(ey muhammed!) de ki: o allahtır, bir tektir.
allah samettir.(her şey ona muhtaçtır; o, hiçbir şeye muhtaç değildir).
o, doğurmamış ve doğmamıştır.
hiçbir şey onun dengi ve benzeri değildir ( ihlas suresi).
ortadoğu üzerine söylenecek en ufacık bir cümle; dünya siyaset tarihini, ortadoğu siyasetini ve başta amerika olmak üzere küresel güç odaklarının ajandalarını doğru okuyabilmeyi zorunlu kılmaktadır. bu tür okumalar yapılmaksızın, temenniler üzerine bina edilen söylemler, her türlü duygusallığın ve manipülasyonun kurbanı olmaya mahkûmdur. nitekim son arap baharı(!) süreci ile gördüğümüz tablolar pek de farklı değildi.
hiç kimse meseleyi baas rejimi suçsuz, beşşar esed bu konuda masumdur gibi anlam çıkarmasın. bu zulüm olur. ancak yaşanan olayları doğru okumak üzerimize vazifedir. türkiye sadece türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir tezini savunan bir zihniyetin, bunu suriye için de suriye sadece baas rejimine bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir. teziyle hareket etmediklerini düşünmek çok safça bir tutum olur.
insanlık tarihi boyunca bu bölge hep kavgaların, ayak oyunlarının, savaşların, fitnelerin merkezi konumunda olmuştur.
amerika ve israil için suriye'nin tarif edilemez bir önemi var. bölgedeki halkı manipüle etme noktasında amerika'nın çevirmediği film, başvurmadığı yöntem kalmadı. suriye üzerinden bölgede mezhepsel bir çatışmanın körüklendiğini açık ve net. bölgede şii ve sünni savaşını körüklemek için ve fitne ateşini alevlendirmek için tüm dünya basınını arkalarına alarak korkunç bir dezenfermasyon, haber kirliği ile ortalık toz duman haline geldi.
ama meselenin aslını şu şekilde okumak mümkün dür:
"2003 yılında, amerika'nın ırak'a gireceği konuşulurken, seyyid hasan nasrallah, ıraklı şiilere 'ne yapıp edin, gidin saddam ile masaya oturun; yeter ki amerika'nın bölgeye gelmesine izin vermeyin' dedi. hepimiz biliyoruz ki saddam, ırak'taki şiilerin katilidir. kısacası seyyid, şiilere 'gidin katilinizle masaya oturup, anlaşmaya varın' dedi. peki, o zaman söyler misiniz bana, bunun neresinde şii refleksi? eğer ki biz şii refleksiyle hareket etseydik şiilere şunu dememiz lazımdı: 'amerika'ya yardım edin, zaten o bölgede çoğunluksunuz, iktidarda nihayetinde size kalacak'. ama, seyyid hasan, amerika'nın bölgeye gelmesinin ne demek olduğunu bildiği için şiilere böyle bir çağrı yapmıştı. dolayısıyla, bu iş, şii-sünni ayrımı üzerine değil; amerika ve israil karşıtı olup olmama üzerine temelleniyor."
akletmiş duru bir akıl ile baktığımızda, gerçekten bu açıklama, suriye mevzuunda da mezhepsel bir taassuptan öte, sonuçlarının amerika ve israil'e yarayıp yaramayacağı üzerinden bir politika üretildiğini bizlere gösteriyor.
mesele bu değil ki!
türk olup da kafası her türlü hileye, dolandırıcılığa, sahtekarlığa, çirkefliğe, ahlahsızlığa çalışıyorsa bunun müslüman olmasının sadece bir kimlik bilgisi olması meselesidir.
allah korusun dedirten durumdur.
iki kardeş halkın savaşı ancak israili ve amerikanın işine gelir.
bölgeye akacak her bir damla kan, amerikanın fazladan satacağı bir silah demektir. yere düşecek her bir mazlum, oralara demir atacak firavun demektir.
bismillâhirrahmanirrahim.
(ey muhammed!) de ki: o allahtır, bir tektir.
allah samettir.(her şey ona muhtaçtır; o, hiçbir şeye muhtaç değildir)
o, doğurmamış ve doğmamıştır.
hiçbir şey onun dengi ve benzeri değildir. (ihlas suresi)
bu sözlükte yazılanlar kaybolup gider. kimsenin hafızasında yer almayacağı gibi hayatını da şekillendirmez.
ama bu el uzatış bir vicdanın ayağa kalkışıdır.
ölüme ramak kalmış bir yavruya su uzatmaktır, bir lokma ekmek uzatmaktır.
bu bir hayat kurtarmaktır.
bu insanların hayatına anlam kazandırmaktır.
bu sözlükte yazabileceğiniz her şeyden daha anlamlıdır.
bu bu işe katkısı olanların kalbine iyi geleceği gibi bir kalbe hayat katar.
bu bu işe katkısı olanların hayatta en anlamlı olabilecek ender durumlardan biridir.
o allah ın resulüdür.
o en güzel ahlak sahibidir.
o alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
o el emindir.
o yetimi koruyandır.
o mazlumu koruyandır.
o her türlü ahlaksızlıktan beridir.
o en güzel işlerin hep öncüsü olmuştur.
o insanlığın güneşidir.
o iki ayaklı yürüyen kur'andı.
o adaletle hükmedendi.
o merhamet sahibidir.
o muhabbet ve sevgi örneğidir.
o bir esenlik kaynağıdır.
o çok bir baba olmuştur.
o çok iyi bir eş olmuştur.
o çok iyi bir lider olmuştur.
o hep hakikati gözeten olmuştur.
o kendinden önce gelen peygamberi tastik ile gelmiştir.
o tüm insanlık için gönderilmiştir.
muhammed bir sözlük yazarı değildir.
o allah ın resulü ve en güzel ahlak sahibi hz. muhammed (s.a.v.) dir.
el emindir o. kimseyi incitmemiştir. kimseye yalan söylememiştir. onu düşman olarak görenlere bile güven vermiştir. yetimdir o. ve tüm yetimleri, tüm mazlumları korumuştur. zalimlere, kodamanlara karşı olmuştur. merhamet sahibidir. kendi kızına hizmet edecek kadar nazik bir baba olmuştur. alemlere rahmet olarak gönderilen son peygamberdir.
modern hayat kadının elinden iffetini, anneliğini ,saygınlığını alınca ortada kala kala bedeni kalmıştır. rant için herşeyi mubah gören bir tapınma için kaçınılmaz fırsata dönüştü ve kadın bedeni üzerinden sömürüldükçe sömürüldü. bu durum insanlık için bir utanç tablosudur.
böylesine yozlaşmış bir kültürde böylesi seviyesiz yapımlar ortaya çıkar. yapımcılarına, yönetmenlerine yeşilçam filmlerinden bahsetseniz ağız burun kıvırırlar.
yeşilçam filmleri teknik açıdan değil, samimiyet açısından, içtenlik açısından ele alınmalı. bir samimiyeti vardı.
şuan servis edilen dizi veya filmlerin geneli samimiyetten çok uzaktır.