humanist
111 (çevresinde sevilen sayılan)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 12.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kimsenin bir axl rose olmaması

    1.
  1. Dünyanın en iyi Rock grubudur ve en iyi solistlerinden biri de Axl Rose'dir.
    0 ...
  2. 19 aralık 2012 banko maçlar

    1.
  3. Normal Kupon:

    Lazio 1
    Fiorentina KgVar
    Porto 2
    Dortmund Üst
    Leeds Unt. KgVar
    Feyenoord Üst
    Benfica 2

    Banko Kupon:

    Porto 2
    Benfica 2
    Lazio 1
    Feyenoord üst.
    0 ...
  4. dakika 1 de gol olan maç

    1.
  5. Var öyleleri de vallaha. Biz niye onlara üst oynamayız bilemiyorum.
    0 ...
  6. 8 aralık banko maçlar

    1.
  7. Biefeld 1
    Leeds üst
    Empoli üst

    Evini arabanı ipotek et bas.
    0 ...
  8. fener in yedeklerinden bir cacık olmaması

    1.
  9. Harbiden gerçek olan bir durumdur. Aksi söylenemez.
    0 ...
  10. bragaya koyduk

    1.
  11. Gruptan çıkamaz, 0 çeker diyenlere gösterilmiş olan en büyük penistir bu.
    0 ...
  12. hoşlanılan kıza senden hoşlanıyorum diyememek

    1.
  13. Ne kötü bir durumdur arkadaş ya. Her gün görürsün, gözünün önündedir ama bi cesaret edip konuşamazsın.
    3 ...
  14. allah 1 metin 2 playstation 3

    4.
  15. mesnevi nin bölümleri

    1.
  16. 1) Dibace: Ön söz mehiyetinde olan bölümdür.

    2) Besmele: Şair mesnevisine başlamadan önce besmele çeker.

    3) Tevhid: Allah'ın varlığı ve birliğini konu alan bölümdür.

    4) Münacat: Allah'a yalvarma, dua etme bölümüdür.

    5) Na't: Hz.Muhammed'e övgü bölümüdür.

    6) Mi'raciye: Hz.Muhammed'in miraca çıkışını konu alan ve anlatan bölümdür.

    7) Mucizat: Hz.Muhammed'in mucizelerini anlatan bölümdür. Mucizat-ı Nebi de denir.

    8) Medh-i Çihar-Yar: 4 halifeye övgü bölümüdür. Medh-i Çihar-Yar-ı Güzin de denir.

    9) Padişah Medhiyesi: Padişahın övüldüğü bölümdür.

    10) Hami Medhiyesi: Padişah övülmemişse bir vezir, sadrazam gibi bir büyüğün övüldüğü bölümdür.

    11) Sebeb-i Te'lif: Mesnevinin hangi sebeple yazıldığının anlatıldığı bölümdür. Sebeb-i Nazm, Sebeb-i Nazm-ı Kitab da denir.

    12) Agaz-ı Dastan: Asıl konunun anlatıldığı bölümdür. Mesnevinin en hacimli bölümüdür.

    13) Hatime: Son sözün söylendiği bölümdür. Hatime-i Kitab da denir.
    3 ...
  17. gazel ve içeriği

    1.
  18. Na-tamam Gazel: 5 beyitten az ve mahlassız yazılan gazeldir.

    Hüsn-i Makta: Gazelin ikinci beyitinin matladan daha güzel olması.

    Redd-i Matla: Matla beyitinin son dizede geçmesidir.

    Redd-i Mısra: Matla dışı bir beyitin makta beyitinde geçmesidir.

    Beytü'l-Gazel: Gazelin en güzel beyitidir. Şah beyit de denir.

    Mahlas-hane: Mahlas beyitidir.

    Hüsn-i Tahallüs: Mahlası tevriyeli kullanma sanatıdır.

    Zatü'l Metali: Birden çok matlalı gazeldir. Zü'l Metali de denir.

    Musammat Gazel: Beyitin iki eşit parçaya bölünerek bir dörtlük oluşturacak şekilde, dize içi kafiyesi olan gazeldir.

    Müreddef Gazel: Redifli gazellerdir.

    Müzeyyel Gazel: Mahlas beyitinden sonra bir kaç cümle ile bir din veya devlet büyüğünün övüldüğü gazeldir. Ekli gazel de denir.

    Mutavvel Gazel: Beyit sayısı 15 ve üzeri olan gazellerdir.

    Aşıkane Gazel: Aşk ve sevgi konulu gazellerdir.

    Şuhane Gazel: Sevgili ve güzelleri çapkınca işleyen gazellerdir.

    Sufiyane Gazel: Tasavvufi duygu ve coşkunlukla yazılan gazellerdir.

    Hikemi Gazel: Şairlerin hayat tecrübelerini, hikmetli gözlemlerini anlattığı ahlaki nasihat içeren gazellerdir.

    Rindane Gazel: Epiküryen dünya görüşü ile yazılmış olan gazellerdir.

    Yek-Avaz Gazel: Tüm beyitlerinin eşit güzellikte olduğu gazeldir.

    Yek-Ahenk Gazel: Bir konu etrafında işlenmiş, anlam bütünlüğü olan gazellerdir.

    Müraca'a Gazel: Dedim-Dedi anlatım kalıbıyla yazılmış gazellerdir.

    Müşterek Gazel: Birden çok şairin ortak olarak söylediği gazellerdir.

    Mülemma Gazel: içinde Arapça, Türkçe ve Farsça dize ve beyitlerin bir arada olduğu gazellerdir.

    Bi-nükat Gazel: Tüm beyitleri cinaslı, noktasız harflerle yazılmış gazellerdir.
    2 ...
  19. kaside nin bölümleri

    1.
  20. Kaside 6 bölümden oluşur:

    1) Nesib/Teşbib:

    Giriş bölümüdür. Aşıkane konulardan bahsediliyorsa Nesib, diğer konulardan bahsediliyorsa Teşbibdir.

    2) Girizgah:

    Övgü bölümüne geçişi haber veren bölümdür.

    3) Medhiye:

    Ana bölümdür. Kasidenin en hacimli bölümüdür.

    4) Tegazzül:

    Kaside içinde gazel söyleme bölümüdür. Her kasidede olması zorunlu değildir. içinde gazel olmayan kasidelere Mahdud ya da Muktedab denir.

    5) Fahriye:

    Şairin kendini övdüğü bölümdür.

    6) Dua:

    Kasidenin sonunda yer alır. Şair kasideyi sunduğu kişiye iyi dileklerde bulunur.
    0 ...
  21. manas destanı nın bölümleri

    1.
  22. Manas Destanı 6 bölüm üzerinden incelenebilinir.

    1) Manas'ın doğuşu, Almambet'in müslüman olup, önce Er Gökçe'ye sonra Manas'a sığınması.

    2) Manas'ın Almambet'in eski arkadaşı Er Gökçe ile savaşması.

    3) Manas'ın evlenmesi ve bu esnada olan olaylar.

    4) Manas'ın eşi Kanıkey'in bir sözünü ( gördüğü düş üzerine Manas'ı gittiği yerden geri çağırması ) dinlemeyerek hata yapması ve ölmesi; ancak üstün bir insan olması nedeniyle yeniden dirilmesi.

    5) Manas'ın oğlu Semetey'in doğması

    6) Manas'ın ölümünden sonra oğlu Semetey ve torunu Seytek'in yaşadıkları olaylar.
    0 ...
  23. manas destanı rivayetleri

    1.
  24. 1) Sagımbay Orazbakoğlu Rivayeti:

    1912-1930 yılları arasında saptanmıştır. 180-378 dizeden oluşur. Bu rivayet destanın özeti olmalıdır.

    2) Yolay Rivayeti:

    1862'de (bkz: Radloff) tarafından yarı göçebe yaşayan Yolay adlı bir Kırgız ozanından derlenmiştir. 17.774 dizedir.

    3) Çokan Velihanoğlu Rivayeti:

    Manas Destanı ile ilgili ilk yayımdır. Velihanoğlu, eseri, iki defa 1861'de edebiyat dünyasına tanıtmıştır.

    4) Bekmurt Rivayeti:

    Ozan Bekmurt, Kırgız beylerinden Ecin Bek'in isteğiyle Manas Destanı üzerine çalışmıştır. Balık adıyla da tanınan bu ozanın rivayeti 32.000 dizeden oluşur.

    5) Karalayoğlu Rivayeti:

    Bu ozanın Manas Destanı'nı 60 gecede anlattığı, eserin, 400.000 dizeden oluştuğu ifade edilir.
    0 ...
  25. bilge tipi

    1.
  26. eski türklerde topluma manevi liderlik yapan, toplumu yönlendiren, çağını
    aydınlatan, verdiği ögütleri ve öğütlü sözleriyle yaşamlarından sonra dahi dilden dile dolaşan
    kişiler vardır. ak sakallı ifadesi ile de belirlenen bu kişiler bilge tiplerdir. türk destanlarında
    bilge tipi çok önemlidir. ergenekon destanı’nda demir dağı eriterek türklerin yol bulup
    çıkmasını sağlayan usta demirci, bilge tipinin en önemli örneklerindendir. türk destanlarında
    kağanların, yanlarında genellikle bilge vezirler bulundurmaları ve verecekleri önemli
    kararlarda bilgelerin bilgilerine baş vurmaları bilgeliğin önemine inanılmış olmasının en
    belirgin işaretidir.
    yusuf has hacib'in kutadgu bilig adlı eserinde saadetin ancak bilgi ile elde edileceği
    savunulmuştur. oğuz kağan destanındaki oğuz’un akıl hocalarından uluğ türk bilge tipinin
    en güzel örneklerindendir bilge kağan anıtı da bilgeliğin önemini vurgulayan bilgi ve
    belgelerden bir diğeridir. ergenekon destanında, demir dağ eriterek türklerin yol bulup ergenekon vadisinden çıkmalarını sağlayan usta demirci de bir çeşit bilge tipi örneğidir. bu
    durum bir bakıma uzmanlığa verilen değerin destanlara yansımasıdır.
    oğuz kağan destanında kağnıyı icat eden kişinin şahsında uzmanlığın taltif edildiği
    bilinmektedir. oğuz kağan destanı’nda, uygur türeyiş destanı’nda, manas destanı’nda ve
    dede korkut’ta bilgiye verilen önem, bilge kişilerin kişiliğinde yaşatılmıştır.
    oğuz kağan destanının uluğ türk’ünün şahsında ilk örneğini gördüğümüz bilge
    devlet adamı, manas’ta bekay, dede korkut destanında dede korkut ve diğer anlatılarda
    irkıl ata, yuşi hoca gibi kimliklerle karşımıza çıkmaktadır.
    bilge kişilerde ilahî bir sezgi gücü bulunmaktadır.
    gerek islâmiyetten önceki gerekse islâmiyetten sonraki türk destanlarında alplik ve
    bilgelik âdetâ iç içedir.
    türklerin şaman ve kam geleneğinin devamını hatırlatan korkut ata profili, yaşlı,
    töreleri yürüten, doğa üstü ve doğa olayları arasındaki ilişkileri düzenleyen bir tiptir.
    dede korkut hem maddi, hem manevi alanlardaki yiğitlikleriyle alperen tipinin türk
    kültüründeki ilk temsilcisi ve örneğidir. dede korkut akıl, maneviyat, ululuk yönleriyle
    maddi gücün manevi güç ile bütünleştiği bir simge değerdir. dede korkut hikâyeleri onun
    bilge tipi etrafında şekillenmiştir.
    0 ...
  27. kadın tipi

    1.
  28. aile bütün toplumlar için daima en önemli kavramlardan biri olmuştur. küçük
    sosyal gruplar içinde en sürekli ve vazgeçilmez olanı ailedir. tüm türk destanlarındaki gibi
    dede korkut hikâyelerinde görülen aile yaşayışında gelenekler ve anayasa yerine geçen töre
    hakimdir. türk destanlarının tümünde olduğu gibi dede korkut hikâyelerinde aile çok
    sağlam bir temel üzerine kurulmuştur. aile kavramı içinde en önemli bir yere sahip olan
    soyun devamlılığının kaynağı olan, yuvayı yapan, fedakârlık ve sadakatiyle toplum içinde
    farklı bir yere sahip olan kadındır.
    türk destanlarında kadın bazen evin reisliğini üstlenir ve erkeğinin en büyük
    destekçisidir. o da gerektiğinde erkeği ile ata binip ava gider ve her türlü tehlike karşısında
    uyanık olur. erkek kahraman kadar yiğitlik özelliklerine sahiptir.
    göçebe toplum yapısı içinde ata binen, kılıç kuşanan, ok atan, ava çıkan kadın destan
    kahramanları, benzer yapıya sahip altay yöresi destanlarında altın arığ ve diğer destan
    örneklerinde görülebileceği üzere son derece etkindirler. kırgızların cangıl mırza, uygurların
    nözüğüm, başkurtların zaya tülek, hakasların altın arığ destanlarında baş kahramanlar hep
    kadındır. manas’ın hanımı kanıkey, bozkır kültürünün ideal kadın tipi olarak karşımıza
    çıkar.
    danişmentname'deki efrumiye adlı kadın kahraman destanlardaki kadın tipinin
    idealleştirilmiş bir örneğidir. yine battal gazi destanında, battal’ın eşi zeynep ve gördüğü
    rüya sonucu islâmiyeti kabul edip battal gazi ile evlenen mah piyruz, kayser’in askerlerine
    karşı kahramanca savaşır, tutsak olur ve kulede tutsak iken kurtulurlar.
    destanlardaki kadın kahramanların kuvvet, kudret ve cesaret yönünden erkekten hiç
    farkları yoktur. kadının destanlardaki yeri sosyal hayattaki üstün mevkiinin aynıdır. analık
    görevi, türkler arasında kadına büyük değer kazandırmış, onu ilâhî bir varlık konumuna
    sokmuştur.
    yaratılış destanı’nda tanrı’ya insanları ve dünyayı yaratması ilhamını veren ak-ana
    bir kadındır. oğuz kağan’ın ilk karısı ışıktan, ikinci karısı ağaçtan doğmuş kutsal kadınlardır.
    türklerdeki kadın anlayışının islâmiyetten sonraki türk destanlarında da devam ettiği
    görülmektedir. dede korkut’ta kadınların yeri ve önemi çok büyüktür.
    manas’ta ise kadın evin kaderinin ve namusunun koruyucusu olarak gösterilir. dede
    korkut’ta kan turalı, düşmanlar tarafından sarılınca eşi selcen hatun at biner, kılıç kuşanır ve savaşır. bayındır han’ın ziyafetlerinde oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa, oğlu
    kızı olmayanı kara otağa oturtması kadının da toplumda işlevine göre büyük önem
    kazandığının işaretidir. türk destanlarındaki kadın tipinde karı koca sevgisi ve kocaya
    bağlılık ön plandadır. dede korkut’ta da aile bağına büyük önem verildiği görülmektedir.
    daha çok tek kadınla evlenilir. aile dışında aşk hayatı görülmez. beyler eşlerine karşı
    saygılıdır. onların duygularına önem verirler. kadınlar, çoğu kez erkekler gibi savaşçı ve
    onun imdadına yetişecek kadar cesaretlidir.
    0 ...
  29. aslan motifi

    1.
  30. türk kültüründe aslan güç ve kuvvetin sembolü olarak önemli bir yer tutar. bu
    nedenle aslan başı bayrak ve sancaklarda sembol olarak kullanılmış, orhun kitabelerinin
    bulunduğu alanda heykelleri yapılmıştır.
    bazı destanlarda destan kahramanının yardımcısı olarak yer aldığı da bilinmektedir.
    0 ...
  31. sihir motifi

    1.
  32. türk destanlarında sihir motifi de önemli yer tutmaktadır. uygur destanı'nda yurt
    bütünlüğünün ve halk saadetinin simgesi olarak bilinen bir yada taşı rivayeti bulunmaktadır.
    islâmiyetten sonraki türk destanlarında bu sihir unsuruna fazlaca yer verilmiştir. örneğin;
    battal gazi destanında battal gazi ile kâfirler savaşırken meydana bir cadı girer ve karşısına
    çıkan müslümana karşı efsun okuyunca müslümanların elleri bağlanır, etrafı sularla kaplanır.
    aynı destanın bir başka yerinde de yine bir cadı ağzından ateşler saçan yanındakilerle
    battal gazi'ye karşı gelir, efsun okuduğu bir tasın içindekini battal gazi'ye atınca battal
    gazi’nin etrafını alevler kaplar. ateşin içinden çıkan bir ejderhayı da battal gazi okuduğu bir
    dua ile etkisiz kılar ve sihir bozulur.
    0 ...
  33. ok ve yay motifi

    ?.
  34. ilkel çağlarda türk toplum hayatının en etkili savaş silahı olan ok ve yay da türk
    toplum geleneğinde giderek savaş silahı olmanın üstünde hukuki bir sembol olma özelliği de
    kazanmıştır.
    bu anlayış zamanla daha da genişleyerek siyasi bir anlama yükseltilmiştir. selçuklu
    sultanı tuğrul bey'in tuğrası ok ve yaydan meydana getirildiği gibi yine tuğrul bey'in
    yaptırdığı bir caminin mihrabında ok ve yay motifi işlenmiştir.
    hukuki ve siyasi bir sembol özelliği taşıyan ok ve yay motifi bu anlamı türk destan
    geleneğindeki değerinden almıştır ki en yaygın ve etkili şekli ile oğuz destanı'nda görülür.
    uluğ türk'ün rüyası bunun işaretidir.
    destanlarda ok ve yay unsuru daha çok destan kahramanının hüner ve maharetini
    sergilemek için bir vasıta olarak değer kazanır. bu nedenle ok ve yay destan kahramanlarının
    kişiliğini değerlendiren milli bir motiftir.
    0 ...
  35. geyik motifi

    1.
  36. türk kültüründe kutsal olarak bilinen hayvanlardan biri de geyiktir.
    kimi türk destanlarında rastlanan geyik motifi kutsal özelliğini korumaktadır. bu
    nedenle anadolu'nun çeşitli yerlerinde geyik avlamanın uğursuzluk, hatta felaket getireceğine
    inanılır.
    geyiğin kutsallığı nedeniyle geyik boynuzunun kimi evlerde uğur için duvara asıldığı
    bilinmektedir.
    0 ...
  37. hızır motifi

    1.
  38. türk halk kültürünün önemli bir ögesi olan hızır motifi, destanlarımızda destan
    kahramanına yol gösterip yardım eder.
    hızır inancı halen halk arasında hızır efsaneleri olarak anlatılıp varlığını ve
    yaygınlığını korumaktadır.
    0 ...
  39. mağara motifi

    1.
  40. destan geleneğinde mağara motifi bir inanca bağlı olarak belirgin şekilde
    görülmektedir. bazı türk boylarında mağara evlerinin bulunduğu bilinmekte olup türk
    şamanizminde yer altının karanlıklarına uzanan mağaralar dünyasının önemi hep ön planda
    tutulmuştur. bütün türk destanlarında görülen mağara motifine daha çok göktürk destanlarında rastlanır. gök börü destanı’nda eli ayağı kesilerek bir bataklığa bırakılan
    çocuk, bir dişi kurt tarafından denizin kıyısındaki bir mağaraya kaçırılır.
    türk destanlarının ilki diyebileceğimiz alp er tunga destanında da mağara bir sığınak
    olarak yer alır. destanda alp er tunga, iran'ı dört kere istila etmişse de tutunamamış ve
    sonunda bir mağaraya sığınıp tek başına orada yaşamaya başlamıştır.
    islâmî destanlarda battal gazi'nin atı aşkâr bir mağarada şekil aldığı gibi, rivayete
    göre köroğlu'nun ölümü ile kırat da bir mağaraya girerek kaybolmuştur. destanlarda sığınak
    ve ana karnı gibi iki değişik şekilde etkili olan mağara motifinin dini geleneklerden
    kaynaklandığı da kabul edilebilir.
    0 ...
  41. kırklar motifi

    ?.
  42. türklerin önem verdiği, ona kutsal bir nitelik kazandırdıkları sayıların başında kırk
    gelmektedir. oğuz kağan destanı'nda oğuz kırk günde yürür, kırk günde konuşur, kaf
    dağı’nın etrafını kırk günde dolaşır, verdiği şölende kırk kulaç yüksekliğinde direk diktirir ve
    kırk masa hazırlatır. dede korkut, manas, battal gazi, danişment gazi ve diğer destanlarda
    ise kırk motifi kahramanın etrafında bir kuvvet haline gelen kırk alp veya kırk ereni ifade
    eden bir kavramdır.
    her destan kahramanının arkasında ona bağlı kırk alp ya da ereni vardır. bunlar
    hareketlerinde bir bütün halindedirler. birlikte yaşar, birlikte savaşırlar. manas destanı'nda
    manas'ın oğlu semetey, talas'ı geçerken düşmanları ile vuruşur ve zorda kalır, o anda göze
    görünmez kırk er ona yardıma gelir. görünmez âlemden gelen kırklar motifi danişment gazi,
    battal gazi ve diğer mistik destanlarda üç değişik şekilde sergilenir.
    l. kırk sayısı ile bazı eşya ve davranışlar sınırlanır.
    2. destanlarda kahramanın etrafında meydana gelmiş kırk alp gücünü ortaya koyar.
    3. kırklar motifi ile görünmez âlemdan gelen koruyucu, güç verici, kutsallığa erişmiş
    şahıslar ifade edilir. alpların yanında bulunan bu kırk yiğit, uşak ya da möle olmayıp hepsi
    de bey soyundandır. alp konturalı bu kırk yiğit için:
    hey kırk eşim, kırk yoldaşım,
    kurban olsun size başım
    biçiminde seslenir.
    0 ...
  43. kurt motifi

    ?.
  44. destanlarda kurt türk'ün hayat ve savaş gücünün bir simgesi olarak belirtilmiştir.
    şamanizm inancını yaşayan türkler arasında kurt yaşam ve savaş gücünün önemli bir
    işaretidir. çevik, hareketli ve güçlü bir hayvan olduğu için çeşitli dönemlerde kimi türk
    boylarının bayrak ve flamalarına sembol olarak geçmiştir.
    uygurlara ait türeyiş destanı’nda tanrı bir erkek kurt şeklinde yere inmiş, bir türk
    hakanının kızı ile evlenmiş ve uygur nesilleri böyle türemiştir, diye anlatılmaktadır.
    göktürk destanlarında da kurt motifi özenle işlenmiş, türklerin yeniden çoğalışları bu
    motife bağlanmıştır.
    oğuz kağan destanı'nda bir ışık içinden çıkarak oğuz'la konuşan kurt, üç yerde oğuz
    ordusuna yol göstermiştir.
    kurt, destanlarda börte çine ve asena adları ile bir sembol durumunu almıştır.
    0 ...
  45. rüya motifi

    ?.
  46. rüyalar destan kahramanlarının hareket tarzlarının tayinine ve gelecekteki olaylardan
    haberdar olmalarına yaraması bakımından destanlarda önemli bir yer tutar.
    türk destanlarında ilk rüya motifine alp er tunga'ya bağlanan oğuz destanında uluğ
    türk tarafından görülen rüyada rastlanmaktadır.
    bu rüyada uluğ türk, bir gün rüyada bir altın yay ve üç gümüş ok görür. oklar kuzeye
    doğru, yay da gün doğusundan gün batısına doğru uzanmış olarak belirir. bu rüyasını oğuz
    kağan'a anlatır. rüya oğuz boylarının geleceği ve teşkilatlanması hakkında bir ön haber
    niteliğindedir.
    rüya motifine dede korkut, manas destanı ve battal gazi destanı'nda da
    rastlanmaktadır.
    dede korkut’taki salur kazan’ın rüyasında evinin üzerine yıldırım düştüğünü,
    kurtların evine saldırdığını gördüğünü anlatması üzerine salur kazan’ın avdan dönünce
    obasının yağma edildiğini görmesi rüya motifinin önemli örneklerindendir.
    manas destanında kırgızlara düşman han kızı akılay, rüyasında bir sele kapıldığını, o
    sırada altın yapraklı bir çınara sarıldığını babasına anlatır. kısa bir süre sonra şoruh han
    manas’a yenilir ve kızı akılay da esir kızlarla birlikte manas’a hediye edilir ve manas’ın
    karısı olur.
    battal gazi’nin karısı gülendam, battal gazi’yi rüyasında görür ve müslüman olur.
    kısa bir süre sonra da battal gazi ile evlenir.
    türk destanlarında rüya motifi iki ayrı özellikte işlenir:
    l. oğuz ve uygur destanlarında görüldüğü gibi, destanın bütününü etkileyecek ve
    destan kahramanının hareket alanını çizecek bir anlayışı sergiler.
    2. bir mücadele üzerine kurulan destanda, kazanılacak başarıları ya da yaşanacak
    felaketlerin vaktinden önce hissetmesini sağlar.
    her iki şekilde de bir bakıma toplumun geleceği sergilenir ve kadercilik anlayışı
    işlenir.
    0 ...
  47. at motifi

    ?.
  48. türk destanlarında ve diğer sözlü anlatı ürünlerinin hemen hepsinde at, önemli bir
    konuma sahiptir. bunun temelinde türk halkının göçebe kültürünün büyük etkisi
    bulunmaktadır. devenin arap için önemi ne ise atın da türk için önemi odur. destanlardaki
    alp kişi destan içindeki kaderini sahibi bulunduğu atla birlikte yaşar. destan kahramanının
    yanında yer alan at, bütün türk destan rivayetlerinde olağanüstü özelliklere sahip olarak su
    ruhundan türer. türkler, atların denizden çıkan, dağdan inen ya da gökten, rüzgârdan,
    mağaradan gelen kutsal aygırlardan türediğine de inanırlardı.
    bu at, insan gibi anlayışlı ve duygulu olup kuş gibi havada uçan özelliklere sahiptir.
    destanlarda yer alan atlar son derece süratlidirler. göz açıp kapayıncaya kadar dağları,
    dereleri aşarlar. her birinin kendine özgü bir adı vardır. destanlarda atın adının geçtiği yerde
    sahibi de anılmış olur.
    türkler arasında atın gücünün tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. destanlarda
    kahramanların en büyük yardımcısı atıdır. at destanlarda tıpkı kahraman gibi olağanüstü
    özelliklere sahiptir. kahraman atı olmadan hiçbir iş beceremez. âdetâ, destanlarda zaferin ve
    mağlubiyetin gerçek sahibi attır. destan kahramanlarının atları soy sop sahibi, secereleri
    bilinen son derece akıllı, bilinmezden ses duyan, tehlikeyi önceden sezip haber veren,
    yeteneğe ve kahramanlık töresine sahip varlıklardır.
    türklerin beslenme, yeni yerleri keşfetme ve feth etme aracı olan at, sosyal hayat
    içerisinde insanın kolu-kanadı, kardeşi, yoldaşıdır. kahraman atını yanından ayırmaz, onu
    unutmaz, tanrıya yalvarırken bile atını anmadan edemez. gücü ata dayanan bir toplum
    düzeninde kahramanın atsız olması düşünülemez. kişinin kahraman olacağının işaretlerinden
    biri de at sahibi olmaktadır.
    destan kahramanları pek çok yerde atlarıyla birlikte ifade edilirler. kahramanı tarif
    etmeye yarayan ifadelerde at en önde yer alır ve çoğu zamankahramanı niteler, onun sıfatı
    haline gelir. boz aygırlı bamsı beyrek, konur atlı kazan bey gibi ifadeler bunlardandır.
    oğuz neslinin atları gelişigüzel atlar değildir. her birinin ayrı niteliği ve fiziksel
    özelliği vardır. bu atların boynu uzun, alınları geniş, gözleri iri ve aydınlık, kulakları dik,
    sağrısı geniş, bacakları uzundur.
    yakut türklerinin bir destanı olan er sogotoh destanında, er sogotoh’un güney
    seferine giderken kan ırmağına gelince ırmağı geçemediği ve zorda kaldığı bir sırada sarı
    atının üzerindeki yüklerle uçarak sogotoh’u ırmağın karşısına geçirdiği anlatılmaktadır.
    çin kaynaklarında türklerin en uzun koşan atları yetiştirdikleri kayıtlı olup mete’nin babası
    ölünce çinlilerin elçi göndererek bu atı istedikleri işaret edilmektedir. mete’nin atına da
    kimsenin yetişemediği çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. manas’ın ak kula adlı atı da
    mete’nin atı kadar ünlü atlardandır. bu nitelikler içinde şekillenen at, sadece şamanist
    düşünceye dayalı destanlarda değil, islâm çağı türk destanlarında da farklı ayrıntılarla
    yaşatılır. battal gazi'nin aşkâr'ı olağanüstü anlayışla bir mağarada, bir ruhtan şekillenmiştir. bu
    at da insan gibi konuşur, sahibini korur ve havada uçar. div-zâde aşkâr adlı bu atın âb-ı
    hayat'tan içtiği bu nedenle ölümsüzleştiği efsane olarak yaşamaktadır.
    köroğlu’nun kırat’ı da insan gibi zeki ve anlayışlıdır. bağdat’ta köroğlu yiğitleri ile
    esir edilince kırat kimse beğenip almasın diye kör ve topal taklidi yapar.
    kısa ayrıntılar içinde ve belli davranışları ile türk destanlarında at temel motif özelliğini taşır. kahramanın
    başarıya ulaşmasında en kuvvetli güçtür. sahibini tehlikelerden korur, ona yol gösterir,
    tehlikelere karşı uyarır, sahip olduğu olağanüstü güç sayesinde ölümlerden kurtarır, onu
    başarıya ulaştırır. atından uzak kalmış olan kahraman, gücünü-kuvvetini ve cesaretini
    kaybeder, sıradan bir insan haline düşer.
    savaş meydanında aşkâr'ı kaybeden battal gazi başka bir ata biner; fakat hiç bir
    varlık gösteremez ve esir olur. köroğlu da kıratını keloğlan'a çaldırınca bütün gücünü ve
    maharetini kaybeder, ne zaman ki kır atını tekrar eline geçirir o zaman kolu kanadı açılır ve
    yenilmez bir güce sahip olur.
    at motifi cengiz han destanında da aynı özelliklere sahip bulunmaktadır. türklerde
    ata verilen önemi işaret eden bir olay da oğuz kağan’ın buz dağı’na kaçan atını bulup
    getiren bir beye karluk adını vermesi gösterilebilir. savaşlarda atlar, binicisine göre giydirilip
    zırhlandıkları ve atların savaşlarda alp gibi görev aldıkları göktürk yazıtlarında işaret
    edilmekte, bir ata alp salçı adının verildiği yazılmaktadır.
    türklerin geleneklerinden biri de kabileler arasında at yarışları düzenlenmesidir. atın
    kazanması boyun onuru olarak düşünülür. at yarışlarının sonunda savaşların çıktığı bile
    olmuştur. tarihi seyir içinde türk destanlarındaki alp kişilerin kolu kanadı olan at motifi
    bütün türk destanlarında en önemli motiflerdendir.
    destanlarda başlayan bu tablo dede korkut'la bazı halk hikâyelerinde de devam eder.
    destan kahramanlarının atları; oğuz kağan-alaca at, köroğlu-kırat, alpamış-bayçipar,
    er töştük –çal kuyruk, edige-timçavar, battal gazi-aşkar biçiminde sahipleri ile birlikte
    anılırlar.
    0 ...
  49. ağaç motifi

    ?.
  50. ağaç motifi, türk destanlarının asıl ögelerinden birisi olarak kabul edilir. önemi
    büyük olan ağaç destanlarda kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. bu
    motif türklerin ilkel çağlardan gelen bir önemli bir geleneğinin sembolleştirildiği
    kavramlardandır. göktürkler ve uygurlar devrinde ağaç kutsal sayılmış, şamanizmde orman
    bütünü ile bir kült olarak görülmüş, bazı ağaçlar takdis edilmiştir.
    türk destanlarında ağaç, özellikle çınar ya da kayın gündelik hayattan alınarak
    kutsallık kazandırılmış ve böylece ağaca olağanüstü bir özellik verilmiştir. insanın yaratılışı
    ile ilgili bir türk efsanesinde tanrı, yer yüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce
    yarattığı dokuz dallı bir ağacın gölgesinde barındırmıştır.
    ağaçların gökten indiğine inanıldığından kamların (şamanların) davulları üzerine ay
    ve yıldız resimlerinin yanı sıra kayın ağacı resmi yapmışlardır.
    ağaç motifini hemen hemen her türk destanında sıkça görmek mümkündür. her
    destanda genişçe yer almıştır.
    aslında insanlar ve evren için çok büyük önemi olan ağaç destanlarda bilinçli olarak
    kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. oğuz kağan destanında oğuz'un evlendiği ikinci karısı göl ortasında kutsal bir ağacın
    kovuğunda yaratılmıştır. ergenekon destanında da meyve veren ağacın kesilmesi kesinlikle
    yasaktır.
    islâmiyetten önceki destanlarda rastladığımız bu kutsal ağaç motifi islâmiyetin
    kabulünden sonra da ağaç sevgisi olarak ileri düzeyde tutulmuştur. yaş kesen baş keser gibi
    halk söylemleri ile de ağaçlara zarar verilmesi engellenmeye çalışılmıştır.
    0 ...
  51. ışık motifi

    ?.
  52. işık, destanlara aydınlık veren dini bir motiftir. destanların büyük kahramanları ve
    onların evlenecekleri kadınlar çok defa kutsal bir ışıktan doğarlar. yaratılış destanındaki ak -
    ana, ışıktan bir kadın sembolüdür.
    oğuz kağan destanında oğuz'un evlendiği kadın gökten inen mavi bir ışıktan doğar.
    yine oğuz kağan destanındaki oğuz ordularına yol gösteren kurdun oğuz'un çadırına inen
    bir ışıktan doğduğu belirtilmektedir.
    türklerin islâmiyet’ten önce bağlı bulundukları şamanizm’de uçmak ifadesi ile
    belirlenen sonsuz mutluluk ülkesi, cennet bir ışık dünyasıdır. şamanizme göre yerden on yedi
    kat göğe doğru gidildikçe aydınlanan bir ışık dünyası bulunmaktadır.
    uygurların benimsediği işık dini de denilen maniheizmin tanrısı da ışık tanrısıdır.
    bütün eski türk inanışlarında ışık hep ön plandadır. uygur destanında bögü kağan’ın dört
    kardeşi ile birlikte gökten inen bir ışıktan yaratıldığı anlatılmaktadır.
    islâmiyetin kabulünden sonraki destanlarda da bu motif çok önemsenmiş, destan
    kahramanlarının daima yüzleri nurlu ve dolun aydan daha parlak olarak tasvir edilmiştir.
    satuk buğra han'ın dört kızından ikincisi alanur'un cebrail vasıtasıyla ağzına akan bir
    damla ışıktan dünyaya gelen oğluna ali gibi allah'ın arslanı olduğundan seyyid ali aslan
    han adını verişi bu motifin türk destanlarında yaygınlığının örneklerindendir.
    0 ...
  53. türk destanlarında motifler

    1.
  54. Türk Destanlarında Motifler

    Destan motifleri, destan kahramanları ile iç içe bir durumdadır. En önemli rol
    kahramanın olduğu için motifler kahramanın eylemlerine uygun olarak gelişirler. Ayrıca
    toplumun inancı ve yaşantısı da motifleri şekillendirir.
    islâmiyetin kabulünden önceki Türk destanlarında Şamanist unsurların ön planda
    olduğu görülmektedir.

    a. Işık Motifi

    Işık, destanlara aydınlık veren dini bir motiftir. Destanların büyük kahramanları ve
    onların evlenecekleri kadınlar çok defa kutsal bir ışıktan doğarlar. Yaratılış destanındaki Ak -
    Ana, ışıktan bir kadın sembolüdür.
    Oğuz Kağan destanında Oğuz'un evlendiği kadın gökten inen mavi bir ışıktan doğar.
    Yine Oğuz Kağan destanındaki Oğuz ordularına yol gösteren kurdun Oğuz'un çadırına inen
    bir ışıktan doğduğu belirtilmektedir.
    Türklerin islâmiyet’ten önce bağlı bulundukları Şamanizm’de uçmak ifadesi ile
    belirlenen sonsuz mutluluk ülkesi, cennet bir ışık dünyasıdır. Şamanizme göre yerden on yedi
    kat göğe doğru gidildikçe aydınlanan bir ışık dünyası bulunmaktadır.
    Uygurların benimsediği Işık dini de denilen Maniheizmin tanrısı da ışık tanrısıdır.
    Bütün eski Türk inanışlarında ışık hep ön plandadır. Uygur destanında Bögü Kağan’ın dört
    kardeşi ile birlikte gökten inen bir ışıktan yaratıldığı anlatılmaktadır.
    islâmiyetin kabulünden sonraki destanlarda da bu motif çok önemsenmiş, destan
    kahramanlarının daima yüzleri nurlu ve dolun aydan daha parlak olarak tasvir edilmiştir.
    Satuk Buğra Han'ın dört kızından ikincisi Alanur'un Cebrail vasıtasıyla ağzına akan bir
    damla ışıktan dünyaya gelen oğluna Ali gibi Allah'ın arslanı olduğundan Seyyid Ali Aslan
    Han adını verişi bu motifin Türk destanlarında yaygınlığının örneklerindendir.

    b. Ağaç Motifi

    Ağaç motifi, Türk destanlarının asıl ögelerinden birisi olarak kabul edilir. Önemi
    büyük olan ağaç destanlarda kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. Bu
    motif Türklerin ilkel çağlardan gelen bir önemli bir geleneğinin sembolleştirildiği
    kavramlardandır. Göktürkler ve Uygurlar devrinde ağaç kutsal sayılmış, Şamanizmde orman
    bütünü ile bir kült olarak görülmüş, bazı ağaçlar takdis edilmiştir.
    Türk destanlarında ağaç, özellikle çınar ya da kayın gündelik hayattan alınarak
    kutsallık kazandırılmış ve böylece ağaca olağanüstü bir özellik verilmiştir. insanın yaratılışı
    ile ilgili bir Türk efsanesinde Tanrı, yer yüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce
    yarattığı dokuz dallı bir ağacın gölgesinde barındırmıştır.
    Ağaçların gökten indiğine inanıldığından kamların (şamanların) davulları üzerine ay
    ve yıldız resimlerinin yanı sıra kayın ağacı resmi yapmışlardır.
    Ağaç motifini hemen hemen her Türk destanında sıkça görmek mümkündür. Her
    destanda genişçe yer almıştır.
    Aslında insanlar ve evren için çok büyük önemi olan ağaç destanlarda bilinçli olarak
    kutsallaştırılmak sureti ile yok edilmesinin önüne geçilmiştir. Oğuz Kağan destanında Oğuz'un evlendiği ikinci karısı göl ortasında kutsal bir ağacın
    kovuğunda yaratılmıştır. Ergenekon destanında da meyve veren ağacın kesilmesi kesinlikle
    yasaktır.
    islâmiyetten önceki destanlarda rastladığımız bu kutsal ağaç motifi islâmiyetin
    kabulünden sonra da ağaç sevgisi olarak ileri düzeyde tutulmuştur. Yaş kesen baş keser gibi
    halk söylemleri ile de ağaçlara zarar verilmesi engellenmeye çalışılmıştır

    c. At Motifi

    Türk destanlarında ve diğer sözlü anlatı ürünlerinin hemen hepsinde at, önemli bir
    konuma sahiptir. Bunun temelinde Türk halkının göçebe kültürünün büyük etkisi
    bulunmaktadır. Devenin Arap için önemi ne ise atın da Türk için önemi odur. Destanlardaki
    alp kişi destan içindeki kaderini sahibi bulunduğu atla birlikte yaşar. Destan kahramanının
    yanında yer alan at, bütün Türk destan rivayetlerinde olağanüstü özelliklere sahip olarak su
    ruhundan türer. Türkler, atların denizden çıkan, dağdan inen ya da gökten, rüzgârdan,
    mağaradan gelen kutsal aygırlardan türediğine de inanırlardı.
    Bu at, insan gibi anlayışlı ve duygulu olup kuş gibi havada uçan özelliklere sahiptir.
    Destanlarda yer alan atlar son derece süratlidirler. Göz açıp kapayıncaya kadar dağları,
    dereleri aşarlar. Her birinin kendine özgü bir adı vardır. Destanlarda atın adının geçtiği yerde
    sahibi de anılmış olur.
    Türkler arasında atın gücünün Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Destanlarda
    kahramanların en büyük yardımcısı atıdır. At destanlarda tıpkı kahraman gibi olağanüstü
    özelliklere sahiptir. Kahraman atı olmadan hiçbir iş beceremez. Âdetâ, destanlarda zaferin ve
    mağlubiyetin gerçek sahibi attır. Destan kahramanlarının atları soy sop sahibi, secereleri
    bilinen son derece akıllı, bilinmezden ses duyan, tehlikeyi önceden sezip haber veren,
    yeteneğe ve kahramanlık töresine sahip varlıklardır.
    Türklerin beslenme, yeni yerleri keşfetme ve feth etme aracı olan at, sosyal hayat
    içerisinde insanın kolu-kanadı, kardeşi, yoldaşıdır. Kahraman atını yanından ayırmaz, onu
    unutmaz, tanrıya yalvarırken bile atını anmadan edemez. Gücü ata dayanan bir toplum
    düzeninde kahramanın atsız olması düşünülemez. Kişinin kahraman olacağının işaretlerinden
    biri de at sahibi olmaktadır.
    Destan kahramanları pek çok yerde atlarıyla birlikte ifade edilirler. Kahramanı tarif
    etmeye yarayan ifadelerde at en önde yer alır ve çoğu zamankahramanı niteler, onun sıfatı
    haline gelir. Boz aygırlı Bamsı Beyrek, Konur atlı Kazan Bey gibi ifadeler bunlardandır.
    Oğuz neslinin atları gelişigüzel atlar değildir. Her birinin ayrı niteliği ve fiziksel
    özelliği vardır. Bu atların boynu uzun, alınları geniş, gözleri iri ve aydınlık, kulakları dik,
    sağrısı geniş, bacakları uzundur.
    Yakut Türklerinin bir destanı olan Er Sogotoh destanında, Er Sogotoh’un güney
    seferine giderken Kan ırmağına gelince ırmağı geçemediği ve zorda kaldığı bir sırada sarı
    atının üzerindeki yüklerle uçarak Sogotoh’u ırmağın karşısına geçirdiği anlatılmaktadır.
    Çin kaynaklarında Türklerin en uzun koşan atları yetiştirdikleri kayıtlı olup Mete’nin babası
    ölünce Çinlilerin elçi göndererek bu atı istedikleri işaret edilmektedir. Mete’nin atına da
    kimsenin yetişemediği çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir. Manas’ın Ak Kula adlı atı da
    Mete’nin atı kadar ünlü atlardandır. Bu nitelikler içinde şekillenen at, sadece şamanist
    düşünceye dayalı destanlarda değil, islâm çağı Türk destanlarında da farklı ayrıntılarla
    yaşatılır. Battal Gazi'nin Aşkâr'ı olağanüstü anlayışla bir mağarada, bir ruhtan şekillenmiştir. Bu
    at da insan gibi konuşur, sahibini korur ve havada uçar. Div-Zâde Aşkâr adlı bu atın Âb-ı
    hayat'tan içtiği bu nedenle ölümsüzleştiği efsane olarak yaşamaktadır.
    Köroğlu’nun Kırat’ı da insan gibi zeki ve anlayışlıdır. Bağdat’ta Köroğlu yiğitleri ile
    esir edilince Kırat kimse beğenip almasın diye kör ve topal taklidi yapar.
    Kısa ayrıntılar içinde ve belli davranışları ile Türk destanlarında at temel motif özelliğini taşır. Kahramanın
    başarıya ulaşmasında en kuvvetli güçtür. Sahibini tehlikelerden korur, ona yol gösterir,
    tehlikelere karşı uyarır, sahip olduğu olağanüstü güç sayesinde ölümlerden kurtarır, onu
    başarıya ulaştırır. Atından uzak kalmış olan kahraman, gücünü-kuvvetini ve cesaretini
    kaybeder, sıradan bir insan haline düşer.
    Savaş meydanında Aşkâr'ı kaybeden Battal Gazi başka bir ata biner; fakat hiç bir
    varlık gösteremez ve esir olur. Köroğlu da Kıratını Keloğlan'a çaldırınca bütün gücünü ve
    maharetini kaybeder, ne zaman ki Kır atını tekrar eline geçirir o zaman kolu kanadı açılır ve
    yenilmez bir güce sahip olur.
    At motifi Cengiz Han destanında da aynı özelliklere sahip bulunmaktadır. Türklerde
    ata verilen önemi işaret eden bir olay da Oğuz Kağan’ın Buz Dağı’na kaçan atını bulup
    getiren bir beye Karluk adını vermesi gösterilebilir. Savaşlarda atlar, binicisine göre giydirilip
    zırhlandıkları ve atların savaşlarda Alp gibi görev aldıkları Göktürk yazıtlarında işaret
    edilmekte, bir ata Alp Salçı adının verildiği yazılmaktadır.
    Türklerin geleneklerinden biri de kabileler arasında at yarışları düzenlenmesidir. Atın
    kazanması boyun onuru olarak düşünülür. At yarışlarının sonunda savaşların çıktığı bile
    olmuştur. Tarihi seyir içinde Türk destanlarındaki alp kişilerin kolu kanadı olan at motifi
    bütün Türk destanlarında en önemli motiflerdendir.
    Destanlarda başlayan bu tablo Dede Korkut'la bazı halk hikâyelerinde de devam eder.
    Destan kahramanlarının atları; Oğuz Kağan-Alaca At, Köroğlu-Kırat, Alpamış-Bayçipar,
    Er Töştük –Çal Kuyruk, Edige-Timçavar, Battal Gazi-Aşkar biçiminde sahipleri ile birlikte
    anılırlar.

    d. Rüya Motifi

    Rüyalar destan kahramanlarının hareket tarzlarının tayinine ve gelecekteki olaylardan
    haberdar olmalarına yaraması bakımından destanlarda önemli bir yer tutar.
    Türk destanlarında ilk rüya motifine Alp Er Tunga'ya bağlanan Oğuz destanında Uluğ
    Türk tarafından görülen rüyada rastlanmaktadır.
    Bu rüyada Uluğ Türk, bir gün rüyada bir altın yay ve üç gümüş ok görür. Oklar kuzeye
    doğru, yay da gün doğusundan gün batısına doğru uzanmış olarak belirir. Bu rüyasını Oğuz
    Kağan'a anlatır. Rüya Oğuz boylarının geleceği ve teşkilatlanması hakkında bir ön haber
    niteliğindedir.
    Rüya motifine Dede Korkut, Manas Destanı ve Battal Gazi Destanı'nda da
    rastlanmaktadır.
    Dede Korkut’taki Salur Kazan’ın rüyasında evinin üzerine yıldırım düştüğünü,
    kurtların evine saldırdığını gördüğünü anlatması üzerine Salur Kazan’ın avdan dönünce
    obasının yağma edildiğini görmesi rüya motifinin önemli örneklerindendir.
    Manas destanında Kırgızlara düşman han kızı Akılay, rüyasında bir sele kapıldığını, o
    sırada altın yapraklı bir çınara sarıldığını babasına anlatır. Kısa bir süre sonra Şoruh Han
    Manas’a yenilir ve kızı Akılay da esir kızlarla birlikte Manas’a hediye edilir ve Manas’ın
    karısı olur.
    Battal Gazi’nin karısı Gülendam, Battal Gazi’yi rüyasında görür ve müslüman olur.
    Kısa bir süre sonra da Battal Gazi ile evlenir.
    Türk destanlarında rüya motifi iki ayrı özellikte işlenir:
    l. Oğuz ve Uygur destanlarında görüldüğü gibi, destanın bütününü etkileyecek ve
    destan kahramanının hareket alanını çizecek bir anlayışı sergiler.
    2. Bir mücadele üzerine kurulan destanda, kazanılacak başarıları ya da yaşanacak
    felaketlerin vaktinden önce hissetmesini sağlar.
    Her iki şekilde de bir bakıma toplumun geleceği sergilenir ve kadercilik anlayışı
    işlenir.

    e. Kurt Motifi

    Destanlarda kurt Türk'ün hayat ve savaş gücünün bir simgesi olarak belirtilmiştir.
    Şamanizm inancını yaşayan Türkler arasında kurt yaşam ve savaş gücünün önemli bir
    işaretidir. Çevik, hareketli ve güçlü bir hayvan olduğu için çeşitli dönemlerde kimi Türk
    boylarının bayrak ve flamalarına sembol olarak geçmiştir.
    Uygurlara ait Türeyiş Destanı’nda Tanrı bir erkek kurt şeklinde yere inmiş, bir Türk
    hakanının kızı ile evlenmiş ve Uygur nesilleri böyle türemiştir, diye anlatılmaktadır.
    Göktürk Destanlarında da kurt motifi özenle işlenmiş, Türklerin yeniden çoğalışları bu
    motife bağlanmıştır.
    Oğuz Kağan Destanı'nda bir ışık içinden çıkarak Oğuz'la konuşan kurt, üç yerde Oğuz
    ordusuna yol göstermiştir.
    Kurt, destanlarda Börte Çine ve Asena adları ile bir sembol durumunu almıştır.

    f. Kırklar Motifi

    Türklerin önem verdiği, ona kutsal bir nitelik kazandırdıkları sayıların başında kırk
    gelmektedir. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz kırk günde yürür, kırk günde konuşur, Kaf
    Dağı’nın etrafını kırk günde dolaşır, verdiği şölende kırk kulaç yüksekliğinde direk diktirir ve
    kırk masa hazırlatır. Dede Korkut, Manas, Battal Gazi, Danişment Gazi ve diğer destanlarda
    ise kırk motifi kahramanın etrafında bir kuvvet haline gelen kırk alp veya kırk ereni ifade
    eden bir kavramdır.
    Her destan kahramanının arkasında ona bağlı kırk alp ya da ereni vardır. Bunlar
    hareketlerinde bir bütün halindedirler. Birlikte yaşar, birlikte savaşırlar. Manas Destanı'nda
    Manas'ın oğlu Semetey, Talas'ı geçerken düşmanları ile vuruşur ve zorda kalır, o anda göze
    görünmez kırk er ona yardıma gelir. Görünmez âlemden gelen kırklar motifi Danişment Gazi,
    Battal Gazi ve diğer mistik destanlarda üç değişik şekilde sergilenir.
    l. Kırk sayısı ile bazı eşya ve davranışlar sınırlanır.
    2. Destanlarda kahramanın etrafında meydana gelmiş kırk alp gücünü ortaya koyar.
    3. Kırklar motifi ile görünmez âlemdan gelen koruyucu, güç verici, kutsallığa erişmiş
    şahıslar ifade edilir. Alpların yanında bulunan bu kırk yiğit, uşak ya da möle olmayıp hepsi
    de bey soyundandır. Alp Konturalı bu kırk yiğit için:
    Hey kırk eşim, kırk yoldaşım,
    Kurban olsun size başım
    biçiminde seslenir.

    g. Mağara Motifi

    Destan geleneğinde mağara motifi bir inanca bağlı olarak belirgin şekilde
    görülmektedir. Bazı Türk boylarında mağara evlerinin bulunduğu bilinmekte olup Türk
    şamanizminde yer altının karanlıklarına uzanan mağaralar dünyasının önemi hep ön planda
    tutulmuştur. Bütün Türk destanlarında görülen mağara motifine daha çok Göktürk destanlarında rastlanır. Gök Börü Destanı’nda eli ayağı kesilerek bir bataklığa bırakılan
    çocuk, bir dişi kurt tarafından denizin kıyısındaki bir mağaraya kaçırılır.
    Türk destanlarının ilki diyebileceğimiz Alp Er Tunga destanında da mağara bir sığınak
    olarak yer alır. Destanda Alp Er Tunga, iran'ı dört kere istila etmişse de tutunamamış ve
    sonunda bir mağaraya sığınıp tek başına orada yaşamaya başlamıştır.
    islâmî destanlarda Battal Gazi'nin atı Aşkâr bir mağarada şekil aldığı gibi, rivayete
    göre Köroğlu'nun ölümü ile Kırat da bir mağaraya girerek kaybolmuştur. Destanlarda sığınak
    ve ana karnı gibi iki değişik şekilde etkili olan mağara motifinin dini geleneklerden
    kaynaklandığı da kabul edilebilir.

    h. Hızır Motifi

    Türk halk kültürünün önemli bir ögesi olan Hızır motifi, destanlarımızda destan
    kahramanına yol gösterip yardım eder.
    Hızır inancı halen halk arasında Hızır efsaneleri olarak anlatılıp varlığını ve
    yaygınlığını korumaktadır.

    ı. Geyik Motifi

    Türk kültüründe kutsal olarak bilinen hayvanlardan biri de geyiktir.
    Kimi Türk destanlarında rastlanan geyik motifi kutsal özelliğini korumaktadır. Bu
    nedenle Anadolu'nun çeşitli yerlerinde geyik avlamanın uğursuzluk, hatta felaket getireceğine
    inanılır.
    Geyiğin kutsallığı nedeniyle geyik boynuzunun kimi evlerde uğur için duvara asıldığı
    bilinmektedir.

    i. Ok ve Yay Motifi

    ilkel çağlarda Türk toplum hayatının en etkili savaş silahı olan ok ve yay da Türk
    toplum geleneğinde giderek savaş silahı olmanın üstünde hukuki bir sembol olma özelliği de
    kazanmıştır.
    Bu anlayış zamanla daha da genişleyerek siyasi bir anlama yükseltilmiştir. Selçuklu
    Sultanı Tuğrul Bey'in tuğrası ok ve yaydan meydana getirildiği gibi yine Tuğrul Bey'in
    yaptırdığı bir caminin mihrabında ok ve yay motifi işlenmiştir.
    Hukuki ve siyasi bir sembol özelliği taşıyan ok ve yay motifi bu anlamı Türk destan
    geleneğindeki değerinden almıştır ki en yaygın ve etkili şekli ile Oğuz Destanı'nda görülür.
    Uluğ Türk'ün rüyası bunun işaretidir.
    Destanlarda ok ve yay unsuru daha çok destan kahramanının hüner ve maharetini
    sergilemek için bir vasıta olarak değer kazanır. Bu nedenle ok ve yay destan kahramanlarının
    kişiliğini değerlendiren milli bir motiftir.

    j. Sihir Motifi

    Türk destanlarında sihir motifi de önemli yer tutmaktadır. Uygur Destanı'nda yurt
    bütünlüğünün ve halk saadetinin simgesi olarak bilinen bir yada taşı rivayeti bulunmaktadır.
    islâmiyetten sonraki Türk destanlarında bu sihir unsuruna fazlaca yer verilmiştir. Örneğin;
    Battal Gazi destanında Battal Gazi ile kâfirler savaşırken meydana bir cadı girer ve karşısına
    çıkan müslümana karşı efsun okuyunca müslümanların elleri bağlanır, etrafı sularla kaplanır.
    Aynı destanın bir başka yerinde de yine bir cadı ağzından ateşler saçan yanındakilerle
    Battal Gazi'ye karşı gelir, efsun okuduğu bir tasın içindekini Battal Gazi'ye atınca Battal
    Gazi’nin etrafını alevler kaplar. Ateşin içinden çıkan bir ejderhayı da Battal Gazi okuduğu bir
    dua ile etkisiz kılar ve sihir bozulur.

    k. Aslan Motifi

    Türk kültüründe aslan güç ve kuvvetin sembolü olarak önemli bir yer tutar. Bu
    nedenle aslan başı bayrak ve sancaklarda sembol olarak kullanılmış, Orhun kitabelerinin
    bulunduğu alanda heykelleri yapılmıştır.
    Bazı destanlarda destan kahramanının yardımcısı olarak yer aldığı da bilinmektedir.
    3 ...
  55. türk destanlarında tipler

    ?.
  56. Türk Destanlarında Tipler

    Tip, benzer özellikleriyle birçok eserde karşımıza çıkan ve bazı sabit özelliklere sahip
    karakterdir. Tip, toplumun inandığı temel kıymetleri temsil eder.

    a. Alp Tipi

    Türk destanlarında görülen örnek tip “alp” tipidir. Alp; kahraman, yiğit, cesur
    anlamlarında bir sözcüktür. Eski Türklerin yiğitlerine bu adı vermelerinin ilk koşulu yiğitlik,
    cesurluk, kişisel üstünlük, kahramanlık ve asalettir. Boy içinde asil bir aileden olmayana bu
    ad verilmez. Garipname’ye göre; “Alp” kişide sağlam yürek, pazu kuvveti, gayret, iyi bir at,
    özel bir giysi, iyi bir kılıç, süngü, yay ve kader birliği ettiği iyi bir arkadaş olmak üzere dokuz
    şey gereklidir. Oğuz Kağan Destanı'nda bu tipin en idealine rastlanmaktadır. islâmiyetten
    sonraki Türk destanlarında bu tip, “Alp-Eren” tipine dönüşmüştür. Fuad Köprülü, islâmiyetin
    etkisinden sonraki Türk alplerine Alp-Gazi adını vermektedir.
    Kişilikleri ve davranışları ile bir ülkünün peşinde olan Alpler, kişisel tutkuların
    üstünde topluma mal olmuş kişilerdir. Alpler, hareketli, sosyal yaşamın zorunlu bir sonucu
    olarak hareket unsurunun esas alındığı güçlü erlik duygusu dediğimiz değerlerle bütünleşirler.
    Bu kişiler fiziksel olduğu kadar, ruhsal açıdan da derin bir kişiliğe sahiptir. O, halkının öz
    gücünü sembolize eder. Mücadelesi uğruna geri çekilme, kaçma, yılma gibi davranışlar
    göstermez.
    Türk destanlarındaki sosyal yaşam ve bu yaşamın önemli bir parçası olan avcılık,
    hayvancılık, akıncı ruh ve göçebe yaşayış alp tipinin doğmasına neden olmuştur.
    Göçebe hayatı düzenleyen ana faktör bizzat doğanın kendisidir. Yaşam anlayışının ve
    kişiliğinin oluşmasını sağlayan doğa, yorucu ve yıpratıcı yapısını göçebe insana da aktarır.
    insanın bütün yaşamı, doğanın ona verdiği yeteneklerin geliştirilmesi ile mümkündür.
    Türklerdeki göçebe yaşam tarzı hareketli ve aktif olmayı gerektirmektedir. Bu
    nedenle, Türk destanlarında kadın ve erkeği ile akıncı, avcı tipler daima ön plana çıkmış ve
    alplik geleneği sürüp gitmiştir. Türk destanlarında görülen alp tipi, genel olarak manevi bir
    güce ve Tanrı’ya inanmakta, kuvvet, kudret, başarı insanoğluna Tanrı’nın bir vergisi olarak
    kabul edilmektedir. Oğuz Kağan’ın “Gök Tanrı’ya borcumu ödedim.” deyişi bu inanışın
    ifadesidir.
    Türkler islâmiyeti kabul edip yerleşik hayata geçince alplik, Battal Gazi, Danişment
    Gazi, Satuk Buğra Han gibi Anadolu'yu Türkleştirmek ve islâmlaştırmak için mücadele eden
    kahramanlarla Alp-Eren biçiminde devam etmiştir. Alplikte cesaretin yanı sıra fizyolojik
    bakımdan da kuvvet esastır. Çünkü, Alp kişi kendi cesaret ve gücüne güvenerek mücadelelere
    girişir.
    Alp, doğuştan olgun ve güçlü doğar.
    Doğumları olağanüstü ifadelerle anlatılan ya da dolaylı olarak belirtilen kahramanların
    hayatları hakkında yiğitlik gösterecek yaşa gelinceye kadar hiçbir bilgi bulunmaz. Ancak
    kahramanlar on beş yaşına geldiklerinde Alplik göstermeyle ilgili olaylar ortaya çıkar. Çocuk,
    bir yiğitlik göstermedikten sonra ad alamaz. Alp, çocukluğunda normal çocuklardan farklı
    davranışlar sergiler. Örneğin, Oğuz Kağan ana sütünü bir kere emmiş, kırk günde yürümüştür.
    Oğuz Kağan’ın babasının, çocuğunun kudretine göre ad verilmesi için düzenlediği şölende
    çocuğun, birden bire “Benim adım Oğuz’dur.” demesi üzerine Oğuz adını almıştır. Dede
    Korkut destanında Boğaç Han’a boğayı öldürdüğü için Boğaç Han adı verilmiştir. Yine Manas destanında Manas’ın oğlu Semetey’e ad koyarken (doğuşunda görülen
    olağanüstülükler nedeniyle), “Beş yaşında yurt yıksın, on beşinde ok atsın, büyük iller alsın”
    diye dua edilmiştir. Köroğlu’nun tasviri yapılırken de “Kendisi kaynamış kara demir gibi,
    kulakları kalkan gibidir. Omuzunda yirmi dört kişinin oturabileceği genişlik vardır, kalkanı
    döğebilecek, çeliği çiyneyip püskürecek kuvvettedir. Narası dağları gümbür gümbür
    inletirdi.” ifadesi dikkat çekmektedir. Dede Korkut’ta da Göçebe toplumun yaşam tarzı
    nedeniyle Alp kişi her zaman güçlü ve mücadeleye hazır olmalıdır.
    Türk destanlarında Alp her zaman atlıdır. Bu yaşantı Türk düşüncesine “Türk çadırda
    doğar, at üstünde ölür.” yargısını yerleştirmiştir.
    Alp kişi savaşa genellikle yalnız girmekle birlikte yanında her zaman kırk yoldaşı
    bulunur. Alp ilk atışta düşmanı vurur ve yenilmez. Oğuz Kağan ve Manas savaşta kimseye
    yenilmeyen Alp kişilerdir.
    Gerek alp tipinin ve gerekse alp-eren tiplerinin dövüştükleri insan ve diğer varlıkların
    cesaret, güç, kuvvet bakımından kahramanlardan hiç de aşağı olmadıkları görülmektedir.
    Onlar da sıradan insan değil, kahramandırlar. Anlatılardaki işlevleri de isas itibariyle olumlu
    olan alp-eren olan baş kahraman tipinin doğruluğunu, isteneni veya ideali ortaya
    çıkarmaktadır.
    Alp gönlünü yüce tutmalı, malına kıymalı, evine konuğu gelmeli, yalan bilmemelidir.
    Türk destanlarında alpler insanî; fakat hanımları ruhanî bir özellik taşır. Bu nedenle
    genellikle alplerin hanımları, Tanrı tarafından gönderilmiş kutsal kadınlardır.
    Oğuz Kağan’ın ilk eşi gökten inen bir ışık içinde Oğuz’un önüne çıkmıştır. ikinci eşi
    de bir ağaç kovuğunda bulduğu bir kızdır. Alpler eşlerini hep kahraman, mücadeleci ve yiğit
    kadınlardan seçerler. Manas, eşi Kanıkey’i bir mücadele sonucu alır.
    Dede Korkut destanında Bamsı Beyrek, Banu Çiçek’le evlenebilmek için ava çıkar, at
    yarıştırır, ok atar, güreşir ve bu yarışları kazandıktan sonra evlenir. Alp kişinin en önemli
    özelliklerinden biri, gerçek bir yurtsever oluşudur. Güçsüz ve zayıf kimselere dokunmaz,
    aman dileyeni affeder.
    Burada alp kişinin iki türlü özelliği dikkat çekmektedir. Birisi mütevazilik, dürüstlük,
    cömertlik, konukseverlik gibi karaktere dayanan özelliklerdir ki bunlar, Dede Korkut
    Hikâyelerinde erdemli sözüyle işaret edilir, diğeri de başkesmek, kah dökmek, ata binmek
    gibi özellikler olup hünerli kavramı ile işaret edilmektedir.
    Bunlar bir birlerinden ayrılmaz biçimde görülen Alplik özellikleridir

    b. Bilge Tipi

    Eski Türklerde topluma manevi liderlik yapan, toplumu yönlendiren, çağını
    aydınlatan, verdiği ögütleri ve öğütlü sözleriyle yaşamlarından sonra dahi dilden dile dolaşan
    kişiler vardır. Ak sakallı ifadesi ile de belirlenen bu kişiler bilge tiplerdir. Türk destanlarında
    bilge tipi çok önemlidir. Ergenekon Destanı’nda demir dağı eriterek Türklerin yol bulup
    çıkmasını sağlayan usta demirci, bilge tipinin en önemli örneklerindendir. Türk destanlarında
    kağanların, yanlarında genellikle bilge vezirler bulundurmaları ve verecekleri önemli
    kararlarda bilgelerin bilgilerine baş vurmaları bilgeliğin önemine inanılmış olmasının en
    belirgin işaretidir.
    Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı eserinde saadetin ancak bilgi ile elde edileceği
    savunulmuştur. Oğuz Kağan destanındaki Oğuz’un akıl hocalarından Uluğ Türk bilge tipinin
    en güzel örneklerindendir Bilge Kağan anıtı da bilgeliğin önemini vurgulayan bilgi ve
    belgelerden bir diğeridir. Ergenekon destanında, demir dağ eriterek Türklerin yol bulup Ergenekon vadisinden çıkmalarını sağlayan usta demirci de bir çeşit bilge tipi örneğidir. Bu
    durum bir bakıma uzmanlığa verilen değerin destanlara yansımasıdır.
    Oğuz Kağan destanında kağnıyı icat eden kişinin şahsında uzmanlığın taltif edildiği
    bilinmektedir. Oğuz Kağan Destanı’nda, Uygur Türeyiş Destanı’nda, Manas Destanı’nda ve
    Dede Korkut’ta bilgiye verilen önem, bilge kişilerin kişiliğinde yaşatılmıştır.
    Oğuz Kağan destanının Uluğ Türk’ünün şahsında ilk örneğini gördüğümüz bilge
    devlet adamı, Manas’ta Bekay, Dede Korkut Destanında Dede Korkut ve diğer anlatılarda
    Irkıl Ata, Yuşi Hoca gibi kimliklerle karşımıza çıkmaktadır.
    Bilge kişilerde ilahî bir sezgi gücü bulunmaktadır.
    Gerek islâmiyetten önceki gerekse islâmiyetten sonraki Türk destanlarında alplik ve
    bilgelik âdetâ iç içedir.
    Türklerin şaman ve kam geleneğinin devamını hatırlatan Korkut Ata profili, yaşlı,
    töreleri yürüten, doğa üstü ve doğa olayları arasındaki ilişkileri düzenleyen bir tiptir.
    Dede Korkut hem maddi, hem manevi alanlardaki yiğitlikleriyle alperen tipinin Türk
    kültüründeki ilk temsilcisi ve örneğidir. Dede Korkut akıl, maneviyat, ululuk yönleriyle
    maddi gücün manevi güç ile bütünleştiği bir simge değerdir. Dede Korkut Hikâyeleri onun
    bilge tipi etrafında şekillenmiştir.

    c. Kadın Tipi

    Aile bütün toplumlar için daima en önemli kavramlardan biri olmuştur. Küçük
    sosyal gruplar içinde en sürekli ve vazgeçilmez olanı ailedir. Tüm Türk destanlarındaki gibi
    Dede Korkut Hikâyelerinde görülen aile yaşayışında gelenekler ve anayasa yerine geçen töre
    hakimdir. Türk destanlarının tümünde olduğu gibi Dede Korkut Hikâyelerinde aile çok
    sağlam bir temel üzerine kurulmuştur. Aile kavramı içinde en önemli bir yere sahip olan
    soyun devamlılığının kaynağı olan, yuvayı yapan, fedakârlık ve sadakatiyle toplum içinde
    farklı bir yere sahip olan kadındır.
    Türk destanlarında kadın bazen evin reisliğini üstlenir ve erkeğinin en büyük
    destekçisidir. O da gerektiğinde erkeği ile ata binip ava gider ve her türlü tehlike karşısında
    uyanık olur. Erkek kahraman kadar yiğitlik özelliklerine sahiptir.
    Göçebe toplum yapısı içinde ata binen, kılıç kuşanan, ok atan, ava çıkan kadın destan
    kahramanları, benzer yapıya sahip Altay yöresi destanlarında Altın Arığ ve diğer destan
    örneklerinde görülebileceği üzere son derece etkindirler. Kırgızların Cangıl Mırza, Uygurların
    Nözüğüm, Başkurtların Zaya Tülek, Hakasların Altın Arığ destanlarında baş kahramanlar hep
    kadındır. Manas’ın hanımı Kanıkey, bozkır kültürünün ideal kadın tipi olarak karşımıza
    çıkar.
    Danişmentname'deki Efrumiye adlı kadın kahraman destanlardaki kadın tipinin
    idealleştirilmiş bir örneğidir. Yine Battal Gazi Destanında, Battal’ın eşi Zeynep ve gördüğü
    rüya sonucu islâmiyeti kabul edip Battal Gazi ile evlenen Mah Piyruz, Kayser’in askerlerine
    karşı kahramanca savaşır, tutsak olur ve kulede tutsak iken kurtulurlar.
    Destanlardaki kadın kahramanların kuvvet, kudret ve cesaret yönünden erkekten hiç
    farkları yoktur. Kadının destanlardaki yeri sosyal hayattaki üstün mevkiinin aynıdır. Analık
    görevi, Türkler arasında kadına büyük değer kazandırmış, onu ilâhî bir varlık konumuna
    sokmuştur.
    Yaratılış Destanı’nda Tanrı’ya insanları ve dünyayı yaratması ilhamını veren Ak-Ana
    bir kadındır. Oğuz Kağan’ın ilk karısı ışıktan, ikinci karısı ağaçtan doğmuş kutsal kadınlardır.
    Türklerdeki kadın anlayışının islâmiyetten sonraki Türk destanlarında da devam ettiği
    görülmektedir. Dede Korkut’ta kadınların yeri ve önemi çok büyüktür.
    Manas’ta ise kadın evin kaderinin ve namusunun koruyucusu olarak gösterilir. Dede
    Korkut’ta Kan Turalı, düşmanlar tarafından sarılınca eşi Selcen Hatun at biner, kılıç kuşanır ve savaşır. Bayındır Han’ın ziyafetlerinde oğlu olanı ak otağa, kızı olanı Kızıl Otağa, Oğlu
    kızı olmayanı Kara Otağa oturtması kadının da toplumda işlevine göre büyük önem
    kazandığının işaretidir. Türk destanlarındaki kadın tipinde karı koca sevgisi ve kocaya
    bağlılık ön plandadır. Dede Korkut’ta da aile bağına büyük önem verildiği görülmektedir.
    Daha çok tek kadınla evlenilir. Aile dışında aşk hayatı görülmez. Beyler eşlerine karşı
    saygılıdır. Onların duygularına önem verirler. Kadınlar, çoğu kez erkekler gibi savaşçı ve
    onun imdadına yetişecek kadar cesaretlidir.
    0 ...
  57. 26 kasım 2012 kyk sonuçları

    1.
  58. Kyk burs, harç ve kredi sonuçlarının açıklanmasıdır.
    0 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük