düşündüğü vakit hiç kimse olmadığı kanısına varan kişiyim. kimseyi umursamayıp düşünmediği zaman ise gayet önemli olan bir kişi.
evet, doğru. ne zaman birilerini umursayıp ilgilenmeye kalksam hiç kimseymişim hissini yaşıyorum fakat kimseyi takmadan umursamadan yaşadığım zaman ise gerçek bir insan kılığına bürünüp insanların ilgi odağı oluyorum.
fakat bu yapmacık tavırlar kimseyi kandırmamalı. ben, ben olduğum için ben gibi davranıyorum ve bu hiç kimse olmak veya herkes gibi olmak arasındaki ince farktır. kendim olduğum zamanlarda insanların beni umursayıp umursamadığını çok düşünmeyerek zamanın kıymetini bilerek yaşıyorum.
insanoğlu istediği kadar öğüt alsın yine bildiğini yapacaktır. evet bildiğini de yapmalı insan. yapmalı ki yapınca sonucunu kendi görüp mutlu olduysa doyasıya tadını çıkarsın mutlu olmazsa da kaybettiklerinden ders çıkarsın.
insanların bu eylemi yaparken zevk almadığı nettir. sonuç olarak kendinden olacak veya olmuş bir şeyi yok ediyorsun. bu bebek halini almış olsun, olmasın önemli değildir. hiç kimse güle oynaya bu eylemi gerçekleştirmez. tamam, erkeklerin umrunda olmaz yaptırıcaksın der kurtulur ama kadın duygusaldır çok acı çeker ve o an ki şartlar bunu gerektiriyorsa yaptırır.
durumdan duruma da değişkenlik gösterir. kendimi hazır hissetmiyorum düşüncesine girip bilerek hamile kalıp daha sonra yolun yarısında bunu yaptırıyorsa cinayettir, mecbur kaldığı için veya geçerli bir sebebi varsa kürtajdır.
insanların düşüncelerine, yaptıklarına ve mecbur kaldığı eylemlerine herhangi bir şekilde cinayet işledin, katilsin gibi sözlerle yaklaşmak ayıptır, yanlıştır. yapacağımız işlerin sonunda nelerle karşılabileceğimizi düşünerek hareket etmek mantıklı olandır -ki bu her zaman mümkün değildir.
bir kağıda direk 'kimsenin bunda bir suçu yoktur, kimse zan altında değildir' yazıp imzamı atıp sessizce ölürdüm herhalde mutlu olurdum. yanımdakileri suçlu durumuna sokmamak için yazardım bu yazıyı da.
günaydın sözlük,evet uyuyamadığım için günaydı mı aymadı mı bilmiyorum fakat siz iyi akşamlar diyerek ayrıldığınız noktalardan evlerinize dönerken ve çeşitli mekanlara giderken ben yeni uyanmış olacağım çünkü,işsizim,bunun tadını da böyle çıkarıyorum.-uyku problemi var,sabahlara kadar kitap okudu ve nargile içti.-
yeni bir ilişkiye başlamak için doğru kişiyi bulduğumu düşünürken yaşadığım durumdur. en son iki gün önce konuştuk ve onda da ben bir yerler de çay içmek istediğimi söyledim ve nazik bir şekilde anama sövercesine 'ev arkadaşımlayım morali bozuk onunla ilgileniyorum.' dedi ve bende geç cevap vermesi sebebi ile 'dersteyim zaten şuan geç biticek önemli değil, başka zamana artık.' dedim ve görüldü olarak kaldı...
bazen bir insanın hayatına gireceğine inanarak umutlanıp bir süre sonra diğer yaşanmışlıklardan farkının olmadığını ve aslında sana yaklaşamadan uzaklaştığını gördüğün, aynı zamanda şaşırmadığın o an da yüzünde olan kendini aşağılayıcı düşüncenin sebep olduğu tepki.
hayata sürekli geride başlayıp tam berabere oldum galip gelicem sevincini yaşarken kontra ataktan yedikten sonra daha santrayı kullanmadan maçın bitmesi gibi bi durumdur.
henüz beraberlik golünü bile atamadım muhtemelen bu maç da böyle bitecek.
bir gün eleni'nin elleri geliyor
her şey değişiyor.
ilk istanbul şiirden çıkıp yerini alıyor
bir çocuk ilk gülüyor
bir ağaç çiçek açıyor.
eleni'den önce
daha ben çocuktum daha tütüne daha kahveye alışmamıştım
sabahları, akşamları bilmiyordum daha
bir gün bakıyorum akşam ellerimde gözlerimde
bir gün sabah her yanım.
eleni geliyor
dünyaya bakıyorum
dünya sanıldığı kadar küçük değil o gün anlıyorum
sanıldığı kadar üzgün değiliz dünyada
o gün bütün şiirleri yakmalı yeniden yazmalı diyorum
brise Marine'i yeniden
yeniden annabel lee'yi.
eleni ile anlıyoruz
bu gökyüzü niçin kalkıp gelmiş
deniz niçin başını alıp gitmiş onunla anlıyoruz.
bir gün Eleni'nin elleri geliyor
bir sokaktan ilk defa deniz görünüyor
bir şey sakladığını hissederek işkillendiğim ve yarım saat içerisinde sakladığı şeyi yakaladığım zaman ondan değil kendimden nefret ettim.
böyle bir şeyi yaptığını bildiğim halde artık yapmıyorum demesinden sonra güvenerek hiç aklımdan geçirmezken ve onun için uzun bir yola katlanıp mutlu olmak için gittiğim zaman karşılaştığım durum tam da buydu.
peki öğrendiğim zaman ne yaptım. gerçekten o anın başlarını hiç hatırlayamadım ama ağzına sıçtığım gerçektir ya da o benim hayatıma sıçmıştır bilinmez. ilk olarak saygısız bir şekilde küfür ettim çünkü bu saygıyı haketmiyordu. o an tanrının beni bir sınava tabii tuttuğunu değil de benden kendisini inkar etmemi istediğini düşünerek bütün inancımı kaybettim. ne tanrıya ne de insanlara bir gram güvenim kalmadığı kanısına vardım.
ben düştüm bu çukura siz düşmeyin,güvenmeyin. sevin,aşık olun ama sakın karşınızdaki kişiye kim olursa olsun güven konusunda esnek davranın.
ayrılmamdan sonra alıp evine bıraktım ve ilerleyen zamanda tekrar affettim tekrar aynı boku yaşadım. güvenmeyin kardeşim.
olması gereken budur. nasıl ki her kadın olgun düşünen bir erkek aramaya çalışıyorsa,kadınında olgunu makuldür.
gereksiz trip atmaz,hal ve hareketlerine dikkat etmeye çalışır,erkeği üzerse gider paşalar gibi özür diler,erkek üzerse gidip yüzüne açıklar erkek doğru tepkiyi göstermezse ona göre davranır-haklıdır-.