aranızdaki ilişki bittikten sonra iyice koyan olaydır. aklına geldikçe bakabileceğin içinde ikinizin olduğu bir fotoğrafın olmaması. anıların hep aklın içinde kalması.
linkteki yazının sahibi olan zatı özellikle tanıtmaya gerek yok, hepimiz artık bu zatın nasıl bir tarihçilik! anlayışına sahip olduğunu biliyoruz. son 15 yılın en çok kaşınan konularından biri bu iskilipli atıf. bu 15 yıllık süreç içinde türeyen bu sözde tarihçilerin yaptığı çukur tarihçiliğiyle hainleri kahraman, kahramanları ise hain ilan eder olduk. köşe yazısının sahibi olan zat da cumhuriyete saldırmak niyetinde olduğu için bu konuda sadece işine gelen kısımları alıp işine geldiği şekliyle paylaşmış, nasıl olsa millet olarak çok sorgulama alışkanlığımız yok. iskilipli atıfa gelince iskilipli atıfı ölüme götüren şey aslında milli mücadele zamanı yaptıklarıdır. giresun istiklal mahkemesindeki yargılaması şapka ile ilgilidir ve serbest bırakılmıştır, idam kararının verildiği ankara istiklal mahkemesindeki davada ise vatana ihanet ile suçlanmaktadır. ben burada sadece anahtar bilgileri vermeye çalıştım entryi daha da uzatmak istemiyorum.çünkü ben burada uzun uzun bir şey yazarsam, karşıt görüşte olan arkadaşlar hiç önem göstermeyip yine inanmayacaklar. bu konuda merak eden arkadaşlara tavsiyem istiklal mahkemelerinin tutanakları yayınlandı, devlet arşivleri de şu an açık. oradan iskilipli atıf davasının tam metnine ulaşabilirler. araştırıp kendi vicdani tartınızda bu konuyu tartmanız daha hayırlı olur.
aman kendini asmış yüz kiloluk bir zenci
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci
hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten.
iyi nişan alırdı kendini asan zenci
bira içmez ağlardı, babası değirmenci
sizden iyi olmasın boşanmada birinci
çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.
en azından kendi üniversitemin itiraf sayfasından gördüğüm ve bildiğim kadarıyla yüzde doksanını özgüvensiz erkeklerin ve gereğinden fazla özgüvenli kadınların oluşturduğu gereksiz sayfalar. eğer canınız sıkkınsa gönderilerin altındaki o duyarlılık fışkıran yorumları okuyun.
yaşasaydı da bu kadar sevilir miydi bilmiyorum fakat büyük kadındı madak. ülkemiz gibi edebiyatımız da kadınlarımıza pek iyi davranmıyor gibi geliyor bana. nilgün naifti, çok erken gitti şu iki adımlık yer küreden, gülten akın da gideli çok olmadı aramızdan, ha anıt gibi durur baş ucumuzda o ayrı, kendini iyi bir şiir okuyucusu olarak görenlerin bile sayabileceği kadın şair sayısı iki elin parmaklarını geçmezken didem madak, yaşasaydı eğer yine bu kadar çok sevilir miydi bilmiyorum fakat bence eğer yaşasaydı güzel bir kadın sesine bu kadar hasret kalan şiir bahçemizin ortasına heykelini dikerlerdi.
yandaş kanalları (gerçi yandaş olmayan kanal da çok kalmadı ama ) izleyen yazar yorumu.en azından chp için konuşmak gerekirse kendi yayın organlarından takip ettiğim kadarıyla sürekli açıklamalarla tepkisini ortaya koyuyor.tabi biz bunları televizyonlar da göremiyoruz.
tıpkı berkinde sorulduğu gibi vicdansızca sorulmuş bir sorudur.eğer bu soruyu soranlar berkine sorulan bu soruya misilleme yapma amacı taşıyorlar ise onlarin da vicdanlarinda bir sorun var demektir.çünkü ölenler bu yaşta insanlarsa ideolojicilik oynamak son derece manasızdir.böyle genç ölümlere sevinmek ölen kim olursa olsun ahlaksızliktir ve bu insanliktan nasibini almayan organizmalarin memleketimizde yaşıyor olması bizim içinde büyük bir utanç teşkil etmektedir.Sorulması gereken soru bu çocuklar neden sokakta değildir, sorulması gereken soru çocuklarin oyunlar oynaması gereken sokaklar ne ara bu kadar tehlikeli oldu, sorusudur.her geçen saniye kendi büyük türkiye ruyalarindan bahseden büyük dünya liderleriyle övünen bu insanlarin bu insanlarin sokakta ne işi var sorusundan önce kendi vatandasini koruyamayan hatta bilfiil devlet görevlilerine emir vererek canıni alan bir liderin hangi dünyanın lideri olduğu sorusunu sorması lazım gelmektedir.
devrim koyardım.yeni isim üretmeye gerek yok.bizim şu anda tamamen yerli bir otomobil üretmemiz zaten bir devrim olacağından devrim ismi her haliyle en uygun bir isim olur.hem de devrim arabasını gerçekleştiren insanlara minnetimizi bu şekilde göstermiş oluruz.
Dinsel baskıyı toplum üzerinden çıkaramamalarıdır.Hristiyanların yaptığı gibi bir Rönesans ve Reform Hareketi yapamayıp hala bir din adamının söylediklerini sorgulamadan kabul etmeleridir.Bilimsel gelişmenin gerçekleşmemesindeki ana etken de çocukluktan beri insanların hayatlarında olan dogmalara katı bir şekilde bağlanma ve bunun devamında sorgulama yetisinin gelişememesidir.Sorgulamayı bilmeyen bireylerin oluşturduğu bir toplumun Dünya'ya hükmetmesini bekleyemezsiniz.
neşet ertaş- hapishanelere güneş doğmuyor
muharrem ertaş- kalktı göç eyledi avşar elleri
neşet ertaş- ben melamet hırkasını(haydar haydar)
ezginin günlüğü- eksik bir şey mi var
r.e.m.- losing my religion
kubat- acem kızı
ihtiyaç molası- ay
halkın içinden seçip işe aldığı 200 korumanın arasında dolaşıyor zaten.adam o kadar halk dostu ki araya dünya halklarından da korumalar serpiştirmiş.tam halk adamı!
yunus emre eserlerini latin alfabesiyle yazmadı, osmanlı alfabesinde o, ö gibi harflerin olduğunu söylemiş bir arkadaş, yunus emre eserlerini latin alfabesiyle yazmadıya gelecek olursak biz eserlerin arap alfabesiyle yazılamayacağını söylemedik, arap alfabesinin dile uygun olmadığını çeşitli zorluklar çıkardığınız söyledik tabi ki eserler verilecek bu onun dile tamamen uygun olduğunu göstermez bu konuda arkadaşların biraz daha araştırması gerekir. arkadaş o, ö harflerinin olduğunu söylemiş kulaktan dolma bilgilerle gelmiş anlaşılan osmanlı alfabesinde ortada ve sonda o, ö seslerini vermek için vav harfi kullanılır başta ise kelimeye elifle başladıktan sonra yanına vav harfi getirilip kelimeye başlayarak o, ö sesi verilir. ancak osmanlıca'da vav harfi v sesini vermek içinde kullanılır yani sessiz bir harftir, çeşitli şekillerde sesli harf yerine kullanılması sağlanmıştır. bu durumdaki gibi bir çok sesi gösteren eden tek harf vav değildir. bir çok karışıklığa neden olan durumda budur. yeni türk harflerinde ise her sesin karşılığı bellidir. bu nedenle dilimize daha uygundur. buraya yorum yapan arkadaşların osmanlı alfabesini iyice araştırması gerekir.
öncelikle yapılan inkılabın adı yeni türk harflerinin kabulü'dür. latin alfabesinin kabulü değildir. okuma yazma oranının yüzde 2.5 olduğu bir alfabenin değiştirilmesinin halkı cahilleştirdiğini söylemek başlı başına cahilce bir davranıştır. arap alfabesi diye ağlayan arkadaşların çoğunun osmanlıca bilmediği gerçeğidir. öğrenmek isteyen olursa bu yasak değil ki gider öğrenir burada asıl amaç rejimi ve rejimin getirdiklerini karalamaktır. az çok osmanlıca okuyup yazabilen biri olarak söylemem gerekirse arap alfabesi türkçe'ye uygun bir alfabe değildir. siz 8 tane ünlüsü bir dili tek ünlüyle göstermeye çalışırsanız çeşitli zorluklar çıkar. bazı kelimelerin yazılışlarının aynı olup mecburen cümlenin gelişinden anlaşılması gibi. bu nedenle dersinde bulunduğum hatırı sayılan bir türk dili profesörünün dediği gibi ''şu an kullandığımız yeni türk alfabesi türkçe'nin ses yapısına ses özelliklerine en uygun alfabedir,kıymetini bilin. '' bence meseleye bu açıdan bakmak lazım arap alfabesi dilimizdeki ses unsurlarını tam olarak karşılayamıyordu ve değiştirildi. değiştirilmesi de son derece doğru bir karardı.
peşin edit: bu profesör koyu kemalist veya solcu biri değildir. insanları yaftalamaya alışık olduğunuzdan peşin peşin belirteyim istedim.