Bir not alma uygulaması. Mac, PC vb. birçok platformda çalışır. Hızlı ve sadedir. Evernote'un fahiş fiyat politikasına geçtiği ve iyice saçmalamaya başladığı dönemde ilaç gibi gelen uygulama.
Sevan Nişanyan'ın yeni kitabı. Tam adı "Adını Unutan Ülke: Türkiye'de Adı Değiştirilen Yerler Sözlüğü" şeklindedir. Nişanyan Usta kitabında diyor ki bu eser, daha önce duyurduğu Türkiye Yer Adları Sözlüğü çalışmasının ilk aşaması imiş. Adını Unutan Ülke'de Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca adı değiştirilmiş yerlerin eski ve yeni adları sıralanmış ve eski adların etimolojileri üzerinde durulmuş.
A young cowboy named Billy Joe grew restless on the farm
A boy filled with wonderlust who really meant no harm
He changed his clothes and shined his boots
And combed his dark hair down
And his mother cried as he walked out
Don't take your guns to town son
Leave your guns at home Bill
Don't take your guns to town
He laughed and kissed his mom
And said your Billy Joe's a man
I can shoot as quick and straight as anybody can
But I wouldn't shoot without a cause
I'd gun nobody down
But she cried again as he rode away
Don't take your guns to town son
Leave your guns at home Bill
Don't take your guns to town
He sang a song as on he rode
His guns hung at his hips
He rode into a cattle town
A smile upon his lips
He stopped and walked into a bar
And laid his money down
But his mother's words echoed again
Don't take your guns to town son
Leave your guns at home Bill
Don't take your guns to town
He drank his first strong liquor then to calm his shaking hand
And tried to tell himself he had become a man
A dusty cowpoke at his side began to laugh him down
And he heard again his mothers words
Don't take your guns to town son
Leave your guns at home Bill
Don't take your guns to town
Filled with rage then
Billy Joe reached for his gun to draw
But the stranger drew his gun and fired
Before he even saw
As Billy Joe fell to the floor
The crowd all gathered 'round
And wondered at his final words
Don't take your guns to town son
Leave your guns at home Bill
Don't take your guns to town
bazı zevâtın hata ederek "kâtil zanlısı" şeklinde kullandıkları terkip. ifadenin doğrusu, "katl zanlısı" şeklindedir. ne var ki "katl" sözcüğü türkçenin fonetik yapısına pek uymadığı için telaffuz etmek güçtür. buna bir de eski ifadelerle ilgili cehalet de eklenince ortaya "kâtil zanlısı" gibi hatalı bir kullanım çıkmaktadır.
son yıllarda birçok televizyon kanalı durumu farkederek "katil zanlısı"(ilk sözcükteki "a" sesi kısa) gibi bir kullanımı tercih etmeye başlamışlardır. bu ifade yanlış değildir fakat kafa karışıklığına sebep olmaktadır. çünkü ifade yazıya geçirildiğinde birçok kişi "katil" sözcüğünü "kâtil" sözcüğüyle karıştırarak a'yı uzatmakta ve başa dönülmekte yani hata devam etmektedir.
bu durumda medya organlarına, özellikle radyo ve televizyonlara büyük iş düşmektedir. "katil zanlısı" yerine "cinayet zanlısı" ifadesi tercih edilse mesele kalmayacaktır.
It was a night oo-oo what a night
It was it really was such a night
The moon was bright oh how so bright
It was it really was such a night
The night was alight with stars above
Oo-oo when she kissed me
I had to fall in love
Oh it was a kiss oo-oo what a kiss
It was it really was such a kiss
Oh how she could kiss oh what a kiss
It was it really was such a kiss
Just the thought of her lips
Sets me afire
I reminisce and I’m filled with desire
But I’d gave my heart to her in sweet surrender
How well I remember, I’ll always remember
Oh, what a night oo-oo what a night
It was it really was such a night
Came the dawn and my heart and her love
And the night was gone
But I’ll never forget the kiss
The kiss in the moonlight
Oo-oo such a kiss, such a night
It was a night oo-oo what a night
It was it really was such a night
Came the dawn and my heart and her love
And the night was gone
But I’ll never forget the kiss
The kiss in the moonlight
How well I remember, I’ll always remember
That night oo-oo what a night
It was it really was such a night
When we kissed I had to fall in love
But I’d gave my heart to her in sweet surrender
How well I remember, I’ll always remember
Oh that night oo-oo what a night
It was it really was such a night
When we kissed I had to fall in love
Well she's gone, gone, gone
Yes she's gone, gone, gone
Came the dawn, dawn, dawn
And my love was gone
But before that dawn
Yes before that dawn and before that dawn
Oo-oo, oo-oo, oo-oo, oo-oo, oo-oo
Such a night
Feel so bad
Like a ball game on a rainy day
Feel so bad
Like a ball game on a rainy day
Yes' I got my rain check
Shake my head and walk away
Oooo-people that's the way I feel
Oooo-people that's the way I feel
Sometimes I think I won't
Then again I think I will
Sometimes I want to stay here
Then again I want to leave
Sometimes I want to leave here
Then again I want to stay
Yes, I got my train fare
Pack my grip and ride away
Oooo-people that's the way I feel
Oooo-people that's the way I feel
Sometimes I think I won't
Then again I think I will.
türkçenin dil mantığına tamamen aykırı olan, fakat bazı utanmaz arlanmazların inatla ve ısrarla yapmaya devam ettikleri hatadır. "devlet eski bakanı" tamlaması tek kelimeyle yanlıştır, çünkü türkçede belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sıfat girmez. söz konusu tamlamada "eski" sıfatı, önündeki sözcüğü değil tamlamayı (devlet bakanı) nitelemektedir.
bu utanmaz arlanmazların mantığını kabul edecek olursak "yoğurtlu patlıcan kızartması" yerine, "patlıcan yoğurtlu kızartması" dememiz gerekir ki o durumda da ancak komik oluruz.
anlamayanlar için tekrar edelim: devlet eski bakanı değil, eski devlet bakanı.
prof. dr. Günay Karaağaç tarafından uzun yılların ve büyük bir emeğin sonucu olarak hazırlanmış, Türkçenin diğer dillere verdiği (Türkçeden diğer dillere geçmiş) sözcükleri, bunların hem Türkçedeki hem de geçtiği dildeki anlamını veren, 957 sayfalık sözlük. Türkçeyi küçümseme gafletinde bulunan iç ve dış mihraklara ithaf edilir. Boru değil, 957 sayfalık sözlük oluşturacak kadar çok sözcük.
"Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi" bülteni. Küçük boyutlu, oldukça şirin ve doyurucu bir dergi idi. Kitap, kütüphane ve okuma kültürü konulu yazılar yayınlardı. Her sayısında başarılı ve tecrübeli bir kütüphaneci ile röportaj yayınlanır, yerli ya da yabancı bir kütüphane tanıtılırdı. Ücretsizdi, sadece abonelere posta yoluyla gönderilirdi. Üç ayda bir yayınlanırdı. Ne güzel günlerdi!
4. Kat / Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi Bülteni 2001 yılının başında hazırlandı ve Nisan ayında ilk sayısı çıktı. 3 ayda bir yayımlanan bu bülten, kitap-kütüphane-okumak üçgeni üzerine özgün bir yayın olarak Nisan 2004'e kadar yayınını sürdürdü.
ilk üç sayı YKY'nin dergilerinin yanında verildi (kitap-lık, cogito ve sanat dünyamız). 2. sayısında bültenin içinde verilen abone formu okurlar tarafından doldurulup YKY'ye teslim edildi ve çok kısa bir süre içinde neredeyse bütün Anadolu'yu kapsayan, ücretsiz ve postayla adrese teslim sistemiyle geniş bir okur kitlesine kavuştu. Ayrıca Türkiye'de ve dünyada belli başlı kütüphanelere gönderildi. Sırf yurtdışındaki kütüphaneler ve yabancı okurlar için ingilizce baskısı da ayrıca yayımlanıyordu.
20. yüzyıl italyan sanatının önemli isimlerindendir. Ressam, yazar ve şairdir. En önemli romanı olan Ladri di Biciclette (Bisiklet Hırsızları) 1948 yılında Vittorio De Sica tarafından filme alınmış ve bu film sinema tarihinin ölmez eserleri arasına girmiştir.