girilen girdinin bilimsellik koşulu nedir ve kim tarafından belirlenir, ayrıca bu tür bilgilerin bilimsel olduğu kabul edilse dahi, bu bilgiler gelir geçer bilgiler olduğundan, niteliğini yitirmiş olabilirler bu tabiat-ı ruhiyedeki insan bu tür girdilere eksi verebilir. gel gelelim bu sözlükte eksi olmaması da ilginç. kaldı ki bu eyleme "ıyyyyy, iğrenç" denilmiş olup, bir bilgi içerikli girdinin yanlışta olsa, geçerli bilgiyi sunuyor olmasının kötü anlamda değerlendirilmesinin etik olarak ne kadar doğru olacağını siz sevgili okurlarıma bırakırken, etik nedir, ve kapsamı ne kadar olmalıdır gibi, ya da düşünce özgürlüğü ile etiğin yaşayan toplumda ütopyaya ne kadar yaklaşabileceği gibi konukları diğer girdilerde tartışıncaya kadar esenlikler dilerim.
aktarlardan gramaj olarak alındığında hem ekonomik, hem demlendiğinde lezzetli ve keyif verici bir içeceğe dönüşen faydalı bir ottur. hazımsızlık yahut spastik kolon sendromu içerisindeysen öğün aralarında günde en fazla üç fincan tüketmeni tavsiye ediyorum sevgili okurum. kabızlık ayrı bir şey ama bunun için de sinameke otu büyük bir keşif. bir kaç tane yaprağını alıp sıcak suda beş dakika demleyip süzersen hem tuvalete yetişmen kolay olur hem de tadını beğenmedim falan da demezsin.
bir de biberiye mucizesi var ki yeşil çay ile nasıl karıştırıyorlar bunu hala anlamış değilim. bir kere biberiye böyle kısa kısa ince ince diken gibi bir şeydir. neden mucize peki? şimdi genelde böyle otların muhakkak yağını çıkarmayı akıl etmiş ve neye yaradığını tecrübe etmiş kişiler vardır. misal biberiyenin yağını çıkarmaya çalışırken sen düş, çıkardığın yağ da devrilip düştü mü? ellerin dizlerin sızlıyor ama sen yağı kurtarma çabasıyla elinle kabın içine yağı sıyırmaya çalışıyorsun. kurtardın sayılmaz ama neyse artık. bir kaç dakika sonra bir bakıyorsun dizlerin morarmış. şort var üzerinde o yuzden gördün bacaklarını yoksa bakmak aklına bile gelmedi. yağlı ellerinle dizi ovuşturdun. işine devam ettin. sonra bir baktın morluklardan eser yok. pasaklı olman işe yaradı.
- kız kardeşimin kızları koşarken düşüp başlarını, el ve ayaklarını bir yerlere çarptıklarında, evde başlayan telaşa hiç gerek olmadığını söyleyip bu yağı sürdüm ve şişme morarma veya ağrı katiyen olmadı.
bu kızlar ne diye habire düşüyor onu anlamadım. salak gibiler ayol. kendilerini sağa sola çarpa çarpa koşuyorlar heralde yoksa bu kadar çok düşülmez ki.
edirne'den yakup beyden dinliyoruz.
- eşimin işyerindeki arkadaşının babası diz altı bölgesinde dolaşım bozukluğu nedeniyle ayaklarının ısınmadığından yakınıyordu. biberiye çayı ile bu sorunları çözüldü.
ayağı ısınmayan biri öncelikle dolaşım bozukluğu nedeniyle olduğunu öğrenince biberiye içeyim demez ama bu da tesadüf sanırım.
hatay'dan adını vermek istemeyen bir okurumuz: çok yaşlı bir komşumuzun iki yıldır uykusuzluk sorunu vardı. damadı ankara'da bir devlet hastanesinde beyin cerrahı ve hatta doçent doktor olduğu halde çözüm bulamamışlardı. biberiye çayı içmeye başlayınca gece de gündüz de rahat rahat uyur oldu.
bu arkadaş oncelikle adını vermediği için bir kere şüpheli zaten. acaba kadınceğizi uyutmayan kendisi mi, ne dersiniz? yoksa kendisi uyumadığı gibi kadınceğizi de mi uyutmuyordu? uyumadığını bildiğine göre yani var bir şey. özel yaşama girmiyorum şimdi. evet gülmüyoruz. biliyorum zor ama sevgili okurumuz bu konuda demek ki çok dertliymiş.
izmir'den leyla hanım: kayınpederim kireçlenme sonucunda boynunu hareket ettiremez hale geldi. misal sağına bakacak, bütün vücudu ile dönüyordu. robot gibi oldu adamceğiz. doktorlar ''ameliyat yapamayız. böyle idare et'' dediler. biberiye yağı ile yaptığı masajlar sonucu bir hafta sonra boynunu hareket ettirmeye başladı.
neden adam masajı kendi yapıyor? nasıl yapıyor yani onu açıkla bana bir sonraki sefere kzım. ben yaptım ama etik değil oyuzden boyle yazdım diyorsan onun da bir yolu var; edilgen yap fiili.
istanbul'dan zeynep hanım yazmış. kızım apartmanın demir kapısına parmağını sıkıştırmış. biberiye yağını sürdük, iki saat sonra morluk geçmeğe başladı. bir akraba doktora sordum ''normalde morluk ne kadar zamanda geçer'' diye. ''iki günde geçer'' demişti.
vaaauv. sayın okurlarım, artık bu örnekten sonra biberiye yağı almaya gidecek olduğunuzu idrak ettiğimden dolayıdır ki konuyu kapatıyorum. yok başlık içerik ile uyumlu değil falan böyle tepkiler almak istemiyorum. yeşil çayın beceriksizliği bu tamamen. ama naneli limonlu yeşil çayı için derim ben. böyle sıkışık bir otobuste ayakta nefes alamazken birnin uzattığı poloyu ağıza atıp emmek gibi bir şey. yeşil çayın faydalarına bir sonraki programımızda değineceğiz efendim vaktimiz dolmuş. esen kalın.
yunan mitolojisine göre, hephaestus bir gün prometheus un yarattığı tüm fanilerin tek bir cinsiyeti olmasına, yani hepsinin erkek olmasına kızar ve ilk kadını yani pandora yı yaratır.
-bir diğer rivayete göre de zeus, insanoğlunu cezalandırmak için diğer tanrılara pandora yı zehirli bir hediyeye dönüştürmesini emreder.-
hephaestus pandora yı balçıktan yaratır, afrodit güzelliğini verir, apollo müzik yeteneğini verir, poseidon inci bir gerdanlık ve asla batmama becerisini verir, hera merak aşılar, ve son olarak da bu meşhur kutu görünümlü nesne pandora ya verilir ve bunu da zeus un verdiği söylenir.
epimetheus pandora ya bu kutuyu hiç açmamasını söyler fakat pandora birgün merakına yenik düşer ve bu doğaüstü güçleri barındıran kutuyu açarak dünyadaki tüm kötülüklerin açığa çıkmasına neden olur.
hem tanrıların erkeğe verdiği hediyenin olumsuz getirisinin simgesi, hem de bugün dünyadaki kötülüklerin nedeni olarak bilinir.
hee bir de "sen pandora nın kutusu nu hiç açmamalıydın dostum!" şeklinde savrulan bir tehdit cümlesinde geçen, bir amerikan filmi klişesine ait sözcüktür bu aynı zamanda.
sürekli istemesi(hepsini,her şeyi)
yeni sorunlar icat etmesi ya da sorun yokken sorun icat etmesi
dırdır yapmasının sonuçları
anlamsız kıskançlıkları
kıskançlıklarının sonucunda yalnız kalmaları
evin kirlenmesi
akşama yemeğin olmaması
makyajının akması
daha da önemlisi saçının bozulması
tırnağının kırılması
küpe takmayı unutmuş olması(bu benim)
erkeklerden daha fazla düşünmesi (gereksiz bile olsa)
ayrıntılar(şekle rağmen zemin)
annesinin araması
sevgilisinin aramaması
sevgilisinin araması ama güzel mesaj çekmemesi
arkadaşları
arkadaşlarının tavsiyeleri
arkadaşlarının tavsiyelerini dinlemesi
bir başka kadının mutluluğu
bir başka kadının ve sevgilisinin mutluluğu
bir başka kadının ve kendi sevgilisinin mutluluğu
bir başka kadının güzel ayakkabıları
hoşlandığı erkeğin gay çıkması
hoşlandığı erkeğin piç çıkması
havanın erken kararması
güneşin erken doğması
tacizler
hakaretler
şiddet
çocuklarının olmaması
çocuklarının olması
kocalarının olmaması
kocalarının olması
daha fazla yazamıycam ama kadınların mutsuz olması için bundan daha fazla sebep var.kadınların psikiyatristlerle arasının erkeklere göre iyi olmasının nedeni belki de kadınların mutsuz olma nedenleridir.
en gereksiz değil, dünyevi güçlerin bir özetidir. diğer vasıflı ülkeleri hiçbir özelliği olmasa da yönetir, siyaset, savaş bilmez, iki asker gönderir, diğer ülkeleri gazlayan konuşmalar yapar. bi de gücünden dolayı her ülke saygı duyar buna.
anlayacağın kaptan amerika amerikanın ta kendisidir.
genç kristiyano bir gün sevgilisi ile gezmektedir. sevgilisi angutyos illa simit alalım simit alalım diye tutturur. bildiğiniz gibi liszbon belediye parkında simitciden gezilmez.
kıristiyano simitçiyi yanına çağırır, bir an duraksadıktan sonra kaç simit var burda der ve hepsini satın alır. durumu kavramasını zaten beklemediğimiz angutyos neden bütün simitleri aldın diye sorar. ve kıristiyano o meşhur cevabı verir, çünkü yanında cr7 yazıyordu. evet bu kıristiyanonun simit sattığı tabladan başkası değildir.
bak kasım geldi la, git oğlum (*aslında kan emen bütün sivrisinekler dişidir.) mal mısın la, mal mal hareketler, uçmalar, kaçmalar, git yazın gel arkadaş.