Yurt dışındaki kız arkadaşım 1 aylık tatile geliyor haftaya maaş çekini alacakmış, bana da "bileti sen al, orada öderim" dedi. Olmayan sermayeyi az önce çektim. Para şuan yanımda yazılan entryleri okuduktan hemen sonra 110 liraya yeni bir hat alıp, kalan parayı da bankaya iade edeceğim. Paran olunca gelirsin canım hadi bye.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1573394/+
aşağıda hava çok kasvetliydi.sonra biraz havalanınca farkettimki, bu kasvetli bulutların üzerinde çok güzel bir manzara mevcuttu, büyüleyciydi. biraz sonra tekrar havaalanına indik. tekrar kasvetli havayı görüyordum ama bu kez yukarıda güneşin eşsiz manzarasının bulunduğunu da biliyordum.
koltuk sevdalısı yetkililere ve yüreği taş bağlamışlar buyrun.
edit: şehide sahip çıkmak, kırık dökük evlerde, fakirce yaşayan ailesine sahip çıkmaktır. ailesi bilsin ki uğrunda evladının şehit olduğu halkı, devleti hep yanında.gazimize ise iş vererek aş vererek hakkettiği değeri vermektir. bunları elbet devlet yetkilileri yapacak ama devletin başındakiler bunu yapmıyorsa halk olarak birlik olup yetkililere baskı yaparak, bir daha onları seçmeyerek o da olmuyorsa sosyal medyada birlik olarak yazılarımızla seslerini duyurup kendilerine sahip çıkabiliriz.
90'lar yani benim çoçukluk yıllarım. terörün zirveye ulaştığı şehit haberlerinin her saat başı geldiği yıllar. aslında size kısaca annemi anlatmalıyım. annemin okur yazarlığı yoktu, babası tarafından okutulmamıştı .ama eminim imkanı olsaydı büyük şeyler başarırdı. başarırdı çünkü zeki kadındı yokluk fakirlik içerisinde 6 çoçuk doğurmuş 1'ini doğduğumda kaybetmiş 5'ini ailedeki tüm şiddete ve baskılara ragmen büyütmüş biriydi. annem fakirliğe alışmış üstüne üstlük dayak yediğinde sadece inancı dahilinde allah'a şikayet eden biriydi. . dolayısıyla bizimde boynumuz büküktü. bu yazacaklarımı bazılarınız içtenlikle anlarken, bağzılarınız demagoji yaptığımı yada prim kastığımı düşünebilir, ama bunlar yaşandı, anlamasanızda birşey değişmiyor.
o zamanlar radyomuz vardı her daim açıktı.radyo bizim ulusal haber kaynağımızdı. saat araları müzik ile sohbetleri dinler, saat başı haberleri dıt, dıt, dıt, dıııııt sesi ve o klasik fon müziğiyle başlardı. evde herkes bir birini sustururdu haberleri dinlemek için. yine o duymaktan korktuğumuz şehit haberi verilir, ardından annem dizlerine vurarak şu sözü söylerdi" yine bir ailenin oçağı söndü, yine bir ana öldü" derdi. annemin bu hissiyatını betimlemek zor ama en az bir şehit annesinin duyduğu acıyı hissederdi kendinde. babam annemin söylemine kızar "ya tamam, bi sus da, dinleyelim nasıl olmuş" derdi. her gün her saat başı şehit haberleri ve bizim evde tepkiler hep aynıydı. bu haber sonrasında dedem 4,5 yıl yaptığı askerlik anılarını anlatırdı rahmetli. tam 4,5 yıl. babanem 14 yaşında üvey amcaoğluyla evlenmiş, amcaoğlu askerde şehit olunca 15'inde yine akrabası olan dayı oğluyla evlenmişti. evlilik sonrası dedem hemen askere gitmiş 4.5 yıl kendisinden haber alınamamıştı. babannem "hep öldü gelmiyecek diyordum" derdi. sonra babam askere gitmiş gelmiş ardından 15 yıl sonra abime sıra gelmişti. bizde bir adet vardı. köyde askere gidecek olan er için cami apollosundan (hoparlör'den) anons edilir, dostu düşmanı askerle vedalaşırken ceplerine para koyardı. hep kavga ettiğimiz bir birimizi öldürmeye çalıştığımız kişiler bile uğurlamaya gelip abimin cebine para koymuştu. annem abimin yüzüne karşı ağlamadı ama ne zaman gitmek için sırtını döndüğüyse işte o gözler pınar olmuştu. anneme "yanında ağlamıyordun, şimdi neden" diye sordum, annem "yüzüne ağlamadım ki, aklı karışmasın, üzülmesin diye" dedi.abim askerdeyken annem her gün haberleri dinler, şehit haberleri sonrası hüngür hüngür ağlardı. köy girişini gözler bir jandarma arabası gözükse ölüp ölüp dirilirdi. nitekim abim gitti geldi.bana geldi sıra ben annemi o şekilde bekletmek istemediğim için çalışıyormuş gibi yapıp, sadece abime haber vererek gittim.
gel gelelim bu sadece evladı askere gitmiş gelmiş bir ananın hikayesiydi. bu yaşadıklarımı yaşayayan ekranları, telefonları başında evladından haber bekleyen binlerce aile var. Bir de bugün
Sözleşmeli er Sercan Kara (Isparta)
Sözleşmeli er Emre Karaaslan (Bursa)
Sözleşmeli er Ömer Küçük (Hatay)
Piyade uzman çavuş Gökhan Kurak (Zonguldak)
Piyade Er Erhan Karaca (Samsun)
Korucu Osman Yeşil
Korucu Alaattin Tekin'nin
çoçukları, babaları, dedeleri ve bir de yüreği paramparça olmuş analar var.
38 yıldır analarımız evlatlarıyla ölmekte.
bi söz var hani babalar evlatlarını gömmemeli diye, peki ya analar?? anaların acısını anlatacak söz yok .
şehit olan ölen çekip gidiyor ama arkada kalan evlatlara babalara en önemliside olan analara oluyor .
bir de 2015 yayınlanan bir haber var ki 80 milyonun utanacağı bir haber, vay ki vay. buyrun devlet yetkililerini ve biz 80 milyon türkiye halkını utanmaya davet eden habere;
yürüyen merdivenlere ters binmişim, adım atıyorum, yürüyorum ama ne yukarı çıkabiliyorum ne de geriye gidebiliyorum, kaybettiğim tek şey geriye alamayacağım tek şey olan zaman öylece akıp gidiyor ve ben yorulduğumla kalıyorum.
böyle büyük bir kayıbı tek cümle sığdıramazsınız ama ben denedim.
basit bir hastalıkla hastaneye gidip, kendisince, hastalığın iyileşme sürecini hızlandırmak için, ısrarla 1-2 serum taktırılır. gördüğümüz ve duyduğumuz ama ne işe yaradığını bilmediğimiz yeni nesnelere karşı bizlerde, *kıllanma kılavuzu doğuştan vardır zaten
(*doğru okudunuz kıllanma kılavuzu)
bazı haberlerde, hastaların grip şikayetiyle hastahaneye gidip öldüğünü, hepimiz duymuşuzdur. bu tür haberlerin trajedisi yayınlanır. nitekim çok üzücü ve acı bir tablodur.
gel gelelim bu hikayeyi, gerçek kişilerle sahsileştirmeden komik tarafını yazmaya;
h1: hemşire - h0:hasta
h1 geçmiş olsun! nasıl hissediyorsunuz bakiim?
h0: hemşire kanım hala hastayın, bu seron da akmıyo sanki. bi bakıverin hele.
h1: tabi bakiim.. bi sorun yok gayet güzel akıyor.
h0: ama damla damla akıy?
h1: canım zaten serum hastaya damla damla verilir.
h0: iyi peki siz daa iyi bilisiizz.
biraz zaman geçer ve bu zamanda hasta, sakince seyiren serumdan kıllanmaya başlar. ardından şu deli sorular kafada döner durur.
akmıyo mu?
durdu mu?
bozuldu mu?
ağzı tıkandı herhal.
15 dakika sonra
h0: bu seron daha da yavaşladı akmıyo mu sanki, bi daha bakıverele şuna.
h1: akıyorrr, bakın az önce doluydu şimdi yarıya inmiş işte.
h0: iyi de hemşire kanım, damla damla akıyo bu, böyle bitmezki benim işim gücüm va?
h1: hey allahım ya benden iyi mi bileceksiniz oynamayın bakın!!
h0: bak yine bişiy yapmadı. hemşireden iyi mi bilecekmişim peh!! şunu açıp gapamak için hemşirelig, doktorlug mu ogumak gerek?? ben yapamam mı sanki.
serum son hadde getirilir kolda buz gibi bir soğukluk hissedilir, acil tuvalete çıkma istediği gelir ve sonrasında olanlar olur..
h0: ohh çoh eyi geldi, yata yata tuvalete gidemedik şunu çağıram da yardım etsin. heem! hehemm!! aaaayhh esnemekten ağzım yırtılacaktı. çok tatlı bir uykum var, neyse 5 dakika biter bende giderin. biraz uyuyam zaten seron da biter, işime gücüme giderin.
h0:___/\_/\__ aha beyaz ışık_______________________
hasta yakını: hemşire hanım hastamız grip şikayettiyle geldi ölüsü çıktı.
h1: biliyorum biliyorum başınız sağ olsun, . çok acelesi vardı öleceğini biliyordu sanırım. ecel işte, ölümün önüne geçmeye çalışsanda durduramıyorsun...
lütfen doktor ve hemşirelerimize gereken saygıyı gösterelim ve sözünden çıkmayalım.
sağcılığın ve solculuğun değerleri üzerine kurmaya çalışıyor ama tabiki ülkede sağ kesim daha fazla olduğu için sağa daha yakın. zaten sağ kesime oynamazsa kesinlikle ama kesinlikle kaybeder. bu millet siyasette her zaman dincilere oy verir. ama en çok dincilerden kazık yer dolayısıyla uzun yada kısa vadede hep kaybetmeye de mahkumdur.
yerli arama motoru. yerli diye indirdim ve kötü eleştiri falan da yapmayacağım. çünkü ben otururken birileri ürtmişse kötü eleştirmeye de hakkım olmadığını düşünüyorum. bana sadece desteklemek düşer.
bırakın daha fazla boka batalım, denemeden kaybedelim. elimizdekiler şuanda o kadar yeterliki, yeni parti'ye yeni umutlar bağlamak ancak zaman ve hayal kaybı olur.
şu umutsuz düşüncelerimizin mimarları şuanki partiler değil mi??
bizde bir ata sözü vardır "ummadık taş, baş yarar" diye. elimizdekilerden bir şey olmayacağını bile bile, kötünün iyisine oy vereceğimize, sadece iyi'ye bir şans verelim.
-şu kasislerden biraz yavaş geçer misiniz lütfen içim dışıma çıktı!
-abla benlik bir şey yok ki, bu belediyenin hatası. metre başına kasis koymuşlar, zaten bir daha belediye oy verirsem iki olsun. adamlar ................
23 yıldır bir koltukta göt büyütmüş tahta kurusu. kendisinin hizmet gibi bir amacı olsa zaten, 23 yıldır aynı koltukta oturmazdı. sanki peygamber soyundan geliyorlar da, 23 yıldır oturduğu koltuğu kendilerine hak olarak görüyorlar. En çok da şunu demek isterdim kendisine " ülkenin amk yanınıza kar mı kalacak sandınız? yıllardır fetö şerefsizine karşı çıkarken, sen karşımızdaydın, fetö şimdi en azılı düşmanınız oluverdi. 15 yıldır iktidarın yanlışlarına karşı çıkarken yine karşımızdaydınız, bu kez de iktidar en azılı düşmanın oluverdi. Şimdi yılan sana dokununca mı zoruna gitti heee???"
R.T.E : kendisini hiç sevmemiştim zaten. Ne o öyle milleti arkasına alıp sokaklarda koşmalar falan. "kazandım adrinnn, kazandım" ee ne yani, ne oldu kazandıysan?? Ola ola dünya boks şampiyonu oldun. Ben 15 yıldır kazanıyorum. Şuanda aynı zamanda, dünyanın ve asrın lideriyim.
Biri şuana adamın film artisti olduğunu söylesin lütfen.
sevgi tek taraflıysa yani platonik ise, o biraz zordur, eğer karşılıklı bir sevgi varsa ortada, işte o farklı bir aşk hikayesine yol alacaktır. iyi seyirlerrr.