dikkatlice düşünüldüğünde farkedilecek gerçektir. istisnasız her alanda ve konuda, birbirine muhalif fikirler mevcuttur. bu da bizlere düşünsel yetinin, uçsuz bucaksız bir derya olduğunu ve aklın, insanları aynı gerçekliğe ulaştıramayacağını gösterir.
vizelerde ve finallerde, 60-70 lik kağıt verdiğimden emin olduğum sınavlarda; sırasıyla 30 ve 40 puanlarıyla beni şaşkına çeviren, ismini burada açıklamamın uygun olmayacağı üniversite hocasıdır. sınıfta bu durumdan tek muzdarip ben olmamama karşın; hocanın ne yapmak istediğini kimse kavrayabilmiş değil.
her türlü zırvalığa para harcadığı halde; birşeyler öğrenmek adına para verip kitap almayı, saçma gören bahtsız cahildir. dünyaya odun gelip odun gitmeye mahkum olan mahluktur malesef.
son zamanlara damgasını vuran ezel karakteri ile bir zamanların delikanlılık abidesi olan aynali tahirin kapışmasıdır. direk dikkat çeken fark; ikisi de yağız insanlar olmalarına karşın, ezelin bok gibi parasının olması, aynalı tahirin ise daha vasat maddi imkanlara sahip olmasıdır.
yüzyıllardır, birçok dayak öncesinde kullanılan atasözümüzdeki eşeğin, gönderildiği sudan dönüp dönmeyeceği bilinmezidir. çoğunluk; eşeğin sudan hiç dönmeyecek olmasının kastedilmesiyle, atılacak dayağın şiddetinin ve uzunluğunun belirtildiği kanaatindedir.
farklı bir bakış açısı olarak; yeni yılla birlikte, ecellerinin sonuna daha çok yaklaşan insanların kutlama yapmasındaki ilginçliktir aslında. ömrümüzden bir yıl daha gitmesi niye eğlenmemize bi sebeptir acaba. eğlenmek için araç arayan insanlar için, bir fırsattır belki de yılbaşı.
bir insanın, 1 hafta sonra öleceğini öğrenebilmesi normal şartlarda namümkün gibi gözükse de; hayatını, ne için uğraştığını, hayattan ne beklediğini yeniden gözden geçirebilmesi adına değişik bir beyin fırtınasıdır. ne yapar insan bu son 1 haftasında? aslında ölüme yakınlığımız hep aynı derece de değil midir? yeterince farkında mıyız, aslında hayatın ne kadar fani olduğu konusunda?
zorunlu tanım: 1 hafta içerisinde öleceğini bilen insanın haliyeti ruhiyesidir.
karı soyunmaya başladı, ben dur dedim, tekrar giyindirdim..yaklaşş dedim.. ben soymaya başladım, üstünde böyle bir kaban
var, siyah. altında mı, yırtmaçlı uzun bir etek....
sahip olmayı düşledikleri hayallerin gücüyle, hayata tutunan insanları tanımlayan manidar bir sözdür. hayatın kaçınılmaz gerçekleri, acı vericidir bu insanlar için. yine de şanslıdır bu insanlar, çünkü kendilerini yaşamaya iten hayalleri vardır. kendilerini yaşama bağlayacak hayalleri bile olmayan o kadar çok insan var ki....
zamanlarının büyük bir kısmı iddaa bayiinde geçen vatandaşlardır bunlar. özellikle ingiltere ve italya alt liglerini sular seller gibi bilirler. birkaç haftada bir kesin vururlar parayı. **
büyük risktir. evet, tam anlamıyla büyük bir risktir. dünyanın merkezine koyduğun insana göredir tüm planların ve hayallerin. gel gelelim; o insan hayatından çıktığı an, işte o an, büyük riskin götte patladığı andır. ondan sonra ne dünya kalır, ne merkez, ne de hayal..
çok uğraştırıcı bir eylemdir çoğu evlat için efenim. konuşma pancerenizde dakikalarca xxx ileti yazıyor ifadesini görürsünüz muhtemelen. düzgün bir diyalog yakalamak çok zordur. mümkünse telefonda konuşulmalıdır. illa da net üzerinden iletişim sağlanıcaksa, mikrofon eşliğinda web cam önerilir. *
vardır vardır. bal gibi de vardır. birçok ultra zengin sermaye sahibi, çalıştığından ve hakettiğinden kat ve kat fazla para kazanır. emrinde çalışanların çoğu da, 8-9 belkide daha fazla saat çalışıp, karın tokluğuna talim ederler.
çocuklarında varolan birtakım olumsuz huy veya davranışları, illa kan bağı olan birisinden almış olması gerektiği kanısındaki aile bireylerinin söylemidir.