bir dönem elazığspor forması giymiş, sarı saçlı siyahi forvet. bir galatasaray maçında penaltı veren hakeme sarılarak bize bütün bir lise boyunca mizah malzemesi vermiştir.
okul bahçesinde maç yapılırken, yerde kalan bir arkadaş hemen yerden kalkıp "effaaaaaa" diyerek ilk gördüğü kişiye sarılırdı. heeeey gidi günler yaa özledim bak.
eskiden daha güzel olandı. sahaya platform kurulurdu, konfetiler falan, babalar gibi kaldırırdın. eskiden yapılan tribünde kupa kaldırma olayına geri döndüler şimdi. kesin bu platini'nin başının altından çıkıyor. bu ne lan böyle orda bi sürü adamın arasında, " bilader bi kafanı çek kupa kaldırıyoz a.q." diye diye kupa mı kaldırılır.
facebook'ta elden ele dolşan, fenerbahçe'lileri eğlendiren galatasaray'lıları ise kızdıran soru.
Galatasaraylı futbolcuların Fenerbahçe maçından önce, daha önceki maçlarda aldıkları sonuçlar akıllarına gelmekte (6-0, 4-0, 3-2, 4-3) ve Galatasaraylı futbolcular "Ne yaparsak yapalım yine kazanamayacağız" diyerek, daha az çalışmakta ve yine başarısız olmaktadırlar.
Bu durum, öğrenme teorilerindeki hangi kavrama örnek olabilir?
kurtlar vadisi pusu dizisinde polatın okuduğu çakma gazetelerden biri. haberleri genelde dizinin etrafında döner. ana sayfa heberlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
-muro polat'ın elinde (gerçek olsa gazeteyi açan birinin tepkisi, muro ne a.q. olur)
-iskender in polat hakkındaki zehir zemberek açıklamaları.
-abdülhey ve memati birbirine girdi, abdülhey bu aşk çıkmazında ne yapacak.
-polat'ın yeni aşkı kim? (burda kızın yüzü buzlanmış bi şekilde fotoğraflanır)
-ömer baba'dan haftalık falınız.
içinde bulunduğum ve bulunmaktan gurur duyduğum güruhtur. boca candır, canandır. dünyanın her yanında destekçisi olan bu kulübün uludağ sözlükte de bir çok taraftarı olduğundan şüphem yoktur.
kandil akşamı yemekten sonra anne bombayı patlatır.
-oğlum şu helvaları bi dağıt komşulara hadi bakıym. yalnız tabakları bırakma al, kalıyo sonra komşularda hoop gitti.
ben başıma geleceği bildiğim için direkt söyledim.
-anne ya istetme tabakları getiriler nasıl olsa.
-hayır gitti mi gidiyor.
-öff tamam.
tepsi ele alnır karşı komşuyla başlanır. dakika bir gol 1 adam helvayı aldı, teşekkür etti karşılıklı iyi kandiller dilendi, ortamda muhteşem bir komşuluk dayanışması havası esti ki o anda benim nalet çıkışım geldi:
-yalnız kadir abi tabak. (ayıp oluyor yaa helvayı aldın tabağı bırak bari hayvan herif)*
hayır bir tek bunda böyle olsa tamam, sadece bir komşu tabağı kendi isteğiyle verdi. diğerleriyle "tabağın kadar konuş it", "ayıp ya bir tabak için yaptığın ayıp", "sana yakıştı mı bu mahmut abi" gibi diyaloglar.
burdan tavsiyem, bunu yapmanız istendiğinde yapmayıp başka birine kakalayın. hatta churchill'in "başka birisine yaptırabileceğim bir işi asla kendim yapmam" felsefesini benimseyin.
resident evil 4'ün protagonisti. ispanya'nın ücra bir köyüne kaçırılan başkanın kızını kurtarmak için türlü çeşitli yaratıkların arasına girer bu oyunda. kendisine resident evil 2'den de aşinayızdır aslında. orda da genç ve idealist bir polis memuruydu kendisi. ayrıca yakışıklı bir abimizdir, bayan zombilerin hayallerini süsler.