Tarihte ve günümüzde yapılan ufak matematik hatalarının ve dikkatsizliğin yol açtığı felaketlerdir.
1997 yılında fırlatılan iklim uydusu mars orbiter, 1999 yılında kayboldu. Daha sonra bunun uydu üzerinde çalışan ekiplerden birinin ingiliz ölçü birimini, bir diğerinin ise metrik sistemi kullanmasından kaynaklandığı anlaşıldı. Bu hata 125 milyon dolarlık bir uyduya mal oldu.
DÜnyanın en güçlü savaş gemilerinden biri olduğu düşünülen vasa, 1628 yılında çıktığı ilk seferinde daha bir mil bile yol alamadan battı. 30 kişi hayatını kaybetti. Gemi 1961 yılında çıkarıldı. uzmanlara göre gemi asimetrikti. gemiyi inceleyenler işçilerin kullanıdığı dört cetvel buldu. bu cetvellerden ikisi isveç, ikisi amerikan ölçü birimine göreydi.
1983 yılında kanada havayollarına ait bir uçağın yakıtı, uçak havadayken bitti. kanada 1970 yılında metrik sisteme geçmişti. bu uçağın metrik sistemi kullanan ilk araç olduğu sonradan anlaşıldı. yapılan ölçüm hataları nedeniyle uçağın gerekli miktarın yarısı kadar yakıtla yola çıktığı anlaşıldı. pilot uçağı güvenli güvenli bir biçimde indirmeyi başardığı için can kaybı yaşanmadı.
Kaşif robert f.scott, güney kutbu seyahatinde ekibine gerekli olan kalori miktarını yanlış hesapladı. günlük 4500 kalori alan kaşiflerin kızak çekmek zorunda oldukları hesaba katılmamıştı. ekip kayboldu. ellerindeki gıda yetmediği için açlıktan öldükleri düşünülüyor.
Milenyumu taçlandırmak amacıyla ingiltere'de thames nehri üzerine çelik asma bir köprü inşa edildi. Sadece yayalara açık olan bu köprü, insanlar üzerinde yürürken tehlikeli bir biçimde sallanıyordu. 350 metrelik bu köprüyü tasarlayanlar "senkronize adım" etkisini hesaba katmamışlardı. köprü üzerinde çalışılmak üzere kapatıldı. 2002 yılında kullanıma açılarak milenyumu tekrar taçlandırdı.
Abd'nin kansas eyaletinin elkhart kentinde, çok yoksul bir ailenin çocukları olan iki kardeş, bir okulda çalışıyordu. Her sabah sınıflardaki sobaları yakmak onların göreviydi.
Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular. Kardeşlerden biri, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü, diğerinin de bacakları feci şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı.
Yaralanan çocuğu tedavi eden doktorlar, çocuğun bacaklarını kesmekten başak çare olmadığını söylediler. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi. Şimdi ise diğer oğullarının bacaklarını kaybedecekti.
Anne ve baba, çocuğun bacaklarının kesilmesine razı olmadılar. Doktorlara, kesme işlemini ertelemesini rica ettiler. Doktorlar ise çocuğun bacağının tamamen yandığını, kesilmezse çocuğun ölebileceğini söylüyorlardı.
Doktorlar ısrar ettikçe aile kararı erteletiyordu. Anne ve baba, inançlarını kaybetmemişlerdi. Doktorları yalvarıp onlardan kesme işlemini bir gün daha ertelemelerini istiyorlar ve doktorlarla her gün tartışıyorlardı.
Bu durum, bu şekilde tam iki ay sürdü. Çocuğun bacakları kesilmedi ama iki ay sonra sargılar açıldığında sağ bacağının sol bacağından 6 cm daha kısa olduğu ortaya çıktı. Sol ayağındaki parmaklar neredeyse hiç yoktu. Ancak aile yine de kararlıydı. Anne ve baba, her gün çocuklarıyla egzersiz yapıyor, onu yürüyeceğine inandırmaya çalışıyorlardı.
Aylarca süren egzersiz hareketleri nihayet başarılı oldu ve çocuk, bir iki adım atmayı başardı. Bu çocuk, gençlik yaşına geldiğinde koltuk değneklerinden de kurtuldu ve yürümeye başladı.
Mucize gerçekleşmişti ve genç adam koltuk değneklerine ihtiyaç duymadan yürüyordu. Ama mucize aslında daha yeni başlıyordu.
1934 yılında düzenlenen atletizm yarışmalarında 4.06'lık dereceyle maratonda dünya rekoru kırdı. Bu genç adam, glenn cunningham'dı. madison sguare garden'da "yüzyılın sporcusu" seçilen glenn cunningham, daha sonra "dünyanın en hızlı insanı" unvanını da kazandı.
gezici anket şirketi tarafından türkiye genelinde sosyal, ekonomik, politik ve kültürel konular ile ilgili seçmenin algısını belirlemek üzere 23 – 24 mayıs 2015 tarihlerinde türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde, 36 il ve 189 ilçede bunlara bağlı 192 mahalle ve köyde, 18 yaş ve üstü seçmen nüfusunu temsil eden, yaklaşık yarısı kadın olmak üzere toplam 4.860 katılımcıyla, hanede kantitatif araştırma / yüz yüze görüşme metoduyla türkiye’de bir ilke imza atarak temsili sandık kurarak seçmene sandık başında oy kullandırılmış ankettir.
sektörün dinamik ve inovatif bir kuruluşu olup; müşterisinin belirlediği alanlar ve bilgi öncelikleri doğrultusunda stratejik kamuoyu araştırmaları gerçekleştirir. araştırmalar ilgili alanda uzman bilim insanları tarafından hazırlanırken; şirket bünyesinde bulunan yetkin ve deneyimli araştırma ekibince yürütülür ve yine seçkin bilim insanları tarafından veri analizlerine tabi tutulur ve raporlaştırılır.
tarafsız ve güvenilir olmayı ilke edinen metropoll, müşterisinin gereksinim duyduğu bilgiyi, doğruluğu ve etkinliği sınanmış bilimsel teknik ve yöntemlerle hazırlayarak; hızlı, doğru ve kapsamlı bir şekilde müşterisine sunar.
araştırma etiğine ve bilimsel gerçekliğe tartışmasız bağlı kalmanın gereğine inanan metropoll, müşterisi için her şeyden önce bir sırdaş'tır.
metropoll, kurum ve şirketler tarafından araştırma için kendine tahsis edilen kurumsal bilgileri gizli tutarken, informantlarından elde ettiği tüm bilgileri de yasal gizlilik ve sorumluluk çerçevesinde değerlendirir.
bir nevi aşk şiiri, müthiş imgelerle dolu. şiir temposunda türk enstrümanları duyuyoruz hatta şarkının sonunda bu dünyadan uzaklaştığımız hissine varacağımız enteresan değişik tınılarla geliyor.
bir adam kendi tiyatrosunda, tamam
bir köpek sokak değiştirdi, korkak
içi süt dolu bir lokanta, ve kapandı
ben ağzıma geleni söyledim, öyle
gene bir ağaç öttu, bu kaçıncı.
sevişsek olmaz mıydı, varan bir
elbette olurdu, bir kır çiçeği bir bulut
bir gülüş kanamak üzere, ve gizli
ve çabuk tarafından bir şey, şarap
aşk gene kelime değiştirdi, vahşi.
güneşe çıktık, bunu unutma, varan iki
ne uzak bir sesimiz vardı, efsane
gelince ç ile geliyordu bir çay
oysa biz iki demiştik, varan üç
gözler ki demeye kalmadı, derin.
kimbilir ne seviştik ki saat kaç
elleri tetikte bütün gazetelerin.
kaynak: petrol, (toplu şiirleri), adam yayınları, 1990
"Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda gereği olmayan bir sırrı kalbinde taşıyacak güçte olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben, düşündüklerimi daima halkın önünde söylerim. Yanlışım varsa halk beni uyarır. Fakat, şimdiye kadar halkın beni uyardığını görmedim." Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözleri spontan olması ile ilişkilidir.
o ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur,onu eğitin yetiştirin.
o ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;cahildir,ondan uzak durun.
o ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.
o ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin. bu fars atasözü ile de açıklanabilecek eylemdir.