kış olsa anlarım da bu haziran akşamüstünde; basık, karanlık, klimayı geçtim vantilatörsüz alanlarda yenişmek, çekişmek nedir? buradan tüm akranlarıma, ahbaplarıma sesleniyorum: "yapmayın! gelin kameriyemize oturalım, batida de coco'muzu yudumlayalım." *
taraftarın beceriksizliği ve "lay la la lay" ın yerine koyacak kelime bulamamasından kaynaklı yeteneksizlik durumu.*
değişik versiyonları da var elbet:
hislerin zor ve şiire dizilmiş kelimelerin azlığından kaynaklanan durum. (eskiden kasıt, bu duruma bakışı değiştirebilir.) şimdi şiir yazanlar, yazmaya çalışanlar ya az hissediyor ya da hissetmekten korkuyor, bir imkan da kolay hissediyor. daha önce hissedilmiş olana duyulan hayranlık gün geçtikçe artıyor. üretilmişi tüketmenin tadı damaklara yerleşiyor. ve bu halde zorlaşıyor işte yeni şiirin işi.
rusların, azerbaycan türkleri üzerinde uyguladığı baskı politikasına, azerbaycan halkının direniş göstermesidir. *
direnişin baş kahramanı "nebi" isimli fakir bir türk köylüsüdür. rusların almak istediği vergiyi ödemeyerek direnişini başlatmış ve bu direnişi, tüm azerbaycan ülkesine yayılmıştır. bu durum "milli bir direniş" olarak anılmaktadır.
tarihte bu olay "gaçah nebi" adıyla destanlaştırılmıştır.
toplumun büyük bir kesimi tarafından haklı olarak şişirilen, imrenilen ve hep olmak istenilen mesleği icra eden kişilerde oluşan duyarsızlaşmadır.
mesleğini sadece bir iş olarak görmeyen topluma faydayı düstur edinen ciddi doktorlarımızı tenzih ederim. lakin bazıları da var ki: hastane koridorlarında, hastaları ziyaret etmeye hazırlanırken; onlarca çaresiz hasta yakınlarına aldırış etmeden, şakalaşmalarda bulunur hatta çıkışta gidilecek restoranı kararlaştırmaya kadar varan ciddiyetsizliğe temayül ederler. bu işçilere! ne soru sormaya gelir ne de eleştirmeye. çünkü hep yukarıda görürler kendilerini, karşısındaki kim olursa olsun iş bilinciyle değil bilinçsizliğiyle aldırış etmezler. buradan onlara ince bir sitem yolluyorum.