yatmadan once 2 saat kadar bi yemek kanalini izlemek. allahsiz cakma sarisin nasil yiyo yemekleri sanirsin 3 gun ac birakmislar bababa bakar misin. e haliyle ac ac insan nasil uyusun yazik be.
ya hayatimda ilk defa takma tirnak taktim, alismadik gotte don durmaz hesabi sagda 3 solda 4 tane kaldi. torpu sesine bile uyuz olurken o takma tirnaklari nasil torpuledim nasil bakim yaptim nasil ozenli oje surdum ama nafile. eshotta cikti hepsi mal gibi kaldim. okula da bugun suslu puslu gidecektim bi de bababa bakar misin.
annem geçen pazartesi yanıma geldi, eve çıkmıştım yeni bi kaç eksiğim vardı onu tamamlayacaktık beraber. geldiği ilk gün yorgundu uyudu biraz ertesi gün çıktık alışverişe bir şeyler aldık eve geldik, börek kek falan getirmiş yanında onları yedik, o ses türkiye'yi falan seyrettik. sonra erken yatalım dedik erken de kalkarız kahvaltımızı iyice yapar tekrar dışarı çıkarız. tam yatıcaz yerleri ayarladık telefon çaldı, memleketteki amcası hastaydı zaten kötü olmuş iyice izmirde'ki amcalarıyla beraber onun yanına gitmeye karar verdi. apar topar valizini hazırladı yola çıktılar. 3 gün orda kaldı. sonra tekrar diğer amcalarıyla beraber buraya geldi, daha eşyalarını tamamlamadık sana doğru düzgün yemek bile yapamadım diye biraz daha yanımda kalmak istedi. beraber yine oturduk televizyon izledik dışarıya çıktık yemek yedik. bugün gidecekti, gitmeden ütü alacaktık bir de kardeşime bir şeyler bakarız dedik, çıktık dışarı yolda saçma salak sebeplerden tartışmaya başladık, ben bi yandan anneme kızıyorum ağlıyorum annem bir yandan gözleri dolmuş biletimi alıyorum şimdi diyo. sonra girdi koluma gel şu gaziemirdeki alışveriş merkezinden de bir şeyler bakalım öyle giderim diyo. benim sinirlerim bozulmuş tamam diyorum surat asıyorum. ama yine de hiçbir şey olmamış gibi davrandık gezdik daha sonradan yoldan annemin biletini aldık eve geldik. saati beklerken yemek yedik bulaşıkları yıkadık çıktık, yolda sürekli gözlerim doluyo. annemi yolcu ettim eve gelirken yürüyeyim dedim sürekli ağlıyorum. anneme bu yaptıkları için bi teşekkür bile etmediğim aklıma geldi sonra durup yine ağladım. evden 3 yıl önce ayrıldım, annemle ergenlik dönemimden beri hiç anlaşamıyoduk zaten arada 18 yaş farkı var, ikimiz de beraber büyüdük sayılır. ama bu 3 yıl içinde tam bi anne kız olduk birbirimizi daha iyi anlamaya başladık, yolda yaptığımız da klasik her zaman yaptığımız kavgalardan biri. ama bu annemin evinde değil de burda olunca daha farklı geldi. eve varınca biraz oturdum dinlendim annemi aradım anne seni çok seviyorum bunu unutma diye kapadım.
seni çok seviyorum anne, iyi ki varsın.
ortaokul öğretmeninin telefonunu rehberinde bulundurmak.
iki sene önce yurtta kalırken oda arkadaşıma mesaj atmıştım, rabiş cüzdanım yatağın orda mı kalmış diye, sen git bunu yanlış rabia ya ortaokul öğretmenine at, sonra kocasına açıklama yapana kadar canım çıkmıştı.
çok yaşa recep düşüncesindeki beyni kıl yumağı olmuş bir insan söylemi. konuşmaktan korkuyosunuz lan siz, her yerde atatürk'ten bahsetmeye korkar hale geldiniz. ne kuyruk acısı bu arkadaşım?
egemen bağış ismi bende direkt yalaka tanımını çağrıştırıyo, boş bi adam. yaptığı bi şey yok. hoca ödev verdiğinde ödevini yapar derse katılamaz hocanın götünü yalar anca o.
onun böyle siyah küt saçları vardır, pilates yapar, çocukları kocası kola içerken kolanın zararlarından bahseder, ayranı öyle zevkle içer ki sanki sağlık depoluyormuş gibi, dövme yaptıran insanlardan pek hazetmez
- anne nabersin ya her yerde sen.