üniversite ortamının vazgeçilmezi olan kağıt oyununu oynamaktan ve bunun zevkini almaktan mahrum olmak demektir. (kadınlar 7 kat daha fazla zevk alıyormuş)
hanginiz seviyorsunuz lan sülale toplantısını! (yuvarlak masa sanki ümüğüne koyim öyle bi dedim ki) seven çıksın lan ortaya. bir kara murata , bir hababam sınıfına bağlamayın teker teker "ben! hayır ben! ince sesli hayır ben! (ibne kara murat). açık konuşun canımı yiyin , domaltın , abartmayın.
abim ameliyat oldu burnundan geçenlerde.(ayyyhhhhh choqq şekilsiz burnum karga gibi karıştırırken kıvrımlar da rahatsız ediyoooo :'( demedi tabi eheh) burnunda et mi ne çıkmış. ben diyim pirzola , sen de sakatat. o da kuşbaşı desin tam olsun. neyse yedi narkozu, kafa bi dünya. akşam sülalece geçmiş olsun terörü var anlayacağın.
ben evde değildim. teröristler yavaş yavaş damlamış eve. manzarayı hayal edip tasvir ediyorum , götünü dört aç iyi dinle. abimin kafasını kurşunlar gibi sikmişlerdir zaten o su götürmez gerçek. dede kuzenlerimin çükünü elleyip "büyüdü mü lan büyüdü mü aaa bak ısırdı evlendirelim seni" diyor , babaanne ısrarla pedere elma yedirmeye çalışıyordur. repliğe bak amına koyim "elma güzel , elma". triplere girersin allahıma kitabıma.
çıkardım ayakkabıları , girdim eve. altıma sıçmaya ramak kalmıştı daldım tuvalete. otobüste milyon boş koltuk var oturmuyorum bokum kafayı çıkarım "selaaaam ;)" demesin diye. bi de böyle geriliyorum , bacaklar ve popo löpleri titriyo (hayal etmeyin lan ehehe) , kaşınıyorum (ne alakaysa). hemen çöğdürdüm evde tuvalete. salona girdim. girmez olaydım. bırak sülaleyi yedi kabilem gelmiş , nasıl sığmışlar aklım şaştı. yüzümü de yıkamışım saçlar ıslanmış falan. tam saçları arkaya atarken girdim salona. adeta bir ibneymişim gibi bakışlar. amcam o gece ilk kroşeyi vurdu bana. "hanım kızımız da gelmiiiiiiiş". allah belanı vermesin amca. moruk seni.
izmir'de ilk kurşunu atan hasan tahsini bilir misin. bilirsin tabi. aynen o hesap ilk kurşunu yolladı. ardından tam bir katıksız piç olan küçük amcam "memelerin nerde kız" dedi. lan sülale külliyen orda. siirtliyiz bi de. manyak. edilecek laf mı b. sanki orospuyum da sülale boyu yazıyolar bana. ensestçi manyaklar.
başladılar bebeğim taramalıları , topları, tüfekleri çıkarmaya. sağdan soldan combo yapıyolar. babaanne saçlarımı kestirirsem 50 lira vereceğini söyleyip şerefimi namusumu satın almaya çalışırken kuzenlerim pembe tokalarını el değmemiş saçlarıma (!) geçiriyolar duygusuzca. dedem bütün kuzenlerimin çükünü elleyip , aletlerine elini ısırtırken bi bana muamele yapmadı. artık sen düşün gözlerinde nasıl bi ibne profili çizdiğimi.
ama en iyi yol bildiğin yoldur yeğen. haysiyetini iki paralık eden, kestirsem mi lan (saçları lan saçları kodumun fesadı) diye düşündüren bu terör, en uzak durulası üçüncü şeydir. tanımı da kurtardık. birinciyle ikinciyi mi merak ettin kuzum. anlatıcam. otur dedenin kucağına. ibneee ibneeee (şişko patates melodisiyle) diye diye içime ibne kaçtı lan. çık ulan bedenimden. pis teröristler. tatattataata.
düğün karakterleri diyorum çünkü sadece düğünlerde bu insanlar. kravatı kafasına rambo gibi geçirmiş bir iş adamını holdingin 75. katında göremezsiniz misal. açıklayacam sabret.
işin özü : hafızlar , işin özünü buldum. karakter değişiyo. bir çeşit geçici süreliğine evrim gibi bişey. dolunayda kurtadam olmak gibi bişey bu. düğün vakti gelir , insan kendisi olmaktan çıkar. bakınız ;
teyzeler : iki çeşide ayrılır. 1. çeşidi belki de düğünlerin en kabullenilir , en şeker tipleridir. herkese iltifat yağdırırlar. zibilyon yaşındaki mahmut amcaya takım elbise giydiğinde çok yakışıklı olduğunu falan bile söyleyebilir. kimileriniz buna yalancılık diyebilir ama en azından zararsızlardır. 2. çeşidi moralleri siker atar ama. felaket senaristleri , bok atıcılardır. gelinliğin kumaşının adi olduğunu söyleyip gerdek geçesini cehenneme çevirebilir , damadın takım elbisesinin ayakkabısıyla uymadığını söyleyip pipiceğizini yoğrulmuş hamur kıvamına getirebilr. mahmut amcanın takım elbiseyle yarrak gibi göründüğünü söyleyip kalp krizine sebebiyet verebilir.
halay gazmanları : kundaktaki bebeği ıslarla halaya kaldırmaya çalıştıklarını duydum. var , sen gerisini düşün artık. mahmut amcayı ısrarla halaybaşı yapıp öldürebilir.( mahmut amcayı da iyice orospu yaptık ya neyse ) Yok ben almayayım tipleri'nin korkulu rüyasıdır. yok ben almayayım tipi mi ne ? sabret dedik ya lan , açıklama gelecek. bi de ruh gibi halay takımında kendinden geçmiş şekilde halay çeken birini görürseniz , anlayın o olduğunu , polise haber verin. mahmut amcanın muhtemel katillerinden biridir.
yok ben almayayım tipi : pasta verirsin yok ben almiyim , limonata verirsin yok ben almiyim , halaya gel dersin yok ben almiyim , gerdek gecesinde threesome yapacaklarmış sen de git dersin yok ben almiyim , fotoğraf çekilelim dersin yok ben almiyim .. ..rak var almaz mısın ? yok , sen almazsın biliyorum. geçelim.
gözü dönmüş çocuklar : biri onları durdursun. baba , viagra almış duracell ayıcıkları gibi hiç yorulmadan "vooooeeeeergldfgkj" diye bağıra bağıra koşuyolar düğünde. jeneratör yapcan bunlardan. elektirik kaynağı yeminlen. ama malesef sadece düğünde böyle koşuyo namussuzlar.
mahmut amca : isim tamamen hayali. mahmutlar alınmasın. ama her düğünde bir mahmut amca var yahu. zibilyon yaşında herif , ne işi var düğünde. düğündeki klavyecinin 1500 desibel arap müziği demolarını arka fondan kısık seste açılmış klasik müziği gibi duyuyo adam. ne yapsın da neşelensin. afedersin de şey mi yapsın. töbe töbe. getirmeyin yahu yazık günah.
şahin gözlü abazanlar : şahinler gibi çok keskin gözleri olmakla beraber duvarların arkasını adeta süpermanlar gibi görebilirler. röntgenciliğin allah'ı bunlardır yani. yaş sınırları yok baba bunların. kendi yaşlarından +5 veya -5 civarı herkesi potansiyel manita olarak görürler. ama 2-3 düğündür boş geçiyorsa +70 / - 70 e kadar dayanırlar. bi keresinde biri geline sarktıydı , linç ettiler. yazık lan.
haaaa bu arada bizim düğünde mahmut amcayı ölü bulduk lan yerde. hangisi öldürdü acaba ? yok yok kesin bahçivandır. dürzüler sizi.
erotizm içeren bir yazı olabilir. okumaması gerekenler : yarrak veya kıllı göt fobisi olanlar , birazcık tahrik olunca hemen otuzbir çekme ihtiyacı hissedenler , evde denemek isteyenler (!) , bir yakınının deniz şortunun lastiğini gevşetecek uruspu çucukları vs vs. kısacası yan etki yapacaksa okumayın . okuyup da suçu bana atarsanız , sikerim. suçu kendine at beybi.
bildiğiniz gibi ( as you know ),şu sıralar tatil dönemi. ve bir tatil beldesini 9.48 şiddetinde sallayabilecek ne olabilir ? ( babanın slip iç çamaşırıyla denize girip malı göstermesi hariç ) tabi ki frikik vermek. bi erkek nereden frikik verebilir ? meme ucu değil. otur yerine , sıfır!
denize atlama stillerinden en güvenlisi çivileme olarak tabir edilen kütüksü atlayıştır. ama hadi lan , stil atlayalım , balıklama atlayalım dediğiniz anda tehlike çemberine girersiniz. tehlike çemberi ve 9.48 şiddetinin oluşması için gereken şartlar :
1.mal bir insanın varlığı
2.o mal insanın tatil yerinde olması
3.mal insanın balıklama atlamaya karar vermesi
4.mal insanın götünün kıllı olması
5.ya da mal insanın tıbbı bile hayretler içerisinde bıracak kadar büyük ya da küçük tarrağa sahip olması.
6.zaten böyle bir sahneyle folloş olacak insanları hiç takmıyormuşçasına "ehe ehe açıkta bişey mi gördünüz lan ehe ehe" diye sudan çıkıp havluya sarılması.
iskelede kim oturuyor olursa olsun böyle bir manzarayla karşılaşmak istemez. tanımadığın bir adamın çanağındaki kılların yoğunluğunu ya da çavuşunun selam çakmasını görmek istemez insanlar herhalde. ben öyle bi manzarayla karşılaştım , psikolojim orospu oldu , ve geldim yazdım sadece.
Vardı abi böyle bi geyik. " ya çok pis , sıçamıyorum abi sıçasım gelmiyor." lan pezo sanki sanatını icra edecen de uygun şartlar yok. bir de tuvalet efsaneleri vardı. samanyolundaki sırlar dünyasından fırlayıp gelmiş psikopat paranoyaklar gibi " oğluuuum ben duyduuuuum sıvı sabunların kapağını açıp içine türüküyolarmışşşş , hatta bazıları attırıyomuş lan sıvı sabunun içine. " der pis manyak. neler soktun gencecik kirlenmemiş zihinlerimize. nice koçyiğitler senelerce sıçmak için çıkış zilini bekledi. niceleri eve giderken yolda bacağına sıçtı. niceleri sabahın köründe okulda sıçmamak için okula geç kalmayı göze alıp evden çıkmadan ne olur ne olmaz'lık tedbir sıçışını yaptı. ne istendi o masum makatlardan. inceleyelim evre evre.
Öncelikle belirteyim , bu psikopat paranoyaklar her yaş evresinde var. sadece paranoyakça fikirlerinin kalıpları farklıdır. ilkokuldaki çocuk "tuvalette dinazor gördüm pipimi yedi" der. lisedeki abazan "sıvı sabuna attırıyorlarmış" der.
anaokulu : zaten herkes altına sıçtığı için bir problem yok. inceleme dışı.
ilkokul : baba zaten böyle herkesin bir çember kurup birbirine iğrenç hikayeler anlattığı bi zaman dilimi. ama kafada en çok yer eden konularsa , gerçek hayatta başa gelebilecekler. çıkar 9 yaşındaki bir psikopat ve haykırır : "dayakcı sayim hocayı dün tuvalette sıçarken gördüm " herkesin göz ifadeleri bir anda " o_O" olur. sayim hoca nasıl sıçar lan. sıçamaz abi o. o kadar dayak atan , sadist ruhlu herifin sıçtığı yere sıçılır mı lan. bokları ayaklanır onlar bile bizi döver allahıma.sayim hoca sıçacak , biz de gidip sayim hocanın pokunun üstüne sıçacaz. sayim aganın pokunun üstüne pok olur mu leoyyy.
ortaokul : tam ergenliğe geçiş dönemi. yandı yavrucak. herkesin kendini izlediğini sandığı , popülerist zihniyet. tuvaletteyken her an dikizlenme korkusu. tam da "büyük - küçük " dalgasının ortamı sikip kavurduğu zamanlar. kapçık ağız mahmut benim dalgayı görürse okula yayar. melis bi daha bana bakmaz. allahtan bilincin de oturduğu zamanlar. eve gidene kadar dışarda bi yerde sıçmayı akıl edebiliyo piçoz. hehe.
son olarak lise : sebep çeşidi olarak en bol evre hacı. zaten başta verdiğim attırma örneği de bu evreye ait. ilkokula ait zanneden varsa onun allah belasını versin zaten. sigaraya başlama oranı bilindiği üzere en çok lisede. doğal olarak da tuvalette başlayacan. kaçarı yok. gidip de müdürün odasına hocam ateşiniz var mı diye sorabiliyosan sorun yok tabi. tuvalete gidip de balya balya boku olan adam , sırf adrenalin uğruna sıçmaz tuvalette sigaradan bi kaç fırt alacam diye. ee lisede " hocam tuvaletim geldi bi tuvalete gidip sıçabilir miyim" de diyemiyorsun. çünkü senin bi sıçman uğruna millet gülmekten altına sıçacak. göze alamıyosun tabi.
NOT: bu örneklerdeki kişiler tamamen hayal ürünüdür. benimle alakası yoktur. taşşağını yapan olursa 2 hafta yerim , içerim , sıçmam , gider sonra kafasına sıçarım.
Aslında sadece denizden çıktıktan sonra değil , havuzdan çıktıktan sonra da yaşanabilecek bir felaket senaryosu bu bebeğim. bak , bu sese kulak ver. sakın benim gibi sudan çıktıktan sonra artis artis , 'hobareeeey var mı ulannnnnnnnnn bana gider yapacak kız' bakışları atma etrafa. çünkü burundan gelen o sümük var ya , karizmanı oracıkta domaltır , hiç acımadan defalarca tecavüz eder. açıklayacam sabret.
Akan sümükle ilgili bi kere herkesin bir anısı vardır elbet. ilkokuldayken başım beladaydı zaten. Sesli okuma yaparken tahtada sümüğüm aktıydı. abartısız 15 santim aşağı indi ip şeklinde. bi de öyle güçlü ki düşmedi. git üstüne çamaşır ser. hatta ver tarzana ağaçtan ağaca atlasın. semra teyzeye ver daldan dala daldan dala. baba bi çektim sümüğ. löpş diye bi geldi geri. sümükten mümükten eser yok. mucizeyi gören sınıf ahalisi ağlaşıyo , mesih inmiş de haberimiz yok diye. tam da din dersi görmeye yeni başlamışız herkes sarmış böyle konulara. yaş küçüklüğünden dolayı mıdır bilinmez ama , herkes bunu bir yetenek olarak var sayıp , beni el üstünde tuttuydu. kızlar bana kokulu silgilerini veriyor , erkekler maç yaparken takımı bana kurduruyorlardı en iyi ben oynamamama rağmen. malum kadroyu en iyi oynayan kurar hep.
Bu bayaa bi mazide kalan bir anı. ama toruna torbaya anlatılabilecek cinsten. ama bu son sümük olayı psikolojimi sikti attı. ruhsal bunalımlardayım. her gece rüyamda sümükler içinde boğuluyorum. aman yareppi.
Baba bi insan ne kadar karizma olursa olsun , ne kadar artis artis davranıyo olursa olsun , karizma bir kere devrildikten sonra bi daha toparlanmaz. 'ahahahah mal hala karizma sanıyo kendini kalıbını siktiğiiiim'
bakışlarıyla karşı karşıya kalırsın. aynen bendeki de o durum. çanakakkalede tatildeyim. babalar gibi shirtü hafiften çıkarıyorum. kızların gözünde zaten bir parıldama. hani calgonit reklamında bardakta çıkan parıldama varya. hah bildin , aynen o. iskeleden yürüyorum. sağlı sollu kızlar mızlar , ata demirerin fındık fıstığındaki gibi saldırıyolar resmen. ( götünüzle gülmeyin lan bi iki kişi baktı en azından ) atladım denize. yüzdüm azcık. yüzmeyi iyi bilmediğimden mütevellit. , böyle dalıp çıkmalar falan. fazla kulaç atıp karizmayı bozmuyoruz. neyse merdivenden aynen bir erkek banu alkan edasıyla pıtı pıtı çıktım. tam kumsala dönerken benim kestiğim ama bakışlarıyla beni ince ince dilimleyip doğralayan kız bana gülümsedi. bozuntuya vermedim. uzaklaştım sevinç çığlıkları attım. hebele hübele dolaştım biraz. sonra geri geldim , aynen bir polat alemdar , deliyürek , memoli edasıyla. hala gülümsüyor o anki aşkitom , dakikalar sonra sayıp sövceğim fırşıntı.
Gülümsemeleri umut belledim , gittim yanına. merhaba dedim. meraba, naber , napıyon değil. h'li bir merhaba. ağırım o ana kadar , bozamam ağırlığımı. kız gülümsüyodu ben gelene kadar , geldiğimde resmen kikirdemeye başladı adile naşit gibi. baktım bana ıslak mendil verdi. al dedi burnunu sil dedi. hemen 3gli telefonumun ikincil kamerasından ( :P ) baktım burnuma. allah belamı versin kocaman , balgam kıvamında sümük ben nefes aldıkça bi içeri giriyo , bi dışarı çıkıp sahil ahalisine merhaba diyip tekrar içeri kaçıyo. aldım mendili , kafama sıkar giderim misali teşekkür ederim dedim.
O gün bu gündür peçeteyi , kağıt mendili , ıslak mendili , kağıt havluyu burnumu silmek için kullanmıyorum bu acı hatıradan kurtulmamak için. Ey o adile naşit gibi gülen kikirdek kız. tenhada karşıma çıkma. koşar suya atlarım gelir kafana sümkürürüm. kinliyim , kinciyim sana karşı.
sikimsonik bir okuldur kanımca. okulun kendisi olsun , içindeki insanlar olsun. okulda geçirdiğim 4 sene içinde okulun kalitesinde ciddi bir düşüş oldu gözlemlediğim.
halı saha zirvesinde bi an messiyi getirdi aklıma. böyle soldan yardıra yardıra hızla geçişler falan. tabi messinin tekniği , çalımları , hızı , dayanıklığı , mentality'si , jump'ı , acceleration'u vs vs. daha iyi ama olsun. messiyi severim baltalı ilahtan ötürü. hehe.
ha 5 yıldızlı otelde kral dairesi , ha minibüste en öndeki koltuk. aynı yere çıkıyor. ikisinin de en rahat bölümleri bunlar. sırf minibüste oraya oturmak için boş yeri olan minibüse binmeyip , en ön koltuğu boş olan minibüs beklediğimi bilirim. ayrı bir hastalık. bir de kimseye yer vermek zorunda değilsindir ordayken. çünkü o minibüsün en asilisindir. arkadakiler yer verir. yaşlılara yer vermedinni ordayken ayıplanmazsın , para uzatma gibi bi derdin yoktur. en kısa sürede en harbi muhabbetler de orada yaşanır. aklımda hep orada oturup da şöförle kanka olan tipler canlanıyo yahu. ama ben orayı kral dairesindeki rahatlık için tercih ederim. ser götü uyu , yer isteyenin yok , başında bekleyenin yok , yanında oturup bacağıyla sürttüren tipler yok , para uzatmanı isteyen yok. bu kadar şeyin yokluğu mutlu edebiliyor insanı. var olan şeylerle değil de , yok olduğu şeylerle mutlu eden koltuktur o.
geçen gün galatasaray üniversitesinden bir arkadaşım aradı. hyptn gel bak manitamın dans gösterisi var , saint joseph de performans sergileyecekler , alkış tutarız , sen de elit okul havası solursun. beni can evimden vurdu. lise boyunca okulun tuvaletine sıçmadıydım pis oldugundan. dedi, bak oranın tuvaletleri de temizmiş , sıçarsın. heyecanlandım. kabul ettim. milyonlarca kez yaptığım sıçma eylemi beni hiç bu kadar heyecanlandırmamış idi. tuvaletin yolunu otobüs duraklarındaki kocaman kırmızılı mavili bulunduğunuz nokta deyü bas bas bağıran tabeladan buldum. giderken sağda gelirken solda yazıyodu. eeeee elit okul , espri falan.
salona girdik. uzun saçlı zengin tipli gençler. ya da ben fakirim galiba. bana zengin gibi göründüler. konferans salonunda sebebini anlayamadığım bir taşşak kokusu vardı.düzenli olarak taşşak kokladığımdan demiyorum. vardı öyle bi koku. demek harbiden zenginlermiş. zaten koltukların önü ileriye doğru çıkıktı. taşşaklar aşağı sarkmasın , sığmaz diye. ilk önce bi şiir gösterisi var idi. bi şey de yapmadılar.çıktı 20-25 tane 15-16 yaşında bebe , ellerindeki kağıtlardan şiir okudular barış anakonulu. barış barış deyü bağırdılar paso. aha dedim , biraz sonra barış deyü biri çıkacak gelecek , hepinizi düzecek. tam tersi oldu. savaş deyü bi eleman geldi , domaldı sahnede. herkes bafiledi adamı. eeee , çalışılmış bi pozisyon , ne de olsa herkes barıştan yana. buldular savaşı , telef ettiler. konsepte de uydu hani. sikerim ulan savaşı gibisinden. ama bi sıkıcıydı bi sıkıcıydı , sıkıntıdan millet savaşı bafilerken ben de çavuşu tokatlayacaktım. o derece.
gösteri başladı. dalyan yapılı bi adam sandalyede oturup bir kağıt okuyordu. (oyun bittikten sonra gittim baktım kağıda. bunu yazan tosun okuyana kosun yazıyi idi.) sonra anlam veremediğim bi şekilde vahiy gelmişçesine masanın önünde debelendi yerlerde. amuda falan kalktı. sonra oturdu tekrar okumaya devam etti. denedim evde gazete okurken debelenmeyi , annem gördü , pederbeyi aradı. bey , artık bu çocuğu evlendirelim , iyice coştu ,tutamayız bak komşu kızlarına saldırır , günlere beni almaz komşular , işte bu abaza çocuğun annesi derler deyü çemkirdi. meğersem en son postanın bikinili karı resimli en arka sayfası duruyormuş öyle. anlattım vaziyeti , debelenme sebebimi. arkadaşımı aradı bu sefer annem , bizim oğlanı bozuyosun sen , ananı babanı aricam , bundan sonra görüşmeyin diyerekten.
gösterinin ortalarında kızın biri çıktıydı , adama gidiyor , bu adam kızı itiyor. kız resmen dans figürleriyle yalvarıyor al beni ne yaparsan yap deyü. adam sikine takmıyo , arkasını dönüp gidiyo. kız arkasından koşuyo , sırtına atlıyo. hani futbolcular gol attıktan sonra asist yapan arkadaşının sırtına atlar ya. hah bildin. aynen öyle. korktum . biraz sonra adam domalacak da birdirbirdeki gibi atlayacak kız diye. korktuğum başıma gelmedi.
bir de öyle triplere girdiler ki dans boyunca , yüz ifadeleri falan. böyle ajdar bakışları falan vardı sahnede. hani şaşkın şaşkın bi bakış. artis artis hareketler. yolda biri yapsa , hareket çekiyo sanıp dalarsın yeminle.böyle ilginç bi dans. gösteriden sonra dans edenlerden birinin annesi sorduydu nasıl beğendin mi deyü. şiir gösterisinden iyiydi teyze diyip ortada ne kadar pot varsa kırdım. onu bırak öyle elit mekanda teyze ne lan. insan hanımefendi , matmazel falan der.sadede gelelim ; ulan ajdarın dansını izlerim , en azından gülüyorum , eğleniyorum. ya da ben konsepti anlamadım. eeee modern dans bu , ilkel kalmışız biz. anca gidip birbirine sımsıkı sarılmış halay çeken gruba ısrarla katılmaya çalışalım.
