youtube.com/wa...2D236BC&lf=plpp_video
    2 ...
  49. eve çıkmak için iş arayan öğrenci

    1.
  50. herşey arkadaşla bir gelir elde etmek amacıyla başvurduğumuz iş ilanıyla başladı. herbalife sayesinde hayatımız değişti. şimdi hem öğrenciyiz hem de aylık 2000 ile 3000 lira arasında değişen bir gelirimiz var.

    --spoiler--
    şaka lan tabi yok böyle bir şey.
    --spoiler--

    hikayenin aslı şöyle;

    arkadaşla eve çıkmaya karar verdik önümüzdeki sene için, e malum ev eşyaları, depozito, bir sürü ıvır zıvır şey için para gerekicek. biz de dedik ki bu yaz çalışalım da eve çıktığımızda ilk birkaç ay ailemize yük olmayız. şimdiden iş ilanlarına bakıyoruz izmitte. fethiye caddesinde direklere asılmış ilanlardan birinde aynen şunlar yazıyodu:

    oturduğunuz yerden para kazanmak ister misiniz?

    part time ya da full time iş imkanı.

    sosyal hayatınızı etkilemeden evinizden, ofinizden, iş yerinizden çalışabileceğiniz bir ek gelir istemez misiniz?

    e: olm ceff* bu ne güzel iş amk alsana şunun numarasını arıyalım bi soralım nasıl işmiş.
    c: aynen alıyım da bende kontur yok senden arasak olma mı?
    e: hay amk bende yok neyse yarın kontör lira neyin yükler ararsın o zaman.
    c: tamam aldım. yine bana kitledin amk.
    e: künefeyi yerken öle demiyodun lan.*
    ertesi gün bizim ceffle beraber yine çarşıda dolanıyorduk. ceff dedi arayalım bi şu numarayı bakalım. aradık numarayı çaldı çaldı açan yok. neyse dedik geç oldu herhalde ondan açmadılar.

    aradığımız günden iki gün sonra ceff aramış tekrar bu sefer açmışlar.bir bayan çıkmış iş hakkında hiç bir bilgi vermeden perşembe günü saat 19.00 da tarif ettiği bir adrese gelmemizi söylemiş. ceff dedim iş hakkında bi iki bilgi edineydin iyidi dedim. sordum da gıda üzerine dediler dedi ceff. tamam o zaman gider öğreniriz kaybedecek bir şeyimiz yok dedim.

    perşembe günü bize tarif edilen adrese gittik. dışarıdan baktık bi aramızda şu konuşma geçti;

    e: olm bu ne ya geri mi dönsek napsak. güzellik merkezi gibi bir yere benziyo burası. kesin ürünlerini tanıtmamızı isteyecekler.
    c: onca yol yürüdük be. girelim işi beğenmezsek çeker gideriz zorla tutacak değiller ya.

    girdik içeri, 20 dk erken geldiğimiz için isim-soyisim-telefonlarımızı alıp 19.00 da gelmemizi söylediler. çıktık bir şeyler atıştırdık derken saat 19.00 oldu döndük ofise tekrar. bizimle beraber 4-5 tane liseli arkadaş ve iki tane yetişkin insan mevcuttu. bizleri küçük bir sınıf gibi bi odaya aldılar. neyse oturduk sandalyelere bizim gibi iş arayanlarda oturdular falan derken dışardan 5-6 kişi daha geldi. onlarda oturduktan sonra seminere 20 yaşındaki bir genç başladı konuşmaya. kendisi iki yıl önce istanbul büyükşehir belediye spor klubünde profesyonel futbolcuymuş*, bir üniversitede besyoda eğitim görmekteymiş halen. herbalife ile tanışalı 23 ay oldu ile bir girdi konuşmaya, herbalife'ın nasıl kurulduğundan tutun da hangi futbolcularla ve hangi spor klupleriyle anlaşmaları olduğunu sayıp sayıp konuşmasını kendinden daha üst seviyede olan birine devretti.

    --spoiler--
    ooo tiyatroya gelmişiz biz.
    --spoiler--

    adamın isminin anonsuyla beraber dışarıdan 35-40 yaşlarında bir eleman girdi içeri, salonda alkış kıyamet koptu. ama nasıl alkış, ayağa kalkmalar, bravo nidaları, yüzlerde lanet bi sırıtış. lan ronaldo mu girdi içeri biz mi farketmedik derken olayı çaktık. sonradan gelen 5-6 kişi de bunların içindenmiş. bizim üniversiteli genconun anlattıklarını tekrar anlattı, ama öyle bi ballandıra ballandıra anlatıyodu ki sanki şirketi kendisi kurmuş gibi. satılacak olan ürünleri anlatmaya başladı sonra. masanın üzerinde bulunan bir tozdan bikaç kaşık, bir bardak suya döktü. iyice karıştırdıktan sonra bi dikişte içti adam.

    +bunu günde 3 öğün içerseniz hayatınızdaki değişiklikleri kendiniz bile farkedeceksiniz. günlük almam gereken kalori miktarını bu formül ile alarak kilonuzu dengeye getirebilirsiniz.

    e: lan olum biz satıcı değil miyiz?
    c: ne bileyim lan önce bizim tam öğrenmemiz gerekiyo sanırım.
    e: lan öğretmek değil bunun derdi, bize pazarlamaya çalışıyo resmen. kalk gidelim.
    c: nasıl gidecez amk ben sana dedim kapıya yakın oturalım diye.*
    --spoiler--
    ve asıl show başlar...
    --spoiler--

    +yapmanız gereken tek şey bu 170 liralık seti satın alıp kullanarak, etrafınızdaki arkadaşlarınıza, akrabalarınıza yani çevrenize bu ürünün getirileri hakkında bilgi vermek. satacağınız her ürün üzerinden kar elde edeceksiniz ve satın alan kişi başkalarının da bu ürünü almasını sağlarsa, onların da satın aldığı ürünler üzerinden yine siz kar elde edeceksiniz. bu satış anlayışında üzülen taraf yok!!!

    + işin ayrıntılarını öğrenmek isterseniz bu haftasonu istanbulda bilmem ne otelinde 2 günlük seminer yapılacaktır. ve bu seminere herbalifeın türkiye devi adını hatırlayamadığım ... gelecektir.

    gelecektir demeden isimle beraber yine o 6 kişi ayağa fırladı, tekrardan bi alkış kıyamet ama yok böyle bişey ya. resmen kahkaha atmama sebep oldu. adam zar zor onları oturttukdan sonra konuşmasına devam etti.

    + gördüğünüz gibi bu seminerde mükemmel insan ... herbalifeın her ayrıntısını size anlatacaktır. bu seminere katılmak sadece 270 lira. (yol+kalacak yer dahil değil!)

    dedim sefa bunlar bizi ayaküstü sikmek istiyor sanırım.

    e: cebinde kaç para var?
    c: 17 lira falan.
    e: çıkışta pes atak mı?
    c: olur kank.

    tanım: eve çıkmak isteyen bir grup öğrencinin, kendini çalışmak zorunda hissetmesi.

    sonuç: sefa ile yaz sonunda eve çıkmış bulunmaktayız. 2+1 göle bakan izmit bayındırlıkta çok hoş bir evimiz var. çocuk yapmayı planlıyoruz.*
    not: bu entrynin sadece sonuç kısmı 25.12.2011 tarihinde yazılmıştır. geri kalanı taslak halinde aylar öncesinden yazılmıştı zaten. bugün can buldu.*
    2 ...
  51. altyazılı film izlemenin faydaları

    1.
  52. orjinal dilinde izlemektir. hele ki sık sık bu eylemi gerçekleştiriyorsanız, artık altyazılardan replikleri tahmin etmeye başlarsınız ve bu da güzel bir şeydir.

    (bkz: altyazılı film izlemek)
    (bkz: ingilizce altyazılı rüya görmek)
    0 ...
  53. yaran haxball kayıtları

    ?.
  54. interaktif bankacılık

    1.
  55. türlü türlü banka işlemlerinin internet üzerinden yapılmasına yarayan kullanışlı fakat güvenlik önlemleri nedeniyle biraz meşakkatli olmasına rağmen yine de bir fatura yatırımı için karda kışta, yazın bunaltıcı havasında yollara düşmek yerine birkaç tıkla kolaylıkla halletmenizi sağlayan teknoloji getirisi. **
    0 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük