okuyup düşününce insanın hayatının seyrini değiştirecek, hak verilmemesi imkansız, geçerliliğini ilelebet muhafaza edecek gerçeklik. üniversite yıllarımda tek başına yaşamış olmamdan mütevellit; çamaşır yıkadım bildiğiniz leğende makine de yoktu tabi, bulaşığı söylemeye bile gerek yok zaten yapılabilir bir şey, yemek de yani artık internet elimizin altında ve her şeyin bir usulü var açıklanmış bir şekilde prosesi belli. şimdi nereye geliyoruz. yılın her gününde bu işlerden ötürü yaptıklarını başımıza kakan kadınlar aslında olmasa da işler yürüyormuş demek ki. niye evleneyim dırdır çekeyim ki o zaman. bi çiçekten bal alırım, sonra sıkılır bırakır başkasına giderim. erkeğim sonuçta toplum bana birden fazla kadınla birlikteyim diye kötü söz de demez. o kadınlara özgü durum, siz kendi derdinize yanın.
şimdi mıymıylar çıkıp diyecek ki oradan; sen bi kadını sevip evlenmek istemiyormuşsun ki zaten hizmetçi istiyormuşsun kendine filan. arkadaşlar size hahahahaha diye ağzımı açabildiğimce gülmek istiyorum. yeryüzündeki en şanssız ırksınız. yani dünyaya isveçli, norveçli, ingiliz, italyan ya da ispanyol dişiler olarak da gelebilirdiniz ancak türk dişileri olarak geldiniz ve bu coğrafyada türk erkekleri ile birlikte yaşamak zorunda bırakıldınız.
şu an bu yazıyı okuyan bekar hanım kardeşlerimin yüzde doksanı ileride kendilerinden sadece bunları (yemek, çamaşır, bulaşık, temizlik) bekleyecek olan beylerle evlenecekler. siz sanıyor musunuz ki o romeo, o aşkın prensi, o romantik harika her zaman sizi bir prenses gibi hissettirecek ve mutlu edecek. hahahaahah arkadaşlar. sizin için üzülüyorum. oysa ne hayalleriniz var ve ne mutluluk sahneleri geçip gidiyor aklınızdan. zamanla bunların hepsi yok olacak.
cinsi münasebetlere hiç girmedim pek konuşmayı sevdiğim konular değil bu konular ama bir erkek sizinle sevişmek istiyor olması sizi sevdiği ve ileride evleneceği anlamına da gelmiyor. şu an genç yaşlardaki hanım arkadaşlarımızın sevgilileri ile yaşadığı şeyler sevgililerin gerçekten onları sevdiğini düşündürebilir ancak bir erkek olarak söyleyebilirim ki aranızda en fazla %3 belki %5'lik bir şanslı kesim var, gerisi gene benim yukarıda söylediğim noktalarda konuşlanıyor. hadi bir test yapalım mı. sevgilinize 1 yıl boyunca öpüşmek ya da yakınlaşmak istemediğinizi söyleyin. her şeyin rayına oturması ve tamamen ondan emin olmanız gerektiğini söyleyin. ciddi olun ve kararınızda kati olduğunuzu hissettirin. sonra da gelin aldığınız tepkileri burada beraber tartışalım. hahahaha. yazık yav. valla iyi ki erkeğim. benim hiç böyle dertlerim yok.
olum adam milyarlarca insan yaratmış. bunların içinde akıllısı var zekisi var dindarı var güzeli var yakışıklısı var iyi kalplisi var onlar varken seni sevip ne yapsın. sende bunlardan en az biri var mı yok. haksız mı haklı. ben de öyleyim kank alınma yani. napalım kaderimiz.
kafası güzelken bile ayık çoğu insandan akıllı mantıklı cümleler kurabilen insan. kahretsin her zamanki gibi. sözleri adeta rocky nin yumrukları. siz onun yalpalarak yürümesinden başının döndüğünü düşünebilirsiniz ama hayır bu sadece bi taktik rakibini üzerine çekip bitirici darbeyi indirmek için. bu kadına hastayım.
kank alınma ama tepkiler üzerine kurduğun uzun ve oturaklı cümleler bana pek gerçekci gelmedi. içinde bulunduğun durumun ateşiyle daha düzensiz ve direkt sonuca giden kısa cümleler daha gerçekci olurdu. yalnız güzel hikaye.
Rizeli oyuncu topa hamle yapıyor ama dokunamıyor hakan balta topa vuruyor ancak kırmızı kart görüyor ne alaka amk. bu hakemleri anlamıyorum illa bi takımdaki oyuncuya kırmızı verdin diye sonra diğer takımdaki bir oyuncuya da vermek zorunda mısın.
olum niye birbirinizi yiyonuz ekmekten ötürü hep bu bilimsel olarak açıklanmış bir şey. zeka gelişimini engelliyor. kültürümüzün benzer olduğu Makedonya Arnavutluk gibi ülkelerde de benzer durumun olması bunu destekler nitelikte. gerçi halk ne yapsın gelir düşük ekmek yemese daha da aç kalıcak yükleniyor ekmeğe.
karıdan kızdan ben de bıktım kardeşim. dışarıda filan bana bakan bi kız gördüm mü artık ağzını burnunu dağıtasım geliyor. yeni bir şey değil aşağı yukarı iki aydır böyle. onların iğrenç yanlarını ben de görüyorum artık gözlerimin önündeki perde kalktı. benim gözümde asalak böceklerden farkları yok. tutup birini ezicem o zaman da toplumdan dışlanıcam. halbuki onlar da gözlerindeki perdelerini kaldırıp gerçek yüzlerini görseler daha beterlerini yaparlar. neyse yapacak bir şey yok artık sineye çekicez.
napalım onlar da çirkin kezonellalar olmasaydı. çirkinlerinin ahlaksızlıklarının kabahatlisi ben miyim anasını satim. gidip güzel iyi huylu ahlaklı ve de terbiyeli kızlarla dalga geçiliyor kötü konuşuluyor mu. yok. o zaman gelip burda kimse konuşmıcak bu pisliklerin üzerlerine çok gidiliyor diye. hak ettiklerini duyuyorlar.
memeleri büyük gözüksün diye dar giyinip içine sıkıştırmasından ötürü günlük hayatında da sorun yaşayan kadındır. bi gün arkadaşlarla bardayız. eller havaya dans mans kolonlar patlıyor derken karşımızda bi kadının ayağı birine mi takıldı ne yere düştü, tabi memiktolar da özgürlüklerine yelken.. tuttuk ben, başka bi arkadaş bir de kadın o memiktoları giysisine sokuşturabilmek için 45 dakika uğraştık. inanamazsınız 45 dakika. tuvalete gidip halletmek zorunda kaldık artık. o yüzden allah aşkına biraz normal bedeninizde elbiseler giyin de böyle sizle beraber başka insanları da zor duruma düşürmeyin. yardımsever bi insan olmasam canıma minnet.
attığı iki gol de balaydı. ilkinde top önüne düştü defans hatasıyla ikinci de Kornerden kafayla. ben ronaldo olsam kornerden kafayla gol atmaya utanırım lan. adam bi de seviniyor. stoper miyim lan ben kornerden gol atcam.
ronaldodan gene yaratıcılıktan yoksun ezbere bi frikik golü. amaan bala gene atladılar turu. koskoca real madrid duran toplardan medet umuyor bi organizasyon yok.
hayatımda bu kadar geri kalmış firma görmedim. hala 2000lerde yaşıyorlar.
aynı gün içinde gidip gelicem mesela bi yere dönüş bileti kestiremiyorsun çünkü bulunduğun şehirden kalkan otobüse bilet alabiliyorsun sadece başka yerden başka yere alamıyorsun sistem izin vermiyormuş.
otobüsler hala man 2000, prenses filan anasını satayım.
internetten bilet alma bu sene geldi öncesinde doğru düzgün siteleri bile yoktu şimdi de yok gerçi. ayrıca bilet alınmıyor sürekli hata veriyor.
otogardan ya da başka bir şubesinden kredi kartı ile bilet alamıyorsunuz nakit çalışıyoruz pos yok diyorlar.
lan zorunda olmasaydım binmeyecektim zaten. gerçi öyle de yaptım ne yapalım iki saat daha bekledik başka firmayı. bak aklıma geldi bu adamlar geçen sene bimdeki vip kahvelerden veriyordu. kahve sevmem zaten içmem de ama kaç paradır şu küçük Nescafeler Allah aşkına.
bu sözlük sürekli geri zekalı üretiyor. yapmayın gizli kalsın diyenler de öyle sevişmek istiyorum ondan diyenler de öyle. adam çok beğenmiş açık oylamış üstüne bi de fav atmış kime ne.
doğru. şöyle acuk göze batmayacak ölçüde bi göbek insanlara kendilerine ilk yaklaşım olarak sıcak, sempatik ve güvenilir geldiği tarzında şeyler okumuştum. kadınlarda bir araştırma yapılıyor zayıf kaslı ve göbekli erkek fotoları gösteriliyor ve gecenin bi vakti arabanız arıza yaptı yolun ortasında kaldı size yardım etmek isteyen üç araba durdu içinden bu tipler indi hangisine güvenirdiniz şeklinde. sonuç şaşırtıcı değil göbekli kardeşimiz en çok seçilen oluyor. düşününce de insan hak veriyor aslında. gösteriş meraklısı, ego yığını değilim, rahatım ve rahat yaşıyorum, önemsediğim başka şeyler var. evet bi göbek insanların bilinçaltına bu düşünceleri yüklüyor. arkadaşlar burada bilimsel konuşuyorum ciddiye alın bence. ya da almayın hohahaha hepsini salladım. ama bence mantıklı.
Sözlük kızlarından sözlük erkeklerine büyük haksızlık *
düşününce insanı gerçekten hayretler içinde bırakan haksızlıktır. şimdi hacılar bunlar her gün otuz kırk elli satır kol gibi yazılar giriyolar, okuyoruz, ciddi bi meselede ilgileniyoruz, tüm dertlerini sıkıntılarını çekiyoruz. sabahtan akşama aynı ortamda beraber uyuyup uyanıyoruz. buna rağmen napıyolar? gidip dışardan sevgili buluyolar. evet gidip dışarıdan sevgili buluyorlar.
- oha harbi lan.
* şıllıklar.
ağzınızı bozmayın kardeşlerim. değmez. bulmakla kalmıyolar, bulunca da kaçıyolar, mesajlara cevap vermiyorlar ya da günler sonra yazıyorlar. yani pabuç... (burada bir topa vururmuş gibi yerde duran bi ayakkabıya vurduğunuzu ve kızgın güneşe doğru gökyüzünde kaybolduğunu hayal edin) dama. ne damı arşaa. neyse gün geliyo hayatlarında bir şey kötü gidiyor, moralleri bozuluyor, üzülüyolar. Yani o romeo var ya hani. aşkın prensi. yeryüzüne düşen romantik harika. yakışıklııı, zekiii, kültürlüüü ve de zengiiiiin... lavuk. kızımıza bi yamuk yapıyor. onlar da gelip gene sözlüğe dökülüyolar. yani napıyolar? bize geliyolar.
şimdi insan bi düşünür, insanda biraz utanma olur tamam mı. sen git senin tüm derdini tasanı çeken adamı bırak, dışardan sevgili bul, sonra kavga et üzül, gel gene bize dökül. ben sanmıyom ki şu dışarıdaki ölüp bittiğiniz adamların serseriliklerinin çeyreği burdaki bizim sözlük erkeklerimizde olsun. benim tanıdığım kardeşlerimin hepsi gayet akıllı, terbiyeli, ahlakta mastır yapmış, nerde nasıl davranması gerektiğini iyi bilen, gönlü zengin, saygılı, kendini okutmaya çalışan ailesine hayırlı bi evlat olmaya adamış hepsi birer bu ülkenin geleceği parlak, gönlü pak çocuklarıdır.
şimdi siz şu (hiç muhatap olmak istemiyorum ama) xx kromozomlu varlıklar, bu yaptığınızın edepten yoksunluğunu bi kenara bırakalım, kul hakkına da giriyor. tüm fidanlarınızı biz dikiyoruz, gübrenizi biz veriyoz, toprağınızı biz suluyoz ama meyveleri başkaları yiyor. bir ferhan şensoy edasıyla "sıha sıha sıhhaa. bu adalet denen şey o kadar da adil bir şey değilmiş demek ki." beyler, sayın hacılar. bu düzene ne zaman dur dicez. sahip çıkın olum şurdaki kızlara. yem etmeyin aga kimseyi. bakın bu böyle gittikçe iki taraf da üzülmeye devam eder ben diyim.
Batarsın. Benim naçiz bedenim her geçen gün dolar ve euro karşısında değer kaybediyor. Bana değer vereceğine dolar al euro al onlar sana değer katsın. Aslında altın bayağı bi arttı yaz da geliyor daha da artacak boşver altın al en iyisi altına değer ver evet.
ya senin ne haddine milletle konuşmak. şu şişko kızları gerçekten anlamıyorum aklım almıyor. bir ton çekiyorsun. şu kilona aldırmadan, görmezden gelerek nasıl bi erkekle konuşursun sen kendini ne sanıyorsun ya nasıl göründüğünün farkında mısın. dışarıda süt gibi kızlara vay anam vay hatuna bak diyip gözlerini kısarak bıyık buran adam sana niye baksın. bu ne hayalcilik anasını satayım. niye kendini kandırıyorsun kızım. git spor yap elindeki böreği bırak bi önce ama. tipine bakmadan erkeklere yazıyor te Allahım gel de delirme.
eskiden biz çocukkene pokemon tasoları vardı cipslerin içinden çıkardı. büyüklerde boş yok olurdu onlar zaten 250bindi. o zamanlar da 250bin nasıl büyük bi para yalnız, cipse verilmezdi yani çocukken o kadar paran olsa gider bisiklet alırdın o kadar. abarttım o kadar değil. neyse tamam işte küçüklerinde de taso bazen çıkardı bazen çıkmazdı. şimdi ben artık sözlüğe bu yazarın yazdıklarını okumak için ya da bir şey yazmış mı acaba ne yazmış bakalım bi diyerek giriyorum. ama bakıyorum aa yok lan bişe. sallayalım mı biraz. yok. üst çubuktaki entry kısmı artık boş çıkıyor. çocukluğumun travması. bir flashback ve aynı acı.
ben onları görmüyorum bile. varlıklarından bile haberim yok. mesela otobüs metro kullanan bi insanım yaşlı amcalara teyzelere ayaktalarsa atama yaparım amcam bak orada yer var oturabilirsiniz diye. birkaç kere böyle bir şey oldu diyorlar evladım orada kız oturuyor görmüyor musun. sonra bakıyorum harbiden lan orada bi kız oturuyor. sonradan algılamaya başlıyorum kız nasıl çirkin ama size anlatamam böyle nasıl çirkin. neyse işte çirkin kızları görebilmem için beynimin üçüncü parti etkiler tarafından tetiklenmesi gerekiyor. orada bi kız var bunu gör bunu anla artık diye. bi karartı yavaş yavaş insan siluetine bürünüyor filan.
hangi dangalağın fikriydi şu belçika ligi bilmiyorum ama hiç değilse hollanda ligi olsaydı bunun yerine. her maç üç beş gol görürdük izlenebilirliği yüksek maçlar izlerdik takımlar da daha tanıdık. cidden hangi mal acaba hacı şu belçika ligini alalım millete lig yayıncısıyız deriz diye düşündü.
gary filmini izlemiştim bu adamın 10 yıl önce filan herhalde. arkadaşıyla çöl gibi bir yerden kurtulmaya çalışıyorlardı. o zamandan beri sempatim var. aksiyon sevmeyen biri olarak bourne serisini de çok beğenmiştim.
Çok daha basit bir şey var başlık engelleme. isteyen isteği başlığı kendi sol frame'inden kaldırabilmeli. Bu damına çaktığım özellik eski tasarımda vardı ama bazı dalyaraklar bu tasarıma eklemeye geberiyor ya bunu anlamıyorum.