millet diziyi izlemiş, torrente göndermiş, altyazıları halletmiş, tekrarlara başlamışken uludagsozlukteki sessizliği yakıştıramadım. yoksa lost un en büyük hayranları bu sözlükte değil miydi aylardır.
çaçaronun ses düzeni hakkında zaten bişey diyemiyorum, her zamanki gibi rezaletti ama yine de grup hevesli ve eğlenerek çaldı. en azından kendi aralarında da olsa eğlendiler zira toplam seyirci sayısı başlarda 15, sonlara doğru 9du (yazıyla dokuz). içenler, dansedenler, göbek atanlar...gelenler mutlu mesut ayrıldı mekandan ama inşallah bi dahakine daha düzgün biyerde çalarlar bursada.
kop gelmiş çarşıya, çarşı kopmuş. çarşı çıldırır, çarşı zıplar. kop bağırır, kop zıplar. kop şarkı söyler, çarşı bağırır. çarşı dellenir desibellenir, kop inletir. bi de bu gece "dale cavese" olcakmış çarşıda; tüyler ürperir, sesler kısılır. kop yalnız yürümez, çarşı susmaz. misafiri yerlisi, herkes çıldırıcak bu gece inönüde. bu satırların yazarı salak ne yazık ki evde.
zihniyeti ayrı tartışırız da, benim derdim bu başlıkla...fazla da bişey söylemeye gerek yok aslında. akp'nin terör/akp/dış politika konularında yaptıklarını eleştirmek başka bişeydir; olayı manipule edip aptal aptal başlıklar açmak başka bişeydir.
euro 2008'e gidemeyince fatih terim istifa edecekse ve biz onu bir daha hiç bir takımın başında görmeyeceksek; hayatımızdan sonsuza dek çıkıp gidecekse yenilelim, kurtulalım dediğim maçtır. ben razıyım. sanki her turnuvaya gidiyoz, birine daha gitmeyelim. yeter ki faydalı bi sonucu olsun bu gidememenin.
aksiyon, polemik, kabadayılık ihtiyacı olan bünyelerde kurtlar vadisi felan izlesin, bana ne.
o çok övündükleri "karadeniz milliyetçiliği"nin sonunun nerelere vardığının bir kanıtı daha. bu abuk subuk, zeka kırıntısı bile olmayan insanlarla gurur duyuyorsa karadenizliler, bu insanların yaptığı şarkıları dinliyorsa karadenizliler... "allah nasıl biliyosa öyle yapsın" demekten başka yapacak bişey yok.
insan, insan olamadıktan sonra karadenizli olsa noolur olmasa noolur... türk olsa noolur ermeni olsa noolur...
tatilimi yarıda kesip, yarın öğlen saatlerinde dahil olacağım etkinlik. özellikle manics şahane olacak. bol müzikli, bol gıdalı, bol içkili 2 gün geçirip tekrardan tatile dönmek süper olacak.
hem belki, dönünce izlenimlerimizi yazarız uludağsözlük haber ajansının gönüllü araştırmacı-gazetecisi olarak. gelecek olanlara iyi eğlenceler dilerim şimdiden.
sözlükteki bayan azlığından ileri gelen bir durum. erkek erkeğe sohbete alışmış liseli abazaların, sözlükte de buna uygun bir ortam yaratma çabasıdır. tamamen meslek lisesi kantinlerine döndü afedersiniz uludağsözlük.
bayan yazarlar arttııkça, varlıkları hissedildikçe bu terbiyesizliklerin azalacağını düşünüyorum (yersiz bir umut da olabilir). ortama bir bayan geldiğinde kendine çeki düzen veren bir türdür, erkek milleti. ondan dolayı bayan olmadığı zamanlardaki "öküzlüğü" azalır inşallah.
sokağa çıkarken, çırılçıplak soyunup eline bi greenpeace pankartı almaya karar veren bünyenin düştüğü durum. en azından "sapık" diyeceklerine "çevreci" derler. çooook sıcaaaaak laaaan!!!
tom waits - kırmızı şarap (evde yalnızken)
pencere yanı koltuk - walkman (şehirlerarası otobüste)
güzel bir film - sevgilinin eli (sinemada)
baba - rakı (yaz günü balkonda)
filmleri genelde "geveze" ve "zekice" diye tanımlanır mankiewicz'in. senaryoları hep çok güçlüdür, genelde bol karakter kullanıp hepsine de gereken ilgiyi fazlasıyla gösterir.
özellikle, karakter sayısı ve karakterler arası düğümler dikkate alındığında diğerlerine göre daha minimal bir film olan the barefoot contessa'daki olay örgüsü muazzamdır. ava gardner'ın halen unutulmayan güzelliğini ve masumiyetini, mükemmel bir şekilde yansıtmıştır.
"mecliste tüm türkiye'nin, özellikle kürtlerin, alevilerin ve süryanilerin sesi olacağım" demiştir.
partisine duyulan önyargıları yıkmak istediklerini de belirtti ayrıca. tüm iyi niyetimle, inşallah istediklerini başarır, söyledikleri lafta kalmaz, diyorum. başkasından duyulduğunda rahatsız etmeyen söylemleri, kürt kökenli politikacılardan duyunca rahatsız olma durumu var genelde millette. zaman tanınmalı ve önyargılı yaklaşılmamalı bence dtp'li milletvekillerine, özellikle bayanlara. daha barışçıl, daha uzlaşmacı mesajlar özellikle bayanlardan geldi çünkü şimdiye kadar.
vallahi üşenmedim baktım her sayfaya, hiç benimle aynı günde doğan yokmuş. varsa bile anketi hor görüp belirtmemiş heralde. ben de öyle yapayım bari, namım yürüsün.
iki gündür medyamızda görülmeye başlanan durumdur aslında. seçim sonuçlarından sonra akp, en demokrat parti; erdoğan, uzlaşmacı başbakan; abdullah gül, sempatik; seçmenler, dünyanın en zekice mesaj veren seçmeni oldu.
ortama uyum sağlama konusundaki başarılarını kutlar, afiyet olsun derim naçizane.
an itibariyle cnntürk'teki tarafsız bölge programında chp yönetimi, akp'nin geleceği ve abdullah gül'ün cumhurbaşkanlığı konusundaki düşüncelerini (birazda bağıra çağıra) söylerken istemsizce "helal olsun" dediğim radikal yazarı.
mert; akp'nin, başörtülü kadınların dertlerini çözmeden, abdullah gül'ün cumhurbaşkanlığında ısrar etmesini, o kadınlar adına incitici bulduğunu belirtince; programdaki, akp'li mehmet metiner'in olayı kavrayamaması ve akabinde mert'ten ayar üstüne ayar alması da ayrıyeten eğlenceliydi.
amerikan bağımsız filmlerinin yıldızlarındandır. tom di cillo filmlerinin baş aktristiydi bir zamanlar ama yaşlandıkça biraz daha hollywood'a kayıp, yan rollerde gözükmeye başlamıştır.
nedense kendini çok zeki zanneden bünyelerde, kendisiyle dalga geçme isteği uyandıran insan. akp'ye olan tepkilerini başkalarına karşı dillendiremeyince, "kolay lokma" gibi görünen bu zarif ve genç politikacıya çullanıyorlar ve gerçekten komik duruma düşüyorlar. okan bayülgen gibi, insan sarrafı olduğuna inanan biri bile karşısında bu tuzağa düşüp, çuvallarken; hiç tanımasam da, partisinden pek hazzetmesemde bende sempati uyandırmıştır.
istediği şeyler yapıldıkça şımaran ve istemekten bıkmayan bir taraftardan bugünkü operasyona eklemek istediği son bir nokta:
gelenlerden daha önemli olan gidenler (özellikle necati, #1809656) listesini gördükçe; feldkamp'ın yanına ahmet akçan'dan daha dirayetli, antrenörden çok tam bir yardımcı olan bi isim (gönül bülent korkmaz ya da suat kaya'yı isterdi tabi) ve daha az konuşan, daha çok çalışan yöneticiler (yazar, bu cümlesinde adnan polat, adnan sezgin ve fatih gökşen'e laf sokmaktadır).
tahminen 15-20 yaş arası, kız arkadaşı olmamış ya da olduysa da o kız arkadaşlarını sevmemiş olan, en kötüsü de herkesi kendileri gibi zanneden, insanlıktan çıkmış, iğrenç entryler giren abazalarla dolup taşan, beyni anüsüne kaçmış yazarlara evsahipliği yapan sözlüktür.
bir mini etek furyasıdır gidiyor, allahtan herkes sizin kadar sapık değil de insanlar istediği gibi giyinip dolaşabiliyor sokaklarda.
sözlüğün başını belaya sokmamak adına istediğim gibi sıfatlandıramıyorum ama çok tehlikeli bir insandır kendisi. gerek zeka kapasitesiyle, gerek dünyaya bakış açısıyla, gerek ağzından çıkan sözlerin nerelere gideceğini düşünmedeki öngörüsüyle...
sırf polemik olsun, "bak altına millet gaza gelip neler yazmış" demek için açılan başlıklardan birine meze olmuş aptalca önerme.
erkut abi ve benzeri, sazan avına çıktıklarını düşünüp başlık açan uuserleri kaale alıp, alta ciddi ciddi entry yazmaya gerek yoktur. okuyup, "allah akıl fikir versin" deyip geçilmelidir.