Hunharca
907 (dünya dışı zeka belirtisi)
dokuzuncu nesil silik 9 takipçi 222.86 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    babanın poposuyla telefonda konuşmak

    1.
  1. başlık ilginç geldi değil mi? evet ilginç ama gerçek anlamıyla tam olarak olayın adı budur. babamdan daha çok babamın poposuyla muhabbetimiz var telefon üzerinde. vallaha o beni daha çok merak ediyor. hayır beni hızlı aramada ilk 3'e koyan ablam hangi akla mantığa uyarak bunu yaptı anlamış değilim ya neyse!!!

    arkadaşımla dün akşam sohbet ederken öylesine söyleyeyim dedim.
    +baban çok kıyak adam lan gerçekten whatsapp ını versene geyik yaparız!
    -var istersen vereyim arada bana selfie atıyor peder ahahaha. (hunharca o sıra tabi mavi ekran verir.)

    selfie mi? whatsapp mı? babama sorsam bunları yeni irticai terör örgütleri zanneder. milletin babası anlamını bildiği yetmezmiş gibi kullanıyor bile vay yavrum vay. tam bir Anadolu erkeği bizim peder severim kendisini.

    yahu whatsapp falan geçtim akıllı telefon alsak yemin ediyorum samsung, iphone falan geri alır yok size telefon diye. lpg taktırana parası iade edilip alınan ferrari gibi paramızla rezil ederler lan bizi. o yüzden kendisine hepimizin eskilerinden oluşan bir kreasyon oluşturduk kullanabildiği ile takılıyor adam oh mis.

    adam yeni yeni telefona cevap vermeyi öğrendi. arada sırada beni arar ama ondan daha çok götü arar. onla aramızdaki mesafe daha sıkı fıkı. en olmadık toplantıda en olmadık zamanda tam büyükbaş taşaklı heriflerin yanındayken zınk babam arıyor. cebinde telefonla muhabbet ediyorum poposuna selamlar yolluyorum. sokakta kimle muhabbet etse neler konuştuklarını duyabiliyorum çok sıkıcı şeyler aman boş verin. dün de yine aradı dertleştik poposuyla.

    hep aynı şey mi olur arkadaş. babam arıyor diye açıyorum telefonu efendim derim babamdan ses yok alo baba derim ses yok ama götü illaha ben konuşacağım diye devreye giriyor. haşır huşur haşır huşur o zamanlarda anlıyorum ki babamın poposu beni özlemiş arıyor halimi hatırımı soruyor oğlum bir şeye ihtiyacın var mı diye babamdan daha babalık yapıyor.* babaaaaaa diye bağırırım babam oralı olmaz tabi haşır huşur sesleri sanki daha da arttırır sesini ben buradayım eşek herif babana ne gerek var der gibi. hayır kapatmasam adam aradığının farkında da değil çok yazmasın diye kapatırım zaten bu telefon habire kontör yiyor deyişini sevdiğim herifi (adam hala kontörlü devirde arkadaş*) ayda 5 kere beni arıyorsa allah bilir daha kaç kişiyle poposu özel görüşmelere dalıp gidiyordur kim bilir!!

    hayır aslında bunun yegane sorumlusu annemdir. telefonunu unutma aradığımda ulaşabileyim sana diye hep hatırlatır, koyar cebine zorla adamın. yahu adam alışmamış telefona o yüzden götüyle muhabbet ediyorum adam sevmiyor işte kurcalama. götü vallahi teknolojiye babamdan daha açık.* sanmayın ki babamdan utanıyorum bu durumunu daha çok seviyorum şapşal şapşal yorum atmayın...
    5 ...
  2. hoşlanan kıza götünü göstermek

    1.
  3. ben biraz bedeviyimdir.
    en olmadık zamanda olmadık şeyler gelir başıma. bunun sebebi abuk sabuk yerlere girip çıkmam değil. kendi halinde bir adamım. işime gücüme bakarım. çok içli dışlı olmam yani. neyse, son zamanlarda iş icabı sürekli dışardayım. dairenin yüzünü göremez oldum. dağ bayır dolanıyorum. o çiftlik senin bu çiftlik benim geziyorum.

    gezmek yetmiyormuş gibi bir de donuyorum.
    hava buz gibi. titreye titreye iş yapıyorum. öyle ki bir ara iş yapmayı bırakıp ısınmak için tezek bile aradım. işte o tezeği ararken, ters bir hareket mi yaptım, tezek ararken belamı mı buldum? bilmiyorum. belimde inanılmaz bir ağrı. sabaha kadar sevişsem, çıkarmadan beş yapsam... ehöm öhom.. acı feci. biraz direnmeye çalıştım ama nafile. yakınlardaki sağlık ocağına gideyim de beni biraz gevşetsinler dedim. edeleli vücuduma hint yağı ile masaj yapıp uzak doğunun gizemli çakra açma yöntemleri ile kamasutranın kitabını yeniden yazdırayım dedim...

    böyle ballandıra ballandıra anlattığıma bakma, iğneyi götüme sokturup gelicem.
    olay bu yani. fanteziye gerek yok.

    sağlık ocağına girer girmez arkadaşın yanına gittim. oturup durumu anlattım.

    "yanda hemşire arkadaş geçin yapsın" diyene kadar ben de bir şeyler belirmedi tabi acıdan.
    yan odaya geçip hemşireyi beklerken aklımdaki tek acıydı. ama içeri giren hemşireyi görünce o anki tepkim dışa vurmuştu. " hasss.. " dedim ama sonun getirmedim. "ahanda sıçtık" diye içimden de geçirdim tabi ister istemez.

    hemşire eline iğneyi aldığında " yapma n'olur acı bana. bu da insan götü sonuçta n'olur " diye yalvarmayı düşündüm ama son anda vazgeçtim. kızın hıncı vardı bana. nasıl olmasın ki? erkek olarak hep ilk adımı atan olmaktan şikayet ederdik. bu kız öyle değildi. günlerce uygun anı bekledi ve en uygun zamanda "hayatıma sihirli bir dokunuş gibisin senden önce en zor geçen zamanlar bu servis yolculukları iken şimdi ise servise binmek için can atıyorum" dedi. biz erkek olarak bu tip hareketler beklemediğimiz için dumur oldum ben. mala bağladım. geçmiş olsun demek isterken başın sağ olsun demiş insan kıvamına geldim ağzımdan " teşekkürler " çıktı sadece. sonra bir şeyler eklemek istedim çünkü o teşekkür çok yalnız kaldı. kızın yüzünde de bir buruşma, bir " senin ben amk! " bakışını gördüm. kız tüm cesaretiyle geçmiş karşıma " sen hoşlanıyorum " diyordu ama ben her türk erkeğinin hayali olan şeyi yakalamışken bir sonraki adıma geçemiyordum. Belki de çok tipim de değildi bilmiyorum.

    mallık değil lan bu! " alışkın olmama " kızlar bu duruma daha alışkın. biz erkeklerde o kaslar çalışmıyor. neyse bende bir korku bir telaş başladı. hayır hoşlanan kıza götünü göstereceğimden mi? yoksa kızın ben odaya girdikten sonra eli ayağına dolaşmasından, heyecan yapmasından mı? beni sakat bırakır mı lan acaba diye kafamda deli sorular var. normalde kendi kendine iğne yapan ve de hiç de bunu abartmayan biri olarak iğneden korkmayan biriydim. 3 gün önce haberlerde izlediğim yanlış iğneden alt tarafı felç olmuş mersinli dayı da korkulu rüyam oldu onun da amk. neyse bu sorular kafamda iken bir an başka hemşire yok mu diye koridora hafifçe çıkıp göz attım, o da bana;

    " başka hemşire yok ben varım " dedi. o an ki bakışı, " şimdi siktim belanı " bakışı değilse götüm. ya da çok tırstığım için ben de öyle sanmış olabilirim. yine istemsiz cevap verme refleksim devreye girdi. " yok canım ben şey arkadaşım gelecekti arkamdan ona bakıyorum " dedim. 5 yaşındaki yeğenim yemez bu yalanı o da yemedi zaten.

    allah sizi inandırsın, ben belimi orada bıraksam daha iyiydi. " sürüne sürüne çıkmaya razıyım kalsın " diyemedim ya la. ben odaya girince heyecanlanması hoşuma gitti gitmesine de bu durum götümün resmen korkudan sızlamasına neden oldu. ben de hemşirenin birine domalmaktan hiç gocunan adam değildim ki bu hemşire senden hoşlanan biri olunca her şey çok garipleşti ama o mesleki istifini hiç bozmadı amk "şuraya uzanın" dediğinde "onu benim demem lazım, üste olmayı seviyorsun ha ha ha" diye kafamda +18 geçen espriyi bile yapamadım bildiğin ay parçası gibi götümü açtım.*

    neyse kızın ellerinin titremesi geçsin diye azcık oyalandığını fark ettim bu bile az rahatlattı. Tabi o oyalanıyor ama benim ay parçası resmen ışık gibi odayı aydınlatıyor soğuktan titreyecek kıvama geldi gelecek. ama ben korkuyorum ya sinire denk gelirse!!! ama "derin nefes al" demesi ile iğneyi sokması bir olmuş. abi hayatımda bu kadar bir iğneyi hissetmedim, dışarı mı sıktı acaba diye düşündürdü bile belki de seviyor diye canımı acıtmak istemedi cnm yhaaa. ama çok pis vicdan yapıverdim. teşekkür ederken bir yandan da bir çay içmeye davet etsem mi diye yine düşünürken "iyi çalışmalar, geçmiş olsun dikkat edin kendinize" diyerek 3. tekil şahıslı cümle kurması ve işimi yaptım tamam uzatma bakışı atması bir şey dememi güçleştirdi.*

    bu da böyle bir anımdı. acaba götümü mü beğenmedi ya la?* neyse ben bir çay koyim hacı en iyisi.*
    5 ...
  4. çok fondöten sürdüğünden alın yazısını silen kız

    1.
  5. Var böyle hatun kişileri. Sonra vay efendim ben evde kaldım, vay efendim bende neden çirkin şansı yok falan diye de atıp tutarlar. Şans meleği olsam "Bacım o kadar fondöten sürmüşsün ki seni tanıyamadım" derim. Ya da kader olsam amk senin alın yazın belli değil derdim. Boynundan yukarısı farklı kişiye aitmiş gibi görünen kafalardan bir vazgeçin lütfen. Ablacım erkekler fondöten çıktıktan sonra karşılaşacakları sürprize daha hazır değiller o yüzden az naturel olun la. Kendinizi iyi hissetmek için sürüyorsanız da abartmayın!
    15 ...
  6. yds başvuru ücretinin 70 lira olması

    1.
  7. Nisan ayında yapılacak yabancı dil sınavının başvuru ücretini çok saygıdeğer! ve de aziz kurum ösym tarafından belirlenen ücretin 70 tl olması durumu. Abi tanımınızı sikiiim şu anda sinirden yazabildiğime dua edin. 70 tl ne lan? kuşe kağıda mı basacaksın? sorular animasyonlu mu gelecek kitapçıkta? dininiz imanınız para oldu ve devletin battığı foseptik çukurundan vergiler de çıkaramadı yok harcı yok sınav parası yok havası parası diye çıkarmaya başladınız. verdiğiniz 2 naneli şeker onu da münasip bir şekilde ayarlayın artık kendinize. tamam sakinim.

    (bkz: modern soygunculuk)
    9 ...
  8. sahur time sadness

    1.
  9. Ramazan ayında iftar ile sahurun arasının kısa olmasından ve uyusanız bir dert uyumasanız bir dert olan sahur zamanında yataktan kalktığınız zaman yaşadığınız hüzündür. yarım kalan tadından yenmez uykunuzun resme dökülmüş hali aşağıdadır.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/661618/+
    2 ...
  10. gözden ırak olan gönülde rakı olur

    1.
  11. eski sevgilisini özleyenler için, uzak mesafe ilişkisi yaşayanlar için en büyük arkadaştır rakı. tek başına içen ve rakıya hasta olan bir kişinin eski sevgilisini veya uzaktaki sevgilisini düşünüp efkarlandığında rakı yanında söyleyebileceği söz öbeği.** gönülden de ırak olmaz, rakı olur o rakı.
    2 ...
  12. www den çıkar ttt yi kurarız

    1.
  13. ulaştırma ve haberleşme bakanı lütfi elvan'ın akıl dolu fikri. dünyaya gözdağı vereceğim diye kendini küçük düşürmek nedir arkadaş. hele ki bir bakanın "www" açılımını bilmemesi de ne güzel hele ki bu bakan haberleşme bakanı yahu. world world world sanıyordur çaktırmayın bence "ttt" olmasın "rte" olsun baganım iyice üstünüze yapın ülkeyi.

    (bkz: başkası adına utanmak)

    http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/26252046.asp

    (bkz: benim bakanım toyota gibi adam)

    Edit:Eksileyen sümeyye galiba.
    30 ...
  14. gareth bale in golü için ne dediler

    1.
  15. Gareth Bale futbolu bırakıp at yarışına girmeli. Kendisine talibim.

    -Sergen Yalçın
    3 ...
  16. kaç yaşında fark ettiniz sizinkinin büyük olduğunu

    1.
  17. Saba Tümer'in Tv 8'de yaptığı programda dünya burun şampiyonuna sorduğu efsanevi soru cümlesi. Reji ekibi saba'nın sorusu karşısında arka tarafta yıkılmaktadır.

    +kaç yaşında fark ettiniz sizinkinin büyük olduğunu?
    - 8-10 yaşlarında falan
    +Ailede var mı sizinki kadar büyük?
    -Tabi babamınki de büyük.
    +onunki kaç santim?

    Yavrum senin burundan bahsettiğine eminiz değil mi? kesin bilgi mi?*

    2 ...
  18. yanlış bedenlerde yaşanılan hüzün

    1.
  19. Aslında Sevdiğiniz biriyle değilde, hayatın size oynadığı oyunlar sonucu sevmediğiniz kişilerin bedeninde her gün ölmektir. Sevdiğinizi yıllar sonra görürseniz içinizdeki yanan ateşe engel olamazsınız. ister evli, ister bekar...

    her şeyi bozan, kapının sesiydi. ilk çalış yumuşaktı ama ikincisi daha kararlıydı. ayağa kalktı, üstüne çökmüş hüznü bir kenara itti, kapıyı açtı. karşısında, Simge' yi gördü. işaret parmağını dudaklarına götürüp “ sus “ dedi. ardından içeri girip mert' i duvara dayadı. gözlerini kapadı ikisi de, dudakları birbirlerinden ayrıldığında simge tek bir şey söyledi.
    “ doğru ya da yanlış umurumda değil, senin olmak istiyorum. kaybettiğimiz zamanları telafi etmek istiyorum. seni istiyorum”

    mert yıllardır beklediği ve hayalini kurduğu insandan gelen bu cümleler karşısında kendini tutamıyordu. simge ile öpüşmemek için kendini tutabilecek kadar da güçlü değildi. mert, simge' nin dudaklarına vardığında kalbinin hiç olmadığı kadar hızlı attığını ve yerinden çıkacak kadar sesinin duyulduğunu hiç fark etmedi. dünya bir an için durmuştu. her şey o kadar ani gelişmişti ki kapıyı bile zar zor kapatmışlardı.

    mert de simge de yılların getirdiği yanlış bedenlerde yaşanılan hüznü şu dakikalar içinde telafi etmenin peşindeydiler. simge ise mert’ in dudaklarında yeniden hayat buluyor ve şu zamana kadar kendini tutmanın getirdiği şehvet ve pişmanlıkları artık unutmak istiyordu. simge ’nin git gide artan vücut ısısına tek yanıt yaslandığı soğuk duvardan geliyordu. iki aşık yılların biriktirdiğinin acısını alırcasına hızlı ve soluksuzca öpüşüyorlardı. mert aşık olduğu kadının saçlarına elini attığı ve nefesini dudaklarında hissettiğinde şu zamana kadar bunlar olmadan yaşadığı hayata isyan etmek üzereydi.

    uzunca bir süre duvarın destek olduğu öpüşmelerine ayakta adeta dans edercesine devam ettiler, ta ki yatağı bulana kadar. mert de simge de çılgınlar gibi birbirlerini istiyorlardı. yaptıkları yanlış olabilirdi ancak o dakika ikisi içinde yanlış diye bir kavram kalmamıştı. iki insanın aşkından daha önemli ne olabilirdi? diye düşününce yaptıklarını haklı görebilirlerdi.

    simge, mert’ i ne kadar istediğini göstermek istercesine yemekte üzerine ne kadar yakıştığını düşündüğü mavi gömleğinin düğmelerini hızlı hızlı açmaya başlamıştı bile. mert’ in şehveti simge’ nin bu hareketiyle katlanarak artıyor kalbi hiçbir kadında yaşamadığı kadar hızlı çarpıyordu. istediği, beklediği, dilediği kadın da onun için hazırdı. mert hızlı bir el çabukluğu ile gömleğinden kurtuldu. simge ise mert ’ in tenine değmesine engel olan gece boyunca hakkı ile taşıdığı tek kollu straplez elbisesinden hızlıca kurtulmuştu. mert karşısındaki güzellik karşısında nutku tutulmuş bir şekilde duruyordu. diyebildiği tek şey “ çok güzelsin “ oldu. bu duygusal ve bir o kadar içten olan yalın cümle karşısında simge sevincini gizleyemedi. ve mert’ in dudaklarına daha bir içten daha bir nefessiz bir şekilde ulaştı.

    iki aşığın aşkla kıvranışları yılların biriktirdiği duygu yoğunluğu ile hiç bitmeyecek gibiydi. mert öpüşme esnasında sevdiği kadının saçlarını okşuyordu ve elini biraz daha aşağı götürerek simge’ yi dantel işlemeli siyah sutyeninden kurtardı. bu dakikadan itibaren her şey daha bir durdurulamazdı. simge ise bu cömertçe hareket karşısında mert’ in iki yanağına koyduğu ellerini pantolondan kurtarmak için aşağı indirdi. artık ikisi de çılgınca bir gece geçireceklerini iliklerine kadar hissediyordu.

    mert pantolonundan kurtulduktan sonra iki genç sevgili kendilerini yavaşça yatağa bıraktılar. hiçbir harekette öpüşmeyi bırakmıyorlar ve sanki birbirlerinin dudaklarındaki sıcaklığı bırakırlarsa büyü bozulacakmış gibi hissediyorlardı. yatağa uzandıktan sonra mert simge’ nin göğüslerindeki sıcaklığı avuç içinde hissetmek değil resmen yaşıyordu. simge ise mert kendisine her dokunduğunda daha da tahrik oluyor ve hiç bitmesin istiyordu. mert, sanki yıllarca yaşadığı güçsüzlüğüne ve utangaçlığına inat daha bir istekli davranıyordu. yıllarca en yakın arkadaşına beslediği duyguları örtbas etmenin getirdiği yorgunluğu artık hiç mi hiç yaşamıyordu. hatta “ ben de yıllardır seni seviyordum “ cümlesini lokantada kuramamasının tek nedeni de bu utangaçlığıydı.

    yıllar sonra kavuşan dudaklar mert’ in öpe öpe boynuna ulaşmasıyla anca ayrıldı. mert yavaş ama istekli öpücükleri ile simge’ nin boynundan omzuna oradan da aşağı doğru ilerliyor simge ise mert’ in saçında elini daha hızlı dolaştırarak ne kadar tahrik olduğunu onaylıyordu. mert simge’ nin süt beyazı teninde resmen yaşam buluyorcasına öpüyor ve kokusunu içine çekiyordu. teni o kadar narin ve o kadar pürüzsüzdü ki mert içinden “ten uyumu denilen şey bu muymuş? ” diye geçirdi. göğüslerinden ellerine ve oradan kalbine doğru akan sıcaklık artık terlemesine sebep oluyordu.

    mert öperek sevdiği kadının üstünde adeta dans ediyordu. tüm gece boyunca lokantada giydiği straplez elbisesindeki cesurca sergilediği bacak dekoltesinin aklına gelmesi ile kendini aşağıya kaydırması bir oldu. uzun ve süt beyazı tenindeki bacaklarına öpücükler kondurarak yukarı çıkması mert’ i tahrik ettiği kadar da simge’ yi kendinden geçirmişti. “ hadi “ diye belli belirsiz bir ses duyuldu. simge daha fazla dayanamadı ve yıllardır hayalini kurduğu adamın olmak istiyordu. mert de özlem duyduğu bedenle buluşmasının sevincini; simge’ nin teninde tenini, kokusunda kokusunu buluşturarak çıkartıyordu. ancak simge’ nin “ hadi ” emrinden sonra yaşadığı mutluluğu daha da perçinlemeye yeltendi. “ arzuladığı kadınla tek bir beden olmak ” hayatında daha başka ne bu kadar mutlu edebilirdi. simge ise sevdiği insanla sevişmenin aslında şu zamana kadar yaşayamadığı bir duygu olduğunun farkında idi. 8 yıldır devam eden ilişkisinde kendisinin bu kadar isteyerek birlikte olduğu tek bir zaman hatırlamıyordu.

    iki aşık yıllara ve akıp giden zamana inat yanlış bedenlerde yaşadıkları hüznü artık umursamazca sevişiyorlardı. hayat ilk defa onlara tatminkar ve cömert davranıyordu. zaman bu sefer öyle cömertti ki tüm bir geceyi sabaha kadar onlara sunmuştu…
    6 ...
  20. burger king e verilen inanılmaz ayar

    1.
  21. bugün bir arkadaşın arkadaşının yaptığı ve facebookta arkadaş yorum yapınca gördüğüm bir ayardır. Tamamıyla gerçek olduğu ve bu olayla karşılaşan kişilerin esinlenip aynı şeyi yapmaları için buraya taşımış bulunuyorum.

    --spoiler--
    Memlekette kurnazın sonu gelmiyor ama hepsinin çaresi var

    Bu sabah alışveriş yapmak için Anadolu Hisarı carrefour'a gittim, insanlık işte WC ihtiyacı hasıl oldu. Hiç kimse düşünmemiş, bilmem kaç bin m2 alan bu insanlar ne yapacak diye 1 WC yok içinde. Hemen aynı binanın içinde Burger King var, girdim ve tuvalete yöneldim. O da ne Kapıda bir şifre paneli personel içindir dedim zorladım açılmadı. Arkamı döndüm kasaya yöneldim. Tuvaletteki sorun nedir dedim, "kullanmak için ürün almalısınız" dedi kasadaki zeki kız. Bende tüm iyi niyetimle hanım efendi çekincenizi anlıyorum ancak burası bir alışveriş alanı umumi denebilecek bir ihtiyacı gidermek için neden hamburger yemek zorundayım ki dedim, kurallar böyle kusura bakmayın dedi. peki dedim söylene söylene ayrıldım. Gittim carrefour bankosuna paramı 200 TL olarak bütünlettim, 200 tl çıkmasaydı dışarıdaki ATM'lerden de çekecektim. geri döndüm ve 1 adet 25 kuruşluk barbekü sos siparişi verip 200 TL'yi takdim ettim. Kasadakiler uzaylı görmüşe döndüler. Dedim sabahları barbekü sos yemeden tuvalete çıkamıyorum. Hatalarını anlayıp yada uğraşmak istemeyip açalım size dediler. onu biraz önce yapacaktınız dedim, paramın üstünü wc şifremi ve barbekü sosumu istiyorum dedim. tam 10 dk parayı bozdurmak için dolandılar. Artık olay iyi niyetten çıktığı için stresi arttırdım "nerede kaldı kardeşim para üstü acilen yiyip tuvalete çıkmam lazım" diyip iğrençleştim. 10 dk sonra kasadaki zeki ama kırılmış kız geldi. paramı sayarak verdi sayarak aldım. Bu arada arkada koca bir sıra oluştu. kimse sesini çıkarmadı çünkü bu yapılan son derece haksızca bir uygulama. Daha sonra öğrendim ki taksimde filanda yapılıyormuş bu, bunlara bu şekilde karşı koyabilirsiniz!! umumi tuvalet ücretinin 1 tl olduğu yerde, 25 kuruşa hem wc ihtiyacınızı giderir hem de barbekü ya da dilediğiniz bir sosa sahip olabilirsiniz. Son olarak Anadolu Hisarı Burger King'in Yemek sepetinin tarihindeki en düşük nota sahip olduğunu, buna rağmen açlıktan kırıldığımız bir anda ofisçe sipariş verip siparişin 2 saat sonra hala gelmediğini ve bununla ilgili yemek sepetini aradığımızda sistemden iptal edin bu restoran hep böyle gibi bir konuşma yaşadığımızı hatırlatmak isterim. hem kel hem fodul, tebrikler Burger King mağaza müdürü insanlıktan çıkardın beni.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/604008/+
    --spoiler--

    Edith puf: bazı arkadaşlar söylemiş de onu da belirteyim emekçi mi bilmem ama kasadaki kız mağaza müdür yardımcısıymış. o yüzden biraz da tuvaleti kullandırmamış.

    Edith puf 2: arkadaşla olayın iç yüzünü öğrenmek için konuştum onun da öğrendiği kadarıyla kasada duran müdür yardımcısı olduğunu öğrendiği kızın buradan alışveriş yaparsan anca sıçabilirsin tarzında yaklaşımından ve halden anlamadığı için yaptığını anlatmış. (yani emekçi memekçi ama halden anlamayan tarzda) Üstten emir almış burger king in olayı ama orada çalışanların kendi şifreleri varmış bu kadar uğraştırmayabilirdi. alıyorsan al almıyorsan tuvalet yasak tarzında konuştuğu için orada çalışanlara böyle bir şey yaptığını belirtmiş.
    85 ...
  22. türkiye de nasıl öleceğini bilememek

    1.
  23. çoğu kişinin eceliyle ölemeyeceği kesin. hele ki bu kadar hukuksuzlukta insanlar artık ölmeyi bile meşrulaştırmaya çalışıyor. Kürttü ölmeliydi, anarşistti ölmeliydi, ne çocuğuuuu ölmeliydi...

    "ortalama insan ömrü 70 yıl iken ben 15 senede öldüm. ben lafa değil icraata bakarım..." (Berkin Elvan)

    Bence en güzelini bugün sosyal medyada gördüm Türkiye' de ne olursan nerede olursan ol bir anda ölebilirsin. Burası türkiye!!! En güzeli süper ayrıştırılmışız, millet olmayı beceremeyen insanlar topluluğuyuz artık. Ne güzel ülke amk! öyle değil mi?

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/600059/+
    0 ...
  24. zevk zinciri

    1.
  25. (bkz: based on a true story)

    tamamen bir yanlış anlaşılma ile devlet meselesi haline gelen bir zincir. hayır böyle yazınca genç ve abazan arkadaşların merakla gelip ulan nasıl bir fantezi dönmüş acaba diye okuyacaklarını varsayarak peşin peşin özrümü diliyorum. gençler öyle beklentiler içine girmeyin hayallere kapılmayın. tamamiyle çok resmi bir geyik. nasıl mı merak uyandıysa anlatayım.

    şu anda çalıştığım ilçede kaymakamlık yazı işleri müdürü'nün bu trajikomik hikayesini anlatayım efenim. dönemin birinde valilik makamında yazı işleri müdürlüğünde daha yeni memura bir yazı yazdırılır. yeni memurun yazdığı yazılara dikkat etmek ve tekrar tekrar gözden geçirmek gereklidir. yalnız işte devlette bir sürü işin arasında nedense tüm amirler ya çok işten ya da görevi boşlamadan memurlara yıkarlar işi ve denetlemesini bile yapmazlar. neyse konudan sapmayalım.

    valilikte kurumların ilçe müdürlüklerine bir konu hakkında bu yeni memur yazı yazar. konunun adı "sevk zinciri oluşturulması" ve bununla ilgili kurum ve müdürlüklerden yapılması ile ilgili görüş beyan etmektedir. f klavye yi bilenler bilir. s ve z harfleri klavyede yan yanadır. bu amatör memurumuz yazıyı yazdıktan sonra;

    şefine götürür. imzalar.
    yazı müdürüne gider. imzalar.
    vali yardımcısına gider. imzalar.
    ve son olarak valiye gider. ve tahmin edeceğiniz gibi kontrol edilmeden vali de imzalar.

    yazı kuruma gider. konu: zevk zincirinin oluşturulması.*

    yazıyı alan kurum müdürlüğünde işgüzar bir personel hemen valiliği arar. ve vali ile görüşmek istediğini önemli olduğunu sekretere bildirir. ve vali'ye konu hakkında sorar;

    "efendim müdürlüğümüzden bir şey talep etmişsiniz. ancak bizim bunu nasıl yapabileceğimiz hakkında bir fikir oluşmadı. vali işinizi ben mi öğreteceğim diye tersleyince ipneliğin dozajını arttıran personel (ünvanı ve mevkiisi hakkında bilgim yok) efendim müdürlüğümüzde zevk zinciri oluşturmaya yeterli personel yok ve de bu konuda tecrübemiz yok diye de daha da valinin üstüne oynamasın mı? aman ki aman.

    vali ne zinciri diye duymamazlıktan gelince de; "efendim bize yazdığınız yazı da zevk zinciri istemişsiniz! bir yanlışlık olmalı yoksa da biz bunu bilmiyoruz" der. vali tamam konuyla ilgileneceğini dile getirip sinirle yazıyı yazan yeni memur arkadaşımızı çağırtır. kendisinden bire bir savunma ister. yeni memur arkadaş da gençliğin verdiği kanın kaynaması ve hazır cevaplılıkla olayı valinin bile üzerine yıkar.

    haklı olarak; "efendim insanlık hali yazım yanlışı olabilir, ve hata benim hatam kabul ediyorum. ancak bunu şefim imzalamış, müdürüm imzalamış, vali yardımcım ve siz bile imzalamışsınız. benim üstlerimin beni kontrol etmesi gerekmez mi? diye kendini toptan çıkarmış. vali bir şey diyemeden çıkabileceğini söylemiş. ve gerekli işlem müdürü hakkında açılmış.

    yeni memur arkadaşlara ricam yazılarınızı 3-4 kere okuyun sizden başka gerçekten kontrol eden yok.
    0 ...
  26. havayolu şirketlerinin aklının sekse çalışması

    1.
  27. Haklılığı tescillenen önerme. Aga ben anlamıyorum bu havayolu şirketlerini gerçekten bu heriflerin kafa bir değişik çalışıyor. Başıma gelen trajikomik olayla da tescillendi. Yahu alınan her personelden mi ipnelik akar, yanlış anlaşılacak şeyler söyler. Ben anlamıyorum hacım hostesleri de victoria' s Secret mankeni gibi birörnek seçmeye özen göstermeleri de bence bundan dolayı. Milletin aklına seksi çağrıştırayım, bir aşık edeyim iki çatal göstereyim gözü şenlensin bizi tercih etsin. Lan hep hosteslere bok atıyorlar zannediyordum da şirket politikası buymuş herhalde hepsinin bunu anladım.

    Bugün memlekete doğum günü haftasında gideyim diye kararlaştırdım. O zamana bilet almak için de isim vermeyeyim bir havayolu şirketinin nette bulduğum merkez acentasını aradım. Ve bileti nasıl alabileceğim net harici yerini öğrenmekti amacım. Yahu pazarlama eğitiminden mi? Yoksa ipneliğinden mi artık acentadaki arkadaşla kısa bir süre konuşmadan sonra "hiç bizimkiyle uçtunuz mu?" dedi. Nasıl anlamadım dediğim de "Bizimle uçtunuz mu?" dedi. "Yok kullanmıyorum" dedim. Eleman bu cevap karşısında bir an duraksadıktan sonra; "uçağa hiç binmediniz yani?" dedi. Yoooo bindim dedim. "Bizimle uçtunuz mu?" diye tekrar sordu. Ben de aynı yavşaklıkla tekrar "Yok kullanmıyorum" dedim. Eleman "neyi?" diye sormak zorunda kaldı. Ben de "sizin kafaya ulaşmak için kullanılacak malzemeleri" dedim. Kısa bir şoka uğrayan ama ipnemsiliği elden bırakmayan şirket elemanı hafif bir telefonda güldü. Ben de yapıştırdım devamını;

    "Arkadaşım bizimkini denediniz mi, Bizimle uçtunuz mu nedir ya blabla havayolunu daha önce kullandınız mı demek çok mu zor, türkçe' nin nimetlerinden faydalanarak kendinize eğlence mi çıkardığınızı zannediyorsunuz yoksa müşterinin aklına ipnelik gelir de neşesini yerine mi getiririm diyorsunuz. Pazarlama stratejiniz mi sizin? uçmadım lan sizle almıyorum da bilet" dedim kapattım aga. Ayar oldum bu ne manyaklık lan. ya bu çalışan az piçti ya da tüm havayolu şirketlerinde bir götlük var bak benden söylemesi.

    Hayır bu boyu değil işlevi türevi reklamların hele ki havayolu şirketlerinden geldiğini gördü bu gözler.

    (bkz: biz ikinciyiz ama bizimki 77 santim)

    bize gireni bilmemiz açısından atlasjet' den açıklama gelmişti. Harbi harbi 77 santimlik pompanın güzelliğinden bahsetmişler. 77 santim olum boru mu? Hem de kabinsiz.

    (bkz: 69 u çok seveceksiniz)

    Gördü bu gözler siz neyin kafasındasınız lan? Hele o hostes uzaklarda partnerini arıyor pozu verdiğiniz de uçakta pompa var zannedip gelelim mi istediniz nedir yani?

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/71796/+

    Hayır bunun üzerine rakip firmalar da durur mu? Reklamcılık adına onlar da akıllarının seksten çıkmadığını ispat etmeye çalışmışlardı.

    (bkz: bizimki 77 cm değil ama tam zamanında kalkıyor)

    inanmayana bu da haberi amk. http://ekonomi.haberturk....ma-tam-zamaninda-kalkiyor

    Ha bunca espri mahiyetli olaydan sonra kimse kusura bakmasın, acenta çalışanlarına da bulaşmış ipnelik. Hiç bizimkiyle uçtunuz mu ne lan sonra kıllı, bıyıklı dayılar uçakta hostesin kremayla geleceğini bekliyorlar sizin yüzünüzden amk.*
    2 ...
  28. karda gitmez greyder nasıl koydu sneijder

    1.
  29. 11.12.2013 Galatasaray-Juventus maçının en önemli mottosu. Bir sürü çakma juventuslulara patates tarlası sahibisiniz hebele hübele laf sokmaya çalışan sevimli tırı vırılara atıfta bulunulan. on numara beş yıldız söz. Türk takımını tutma kabiliyeti gösteren arkadaşları tenzih ederim.
    4 ...
  30. kaldığın yerde bekçinin porno izlemesi

    1.
  31. insanları dumura sokan bir durumdur. öyledir ki dumurlardan dumur beğenilesi. Allah'ım sen benim gülmekten ölmeden şu entry i tamamlamamı nasip eyle. hala gülüyorum amk. ne diyon yaraaam diyorsan ve gülmek istiyorsan otur hikayeyi dinle...

    Bugün toplantım olduğu için geldiğim yerde bizim bakanlığın merkez misafirhanede kalıyorum.

    hal bu ya arada sırada gelip kaldığım için bekçilerle ahbap olduk. artık merdivenlerde ovvv hunharca bey hoşgeldin diye karşılıyorlar ahmet abi de onlardan birisi hoş sohbet iyi adam onun olduğunu görünce yorgun argin oturdum sohbet ettim biraz sonra yorgunluğumu bahane gösterip odama cekildim. ahmet abi de hunharca bey misafirhanede kimse yok ben arada çıkıp gidebilirim haberin olsun gece dedi. ok abi keyfine bak dedim.

    abi demez olaydım. odaya geçeli 1.30 saat olmuştu ve saat daha 21:00 amk. dur bekle az. odada normalde tek içim lik su olur bunlardan kalmamış buzdolabında. nasıl da içim yanıyor dedim şu sulardan isteyeyim. bekçi odasına girdiğimde bilgisayar ekranından ten rengi görüntüler kuşağı geliyor. ama sonuçta burasi resmiyette bir yer aklıma cinlik gelmiyor. kapıyı çaldım lambalar kapalı, kapı kilitli. evde yokuz havası var. ekrandaki görüntü durmasa anlamayacağım ama adam telaşla kapadı. ben yine de öyle bir şeye mahal vermiyorum. görüntü kapandı, lamba ve kapı açıldı ahmet abi terli çıktı ve ben anca çaktım mevzuyu.* abi dedim çok sıcak terledim odada su bitmiş. evet ben de sıcaktan terledim dedi.(hasiktir be rifat abi) neyse abi terledim dedim o da terledim deyince çıkardık üzerimizdekileri Çılgınlar gibi öptüştük. haha şaka la sakinleş.

    ahmet abi Şaşkın bana bakıyor ben de şaşkınlığımı attım abi suuuuu dedim. ha tamam dedi buzdolabından verdi. ben de saol abi sen de iç sıcaktan çok terlemişsin dedim ibneligine. bunun üzerine hunharca bey yengenle iki haftadır kavgaliyiz da dedi. dedim abi rahat ol ben de olsam aynısını yapardım ama gece yarısını beklerdim dedim güldüm. gülünce adam rahatladı yeminle. ama ben odaya geldiğimde kahkahadan sesim çıkmasın diye kirlantle kendimi boğuyordum.(alenen swh)
    3 ...
  32. hoşlanılan erkeğin heteroseksüel olduğunu öğrenmek

    1.
  33. Siki tuttuğunuza işarettir. Tutun o siki.*
    1 ...
  34. 0850 333 67 61

    1.
  35. Tc Kimlik Numaranızdan ikametgah adresinize, hesabınız ya da kredi kartınızın olduğu bankaya kadar her şeyinizi bilen hatta kredi kartlarınızın ilk dört ve son dört rakamına kadar ele geçirmiş Dolandırıcılar bulunmakta. Geçen sene beni telefonla aradıklarında ilk yıl ücretsiz ikinci yıl ücrete tabi olarak ferdi kaza sigortası yaptırmışsınız diyerek sizinle iletişime geçiyorlar ve sizi yaptırmadığınız bir sigortaya zorluyorlar bilgileriniz ellerinde ve bankadan arıyormuş gibi gösterildiği için ses kaydınız elimizde mevcut sizden hiçbir şey yapamayacağınızı mahkemeye bile verebileceğiniz adına bankadan aradıklarını söylüyorlar. Ses kaydını dinlemek ve buna ulaşmak istiyorum denildiğinde savcılığa başvurulduğunda 3 ay içinde mahkeme kararı ile ulaşabileceğinizi söylüyorlar. Herhangi bir işlem yapamazsam 812 tl gibi mahkeme ve avukatlık masraflarını size kaktıracağız diyorlar. Ve korkup iptal etmek isterseniz 299 tl geçen yıl kullandığınız ferdi kaza sigortası ve masrafları alacaklarını beyan ediyorlar. Kredi kartınızın bazı rakamlarını da bildikleri için siz de bunlara hakikaten bankadan diye kanabilirsiniz. Aman dikkat! Bunlara değer vermeyin ve böyle bir şey yaptırmadığınızı anlatmaya çalışmayın ikametgah adresinize mahkeme masraflarıyla yüklü bir tebligat geleceğini bunu da ptt atm leri ya da banka atm lerinden ödemeniz gerektiğini yoksa yasal işlem ile icraya gidebileceğini dahi anlatıyorlar. Yaptırmadığınız bir ferdi kaza sigortası yüzünden panikleyip iptal ettiriyorum deyip kredi kartınızı vermenizi sağlamaya çalışıyorlar. Telefonda kimlik bilgileriniz ve kredi kartı bilgilerinizi asla vermeyin...

    Bu ve türevi 0850 ile başlayan birçok numara sizi kandırmaya çalışmakta. Asistline, Asistlife, global asist adlarında sigorta şirketleri tarafından yapılıyor veya onların ismi kullanılarak yapılıyor. Amma velakin yemeyin.

    Bana gelirsek ilk başta ben yedim. Ama yarım saat süren bir savaşın ardından hasiktir lan amk deyip suratlarına kapattım.*
    3 ...
  36. şahin sucuğu bayram reklamındaki mantık hatası

    1.
  37. Bugün televizyonda öylesine zaman geçirirken karşılaştığım reklam. Yine her zamanki gibi klişe bayram başlangıcı anne baba yaşlanmış ve evlatları hayırsız süsü verilerek reklam başlatılır. Buraya kadar herşey normal acaba hangi şeker yada çikolata reklamı diye beklerken içeriye çocuklar kayınlar kaynatalar girer ve sevgi yumağı oluşur. Hadiyin ama şeker neyse onu ikram edin derken bir de gelen misafire akşam üstü bir saatte kahvaltı hazırlayıp sucuk, pastırma koymuşlar amk. Dedesine torun sucuk yapımını soruyor dede de 5 dakika sucuk ve Şahin Pastırmalarını anlatıyor. Be amk bayram bayram sucuk yiyin. Pastırma ile pekiştirin milletin azıcık kalmış bayram sevgisinin içine edin, mesajınıza sizin. Bayramda kokudan geberelim de bir daha misafir kabul etmeyelim diye herhalde. *
    2 ...
  38. hadi bakalım tüm krema bitecek zirvesi vol 1

    1.
  39. evet bursa tayfası iyice cozuttu. neden bu bursa tayfası paso zirve düzenliyor derseniz, gerçek amacımızı ifşa etmek istemiyorduk. ama yetti diğer mümin kardeşlerimizin sömürülmesi ve bilgisiz bırakılmasına gönlüm el vermedi. aslında zirvelere kremalarımızla gidiyoruz. siz zirve yoksunu asosyal sözlük yazarlarımıza duyrulur...

    ahmetler, mehmetler, hakkılar içindir. ayşeler de tadabilir...

    mekan: bursa'daki tüm cafcaflı mekanlar siz asosyal sözlükdaşlarımıza güzel bir gün yaşatabilmek adına kapılarını ardına kadar açacaktırlar.

    editbör: vol 1 demekte ki gaye çok tutulacağından devamını isteyeceksinizdir. köftehorlar sizi.
    0 ...
  40. fosforlu kedi gözleri remix

    1.
  41. https://soundcloud.com/ed...forlu-kedi-remix-extended

    educatedear tarafından remixlenmiş süper parça. her gün en az 3-4 kere dinlemeden rahat edemediğim parça. süper olmuştur.
    1 ...
  42. hülooooğulları gezioğullarına karşı

    1.
  43. iki karşıt grubun yeşil vadi üzerinde anlaşamaması ile tırmanan gerginlik. yeşil vadiyi avm'ye dönüştürmek isteyen hülooooğoğullarının kalkıştığı ve yeşil vadi bizimdir bizim kalacak nidalarıyla alana gelen gezioğulları, karşıt gruba penguenlerle saldırdı. Yeşil vadinin akibeti merak konusu.
    0 ...
  44. hatayı kapatmak için yalandan güzellikler üretmek

    1.
  45. Bu kafa ne kafasıdır bilmem ancak çocuklukta daha çok yapılır diye biliyordum. -Dum diyordum çünkü çok sevgili başbakanımız da bu kafaya sahip.

    Çocukluğumda bir hata yaptığımda bana kızılmaya başlandığı zaman ama karnemde tüm derslerim 5 diyerek ana-babamı dumura uğratırdım. Bu bir psikolojik savaş başlatmaktır. Bu laftan sonra annemler biraz olsun yumuşayıp ancak bunu da yapmamam gerektiği konusunda uyarırlardı ve yara bere almadan konu kapatılırdı. Ben büyüdüm geliştim, düşünce yapım değişti eğer değişmese imiş ben de başbakan olabilirmişim lan belki.

    Gezi parkı eylemi sadece ağaç için başlatılmıştı. ilk başta toplanan 35 kişilik grup orada ağaçların yıkılmamasını istiyor, parkın kapanmamasını ve rant a dönüştürülmemesini istiyordu. Ne mi oldu? Dağıtın denildi ve orantısızca dağıtıldı. Orada duran insanlara gaz sıkılması bir direnişe döndü ve yeter denildi. Daha sonra ne denildi? Oradakiler çevreci zihniyetli değiller çevreciyseniz ben sizin başbakanınızım denildi. ilk baştaki insanlar ne siyasi bir grup propagandası ne de bir küfür ediyordu. Börek dağıtan, kitap okuyan çocuklar su sıkıyordu bunlar çevreciydi de sen neredeydin?

    Şimdi işin rengi değişince hatayı hala neden kabul edemez bir insan. Hatayı kabul etmediği gibi çocuk mantığında ya ben hata yapmış olamam tavrı ayrıca ben şunu şöyle yaptım 3 milyar ağaç diktim, şu kadar para kazandırdım, imf ye borcu ödedim ama dış borcu ne sen sor ne ben söyleyeyim tarzındaki konuşmalar. Benim 5 yaşımdaki mantığımla bire bir örtüşüyor. Başbakan olacak adammışım lan ben.
    1 ...
  46. seninannenbirmelekti

    1.
  47. yeni gelmiş onuncu nesil yuzır. hepimizin annesi bir melekti yavrum. hoş gelmiş.

    inşallah kızdır demeye kalmadı şu anda haber merkezimize gelen telefonda kız olduğunu ihbar ettiler.

    işte o ihbar. (#19813492) koşturunuz efenim.
    0 ...
  48. kökünden koparılmış mutluluklar

    1.
  49. “Neden ben?” diye düşündü Mert. Hep bana mı oluyor hissi gitgide aklını kurcalıyordu. Yine yalnız geçirilen buhranlı bir günün ve yorgun bir bedenin hüznünde boğuluyordu. Sessizlik ise yoldaş oluyordu dibe vurmuş olduğu hayatında. Tüm düşünceleri ve hayatındaki insanları geride bırakıp kafasını toplamak adına memleketine kaçma kararı aldı. Sabahtan biletini almış, kaçıp kurtulmak adına akşamki otobüsün yolunu gözlüyordu. Her zamanki saçmalığıyla bir günü daha torbaya koymuş ve otobüs saatini etmişti. Otobüsün hareket etmesini beklerken Bursa şimdiye kadar gözüne hiç bu kadar kötü gözükmemişti. Düşünceler silsilesinde kaçıp kurtulmak ve sadece kafasını dağıtmak istiyordu. Sadece bir tutam huzur arıyordu.

    Kafasındaki onlarca düşüncenin oluşturduğu denizde boğulmak üzereydi. Boş boş otobüs camından el sallayan, öpücükler gönderen insanlara bakıyordu. Onların onda biri kadar mutlu olmadığını anlaması uzun sürmedi. Kendisinin Bursa’dan ayrıldığını fark edebilecek biri bile olmaması düşüncesine gülümsedi. Kafasında bu düşüncelerle boğuşurken, birden bir ses gözlerinin içine gülümseyerek “Pardon burada oturursam sizin için problem olur mu?” dedi. Mert bir anlam veremedi duruma, kendine bile açıklayamadığı “nasıl?” sorusunu sorarken ve “bir yanlışlık olmalı” tümcesini kafada bertaraf etmeye çalışarak hafif kısık bir sesle “tabii ki” diyebildi. Yalnızlığın içinde kopan fırtınalardan dalgalanmış denizine gitmemek üzere demir attığını düşünürsek, böylesine güzel bir kızın yanına oturması bile heyecanlandırmıştı genci. istese bu kadar güzel ve güler yüzlü bir kızla yan yana koltuklarda oturamazdı. Bu garip durum bile hayatında uzun zamandır güzel giden ender şeylerden olmuştu. Heyecanını dizginleyip kendisine soruyu sormakta buldu çareyi;
    +Affedersiniz, şaşkınlığımı mazur görün ama otobüslerde bir bayanı erkek yanına vermezler diye biliyordum, bir yanlışlık olmasın diye uyarayım istedim.

    - Ya kusura bakmayın aslında bileti okuldan arkadaşım almış ancak son dakikada işi çıktı, bilet yanacaktı, biletini gidebilecek birilerine bırakmaya çalışıyordu ve ben de Bursa’da çok sıkılmıştım, şansımı denemek istedim.

    +Anlıyorum, host peki sorun çıkartırsa?

    -Açıkçası siz durumdan muzdarip değilseniz ben de sorun etmiyorsam muavini de ayarlayabiliriz diye düşündüm.

    +Merak etmeyin, madem bu kadar canınız sıkılmış ve izmir hasreti çekmişsiniz elimden geleni yaparım.

    Bu sözüne karşılık güzel kızın gülümsemesiyle kendinden geçmişti. Kalp atışlarını duyacak diye çok korkuyordu. Heyecanlanmıştı, elleri terlemeye başlamıştı. Birisine daha ilk görüşte böyle duygular hissetmeyeli epey bir zaman olduğunu düşündü. Heyecanı dışarıdan görülüyor ve herkes kendisiyle alay edecek zannediyordu. iyice afallamıştı. Ancak bu Mert değildi. Konuşkan, cana yakın olması lazımken her zamanki Mert olması gerekliyken garip gurup kolunu dahi nereye koyacağını unutmuş bir adam görüntüsü çiziyordu.

    Otobüs yola koyulduğunda muavini de durumdan haberdar edip, ayarlamışlardı. Otobüsün tam dolu olması da Mert’in işine geldi ve güzel gülümsemeli kızın yanından ayrılması için hiçbir sebep kalmamıştı. Koyu bir muhabbete daldılar. Mert konuştukça açılıyordu, açıldıkça uçuyordu, uçtukça yanındaki tanımadığı kıza bir şeyler hissediyordu. Kıvırcık saçlar, beyaz ve saçlarına orantılı yuvarlak yüzü, boyu, posunu bir kenara bırakıp sadece dikkatli bakışlarında göz bebeklerini okşayışını hissedebiliyordu.

    Normalde her zaman sıkıldığı ve 5 saatin nasıl geçeceğini önceden düşündükçe afakanların bastığı izmir yolculuğu, artık bitmesin istiyordu. 2 gün, 3 gün. Otobüs nereye götürürse götürsün giderdi. Artık isteğinin izmir’e gitmek değil o güzel gülümsemeyi bırakmamak olduğunu fark etti. Uzun konuşmalarda adının Yelda olduğunu öğreniyordu. Mert, o güzel gülümseme ve sesle resmen dans eder gibi konudan konuya atlıyordu artık. Üniversite, izmir, fakülteler, bursa, daha hatırlamadığı onlarca konuda kahkahalar eşliğinde hayatının en güzel zamanlarını bir otobüs yolculuğunda yan koltuğundaki tanımadığı biriyle geçireceğini asla düşünemezdi.

    Otobüs izmir otogarına yaklaşmaya başlamıştı. Mert izmir’e geldiğine ilk defa bu kadar sevinememişti ve ondan ayrılacağına üzülüyordu. Bu durum ister istemez kendisini daha da salaklaştırdı. Bir şekilde telefon numarasını alması gerekliydi başka türlü bir daha nasıl görebilirdi? Utana sıkıla da olsa cesaretini topladı;

    +Teşekkür ederim çok güzel bir yolculuk oldu sayende.

    -Evet ya ben de çok eğlendim. Teşekkür ederim hoş sohbetin için.

    +Asıl ben teşekkür ederim. Koltuğu paylaşamayacağım, yanı olmayan bir amcayı beklerken seninle tanışmak gerçekten en güzel sürprizlerden biri oldu benim için.

    -Aslında ben de tanımadığım bir adamın yanına oturacağım için korkuyordum. iyi ki benden önce oturmuştun çünkü kaba, saba birini görseydim otobüse binmeyip, terminalden geri dönecektim itiraf edeyim.

    +Kaba saba görünmemeyi iltifat olarak kabul etsem mi bilemedim? Bu güzel sohbetin kesilmemesi için telefonunu istesem senin için sorun olur mu?

    -Tabii ki. Hiç sormayacaksın sandım. Korkmaya bile başlamıştım.

    Mert artık tamamen uçuyordu. Son sözleri “hiç sormayacaksın sandım” cümlesinin kelimeleri aklının havuzunda bir batıp bir çıkıyor ve aklını kurcalıyordu. Nasıl da ayaklarını yerden kesmişti resmen uçuyordu. Telefonunu aldıktan sonra güzel gülümsemeli kızı günlerce aklından çıkaramayacağını biliyordu. “Ne zaman aramalıyım acabanın” planlarını daha oracıkta yapmaya başlamıştı. Yelda’nın babası aradı, gelmişti ve C kapısına gitmesi gerektiğini söyledi güzel gülümsemeli kız. Ve ana kapıya doğru baktığında babası yakındı ve onları görebilirdi. Hiç ayrılsın istemese de numarasını alelacele alabilmişti. Bu bile Mert’e yetti. En azından onu bir daha görebilme fırsatı elindeydi.

    Kız uzaklaşırken “Ben sana mesaj atar kendi numaramı da yollarım yarına kadar” diyebildi anca. Hızlı adımlarla uzaklaşan kızdan “tamam sakın unutma görüşürüz” lafını işitebildi. Otobüs yolculuğu gibi Mert’ten ayrılması da bir anda olmuştu.

    Numarasını alır almaz gecesine mesaj atası vardı. Ancak bu kadar da üstüne düşüyormuş gibi görünüp kendinden soğutmak istemedi. Her gün her dakika mesaj atası vardı, bir “merhaba” yazabilmek için resmen kendisiyle kavga ediyordu. Ve 2. gün geçmeden cesaretini toplayıp saçma bir “merhaba ben mert hani şu otobüsteki çocuk” mesajı attı. Telefonunu vermediği için ilk başta kendini tanıtmak zorunda kaldı. Ancak ters giden bir şey vardı. Mesaj iletilmedi. Telefonu kapalıdır herhalde deyip, gece olduğundan ararsa rahatsız edeceğini düşündü. Ertesi günün sabahında yataktan kalktığında yüzünü bile yıkamadan aklına gelen ilk şey mesajdı. Karanlık ve iç karartıcı bir güne mesajın hala gitmediğini görerek uyandı. Sanki havanın durumu hayatının pastel bir çalışması gibiydi. Bir mesajın gidip gitmemesine umut bağlayacak, hayaller kuracak bir yapıya bürünmüştü. Bir otobüs yolculuğundan önce ve sonra farklı bir Mert olmuştu. Mesajın iletilmemesi üzerine “arayayım ne olacak ki” “telefonumu hem vermemiştim” “telefonumu kaydet bahanesiyle aradım” derim diye kendine telkinlerde bulunuyordu.

    Kaydettiği numarayı aramaya koyuldu. Telefona çıkan kadının “yanlış veya eksik bir numara çevirdiniz” sesiyle irkildi. Numaraya baktığında bir numarası eksikti. Telefona bakakaldı. Bir numaraya baktı bir de kaybedilen yeni hayatına baktı. Heyecandan ve sinirden terlemeye başlamıştı. Son hanesine 10 rakamı da ekleyerek bir daha aradı. Çıkan her kişiye Yelda’yı sordu, hepsine “pardon yanlış numara” demek zorunda kaldı. Böylesine bir hatayı nasıl yapabileceğini kendisine soruyor ve sinirleniyordu. O sabah olabileceğini düşündüğü tüm kombinasyonları denedi, olabilecek numaraları çevirdi. Hiçbirinde yakalayamamıştı beklediği, istediği kişiyi. O akşam ayakları yere değmediği için Yelda’nın söylediği rakamları da tam hatırlayamıyordu. Babası gelecek diye heyecan ve aceleyle numarayı tam alamadığını bile fark edememişti. Yanından ayrılmayan kötü şansın kendisine en büyük kazığı attığını yeni yeni fark ediyordu.

    Bir hafta sonra üniversiteye geri döndü. Yelda otobüsteki uzun konuşmalarında muhasebe okuduğunu söylemişti. 3-4 gün boyunca kendi fakültesinin dersleri yerine muhasebe derslerine giriyor, gözüne kestirdiği herkese isimle Yelda’yı tanıyıp tanımadığını soruyordu. Artık o kadar çok kişiye sordu ki herhalde iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi’nde deli gözüyle bakılıyordu. Ancak fakültenin bir dezavantajı vardı. Ders devam zorunluluğu olmaması ve bu yüzden milletin birbirini tanımaması, Mert’in kısa süren mutluluğuna limon sıkıyordu. Anca 1 hafta sonunda ümidi kesmişti. Mutlu olmanın kendisine haram olduğunu düşünmeye bile başlamıştı.

    Mert bir otobüste hayatına kısa süreliğine giren ancak büyük izler bırakan güzel gülümsemeli kızı unutabilmek için çok çaba sarf etti. Ve uzunca bir süreden sonra kendi hayatına bakmaya başlayabildi. Bu zaman zarfında hayatına giren çıkan bayanlarda bile o güzel gülümsemeyi arar olmuştu. Artık iyice kendisine böyle bir saplantıda kaldığı için kızıyordu da. Ancak iş stresi ve hayatın cilveleri zaten kendisini de zihnini de fazlasıyla yoruyordu.

    *****************

    Mert, Yoğun ve stresli geçen günlerin birbirini kovaladığı ve hayatının en iç karartıcı günlerinin doruk noktalarında gezindiği zamanlarda arkadaşlarının ısrarlarıyla iş çıkışı birer bira içmeye mekana geldi. Bursa’nın en soğuk ve ayazlı bir kış gününde dışarıya çıkmak bile delilik kabul edilebilirdi. Ama kafa dağıtmak ona biraz olsun iyi gelmişti. Ta ki 3 ötedeki çapraz masaya gözü ilişene kadar. Yüzündeki gülümsemesi hiç değişmemiş o “otobüsteki kız”ı görmüştü. Üzerinden neredeyse 1 yıl geçmişti. “acaba beni hatırlar mı ki?” diye düşünmekten kendini alamadı. Kız onun ulaşılmazı olmuştu ve saplantı derecesinde hevesi kursağında kalmıştı. Mert ister istemez heyecanlanmaya başladı yeniden elleri terlemeye ve kalbi çarpmaya başladı. Arkadaşlarının gülüp eğlenmesine katılamıyor gözlerini Yelda’dan, otobüsteki kızdan alamıyordu. işte tekrardan görüşebilme fırsatı karşısında duruyordu. Kendisini neden aramadığını sorduğunda salaklığını nasıl anlatacağını ve bunu nasıl eğlenceli hale getireceğini düşünmeye başlamıştı. Onu yine güldürebilmek ve gülüşünde boğulmak için eline bir fırsat daha geçmişti. Belki de kader bu sefer yüzüne gülecek diye kendi yüzünde fark edemediği gülümsemesiyle kendi masasından daha çok o masayla ilgilenmeye başlamıştı. ilgi ve heyecanı bir şeyi fark edene kadardı. Karşısında oturanın sevgilisi olduğunu anlayana kadar sürmüştü heyecanı. Kafa dağıtmaya diye gittiği mekanda sonunda aradığı şeyi bulmuştu, ancak artık aramasına gerek kalmayacak şekilde buldu. Eleman ellerini tutuyor ve kendisine atması için dünyaları vereceği kahkahaları attırıyordu. Hayat yine kendisine türlü değişik numaralarından birini oynuyordu. Kısa süreli mutluluğunu boğazına diziyordu.

    Arkadaşlarının yanından midesinin ağrıdığını bahane göstererek izin istedi. Yelda’ya da kendisini fark ettirmeden mekandan ayrılıp evinin yolunu tuttu. Eve giderken o günü, o anı düşündü; Bir otobüs yolculuğundan sonra kurduğu hayalleri ve edineceğini sandığı mutluluğunu düşündü. Bursa’nın ayazına ve kar soğuğuna aldırmadan yürüdü, yürüdü, yürüdü. Kendisinde olmadan, bir hiçmiş gibi hissederek sadece yürüdü. Aslında her zaman kafası dolu olan bir adama göre bu sefer düşünemiyordu. Aklında eve vardığında tek bir şey vardı, kendini yeni açmaya çalışan bir çiçeğe benzetti. Hayat denen kabadayı daha açamadan taa kökünden söküyordu mutluluklarını. Kolayca yitip giden ve bir anlık var olan… Gözlerinden akan yaşlar ise hayata olan güçsüzlüğünün ve çaresizliğinin en güzel göstergesiydi…
    9 ...
  50. futbolcu çocuklara biber gazlı polis müdahalesi

    1.
  51. U-14 Türkiye Futbol Şampiyonasında kütahya'da futbolcu çocuklara polisin biber gazıyla müdahale etmesi olayıdır. Polis ne de çok seviyormuş biber gazını adamlar dayanamıyor sıkıyor. Peynir, ekmek gibi dağıtılmış amk. Önüne gelene sık baba acıma mı denilmiş anlayamıyor insan. Biri kör olana kadar devam edecek bu ego tatminliği. Görüntülerde bir tane hayvanımsı var bakalım bulabilecek misiniz? ipucu olarak da güneş gözlüğüne atladığımın.

    http://webtv.hurriyet.com...biber-gazli-mudahale.aspx
    1 ...
  52. sevgilinin yanından inzibatlarca askere alınmak

    1.
  53. eğer isteyerek veya istemeyerek bir şekilde asker kaçağı iseniz bir gün başınıza gelebilecek olay.

    bugün bir arkadaşımın anısını anlatmasıyla yerlere yatıran hede.

    yıl 2008, yer eskişehir'de bir otel. O sıralarda bursa uludağ'da okumakta olan arkadaşım eskişehir'de sevgilisinin yanına okurken tatile gider. Kız arkadaşı yurtta kaldığı için ara sıra çok lüks olmasa da bir otelde kalırlar. Bildiğiniz gibi, her otelin günlük kaydı gece yarısı emniyete gönderilir. Ve bizim arkadaşın da kaydı haliyle giriş yaptığı otelden gönderilmiştir. Eskişehir'de tüm gün kız arkadaşıyla gezip, tozup, eğlenen bizim oğlanla esas kız otelde uyurlar. Derken gecenin bir yarısı otel odası'nın kapısı çalınır.

    +pat pat pat. Aç kapıyı, pat pat pat. Açın kapıyı askeri inzibat.

    Bizim eleman ne olduğunu anlamadan kız arkadaşının yanından kalkar ve kapıyı açar.

    -Neler oluyor?
    +falan filan sen misin?
    -Evet.
    +Asker kaçağıymışsın, bizimle beraber karakola gelmen gerekiyor.
    -Abi ne askeri ne kaçağı öğrenciyim ben. Askere okuduktan sonra gidecektim.
    +Biz bilmeyiz aslanım, derdini bizim komutana anlatırsın biz de emirleri yerine getirmeliyiz.
    -Abi yarın sabah gelsem, uğrasam olmaz mı? Kız arkadaşım yalnız kalacak gece gece.

    Kız arkadaşı gören as.iz'ler yılların vermiş olduğu abazalıktan daha da sinirlenmişler elemana.

    +kız arkadaşından bize ne? Emirleri uygulamak zorundayız çabuk.
    -Abi durun bari üstümü değiştireyim.

    Kız arkadaşının da sesten uyandığını gören bizim arkadaş uyku sersemi kıza askere alındığını kendisinin de anlam veremediğini karakolda durumu anlatması gerektiğini anlatır. Kız da korkmuş bir halde onunla gelmek ister. Karakola vardıklarında albay ya da yarbay rütbeli (tam hatırlamıyor korkudan garip) bir komutanın önüne getirilmişler. Ve komutan da gece gece taşağa bağlamasın mı?

    +Niye askerden kaçıyorsun lan? (Bağırarak)
    -Vallaha kaçmıyorum abi, ben öğrenciyim. (Bizimki altına sıçtı, sıçacak)
    +Abi ne lan, komutanım diyeceksin bana. Seni askeriyede adam ederiz biz.
    -Komutanım vallaha billaha öğrenciyim, yoksa askerden niye kaçayım?
    +Kaç numara bot giyiyorsun? Beden ölçülerini ver arkadaşlara yarına kışlaya alın bunu. (piç bir sırıtma ile)
    -Komutanım benim vizelerim var 2 hafta sonra, okuyorum bakın bu da kimliğim yemin ederim. Bir yanlış anlama var.
    +Lan okuduğun gözükmüyor 2 seneyi geçkindir asker kaçağıymışsın, yakalamışız çakı gibi delikanlıyı bırakmayız.(piç gülümsemesi kahkahaya dönüşüyor.)
    -Komutanım okuyayım bırakın, ne olur? hem kız arkadaşım dışarıda askere gitsem ailem, o herkes şok olur. Ne olursunuz?

    Komutan bizim oğlanın ağlamaklı haline dayanamayıp, babacan bir hal almış. Öğrenci kimliğini de gördükten sonra daha fazla bizimkinin altına sıçırtmak istememiş.

    +Ulan oğlum senin geri zekalı okulun bize belge göndermemiş, asker kaçağı gözüküyorsun. Yarın ilk iş okuluna gidip, bana öğrenci belgesini, falan filan belgesini fax ile göndermek. Göndermeyi unutursan bu sefer okula gelir, okuldan aldırırım bak.
    -Yemin ederim, allah belamı versin yarına gidiyorum komutanım sabah ilk iş gittiğim gibi fax atmak olacak. Söz veriyorum, elimden geldiğince hızlı atacağım.

    Tabi bu göt korkusu karşısında sevgiliyi mi göz görür? Sabah olduğunda otobüse atladığı gibi bursa'ya varmış, arkadaş okula depar atarcasına varmış ve belgeyi faxlamış tabi. Siz siz olun okuduğunuz halde evinize askere çağırma belgesi(kağıdı) gelirse önemsememezlik yapmayın. Tuvalette sıçarken dahi alırlar, dumur olursunuz.

    (bkz: bu da böyle bir anıydı)
    2 ...
  54. her sözünün başına hunharca ekleyen kız

    ?.
  55. gelsin görüşelim montelenirim her daim.*
    2 ...
  56. erkek arkadaşı büyükanneyle sevişirken yakalamak

    1.
  57. Önceden uyarayım troll başlığı gibin oldu yalnız gerçekleşmiş bir haberdir. Vay arkadaş millette ne mide var. O büyükanneye normal diyen abazanlar da çıkar tabi.

    --spoiler--
    20 yaşında genç bir kız olan ingiliz Emily Birch evinin mutfağına girdiğinde hayatının şokunu yaşadı. Büyükannesi 57 yaşındaki Jane Lloyd, erkek arkadaşı ile sevişiyordu.
    --spoiler--

    Eleman her zaman olgun kadınlardan hoşlanıyormuşum meğersem demiş. Vay amk.

    kaynak: http://ulu.li/uj814s
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük